"Neyin normal olduğuyla alakalı görüş birliği yok"

Fanuc Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit: "Almanların adına Endüstri 4.0, Japonların Toplum 5.0, Çinlilerin Made in China 2025 dediği dijital dönüşüm bir göktaşı gibi dünyamıza yaklaşıyor. Neyin normal olduğu ya da olmadığıyla alakalı henüz tam bir tanım ya da görüş birliği yok."
04.10.2021 14:44 GÜNCELLEME : 05.10.2021 11:12

PARA RÖPORTAJ/ ÜRÜN DİRİER Fanuc Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit ile robotların dünyamızı ne zaman teslim alacağını konuştuk. VUKA dünyası olarak tabir edilen, değişkenliğin, belirsizliğin, karmaşıklığın ve anlaşılmazlığın olduğu bir dünyada yaşadığımızı ifade eden Yiğit, "Neyin normal olduğu ya da olmadığıyla alakalı henüz tam bir tanım ya da görüş birliği yok" dedi.

Tüm üretimi robotların yaptığı ilk yıl sizce hangi yıl olacak tahmininizi alabilir miyiz?

Dünya ekonomik forumunun en son yayımladığı, "Reset of Future Works" raporuna göre 2030 yılına kadar şu anki işlerin yüzde 84'ü dijital hale gelecek. İşlerin yüzde 50'si tam dijital otomasyon olacak. İşlerin yüzde 83'ü uzaktan çalışarak yapılabilecek. Dijitalleşme sonucunda çalışanların yüzde 28'i geçici olarak, yüzde 13'ü ise kalıcı olarak işlerini kaybedecek. Aslında hepimizin bildiği, Almanların adına Endüstri 4.0, Japonların Toplum 5.0, Çinlilerin Made in China 2025 dediği dijital dönüşüm bir göktaşı gibi dünyamıza yaklaşıyor. Benzer raporda 2025-2030 yılları arasında dijital dönüşüm teriminden hiç kimsenin bahsetmeyeceği çünkü dijital olmayan işletmelerin basitçe var olmayacağı belirtiliyor. Tüm üretimin ne zaman robotlaşacağını tahmin etmek kolay olmasa da, öngörü olarak 15-20 yıllık bir zaman dilimini belirtebiliriz.

Sırasıyla hangi sektörler robotlara devredilecek?

Otomotiv ve otomotiv yan sanayi robotlara devredildi. Beyaz eşya yan sanayi robotlaşma konusunda hızla ilerliyor. Pandemi sonrası tüm sektörlerde bir hızlanma mevcut ve gıda üretimi çok hızlı bir şekilde robotlaşıyor. Fabrikaların yanı sıra gıda sektöründe sahada topraktan mahsülün toplanması alanında da Avrupa ülkelerinde robotların kullanılmaya başlandığını görüyoruz. Medikal sektör de çok hızlı bir şekilde robotlaşmaya devam ediyor. Günümüzde bu dijital dönüşümü ve endüstri 4.0 yaklaşımını üretim alanında uygulayabilen firmalar küresel rekabette yer alabilmekte ve bu sebeple hemen hemen her sektörde robotlaşma kaçınılmaz olarak hayata geçiyor.

Robot çağında hangi alanlarda istihdam artacak? Yeni meslekler neler olabilir?

Dijital dönüşüm ve Endüstri 4.0 ile birlikte mesleklerde de gelişim ve değişim kaçınılmazdır. Robot çağında, robotik sistemleri kuran, kurgulayan, işleten ve ihtiyaca yönelik değiştiren insanlar yeni dönemde istihdamda ön planda olacaktır. Robotların kullanım alanlarında efektif sistemler kuracak olan uygulama mühendisleri, yazılım mühendisleri, mekatronik mühendisleri ve proje mühendisleri gelecek dönemde önem kazanacaktır. IOT ve bulut tabanlı veri toplama ağı, bu verilerin işlenmesini ve korunmasını da gerekli kılacaktır. Dolayısıyla dijitalleşmenin bu derece yoğun olduğu bir ortamda Siber Güvenlik ve veri işleme konuları da oldukça önem kazanacaktır. Bu alanda hizmet veren firmalara ve yetkin kişilere çok fazla ihtiyaç duyulacaktır.

