Üretimde kullanılan yapay zeka teknolojileri

Üretim hatlarının verimliliğini artırmak, maliyet tahminlemek, stok tahmini yapmak gibi alanlara yönelik olarak geliştirilen yapay zeka çözümleri sanayicinin gündeminde. Peki fabrikalarda yapay zekanın gücünden faydalanmanın getirileri neler? Yapay zeka sınırlarınızı ne kadar genişletebilir?
08.04.2022 12:30 GÜNCELLEME : 08.04.2022 12:30

PARA ARAŞTIRMA/ ÜRÜN DİRİER Otomasyon, globalde rekabet ete hedefinde olan üreticiler için öncelikli bir kavram. Veri bilimini, yapay zekayı ve robotiğin sunduğu üretim avantajlarını kullanmayan fabrikaların geleceği çok parlak görünmüyor. Yapay zeka teknolojileri içinde son yıllarda en hızlı kullanım alanı bulan çözümler, kısa vadede ve en hızlı şekilde yatırımı geri kazandırabilen nitelikte olanlar. Pandemi şartları özellikle üretimde otomasyon ve yapay zekayı zorunlu hale getirdi. Üretim hatlarının verimliliğini artırmak, maliyet tahminlemek, stok tahmini yaparak stok maliyetlerini azaltmak gibi alanlarda geliştirilen yöntemler sanayiciler arasında rağbet görüyor. Türkiye'de en başta seri üretime öncülük eden otomotiv, beyaz eşya ve plastik sanayi gibi sektörlerde kullanılıyor. Üretimde yapay zeka alanında Çin ile ABD arasında uzun süredir savaş devam ediyor. Bu alanda yoğun akademik çalışmalar ve devlet eliyle kullanımın sağlanması nedeniyle Çin, dünyada bu konuda şimdilik bayrağı eline almış gibi görünüyor. Bunu takiben Amerika, Güney Kore, Japonya ve Almanya, İngiltere gibi Avrupa ülkeleri yoğun bir şekilde yapay zekayı üretim ve tasarım süreçlerine entegre etmiş durumda.

Peki ülkemizde durum ne aşamada? Üretime yönelik otomasyon ve yapay zeka hizmeti sunan firmalar, verimliliğe katkısı konusunda neler söylüyor? Fabrikalarda yapay zekanın gücünden faydalanmanın getirileri neler?

"Üretimde global rekabet gücü yapay zekâdan geçiyor"

Mitsubishi Electric Fabrika Otomasyon Sistemleri Ürün Yönetimi ve Pazarlama Birim Müdürü Tolga Bizel'e göre, robotik dünyasında insan duyusunu ve zekâsını temsil eden yapay zekâ, endüstriyel üretimde ihtiyaç duyulan esnekliği ve hareket özgürlüğünü sağlayarak bir dönüşüm başlatıyor. İnsan ve teknoloji arasındaki etkileşimi artıran bu heyecan verici dönüşüm ise makinelerin yeteneklerle donatılmasında ve üretimde verimliliğin üst seviyeye çıkmasında belirleyici bir rol üstleniyor. Şirketlerin üretim bantlarında yer alan robotlarını, yapay zekâ ile entegre ederek onlara bir nevi insan kabiliyeti kazandırdıklarını belirten Bizel, "Robotları basit al-taşı-yerleştir komutlarından öteye taşıyarak çok çeşitli uygulamalarda ve daha komplike süreçlerde kullanan şirketler, robot görevlerini optimize ederek performanslarının iyileşmesini sağlıyor. Bu durum ise üretime hız, verimlilik, üretkenlik ve kâr olarak geri dönüyor. Üstelik tüm bu parametreler kalkınma konjonktüründe sürdürülebilir bir argümana dönüşüyor" diyor.

