BDDK’dan TL ticari kredi kullanımına yeni koşul

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), 24 Haziran Cuma günü piyasa kapanışının ardından TL ticari kredilere yönelik yeni koşullar açıkladı. Yeni uygulama, ticari kredi talebini baskılayacak olursa bankacılık sektörü üzerinde baskı oluşturabilir.
29.06.2022 21:33 GÜNCELLEME : 30.06.2022 00:01

PARA GÜNCEL/ ONURCAN BAL Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), 24 Haziran Cuma günü piyasa kapanışının ardından TL ticari kredilere yönelik yeni koşullar açıkladı. Yeni uygulama, ticari kredi talebini baskılayacak olursa bankacılık sektörü üzerinde baskı oluşturabilir. Aynı zamanda alınan yeni kuralların sanayi sektörünün kredi erişimini sınırlarsa şirketlerin genel durumlarına göre ayrışmalar görülebilir. Orta vadede kredi piyasası ve erişimi üzerindeki etkileri takip edilmelidir.

BDDK'nın açıklamasına göre, döviz varlıklarının TL karşılığı 15 milyon TL'yi aşmayan şirketlere kredi kullanım durumunda döviz varlıklarını 15 milyon TL üzerine çıkarmama şartı getirildi. 15 milyon TL üzeri döviz nakdi varlığı bulunan şirketler ise bu varlığı aktifinin ya da satış hasılatının yüzde 10'unu aşması durumunda yeni nakdi TL ticari kredi kullanamayacağı açıklandı. Uygulama karar tarihinden sonra uygulanmak üzere, aksi yönde bir kurul kararı alıncaya kadar geçerli olacağı ilan edildi. Alınan bu kararın kurumsal döviz talebi üzerinde etkili olacağını değerlendiriyoruz. Ek kurumsal döviz talebini sınırlamayı hedefleyen bu karar sonrasında akşam saatlerinde kur cephesinde aşağı yönlü bir seyir etkili oldu. Dolar/TL kurunda sığ piyasada 17 TL'nin altına sarkıldığı görülürken, yeni haftada piyasa açılışından sonra bu seviyelerin kalıcılığı takip edilecektir. Ancak FED başta olmak üzere küresel çapta merkez bankalarının sıkılaşma adımları ve risk iştahındaki zayıflama ile yurt içinde enflasyon görünümdeki bozulmanın Türk Lirası üzerinde baskı oluşturmaya devam edebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Karar sonrasında VIOP akşam seansında BIST-30 vadeli kontratında yüzde 2'leri aşan düşüşler kaydedildi. BDDK kararı sonrasında BIST-30 vadeli kontratındaki fiyatlama dikkate alındığında pazartesi günü Borsa İstanbul'un açılışında satıcılı bir seyir etkili olabilir ancak yüksek seyredebilecek volatiliteye karşı dikkatli olunmalıdır. Bu uygulama, ticari kredi talebini baskılayacak olursa bankacılık sektörü üzerinde baskı oluşturabilir. Aynı zamanda alınan yeni kuralların sanayi sektörünün kredi erişimini sınırlaması durumunda şirketlerin genel durumlarına göre ayrışmalar görülebilir. Alınan kararların orta vadede kredi piyasası ve erişimi üzerindeki etkileri takip edilmelidir.