Robotlar üretimi hızlandırıyor. Üretimin dolayısıyla tüketimin hızlanmasını neden isteyelim? Tam tersine tüm trendler çevreci hareketlere işaret ediyorken robotların bize bu anlamda katkısı olabilir mi?

Robotların bizler için en büyük katkısı daha önce de belirttiğim üzere verimlilik ve bunun sonucunda ortaya çıkan üretim kapasitesinin yüksek değerlere ulaşması. Tüm Fanuc ürünleri, akıllı enerji yönetimi aracılığıyla enerji kullanımını optimize edecek şekilde tasarlanıyor. Tüm imalat süreci boyunca en büyük hedefimiz, çevremize olabildiğince sahip çıkabilmek. Bunun yanı sıra fabrikalarda tekrar eden riskli işlerde robot ve makine otomasyon sistemlerinin çalışması da iş kazalarını minimuma indirmede büyük bir potansiyele sahip. Ayrıca enerji verimliliği ve tekrarlanabilir üretim kalitesi anlamında robotlu üretimin çok daha efektif olduğu mevcut uygulamalarla ispatlanabilir durumdadır.

Endüstri 4.0 ile birlikte fabrikalar otomasyona geçiyor. Bu anlamda dünyada durum nedir? Türkiye'de fabrikalardaki otomasyon oranı nedir?

Şirketlerin, küresel ölçekte rekabetçi kalabilmek için yeni teknolojiler konusunda yetkinlik kazanma baskısını üzerlerinde her geçen gün daha fazla hissedeceği bir döneme giriyoruz. Küresel sanayi trendleri söz konusu olduğunda önümüze çıkan tablo gün geçtikçe netleşiyor: McKinsey'in raporuna göreyse benzer şekilde dijital dönüşüm ve Nesnelerin İnterneti'nin (IoT) ürettiği ekonomik değer 2025'e kadar yıllık 3,9 ila 11,1 trilyon dolar arasında olacak. Dolayısıyla gerekli yatırımları zamanında yapamayan firmaların küresel yarıştan kopma, yanlış yatırım yapan firmaların da rekabetçiliklerini kaybetme riski oldukça yüksek olacaktır. Özetle yetenekler sermayeden daha önemli hale gelecek, dünya kapitalizm çağından yetenek çağına doğru geçecek. 4.Endüstriyel Devrim'e hazırlanan siyasi, ekonomik ve sosyal sistemlerini eş zamanlı güçlendiren ülkeler bu yarışta kazananlar olacaktır. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz durumda dijitalleşme ile alakalı konuşmaların ötesine geçip direkt uygulamaya geçmemiz ve yatırımlarımızı doğru hedefe yönlendirmemiz gerekiyor.

Uluslararası Robot Federasyonu global seviyede robotlaşma datalarına ait bilgilere ulaşabiliyor. İmalat sanayisinde 10 bin işçi başına düşen robot ortalaması federasyonun robotlaşma oranını saptamasını sağlıyor. Erişimi sağlanan verilerin global ortalaması incelendiğinde, Güney Kore'de 710, Singapur'da 658, Japonya'da 308. Avrupa'daki oranları değerlendirdiğimizde Almanya'da 322, İtalya'da 190, Fransa'da 137, Türkiye'deki ulaşılan sayı ise ortalama 27. Türkiye yaklaşık 795 milyar dolarlık gayrisafi milli hasıla ile dünyanın en büyük 17. ekonomisi unvanına layık olmasına rağmen 150 milyar dolarlık otomasyon piyasasındaki cirosu 1 Milyar Dolar'a bile tekabül etmiyor. Robot kullanımının çok daha yaygın olduğu gelişmiş ülkelerin otomasyona gayrisafi milli hasıladan ayırdıkları pay yüzde 0,5 ile yüzde 2 arasında değişim gösterirken Türkiye'de bu oran incelendiğinde yüzde 0,01 olarak görülüyor. Türkiye gelişmiş ülkelerde istenilen düzeyde bir otomasyon gelişim hızına sahip olmasa dahi Türkiye'deki yatırımların giderek artış halinde olduğunu gözlemliyoruz.