"Beklenmedik arızaların önüne geçiyor"

Mitsubishi Electric olarak yapay zekâyı sadece üretimde değil tüm sektörlerde standartları değiştiren itici güç olarak gördüklerini ifade eden Bizel, "Çünkü yapay zekâ her ne kadar insan kabiliyetinin bir aktarımı olsa da aslında insanların yıllar içinde edindikleri bilgileri hızlı bir şekilde öğrenebilme kapasitesine sahip. Dolayısıyla geleneksel üretim metotları geride kalırken büyük bir potansiyele sahip olan yapay zekânın endüstriyel süreçleri domine etmesi şaşırtıcı olmuyor. Biz de bu noktada şirket olarak hızla büyüyen Türk sanayisinin çağın gereklerine uygun üretim kabiliyeti kazanması, kalitede en üst seviyeye ulaşması ve küresel ölçekte çok daha kolay rekabet edilebilmesi için yapay zekâ teknolojilerini kullanıyoruz. Üretimdeki fire ve hasarlar azaldığı için maliyetlerde ciddi bir düşüş elde ediliyor ve şirketlerin küresel rekabet gücü artıyor. Ayrıca yapay zekâ desteği ile yetenekleri artan robotlar, artırılmış önleyici bakım teknolojileri sayesinde üretimde yaşanan beklenmedik arızaların önüne geçilmesine de imkân tanıyor" diye konuşuyor.

Otomotiv, beyaz eşya ve plastik sanayi öncü

Tridi Kurucu Ortağı Çınar Topaloğlu'nun aktardıklarına göre, yapay zeka teknolojileri içinde son yıllarda en hızlı kullanım alanı bulan çözümler, kısa vadede ve en hızlı şekilde yatırımı geri kazandırabilen nitelikte olanlardı. Bunlar da, üretim hatlarının verimliliğini artırmak, maliyet tahminlemek, stok tahmini yaparak stok maliyetlerini azaltmak gibi alanlarda geliştirilen yöntemler. Bu çözümlerin, Türkiye'de en başta seri üretime öncülük eden otomotiv, beyaz eşya, plastik sanayi gibi sektörlerde yoğun bir şekilde kullanıma başlandığını ifade eden Topaloğlu, "Bugün üretim sürecinde karşımıza çıkan kusurlu ürünleri, henüz üretim hattı üzerindeyken yapay zeka sayesinde yakalayıp ayırabiliyoruz. Makine bakımlarını doğru zamanlarda yapıp, hat duruşlarının önüne geçebiliyoruz. Manuel yapılan işlemleri yoğun bir şekilde robotik çözümlerle yer değiştirerek, insana bağlı hataları sıfıra indiriyor ve verimliliği artırabiliyoruz" diyor.

"Yapay zekanın gelişimi dataya bağlı"

Yapay zekanın gelişiminin tamamen beslendiği dataya bağlı olduğunu da hatırlatan Topaloğlu'na göre, ülkemizde kullanım yoğunluğunun artması, bu konuda rekabette kalınması ve global anlamda inovatif çözümler geliştirilebilmesi için data bilimi konusunda yoğun çalışmalar yürütülüyor. Üretimin her aşamasında, geçmişte oluşmuş ve güncel olarak oluşan yüz binlerde datanın doğru bir şekilde depolanması, ayıklanması ve etiketlenmesi gerekiyor. Bunun için de büyükten küçüğe her firma için kurum içi dijital dönüşüm konusu oldukça kritik.

Bayrak Çin'de

Üretimde yapay zeka alanında Çin ile ABD arasında uzun süredir savaş olduğunu belirten Topaloğlu, "Özellikle bu alanda yoğun akademik çalışmalar ve devlet eliyle kullanımın sağlanması nedeniyle Çin, dünyada bu konuda bayrağı taşıyor gibi gözüküyor. Bunu takiben Amerika, Güney Kore, Japonya ve Almanya, İngiltere gibi Avrupa ülkeleri yoğun bir şekilde yapay zekayı üretim ve tasarım süreçlerine entegre etmiş durumdalar" diyor.

