Küresel risk iştahı üzerindeki baskı sürüyor

Bu yılın ilk yarısında önemli risk başlıklarını takip ederken, risk iştahında zayıflamanın etkili olduğu bir yarıyılı geride bıraktık. Özellikle haziran ayında sıkça telaffuz ettiğimiz ve geçen aylarda da dile getirdiğimiz sıkılaşma ve resesyon korkuları ilerleyen süreçte de gündemdeki ana risk başlıkları olarak varlığını korumaya devam edecektir.
07.07.2022 08:57 GÜNCELLEME : 07.07.2022 08:57

PARA GÜNCEL/ ONURCAN BAL FED'in 75 baz puanlık sert faiz artırımı, küresel çapta merkez bankalarının devam eden sıkılaşma döngüsü ve Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) temmuz ayında faiz artırımına hazırlanması gibi gelişmeler merkez bankalarının agresif bir sıkılaşma izleyeceğine dair endişeleri gündemde tutuyor. Rusya-Ukrayna savaşının yol açtığı sorunlar, gıda ve enerji fiyatlarındaki genel artış trendi, enflasyonist baskıların satın alma gücünü azaltması ve merkez bankalarının agresif sıkılaşma adımlarının ilerleyen süreçte küresel ekonomileri resesyona sürükleyeceğine dair korkuları ciddi ölçüde artırdığı görülüyor. Agresif sıkılaşma korkuları ve resesyon endişeleri, risk iştahı üzerinde ciddi bir baskı oluşturuyor. Bu ana risk başlıklarının etkisiyle haziran ayı genelinde riskli varlıklarda değer kayıpları ön plana çıkarken, güvenli limanlara doğru yönelim eğilimi de güç kazandı. Bu yılın ilk yarısında önemli risk başlıklarını takip ederken, risk iştahında zayıflamanın etkili olduğu bir yarıyılı geride bıraktık. Özellikle haziran ayında sıkça telaffuz ettiğimiz ve geçen aylarda da dile getirdiğimiz sıkılaşma ve resesyon korkuları ilerleyen süreçte de gündemdeki ana risk başlıkları olarak varlığını korumaya devam edecektir. Haziran ayının son haftasında ABD ve Avrupa'da açıklanan güven endekslerinin son dönemlerin en düşük seviyelerine gerilemesi, resesyon endişelerinin bir yansıması olarak okunabilir. Aynı zamanda Euro Bölgesi'nde açıklanan haziran ayı öncü TÜFE verisi yıllık bazda yüzde 8.1 oranından yüzde 8.6 oranına yükselerek rekor tazelerken, ECB'nin temmuz ayında 25 baz puan yerine 50 baz puanlık bir faiz artırımını değerlendirme ihtimali de dikkate alınmalıdır. İlerleyen süreçte küresel çapta açıklanacak ekonomik verilerin performansı da resesyon endişelerinin artış kaydettiği mevcut konjonktürde önemli olacaktır. Ekonomik verilerde zayıflamanın gözlenmesi, resesyon fiyatlamasını daha da ön plana çıkabilir.

ENERJİ KAYNAKLI GELİŞMELER ÖNEMİNİ KORUYOR

Haziran ayı içinde gündeme gelen resesyon endişeleri, petrol fiyatları üzerinde baskı oluşturmasına karşın arza yönelik gündeme gelen haberler ve devam eden savaş ortamı, oynaklığın yüksek seyretmesine neden oluyor. Enerji fiyatlarının izleyeceği seyir, küresel ekonomilerdeki enflasyon görünümü üzerinde belirleyici olacağından yakından takip edilecektir. Öte yandan Rusya'nın son dönemde Avrupa'ya yönelik gaz akışını ciddi oranda azaltması, Avrupa genelinde doğal gaz fiyatlarında ciddi artışları beraberinde getiriyor. Artan enerji fiyatları ve dolayısıyla yükselen üretim maliyetleri enflasyonist baskıları gündemde tutuyor. Euro Bölgesi'nde en son açıklanan ve enerji maliyetlerinde artışın etkisiyle rekor tazeleyen haziran ayı enflasyonu bu durumu net bir şekilde ortaya koyuyor. Rusya'nın ilerleyen dönemlerde Avrupa'ya gaz akışı daha da azaltması Avrupa ekonomilerinin resesyona girmesine neden olabilir. Böyle bir durum, riskli varlıklar üzerindeki baskıyı artırabilir ve panik fiyatlamalarını tetikleyebilir. Aynı zamanda Euro/Dolar paritesi açısından da Avrupa ekonomilerinin genel görünümü belirleyici olacaktır. Resesyon endişeleri nedeniyle 1,0350 altına sarkan bir parite görülürse teknik olarak düşüşler hızlanabilir. Türkiye ekonomisi açısından hem Avrupa ekonomilerinin genel performansı hem de Euro/Dolar paritesinin seyri önem taşımaktadır. Avrupa'nın resesyona girmesi ve paritede düşük seviyeler Türkiye'nin ihracat gelirleri üzerinde baskı oluşturarak daha ciddi bir cari açık rakamlarıyla karşılaşılmasına neden olabilir.

