Parite kaosu -1-

Euro/dolar paritesindeki etki hem ekonomide hem de ihracatta ‘kaos’ yarattı. Türkiye’nin 2021 ihracatını 3 milyar dolar yukarı çeken paritenin bu yıl 1’in altına inmesiyle yedi aylık negatif etkisi 7 milyar dolar oldu. İhracatçı reel sektör gerekli adımların atılmasını istiyor. (Birinci Bölüm)
01.09.2022 16:13 GÜNCELLEME : 01.09.2022 16:34

PARA FİNANS/ BARIŞ ERGİN Pandemi, tedarik zincirindeki kırılma ve üzerine enflasyon ile durgunluk gelince finansal dengeler de iyiden iyiye şaştı. Resesyonun yansımaya başladığı dünyada, dolar ve euro arasındaki parite değişimi de etkisini gösteriyor. Doların değer kazanması ile pariteden dolayı ilk yedi ayda hazır giyim sektörü 800 milyon dolar, otomotivde 1.5 milyar dolar ve Türkiye toplam ihracatı ise 7 milyar dolarlık bir kayba uğradı. Hem dış ticaret dengesini hem de cari açığı etkileyen bu trend karşısında çözüm önerileri çok. Atılması gereken adımlar da oldukça fazla. (Birinci Bölüm)

YÜZDE 47 DOLARLA YAPILIYOR

Türkiye'nin ihracatında euro ve doların ağırlığı aşağı yukarı eşit. 2021 sonuçlarına göre 225 milyar dolarlık ihracatımızın yüzde 46'sı euroyla yüzde 47'si dolarla. Turizm ve navlun, sigorta gibi diğer gelirlerin yüzde 70'e yakını ise euro cinsinden elde ediliyor. İthalatta ise durum farklı. 2021 sonuçlarına göre toplam 271 milyar dolarlık ithalatın yüzde 48'i euro ile yüzde 45'i dolarla yapılmış. Yine 2021'de yapılan dış borç ödemesinin yüzde 60'a yakını dolarla, yüzde 30'a yakını euroyla ve kalanı diğer para birimlerinden. 2022 itibarıyla paritede güncel durumda dolar, euroyu geçtiği için Türkiye parite zararı yaşıyor. Tüm sektörlerin odaklandığı nokta, dolar endeksinin güçlü seyri devam ettikçe global dolarizasyon etkisi birçok para birimi üzerinde etkili olacağı. Bunlardan en belirgin olanları da ilk bakışta euro-dolar paritesinin geldiği seviyeler ve dolar-yen paritesinin ulaştığı yükseklik.

2021'DE 3 MİLYAR DOLAR YUKARI ÇEKMİŞTİ

Şu andaki hesaplamalara göre geçen yıl ihracatı yaklaşık 3 milyar dolar yukarı çeken parite etkisi, bu yılın ilk yedi ayında 7 milyar dolar negatif etki yaratmış durumda. Tüm dünyayı etkileyen bu durumdan oluşabilecek zararı minimize etmek için tüm ihracatçıların ortak noktası hem pazarları hem de ödeme yapılan döviz türlerini çeşitlendirme. Özellikle ABD ve Asya ile Amerika gibi uzak pazarlara odaklanmak gerektiği, neredeyse tüm kesimler tarafından dile getiriliyor.