Platform, üretimdeki gecikmeleri engelliyor

Kurucu ortağı olduğu Tridi firmasının, talebe özel parça üretim hizmeti sunan, alıcılar ve satıcılar arasındaki operasyonel süreci dijitalleştiren, yapay zekâ tabanlı bir pazar yeri platformu olduğu bilgisini veren Topaloğlu, şu detayları paylaşıyor:

"Üretilecek 3D modellerin analizleri ve fiyatlandırması, bu modellerin doğru üretici ile eşleşmesi konularında Tridi.co'nun makine öğrenme altyapısı sürekli olarak kendini güncelliyor. Siparişten teslimata kadarki tüm süreci dijital ve anlık olarak takip edebilmenizi sağlayan tridi.co platformu; CNC, sac metal şekillendirme, plastik enjeksiyon kalıplama, prototipleme ve silikon kalıplama gibi 5 ana hizmet kalemine sahip. Müşteri tarafında üretimi fiyatlandırma, üretilebilirlik analizleri ve geri bildirimleri, üretim takip süreçleri gibi çok kapsamlı hizmetler sağlıyoruz.

Platformun sunduğu arayüzler ve teknik özelliklerle üretim reçeteleri oluşturuluyor. Bu reçeteler tekrar üretimlerinin yüzde 70 oranında azalmasını sağlıyor. Böylece müşteriler için üretim süreçlerindeki yaşanacak gecikmeleri ve zaman kaybını minimize ederek asıl işlerine odaklanmalarını sağlıyoruz."

"Cobotlar öncelikli tercih sebebi"

Türkiye ve dünyada pandemi dolayısıyla üretim süreçlerinin büyük bir değişimin içine girdiğini ifade eden Fanuc Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, "Sanayide karşılaştığımız sorunların başında gelen tedarik zincirinde yaşanan sıkıntılar, firmaların Endüstri 4.0 kapsamında üretim süreçlerinde yapay zeka ve otomasyona daha fazla önem vermesine neden oldu. Otonom sistemlerin son zamanda üretimde oldukça önem kazanması, bizlerin bu sürece adapte olması için önlemler almaya itiyor. Hayatımızın her alanında konuştuğumuz dijitalleşme ve yapay zeka kavramları endüstrinin de vazgeçilmez bir parçası artık. İnsan ile robot etkileşimleri daha çok artarken, üretim hatlarındaki verimlilik de yapay zekanın daha çok ön plana çıkmasıyla artış gösteriyor. Dolayısıyla elde ettiğimiz bu kazanımlar, her alanda sürdürülebilirliğin önünü açıyor" diyor. Sektör bazlı olarak talepler değişiyor olsa da, son dönemde en çok talep edilen çözümlerin, esnek üretim altyapısı ve yapay zeka teknolojisine sahip sistemler olduğu bilgisini veren Yiğit, "Bu anlamda cobotların herhangi bir çevresel koruma kiti olmadan çalışabiliyor ve kolay bir şekilde taşınıyor olması üretimde esneklik yapısını artırıyor. Dolayısıyla eğer sistem gereksinimlerine uygun ise, cobot öncelikli tercih sebebi oluyor. Ayrıca otonom cihazlar (AGV) ile cobotların entegre olarak çalışması ve yapay zeka teknolojisi ile kontrol edilmesi de üretimde maksimum esneklik sağladığı için bu anlamda büyük talepler alıyor ve müşterilerimize çözümler sunmaya devam ediyoruz" diye konuşuyor.

"Dünya klasmanına yükselmek isteyen işletmeler yapay zekaya güven duymalı"

Önümüzdeki yıllarda yapay zekanın etkinliğinin üretim süreçlerinde hakim olacağını ifade eden Yiğit şunları aktarıyor: "Yapay zekanın gelişimiyle birlikte robotik otomasyonun daha yoğun şekilde kullanılacağını, atanmış işi yapan makinelerin karar veren ve olası hataları minimize eden sistemler haline evrileceği bir dünya bizleri bekliyor. Türkiye'deki işletmelerin de dünya klasmanına yükselip adını duyurması için yapması gereken en temel şey, üretimde hızlıca otomasyonlaşmak ve yapay zekaya güven duymak. Bu kapsamda yatırımlarını yoğunlaştıran işletmeler rekabetçi piyasada ön plana çıkacak."