KÜRESEL ÇAPTA RİSK BAŞLIKLARI TAKİP EDİLİYOR

FED, haziran ayı toplantısında 75 baz puan faiz artırımına giderken temmuz ayı için de 50 ya da 75 baz puanlık faiz artımına işaret etti. Faiz artırımının büyüklüğü konusunda enflasyon görünümü belirleyici olacaktır. Küresel çapta merkez bankaları faiz artırımlarını devam ettirirken Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) da temmuz ayı toplantısında 25 baz puanlık faiz artımına gitmesi ve küresel çaptaki sıkılaşma döngüsüne katılması öngörülüyor. Rusya-Ukrayna savaşının enerji ve gıda fiyatlarında neden olduğu yükseliş eğilimi ve tedarik zincirindeki aksaklıklar, enflasyonist baskıları gündemde tutmaya devam ediyor. Küresel çapta enflasyonun izleyeceği seyir ve merkez bankalarının agresif sıkılaşma adımları yakından izlenmeye ve fiyatlamaları şekillendirmeye devam edecektir. Enflasyonist baskılar, süregelen savaş ortamı ve merkez bankalarının enflasyona müdahale etmekte geç kalması nedeniyle attıkları agresif sıkılaşma adımları, küresel çapta resesyon endişelerini artırıyor. Son dönemde küresel çapta resesyon fiyatlamalarının öne çıktığı görülüyor. Talebe duyarlı emtialarda son haftalarda sert düşüşler gözlenirken, geçen hafta petrol fiyatları da resesyon korkularıyla satıcılı bir seyir kaydetti. Resesyon endişeleri küresel hisse piyasaları üzerinde de baskı oluşturuyor. Bu hususta ilerleyen süreçte açıklanacak ekonomik veriler piyasaların yakın takibinde yer alacaktır. Ekonomik görünümdeki olası bir bozulma, resesyon endişelerini artırarak güvenli liman talebinin güç kazanmasına ve risk iştahındaki zayıflamanın derinleşmesine neden olabilir.

RESESYON ENDİŞELERİ DERİNLEŞEBİLİR

Enerji tarafındaki sıkıntılar, gündemin ön sıralarındaki yerini korumaktadır. Özellikle son günlerde Rusya tarafından Avrupa'ya sağlanan doğal gaz akışındaki kesintiler, Avrupa'da gaz fiyatlarında sert artışları beraberinde getirdi. Almanya, ulusal gaz acil durum planındaki risk seviyesini ikinci aşamaya yükseltirken, Almanya Ekonomi Bakanı Robert Habeck, "Şimdi hissetmesek bile bir gaz krizinin ortasındayız" açıklamasında bulundu. Almanya'da iş dünyası güveninin gaz krizi ve devam eden tedarik zinciri sorunları nedeniyle gerileme kaydettiği görüldü. Avrupa Rusya'dan aldığı gazı kademeli olarak azaltmayı planlarken, Rusya'nın karşı yaptırım olarak Avrupa'ya sağladığı gazı tamamen kesmesi halinde Avrupa'nın alternatif kaynak bulma süreci boyunca gaz kaynaklı sıkıntılar ile karşı karşıya kalabilir. Bu durum Avrupa ekonomilerinde çok daha ciddi bir resesyonu gündeme getirebilir. Sıkılaşma adımlarının etkisiyle ekonomik görünümde öngörülen zayıflamanın olası bir enerji krizi konusunda çok daha ciddi bir zayıflama kaydettiği görülebilir. Aynı zamanda artan enerji maliyetleri enflasyonist baskıları da gündemde tutacaktır.

POWELL'IN AÇIKLAMALARI ÖN PLANDAYDI

FED Başkanı Powell'ın geçen hafta ABD Senatosu ve Finansal Hizmetler Komitesi'nde yaptığı yarıyıl para politikası sunumu takip edildi. FED Başkanı Powell, enflasyonu düşürmek için faizleri artırmaya devam edeceklerini belirtirken, FED üyelerinin çeşitli şoklara karşı çevik olması gerektiğini belirtti. Enflasyonu düşürme hedefine güçlü bir şekilde bağlı olduklarını ifade eden Powell, bunun için süratle hareket ettiklerini söyledi. Powell'ın konuşmasında büyük ölçüde haziran toplantısı sonrasında verilen mesajlar tekrar vurgulandı. Powell, temmuz toplantısı için bir başka 75 baz puanlık artış ile birlikte 50 baz puanlık hamlenin de masada olduğunu ifade ederken, geçen hafta konuşan FED Üyesi Christopher Waller, 75 baz puanlık faiz artışını destekleyeceğini ifade etti. Powell ABD Senatosu'nda gerçekleştirdiği sunumda resesyon ihtimalini dışlamadı.