Bir fabrikanın ne kadarını robotlaştırıyorsunuz? Ne gibi avantajlar sunuyorsunuz?

Bir fabrikanın robotlaşma oranını bulunduğu sektör ve üretimde kullanılan uygulamalar belirliyor. Dolayısıyla kesin bir orandan bahsetmek zor. Örneğin sabit hatlarda standart aynı ürünleri 7/24 üreten bir fabrikada bu oranı yüzde 90 seviyelerinde çıkarabilirken, farklı ürünlerin olduğu özel uygulamalarda bu oran yüzde 30 olabilir. Robotlaşma oranından daha önemli olan nokta ise Robotik uygulamanın toplam üretim kapasitenizi ve verimliliğinizi ne oranda arttırdığıdır. Analizi ve uygulaması doğru şekilde kurgulanmış bir robotik otomasyon sistemi üretim kapasiteniz doğrultusunda 1-1.5 yıl içerisinde maliyetini çıkarabilir. Tekrarlanan ve standart işlerde insan yerine robot kullanmak enerji, ürün kalitesi ve ürün sürekliliği bakımından ciddi avantajlar sağlayacaktır. Bu tarz işleri robotlara yaptırdığımızda elimizdeki insan gücünü çok daha kalifiye işlere yönlendirebiliriz. Bu noktada Fanuc'un Japonya'daki kendi üretim tesislerini örnek gösterebiliriz. Fanuc bugün üzerinde konuştuğumuz akıllı fabrika ya da karanlık fabrika konseptini kendi üretim tesislerinde yıllardır uygulayan bir yapıda. Üretimde kullandığımız 7.000'nin üzerinden robotla, kendi robotlarımızı ve makinelerimizi üretmekteyiz. Fabrikamız hiçbir insan müdahalesi ve herhangi bir ürün beslemesi olmadan 72 saat boyunca çalışabilecek kapasitedir. Kendi ürünlerimizle ileri teknolojiyi bu seviyede kullanabiliyor olmamız maliyet noktasında bizlere ciddi anlamda avantaj sağlıyor. Aslında teknolojiyi hem üreten hem de kullanan konumdayız.

5G ve nesnelerin interneti yakın gelecekte üretimi nasıl etkileyecek?

5G, Endüstri 4.0'ı bir üst seviyeye taşıyacak. 5G ve nesnelerin interneti kullanımı ile üretimden alınan verimin önemli derecede artacağı önümüzdeki dönemde karanlık fabrikaların giderek önem kazanacağı kanaatindeyiz. Endüstri 4.0'ın bir parçası olan IoT, otomasyon çözümlerinin büyük miktarda veri alışverişini gerçek zamanlı olarak görüntülenmesine ve süreçlerin kendi kendini optimize etme yoluyla geliştirilmesine imkan sağlıyor. Toplanan kapsamlı gerçek zamanlı veriler, hataları daha hızlı tanımlayarak kalite kontrolünü iyileştirebilir. Üretim otomasyonu ve açık ocak madenciliğinde otonom araç kontrolü için gereken geniş hareketlilik, düşük gecikme süresi ve yüksek (kritik görev) güvenilirliği yalnızca ultra güvenilir 5G ağında mümkündür. Bu gelişmelerin temel noktasını ise dijital ağ kullanan akıllı sensörler, otomasyon ürünleri, motorlar ve robot teknolojileri oluşturuyor.

Fanuc Global'in Türkiye pazarından beklenti ve hedefleri nelerdir? Bugüne kadar hangi yatırımları yaptınız? Yeni yatırım planlarınız var mı?

Fanuc olarak 1993 yılından bu yana Türkiye'deki kullanıcılara servis hizmetlerini sürdürüyoruz. O tarihten bu yana faaliyet alanlarımız ve hizmet verdiğimiz sektörler sürekli genişledi. 2012 yılında satış, teknik destek ve operasyon departmanlarının bünyemize eklenmesiyle birlikte Türkiye'nin stratejik sektörlerine de katma değer sağlıyoruz. Gittikçe artan geniş bir uygulama ve müşteri yelpazesine optimize çözümler sağlıyor; güçlü yedek parça stokumuz, üçte biri genç mühendislerimiz ve uzman servis personellerimizle satış sonrası hizmet konusunda kapsamlı hizmet sunuyoruz. Öte yandan Fanuc Global'in Türkiye'de merkez ofis inşa etme hedefi de mevcut.