"Yeni sanayide yeni nesil çalışmak istiyor"

Tezmaksan Genel Müdürü Hakan Aydoğdu, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile takım tezgahları sektöründe otomasyona olan ihtiyaç önem kazanırken, şirketlerin yüzde 99'unun artık veriye dayalı karar almak istediklerini belirterek, "Dijitalleşmenin getirdiği yenilenme ihtiyacıyla birlikte ucuz makinelerin yerini yüksek verimli makineler alacak. İlerleyen 10 yıl içinde enerji ölçümü zorunluluk halini alacak. Tezmaksan olarak otomasyona uygun adımlar atıyor ve iş modelleri gerçekleştiriyoruz. Sanayiden hiçbir zaman vazgeçemeyeceğiz ancak sanayiyi çok daha yeşil hale getirebiliriz. Bu tamamen dijitalleşmeden geçecek. Ayrıca robotta otomasyona geçme zorunluluğumuz bulunuyor. Bundan sonra müşterinin isteği yerine daha iyi bir dünya için üretim geliştirme zorunluluğumuz var. Biz Kapasitematik ile sadece sahadan veri toplamıyoruz. Yeşil Mutabakat konusunda firmalar enerjilerini saklamak zorundalar ise önümüzdeki 10 yıl içinde enerjiyi ölçebilecek bir yatırıma da imza atmak zorunda kalacaklar. Biz Kapasitematik'te böyle bir modül de geliştirdik. Böylelikle tezgahın harcadığı enerjiyi anlık takip edebiliyorsunuz" diyor. Pandemi döneminde Program Transfer Modülü geliştirdikleri bilgisini de veren Aydoğru şunları paylaşıyor: "Bu sayede telefonunuzda yüklü yazılımla direkt olarak makineye müdahale edebiliyorsunuz. Herkes dijitale yatırım yapmak istiyor ama Türkiye'deki KOBİ'lerin buna ulaşması çok zor. Dolayısıyla biz bir kiralama modeli geliştirdik. Sadece Kapasitematik'i değil makineleri de kiralıyoruz. Uzak Doğu'dan Amerika'ya kadar her yerde 'Yeni nesil sanayide çalışmak istemiyor' diyor. Ben de 'Yeni sanayide yeni nesil çalışmak istiyor' diyorum. Bunun için de Kapasitematik'in bütün ara yüzlerini Z kuşağına uygun hale getirdik."

"Endüstriyel IoT pazarı pandemi ile büyümeye devam ediyor"

Endüstriyel IoT, pandemi dönemimde hibrit çalışma ve otomasyonun hızlanmasını sağladı. İşletmeler yeni ve daha esnek iş yapma biçimlerini benimseyerek önemli avantajlar elde etti. Tedarik zincirlerinin sorunsuz çalışmasını sağlamak için varlık takibinden çalışan sağlığı ve güvenliğine kadar farklı kullanım senaryolarında kendini ispatlayan endüstriyel IoT cihazları, uzaktan çalışan firmalara verimlilik ve süreklilik katıyor. Endüstriyel IoT pazarının pandemi ile büyümeye devam ettiğini belirten Redington Türkiye Genel Müdürü Cem Borhan, "Juniper Research tarafından yapılan yakın tarihli bir araştırma, akıllı üretimi, önümüzdeki beş yıl için IIoT pazarının önemli bir büyüme alanı olarak tanımladı. Bu öngörü 2025 yılına kadar 22 milyar bağlantılı cihaz anlamına geliyor. Araştırmanın işaret ettiği büyümenin gerçekleşmesi globalde IIoT cihaz sayısının 2020'de 17,7 milyardan 2025'te 36,8 milyara çıkması anlamına geliyor ve bu da genel olarak yüzde 107'lik bir büyüme oranı demek" diyor. IIoT'nin yakın gelecekti farklı kullanım alanlarına ilişkin bilgi veren Borhan, "Tedarik zinciri süreçlerinde IIoT kullanımının bir sonraki adımı, robotlardan ve insansız hava araçlarından oluşan ekiplerin teslim edilecek ürünleri almak için rafları tarayarak bir depoda veya mağazada dolaşması olacak. Örneğin uzaktan çalışma süreçlerinde, robotlar ve drone'lar, sıkıcı ve zaman alan stok sayımı ve seçim listesi oluşturma süreçlerini otomatikleştirmek için 2D ve 3D kameraları daha yaygın bir biçimde kullanacaklar. IoT aracılığıyla ağa bağlı otonom robotlar ve drone'lar, ister tedarik zincirindeki başka bir nokta isterse doğrudan tüketiciler olsun, malları bir sonraki varış noktasına hızlı ve verimli bir şekilde teslim edebilecekler. Bahsettiğim uygulamaların bir kısmı hali hazırda kullanılıyor olsa da bu alanda dijital devrim, sektör genelinde yaygınlaşması ile gelecek. Tüm bu senaryolar şirketler için daha düşük teslimat maliyetleri ve daha verimli teslimat süreçleri anlamına gelecek" diye konuşuyor.