RESESYON BELİRLEYİCİ OLACAK

Pariteyi yorumlamak için Euro Bölgesi ve ABD'nin genel ekonomik görünümüne bakmanın yeterli olduğunu belirten DenizBank Baş Ekonomisti Serhan Salman, "Avrupa tarafında özellikle enerji fiyatlarının yüksek seyri sebebiyle enflasyon çift hanelerde, resesyon kaçınılmaz görünüyor. Son iki ayda Euro Bölgesi'nde ekonomik aktivite üst üste daralma gösterdi, tüketicilerin harcamaları artan maliyetler sebebiyle azalırken, üreticiler de devam eden arz sıkışıklıkları sebebiyle üretmekte zorlanıyorlar. Rusya – Ukrayna krizinin katkısıyla enerji darboğazı devam edecekse, ki bu konuda olumlu bir gelişme beklenmiyor, Avrupa için yaklaşmakta olan kış zor geçecek. Para politikası tarafında ise resesyon korkuları ve halihazırda borçluluğu yüksek İtalya, İspanya gibi ekonomiler sebebiyle Avrupa Merkez Bankası'nın aksiyonlarında yavaş davrandığını görüyoruz. Şu ana kadar negatif olan politika faizini 0'a getirip, bilanço genişlemesini durdurdular. Eylül ayından önce de yeni bir hamle beklenmiyor. Hikayenin diğer tarafında ise Amerika var. Enflasyonu önceliklendirmiş şahin bir FED görüyoruz. Politika faizi art arda artışlarla yüzde 2.5'a geldi, ayrıca faiz artışlarının 2023'ün ilk çeyreğine kadar devam ederek 3.5 – 4 aralığına yükselmesi bekleniyor" değerlendirmesinde bulunuyor.

OTOMOTİVDE PARETİ ETKİSİ 1.5 MİLYAR DOLAR

Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, şu sözlerle pariteden kaynaklı olan kaybı ve etkisini özetliyor: "Yılın ilk yedi ayında parite kaynaklı ihracat kaybımız 1.5 milyar dolara yaklaştı. Bu dönemde otomotiv ihracatımız yüzde 6 artarak 17.3 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. Euro/Dolar paritesi geçen yıl ile aynı seyretseydi otomotiv ihracatımız bu dönemde yüzde 15 artacak ve 18.8 milyar dolar olacaktı. Nitekim euro bazlı yapılan otomotiv ihracatımız bu dönemde yüzde 16.5 artış gösterdi."

YILIN GENELİ İÇİN KAYIP 3 MİLYAR DOLAR OLUR

Yılın tamamında parite kaynaklı toplam kaybın 3 milyar dolara ulaşmasını beklediklerini de belirten Çelik, "Bu da dolar cinsinden ihracat rakamlarımızın en az 3 milyar dolar düşük gözükmesine neden olacak. Ancak rakamsal açıdan bunun reel bir kayıp olmadığını, ihracat rakamlarının dolar olarak açıklanması nedeniyle kur dönüşümü kaynaklı bir kayıp olduğunu vurgulamamız gerekiyor. İhracatta ise bu dönemde dolar olarak ihracat yapılan Kuzey Amerika Ülkeleri, Ortadoğu Ülkeleri gibi ülkelerin önemi artıyor. Bu ülkelere yönelik ihracatta parite dönüşümü kaynaklı bir kayıp yaşanmıyor. Ayrıca ihracatçı firmalarımızın bu dönemde hedge araçlarını kullanabilmeleri de önem taşıyor" değerlendirmesinde bulundu.

VERİMLİLİĞİ ARTIRMAK ŞART

Peki ne yapılmalı? Bu sorunun cevabına GCM Yatırım Menkul Değerler Kıdemli Analisti Umut Tuncer'in yorumu: "Vadeli olsun olmasın, dolar bazlı ödemeler açısından vadeli piyasalar gibi türev araçların daha etkin kullanımı, hem kur hem parite riskinden korunma için risk yönetimini verimleştirebilir. Şirketlerin kendi alabileceği önlemler konusunda risk yönetimi dışında daha reformist ve kısa vadeli olmayan başlıklar bulunuyor. Yurtiçinde satışa kadarki süreç için ara mamul ve hammadde üretiminin verimliliğini artırma çabaları öne çıkarılabilir. Ancak bu çözüm de mevcut koşullarda oldukça kısıtlı ilerleme alanına sahip" şeklinde. Verimlilik konusunda ihracatçılar tarafında ise İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, şu değerlendirmede bulundu: "Toplam üretimimizin yüzde 55'ini Avrupa Birliği ülkelerine satıyoruz. Toplam ihracatımızın yüzde 55'lik bölümündeki yüzde 13-15'lik marjımızı kaybetmiş durumdayız. Kıymetlenen dolar, ABD'nin de ihracatını olumsuz etkileyecektir. AB, zaten genel itibarıyla katma değeri yüksek ve markalı ürünler ihraç ettiği için çok fazla alternatifleri yok. Bu durumun tekrar eski haline gelmesini umuyoruz. Verimlilik noktasında bir takım faaliyetler yapmamız lazım. AB'ye olan ihracatımızı olumsuz manada etkilemesi durumunda bir takım teşvik paketlerinin devreye girmesi lazım."