BDDK KARARLARI VE OLASI EK ADIMLAR PİYASALARIN TAKİBİNDE

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK), TL ticari kredilere yönelik düzenlemesi, haziran ayının son haftasında yurt içindeki fiyatlamalar üzerinde etkili oldu. Kararların etkisiyle Borsa İstanbul, geçen haftaya satıcılı bir açılışla başlarken haftanın devam eden bölümünde volatilite yüksek seyretti. BDDK'nın aldığı bu kararın ticari kredi piyasası üzerinde oluşturabileceği olası daralma ve bankaların operasyonel maliyetlerini artırması açısından ve bankacılık sektörü üzerinde fiyatlamalar açısından baskı oluşturdu. Kur cephesinde ise ilk fiyatlamalardaki sert düşüşün ardından denge arayışı öne çıkıyor. BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben, BDDK'nın TL ticari kredilere getirdiği yeni koşulların 300'ün üzerinde şirketi kapsadığını ifade etti. Bu kısıtlamaya giren şirketlerin izleyebilecekleri farklı yollar son günlerde sıkça telaffuz edilirken, atılan bu adım hem kredi büyümesini belirli ölçüde kontrol altına almak hem de asıl olarak kurumsal döviz talebini sınırlamayı hedefliyor. Son dönemde alınan kararlarla kredi piyasasındaki büyüme kontrol altına alınmaya çalışılırken, kredi piyasasındaki büyümeyle öne çekilen talebin ek enflasyonist baskı oluşturmasının önüne geçilmek hedefleniyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan gelen son açıklamalarda ise kredi piyasası gelişmelerine yönelik alınan bu tedbirlerin hem Türkiye ekonomi modeli çerçevesindeki selektif kredi yaklaşımını hem de finansal istikrarı destekler nitelikte olduğunu belirtti. Bakanlık tarafından finansal istikrarın güçlendirilmesine yönelik tedbirler alınmaya devam edileceği ifade edildi. İlerleyen süreçte bu hususta gelebilecek ek adımlar yurt içi piyasalarda volatilitenin yüksek seyretmesine neden olabilir. Bu nedenle yurt içinde makroekonomik gerçekleşmelerin yanında hükümet cephesinden gelebilecek olası hamleler de yakından izlenecektir.

ENFLASYON RAKAMLARINI KARŞILAYACAĞIZ

Yurt içinde 4 Temmuz Pazartesi günü haziran ayı enflasyon rakamları açıklanacak. Mayıs ayında TÜFE verisi piyasa beklentilerinin oldukça altında kalarak aylık bazda yüzde 2.98 artış kaydetmiş ve yıllık TÜFE yüzde 73.50 seviyesine yükselmişti. TÜFE'de haziran ayında da yükseliş eğiliminin devam etmesini bekleniyor. TÜFE'nin haziran ayında yüzde 5.30 artış kaydedebileceğini, buna bağlı olarak yıllık TÜFE'nin yüzde 79.20 olarak gerçekleşebileceğini değerlendiriyoruz. Piyasadaki medyan beklentiler ise aylık bazda yüzde 4.90 oranında artış yaşanacağı ve yıllık TÜFE'nin yüzde 78.25 olarak gerçekleşeceği yönünde şekilleniyor. Yıllık yüzde 132'ye kadar yükselmiş yurt içi ÜFE enflasyonunun yarattığı maliyet yönlü baskılar ile gıda ve enerji enflasyonun ikincil etkileri nedeniyle, TÜFE enflasyonundaki yükseliş sürecinin ekim/kasım dönemine kadar sürmesini ve o dönemde muhtemelen yüzde 85 civarlarına ulaşılabileceğini bekliyoruz. Buna göre, TÜFE enflasyonu kasım ve özellikle aralıktaki olumlu baz etkisine rağmen, yılı yüzde 70 civarında tamamlayabilir. Enerji fiyatlarına ilişkin belirsizliğin yanında, kur-enflasyon-ücret spiralinin oluşması gibi riskler ek enflasyonist baskılara ve daha yüksek bir enflasyon patikasına da neden olabilir.

BIST-100 ENDEKSİ VOLATİLİTE YÜKSEK SEYREDİYOR

BIST-100 Endeksi'nde son haftalarda artış kaydeden volatilite dikkat çekerken, haziran ayının son haftasında da gün içi oynaklık yüksek seyretti. Özellikle salı ve çarşamba günü kapanışa doğru hız kazanan satışlarla endekste teknik görünümdeki zayıflamanın da derinleştiği görüldü. BIST-100 Endeksi etkili olan satışlarla hafta içerisinde 2.367 seviyesini test ederken, cuma günü gelen tepki alımlarının katkısıyla kayıplar bir miktar geri alındı. BIST-100 Endeksi geçen haftayı yüzde 4.32 oranında kayıpla 2.443,77 puandan tamamladı. Endekste önemli bir destek olarak izlediğimiz 2.500 ve 2.469 seviyeleri altında kapanışların yaşanması zayıf bir teknik görünüme işaret ederken, bu seviyeler üzerinde kapanışlar görülmediği sürece temkinli bir yaklaşımın benimsenmesi daha sağlıklı olacaktır. Endekste 2.500 üzerinde kapanışlar yaşanabilirse toparlanmanın devamı beklenebilir. Bu durumda 2.530 ve 2.562 seviyeleri direnç olarak önem kazanacaktır. 2.562 seviyesi üzerinde tutunmanın sağlanması ve devamında 2.588 seviyesinin aşılması durumunda ise 2.600 üzerindeki seviyeler test edilebilir. Ancak endekste 2.500 seviyesi altında kapanışların ve küresel risk iştahındaki zayıf görünümün devam etmesi halinde yaşanabilecek geri çekilmelerde mayıs sonunda alımların geldiği bölge olan 2.400 – 2.346 bölgesi içerisinde fiyatlamalar görülebilir. 2.346 seviyesi kırılacak olursa endekste çok daha sert satışların yaşandığı görülebilir. Bu durumda 2022 Şubat sonundan sonra yaşanan yükselişlere çekilen fibonacci düzeltme seviyelerinin trend dönüş çizgisine denk gelen 2.255 seviyesine doğru geri çekilmeler gündeme gelebilir.

BİZE ULAŞIN