IIoT'nin pandemide sunduğu katkı

Borhan, IIoT'nin pandemi döneminde özellikle üretim alanında operasyonel verimlilik ile yaptığı katkıları ise şöyle özetliyor: "Sensörler ile ekipman takibi ve önleyici bakım ilk sırada yer alıyor. Çalışanlar sağlık sorunları nedeniyle sahada olamadıklarında veya koşullar gereği uzaktan çalışmaları gerektiğinde, iş kayıplarını azaltmak, üretkenliği artırmak ve eksiklikleri planlamak için firmalar varlıkları uzaktan izleyerek operasyonların verimli bir şekilde ilerlemesini sağladılar. IIoT'nin üretim şirketlerine en önemli katkısı, otomatikleştirilmiş ve dijitalleştirilmiş önleyici bakım oldu. Bu, üretkenliği artırdı ve daha verimli operasyonlar sağladı. Endüstriyel IoT özellikle üretim sektöründe birçok şirket tarafından tahmine dayalı bakımdan, gerçek zamanlı sevkiyata kadar birçok alanda kullanılıyordu. Pandemi, gerçekten daha akıllı fabrikalar, şehirler ve tedarik zincirleri oluşturmak için IIoT teknolojilerinin hızlı bir şekilde benimsenmesini sağladı."

7 gün insansız çalışabiliyor

ZGN Otonom & Robotik, her tipteki endüstriyel taşıma, istifleme ve hizmet aracının insansız olarak yönetilebilmesi için yüksek teknolojili, giydirilebilir yapıda, modüler ve hızlı uygulanabilen otonom kontrol çözümleri sunuyor. Geliştirdiği AVT Otonom Operasyon Sistemi, imalat endüstrisinin ve lojistik sektörünün operasyon kilit yapı taşlarından transpalet, forklift, turret truck ve reach truck gibi manuel endüstriyel taşıma araçlarına çok küçük elektronik dokunuşlarla, aracın orijinaline asla müdahale etmeden, yüzde 100 giydirilebilir yapıda ek bir özellik olarak otonom çalışma yeteneği kazandırıyor. Giydirilebilir, modüler ve araca kalıcı müdahale etmeyen yapısal özelliği sayesinde kiralık ve garantisi devam etmekte olan araçlara da güvenli bir şekilde uygulanabiliyor. AVT Otonom Operasyon Sistemi'nin marka model ve araç tipinden bağımsız standart uygulanabilir yapısı sayesinde elektrikli endüstriyel araçlar 7 günde insansız olarak da çalışabiliyor ve verilen görevleri yerine getirebilir hale geliyor.

"Türk sanayici geleneksel yöntemleri dönüştürmeli"

Dünyada tüm sektörlerde kaçınılmaz bir dijital dönüşüm olduğuna vurgu yapan ZGN Otonom & Robotik Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Doğru, "Covid-19 süreci tüm dünyada iş yapış biçimlerini değiştirdi. Dijital dönüşümün artık bir gereklilik olduğunu gösterdi. Endüstrideki değerlerin hızlı değişimine uyum sağlamak ve işin sürdürülebilirliğini sağlamak için Türk sanayicisinin de vakit kaybetmeden işletmesini bugüne getiren geleneksel yöntemlerini dönüştürmesi gerekiyor. Bugün üretimde verimliliği, esnekliği ve hızı; dijital sanayi çözümlerini kullanarak artıran sistemler, akıllı fabrika olarak adlandırılıyor. Bu fabrikalar; zaman, mekân ve kaynak tasarrufu konusunda sağladıkları yararların dışında verimliliği artırdıkları için de tercih ediliyor. Dijital Sanayi ile gelen verimlilik artışının temel sebeplerinden biri de operasyon yönetimi ile maliyetlerin azalması olarak karşımıza çıkıyor. Akıllı üretim ve akıllı fabrika, imalat sürecini optimize etmek amacıyla ortaya çıkmış geniş bir üretim kavramıdır. Akıllı fabrikanın merkezinde ise otonomlaşma yani ileri teknoloji yer almaktadır. Bu da sanayide kısa süre de maliyet avantajı ve dijital sistemleri yönetim kolaylığı sağlayacaktır" diyor.