UZAK ÜLKELER STRATEJİSİ

Ticaret Bakanı Mehmet Muş'un "Uzak Pazarlar Stratejisi", bu konuda atılan önemli adımlardan biri. Akdeniz Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği (AKAMİB) Başkanı Onur Kılıçer, "Biz de birlik olarak pandemi döneminde dahi pazar çeşitliliğimizi artırmak için yoğun bir çalışma içerisindeyiz. Dünyanın farklı coğrafyalarına yönelik URGE projeleri, fuar katılımları ve ticari heyetler düzenlemeye devam edeceğiz" diyerek atılması gereken pazar adımlarını özetliyor.

Ticaret Bakanlığı bu strateji kapsamında 18 hedef ülke belirledi. Hedef pazar; 2 bin 500 km'den uzak mesafede bulunan, dünyada ithalatı 60 milyar doların üzerinde olan ve Türkiye'nin ithalatından alınan payın yüzde 1'in altında olduğu ülkeler. Hedef ülkeler ABD, Kanada, Meksika, Brezilya ve Şili. Asya kıtasından Çin, Japonya, Güney Kore, Pakistan, Hindistan, Endonezya, Malezya, Tayland, Filipinler ve Vietnam. Afrika'dan da Güney Afrika ile Nijerya ve Okyanusya'dan ise Avustralya.

Bundan sonrası için beklentiler de genel anlamda kısa vadede negatif yönlü. Paritede Türkiye lehine bir değişimin ancak orta ve uzun vadede olabileceği belirtiliyor.

Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Aslan, gelecek ile alakalı olarak şu öngörüde bulunuyor: "Burada asıl sorun 1.00 civarında ve üzerinde denge sağlanamaz ve 20-22 sene sonra tekrar 1.00'in altında 0.80-.0.95 bandına doğru ilerlemek olacak gibi görünüyor. Bu senaryoya doğru hazırlıklı olmak oldukça önemli. 1.05-1.10 civarına doğru tepki süreci oluşmadıkça temkinli ilerlemek gerekiyor."

TEKSTİL YOĞUN HİSSEDEN ALANLARDAN

Tekstil sektörü de parite kaynaklı düşüşü en çok hissedenlerden. Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (EHKİB) Başkanı Burak Sertbaş, "Resesyon beklentisi, finansmana erişimde zorluklar ve doların değerlenmesi, sektördeki olumlu havanın olumsuz bir ortama dönüşmesine yol açtı. 2022 yılının ikinci yarısında ihracattaki artışımız durabilir, hatta pariteden kaynaklı bir miktar düşüş görebiliriz. EHKİB olarak ihracatımız Temmuz ayında euro bazında yüzde 3 artışla 118 milyon eurodan 122 milyon euroya çıkarken, dolar bazında yüzde 11'lik düşüşle 140 milyon dolardan 125 milyon dolara geriledi. Benzer tabloyu önümüzdeki aylarda da yaşayabiliriz" değerlendirmesinde bulunuyor.

"HIZLA YENİ FİYATLANDIRMAYA GİTMEMİZ GEREKİR"

"Deri ihracatımızın çoğunluğunu yaptığımız AB ülkelerinde paritenin düşüşü, ham ve yardımcı malzeme tedarikini dolar olarak temin eden firmalarımızda yüzde 5 ila 10 arası bir kayba neden olmakla birlikte dolar bazında ihracat rakamlarımızın düşüşüne de sebep olacaktır." Bu sözler, Türkiye Deri Konfeksiyoncuları Derneği (TDKD) Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Gözmen'e ait. Gözmen, "Sektörün biraz daha bekleyip durumun kalıcı olması halinde çok çabuk pozisyon alıp, satış ve tedariklerinde yeni fiyatlandırmalara gitmesi gerekir. Bu tabii ki AB pazarına çalışan firmalar için olumlu sonuç vermeyebilir" diyor.