TCMB FAİZ ORANLARINI DEĞİŞTİRMEDİ

Geçen hafta perşembe günü gerçekleşen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) toplantısında piyasadaki genel beklentilerle uyumlu olarak faiz oranlarında bir değişikliğe gitmedi ve politika faizini yüzde 14 olarak korudu. Yayınlanan karar metnine baktığımızda önceki karar metniyle çok büyük oranda benzerlik ortaya koyuyor. Metinde değerlendirme süreçleri tamamlanan teminat ve likidite politika adımlarının para politikası aktarım mekanizmasının etkinliğinin güçlendirilmesi için kullanılmaya devam edileceği ifade edildi. TCMB ayrıca güçlendirilen makroihtiyati politika setini kararlılıkla uygulayarak gerekmesi durumunda ilave tedbirleri uygulamaya alacağını belirtti. TCMB enflasyondaki yükselişi ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının geçici etkilerine ve küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışlara bağlamaya ve de küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesi ve enflasyonda baz etkilerinin ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörmeye devam ediyor. İlerleyen süreçte TCMB'nin politika faizini sabit tutmaya devam etmesi ve kredilerin selektif sektörlere yönlendirilmesi amacıyla makroihtiyati politika adımlarını uygulamaya (örneğin ek ZK adımları) devam etmesi muhtemel görünüyor. TCMB'nin son olarak yabancı para yükümlülükler için TL cinsinden menkul kıymet tesisi konusunda bankalara beş yıl veya daha uzun vadeli sabit kuponlu tahvil tutma zorunluluğu getirmişti. Önümüzdeki süreçte, mevduat ve kredi faizlerindeki yükselişi muhtemel görsek de TL tahvil faizleri üzerindeki baskılanma bu karara bağlı olarak devam edebilir. Enflasyon görünümü üzerinde kur ve emtia fiyatlarında seyir belirleyici olacakken enflasyon cephesindeki gelişmeler ve TCMB'nin faiz kararları önümüzdeki süreçte de önemini koruyacaktır.

BIST-100 ENDEKSİ'NDE VOLATİLİTE YÜKSEK SEYREDİYOR

Borsa İstanbul'da yurt dışı piyasalarla olan korelasyonun önceki dönemlere kıyasla zayıflama kaydettiği görülmesine karşın yurt dışındaki genel görünüm ve risk iştahının seyri endeksin yönü üzerinde etkili oluyor. Yurt içinde son haftalarda gün içi volatilitenin de yüksek seyrettiği görülüyor. Geçen hafta ortasına kadar yukarı yönlü bir seyrin etkili olduğu ve önemli bir direnç olarak takip ettiğimiz 2.562 seviyesi üzerinde kapanışların gündeme geldiği BIST-100 Endeksi'nde perşembe günü bankacılık sektörü öncülüğünde satışlar öne çıktı. Cuma günü dalgalı bir seyirle birlikte yurt dışındaki toparlanmanın ve güç kazanan alımların etkisiyle BIST-100 Endeksi perşembe günkü kayıplarını belirli oranda geri aldı. BIST-100 haftayı yüzde 0,82 oranında değer kazanımıyla 2.554,08 puandan tamamladı. Küresel çaptaki genel fiyatlama eğilimi endeksin yönünü tayin etmeye devam edecek olup, zaman zaman gözlenen ayrışmalara ve artan volatiliteye karşı dikkatli olunması gerektiğini değerlendiriyoruz. Yeni haftada endekste yükselişlerin devam etmesi halinde ilk olarak 2.562 seviyesini direnç olarak takip edeceğiz. 2.562 seviyesi üzerinde tekrar kalıcılık sağlanması durumunda 2.582 – 2.588 bölgesi ve devamında 2.600 seviyesi direnç olarak önem kazanacaktır. 2.600 üzerindeki tutunmalarda ise tarihi zirvenin bulunduğu 2.684 seviyesine doğru fiyatlamalar güç kazanacaktır. Endekste olası geri çekilmelerde ise 22 günlük basit hareketli ortalama (2.547) izlenecek ilk destek noktası olup, ortalama altındaki fiyatlamalarda 2.533 – 2.500 ve 2.469 seviyesi destek olarak önem kazanacaktır. 2.469 seviyesi altındaki kapanışlarda teknik görünümdeki zayıflamanın derinleştiği ve satışların hız kazandığı görülebilir. Bu durumda 2.400 puan altına sarkan bir fiyatlama söz konusu olabilir.

BİZE ULAŞIN