"Verimliliği 3'e katladık, sıfır hataya yaklaştık"

İş planlamalarını yapay zeka üretim modülü ile optimize ettiklerini ifade eden BLC Group Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Balcıoğlu, "BLC Group olarak global iki iş ortağımızla geliştirdiğimiz yapay zeka tabanlı teknolojimiz, üretim tesisinde oluşturulan iş emirlerini en yüksek verimlilikle tamamlamamızı sağlıyor. Enerji verimliliğimizi 3'e katlayan, üretimde sıfır hataya yaklaştıran yapay zeka teknolojilerine yatırıma devam edeceğiz. Ar-Ge'mizin hedefinde susuz boyama ve daha az tüketerek üretim var" diyor.

Üretiminin yüzde 85'ini doğrudan veya dolaylı olarak dünya moda devlerine ihraç eden grubun başarısının ardında teknolojiye, dijitalleşmeye ve sürdürülebilirliğe yaptığı yatırımlar olduğunu vurgulayan Balcıoğlu, "Yapay zeka temelli sistemimiz ile, her bir müşterimizin özel olarak dikkat ettiği konulardaki performansımızı daha da mükemmelleştirmeyi amaçladık. Üretim miktarlarında artış sağlayarak birim maliyetlerimizi düşürmemize de önemli katkı sağladı, şirketimize rekabet gücü kattı. BLC Group Ar-Ge ekibinin geliştirdiği bu yapay zeka temelli yeni sistem, üretimin standardizasyonu ve doğa dostu olma konusunda da önemli bir fark yaratıyor. Enerji tasarrufu konusunda geliştirdiğimiz verimli yakma sistemlerimizle, kullandığımız enerji kaynaklarının verimliliğini yüzde 200'den fazla yani 3 kat artırarak, hem çevreye zararımızı azalttık hem doğal kaynakları koruma yolunda önemli adımlar attık" diye konuşuyor.

Simülasyon hatayı sıfıra yaklaştırdı

Üretim öncesi simülasyon yaparak ürünlerinin son istasyonda nasıl olacağını ve düzeltmeleri gereken prosesleri önceden takip edebildiklerini belirten Balcıoğlu, şu bilgileri aktarıyor: "Bu sayede hata paylarını sıfıra yakın seviyelere indirebildik. Ayrıca bu teknolojiler birçok kararsızlık gösteren aşamayı da elemine ederek üretim planlarımızın devamlılığı sağlandı. Yapay zeka temelli üretim sistemlerine yatırım yapmaya devam edeceğiz. Gelecek dönemde gündemimizde, susuz boyama, daha az enerji ve kimyasal madde kullanılan üretim süreçlerine ulaşmak olacak."

Dünyada her yıl 30 bin çalışana cobot eğitimi veriliyor

Kolaboratif robot teknolojisinin önderlerinden Universal Robots, otomasyonun herkes için erişilebilir, kolay anlaşılabilir olması için online bir akademi hayata geçirdi. UR Akademi platformu üzerinden isteyen herkesin sadece 87 dakikada cobot programlamayı öğreneceğini söyleyen Universal Robots Türkiye & MEA Ülke Müdürü Kandan Özgür Gök, "Dijital dönüşümü yakalamak isteyenlere Türkçe dahil 16 dilde, 7/24 ücretsiz şekilde ulaşılabilen interaktif eğitimler ile cobot kullanmayı öğretiyoruz" diyor. Hızlı kurulumu, kolay programlaması, esnek ve güvenli kullanımıyla cobot'lar; firmanın büyüklüğü ya da ürünün özelliği ne olursa olsun her türlü üretim tesisine entegre edilebiliyor. Cobot teknolojisinin hayatımıza girmesiyle birlikte iş yapış şekilleri de değişiyor, her gün yeni meslekler ortaya çıkıyor. 2025'te, mevcut işlerin çoğunun otomatikleşeceği ve 58 milyon yeni iş ortaya çıkacağı tahmin ediliyor. Uluslararası Robotik Federasyonu'nun araştırmasına göre, küresel robot üreticileri her yıl 30'dan fazla ülkede robot sınıflarında 10 bin ila 30 bin arasında katılımcıya eğitim veriyor.