Dijital çağın yeni kurallarını mercek altına alan Vizyon 100 platformu, "Pandemi Sonrası Döneme Hazırlık" temalı 2021 zirvesine katıldınız. Pandemi sonrası 5 yıla dair öngörülerinizi paylaşır mısınız?

Bugün bizler VUKA dünyası olarak tabir edilen, değişkenliğin, belirsizliğin, karmaşıklığın ve anlaşılmazlığın olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Neyin normal olduğu ya da olmadığıyla alakalı henüz tam bir tanım ya da görüş birliği olmasa da bilinen gerçek hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı ve bundan sonra da eskisi gibi diye bir kavramın hiçbir dönemde olamayacağı. Bu geçiş dönemini görmek bize kısmet olduğu için bu değişimi kurgulayan ve yönetenlerin yine bizler olacağımızı iyi anlamak gerekiyor. Farkında olmadığınız süreci yönetemezsiniz. Bugün hem firmaların hem de bireylerin fark etmesi gereken önemli bir nokta var. Böyle bir ortamda tek bir odak noktası oluşturan, tek bir doğru tanımlayan ve dolayısıyla tek bir gelecek kurgulayan firmaların yaşama şansı yok denecek kadar az. Dolayısıyla tek bir gelecek kurgulamak yerine, deneyim ve veriyi birleştirerek hareket edecek farkındalığa sahip olmak gerekiyor. Peki deneyim ve veri bize ne söylüyor? 2000 yılından başlayıp bugüne baktığımızda dünyanın en büyük şirketlerinin, global endekslerde en yukarıda olan şirketlerin yaklaşık yüzde 50'sinin bugün o listelerde olmadığını ya da aramızda hiç olmadığını görüyoruz. Bu firmaların birçoğu değişimin hızına ayak uyduramadıkları ve değişimi anlayamadıkları noktada kaybettiler. Aslında bu şirketlerin çoğu esneyemedikleri yerden kırıldılar. Yeni dönemde beklenmedik bir şey olduğu zaman şirketler kendilerini farklı yönlere çekebilmeliler. Eğer fırsat varsa fırsat yönünde, eğer sıkıntı varsa da aksi yöne gidebilecek kabiliyete sahip olmalılar. Bu yapıya sahip değilseniz ve manevra kabiliyetiniz kısıtlıysa gelen her neyse çarpar geçer. Dolayısıyla manevra kabiliyetini arttırmak oldukça önemli. Özetle dışarıda olan değişim hızı içerdekini geçiyorsa son yakındır. Bugünkü ortam çevik öğrenen, öğrendiğini uygulayan, sürekli yenilenen ve cesur ekosistemler arıyor.

Öztle Fanuc hakkında bilgi verir misiniz? Ne tür hizmetler veriyorsunuz?

Bilgisayarlı sayısal kontrol ekipmanı geliştirmede neredeyse 60 yıllık bir deneyimle çalışmalarını sürdüren Japonya merkezli Fanuc, dünya çapında 7 kıtada 750 bini aşkın robot ve 25 milyonun üzerinde ürün kurulumuyla faaliyetlerini sürdürüyor. CNC kontrol sistemleri, endüstriyel robotlar, Robodrill (İşleme Merkezi), Robocut (Tel Erozyon), Roboshot (Plastik Enjeksiyon) ve Robonano (Hassas Torna) gibi geniş portföyüyle üretim makineleri için fabrika otomasyonunda 360 derece hizmet veren bir marka olan Fanuc'un tek üretim merkezi Japonya'da 1,7 milyon metrekarelik bir alanda bulunuyor. Fanuc'un geniş ürün yelpazesi, 271'ten fazla şubede 7 binden fazla personel hizmetiyle, geniş ve farklı beklentileri olan müşteri kitlesini de beraberinde getiriyor. Fanuc'un üretim merkezinde robotların hem robotları hem de makineleri üretebildiği gelişmiş bir fabrika sistemi mevcut. Sektörde donanım ve yazılım için her bir önemli bileşeni kendi bünyesinde geliştiren ve üreten tek şirket olan Fanuc'un sunduğu en büyük avantaj ise üstün fonksiyonel güvenilirlik ve en yüksek üretkenlik garantisi. Karanlık fabrika otomasyonuna yapılan yatırım sayesinde 72 saat insan müdahalesi olmadan kesintisiz çalışan bir fabrika sisteminden söz edebiliriz. Dolayısıyla insan ve robot ilişkisinin sağladığı avantajları üretim tesisimizde de gözler önüne seriyoruz. Kısaca Fanuc'un üretim merkezinde robotlar, robotları üretiyor.