"Endüstriyel dönüşüm KOBİ'lerden başlamalı"

Türkiye'de otomasyonun KOBİ'lerin önceliğinde olması gerektiğini vurgulayan Kandan Özgür Gök şunları paylaşıyor: "Dünyadaki her 10 bin çalışan başına düşen robot sayısı yaklaşık 100 civarında. Bu rakam Türkiye'de ise 33-35 civarında seyrediyor. Yani Türkiye'de dünyaya oranla 1/3 oranında daha az robot kullanıyoruz. Ülkemizde üretimin yüzde 98'i KOBİ'ler tarafından yapılıyor. Bu da bize gösteriyor ki endüstriyel dönüşüm için KOBİ'lerden başlamamız gerekiyor. Teknolojiyi yürütebilecek personel sayısını artırmalı, yani yetenek açığını kapatmalıyız. Cobot teknolojisi, otomasyona giden en kısa yoldur. KOBİ'ler için en uygun maliyetli, en esnek, en kolay programlanabilen ve yatırım geri dönüşü en hızlı olan teknolojidir. Temel düzeyde cobot programlama ise akıllı bir telefon kullanıcısının rahatlıkla öğrenebileceği bir iştir."

"İNSAN HATALARINI TAMAMEN YOK EDİYOR"

Emre SEÇKİN / GNC Makine Genel Müdürü

Ülkemiz sanayisinin dijital dönüşümü başarıyla gerçekleştirmesi için teknoloji üretme ve kullanma yetkinliğinin artırılması gerekli. Bu bilincin pandemi ile hızla oluştuğunu söyleyebilirim. Bundan sonraki süreçte, dijital teknolojileri ülkemizde üreten ve kullanan şirketlerin bir araya gelerek deneyimlerini birbirlerine aktarması sağlanmalı. Dönüşümü destekleyecek iş birlikleri kurgulanmalı. Katma değeri yüksek üretim yapmanın ülke ekonomisi için kaçınılmaz olduğu bilinciyle hareket edilmeli. Talaşlı İmalat Sanayi'nde önemli bir yerde duran GNC Makina olarak bu alandaki önemli yatırımlarımızdan biri Artırılmış Gerçeklik Gözlüğü (AR) diyebilirim. Şu an Satış Sonrası Hizmet alanında AR Gözlüğü kullanıyoruz. Artırılmış Gerçeklik sayesinde, teknisyenlerimiz uzaktan yönlendirme alıp, sorunu hızlı bir şekilde giderebiliyor. Ayrıca, distribütörlüğünü gerçekleştirdiğimiz makinalar yüksek kalitede ve hızda üretim yapan makinalar. Önemsediğimiz bir diğer konu da Robotlu Otomasyon. Özellikle yüksek hacimli, tekrarlanabilen, önceden belirlenen görevlerin makinalar tarafından öğrenildiği ve uygulandığı teknoloji olan robotlu otomasyon, insan hatalarını tamamen yok ediyor. Farklı özelliklere sahip robotların kullanımına olanak sağlayan bu teknoloji, üretim sektörüne efektif çalışma, verim ve yüksek kârlılık kazandırıyor. Yeni dönem için bir diğer odağımız da akıllı fabrika uygulamaları. Makinelerin performans ve verimliliklerinin uzaktan takip edileceği ve sunacağımız danışmanlık hizmetleri ile üretici firmaların faaliyetlerine değer katacağımız bir yapılanmamız bulunuyor.

BİZE ULAŞIN