Havacılık ve uzay, otomotiv, elektronik, tarım, gıda sektörü, saat ve kuyumculuk, medikal, plastik, metal levha, eczacılık ve kozmetik gibi sektörlere sunduğunuz çözümlerden bahseder misiniz?

Geniş ürün grubumuz ile birlikte fabrika otomasyon çözümleri konusunda müşterilerimize özel çözümler sunabiliyoruz. Bu anlamda partner olarak çalıştığımız çok sayıda müşterimiz bulunuyor. Örneğin, kozmetik sektöründe faaliyet gösteren bir müşterimizin fabrikasında Roboshot Full Elektrikli Plastik Enjeksiyon Makinelerimiz ve robotlarımız ile full otomasyon konseptinde çalışan sistemlerimiz bulunuyor. Ortak haberleşme platformu sayesinde ürünlerin hızlıca birbiri ile haberleşiyor olması devreye alma sırasında ve üretim esnasında ciddi kullanım kolaylıkları sunuyor. Full Elektrikli Plastik Enjeksiyon makinemiz Roboshot sayesinde üretim alanında oldukça temiz bir çalışma ortamı ve ciddi oranda enerji tasarrufu sunuyoruz. Ayrıca robotlara entegre olarak çalışan kamera çözümleri ile robotlar daha esnek üretim şartlarında çalışabiliyor. Bu teknolojik alt yapı ile müşterilerimize birbiri ile haberleşen, kesintisiz iletişim kuran ve en verimli şekilde çalışan otomasyon çözümleri sunuyoruz.

Diğer bir önemli çözümümüz ise Cobotlar olarak da bilinen CRX serisi işbirlikçi robotlarımızdır. CRX'in esnek kullanım alt yapısı ve özellikleri sayesinde üretim hatlarına hızlıca adaptasyonunu yapabiliyoruz. İnsanlar ile birlikte iş birlikçi olarak çalışıyor olması üretimde verimliliği maksimum seviyeye çıkarıyor. Ayrıca ağır ve tekrarlı işleri yaparak insan sağlığını koruyarak zorlu işleri de üstleniyor. Son dönemde özellikle otomotiv, havacılık ve beyaz eşya gibi birçok sektörde yaptığımız çeşitli uygulamalarımız bulunuyor. Ayrıca CRX'in otonom sistem olan AGV ile birleştirilmesi cobotların sabit konum yerine farklı alanlara da erişmesini ve çalıştırılmasını sağlıyor. Yine bir örnek üzerinden ilerleyecek olursak, yakın dönemde havacılık sektöründe yaptığımız bir projeden bahsedebiliriz. Kompozit malzemelerin üretilmesi ve kesilmesi alanına çalışan bir CRX ile kesim yörüngelerinin insan eli ile robota öğretilmesi ve entegre kuvvet sensörü ile aynı baskı kuvvetinde kesimin yapılması müşterimize oldukça esnek ve verimli bir üretim imkanı sağladı. Hiç robot kullanmayı bilmeyen bir kişi rahatlıkla kesim yörüngelerini öğretebiliyor ve sistemi çalıştırabiliyor. Ayrıca üçüncü parti ürün kullanımına gerek kalmadan robot kendi kuvvet sensörü ile kesim hattındaki işlemleri aynı kalitede yapabiliyor.

BİZE ULAŞIN