Türkiye Deri Sanayicileri Derneği Başkanı Burak Uyguner, paritenin gerilemesini ülkemiz ekonomisi açısından oldukça riskli buluyor. Hem ülke hem de deri sektörü olarak ana pazarımızın euro bölgesi olduğunu belirten Uyguner, "Buna mukabil ithal girdilerimiz ise dolara bağlı. En temel üretim girdimiz enerji ve enerjinin ülkemiz ithalatı içerisindeki payı da oldukça yüksek. 2013 yılında yüzde 22'ler seviyesindeki bu pay, bu yıl yüzde 28'ler seviyesine kadar ulaşmış durumda. Böyle değerlendirdiğimiz zaman hem enerji fiyatlarındaki artış hem de euro'nun dolar karşısında değer kaybetmesi sonucu ülkemiz ekonomisinin vereceği dış ticaret açığı ister istemez artacak ve artan açığın finansmanının nasıl olacağı sorusunu gündeme getirecektir" diyor. Belirsizlik ortamının ihracatçı tarafında olumsuz bir durum yarattığını, ihracat, üretim ve satış açısından belli bir zamana bağlı ve bu kadar kırılgan bir ortamda maliyet hesaplamak ve fiyat vermenin oldukça zor olduğunun altını çizen Uyguner, "Maliyet hesabı yapıp fiyat verebilseniz bile ya zarar eder ya da kar marjının iyice daralmasıyla sonuçlanır. Temmuz 2022 itibarıyla deri ve deri mamulleri ihracatımızın yüzde 43'ü AB ülkelerine. Paritedeki bu hareket, hem bu yılsonundaki toplam ihracatımızı hem de karlılığımızı ciddi oranda etkileyecek" diye konuşuyor.

"DOLAR VE EURO REZERVLERİMİZİ ARTIRMALIYIZ"

Geçtiğimiz günlerde ABD'de tarihin en yüksek enflasyon oranlarının açıklandığını, diğer yandan AB'de resesyon endişesinin artık yüksek sesle dile getirildiğini ifade eden İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Güven Karaca, "Neredeyse tüm dünyada Merkez Bankaları peş peşe faiz artırıyor. Yani küresel bir sorunla, enflasyonist bir piyasa ile karşı karşıyayız. Bu duruma ülkemiz özelinde bakacak olursak, üretim için gerekli girdinin çok büyük bir kısmının dolar ile tedarik edilmesi, firmalarımız için üretim sürecinin daha en başında negatif bir etki yaratıyor" şeklinde açıklama değerlendiriyor. İDMİB Başkanı Güven Karaca, buna ek olarak Türkiye'de 2022'nin ilk beş ayının verilerine baktığımızda ihracatımızın yüzde 48.3'ünün dolarla, yüzde 45.8'i ise euro ile yapıldığına işaret ederek "İthalatımıza baktığımızda aynı dönemde ithalatımızın yüzde 71.2'si dolarla gerçekleşirken yüzde 24'ü euro ile gerçekleşmiş. Doların, euroya karşı üstünlüğü bizim için önemli bir sorun" dedi. Karaca açıklamasını şöyle sürdürüyor:

"Tedarik-üretim-satış zincirinin her aşamasında firmalarımız değişen pariteler sebebiyle sözleşme taraflarını zarara uğrama riski ile karşı karşıya bırakabiliyor. Paritenin oynaklığını azaltmak için dolar ve euro rezervlerimizi artırmamız gerekir. Bunun için de ihracatımızı nicelik ve nitelik olarak artırmalıyız. Son dönemde Avrupalı ve Amerikalı ithalatçıların ülkemize yönelik önemli bir ilgisi olduğunu gözlemliyoruz."

"DÖVİZ TÜRLERİ ÇEŞİTLENDİRİLMELİ"

"Türkiye ihracatının yüzde 45'i euro ile gerçekleşirken, üretim girdilerinin büyük kısmı dolar ile yapılmakta" diyen Akdeniz Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği'nde (AKAMİB) Başkanı Onur Kılıçer ise şunları söylüyor:

"Bu durum gelirleri azaltırken maliyetleri artırdığı için ihracatçının karlılığı azalmakta. Ayrıca hesaplamalar dolar üzerinden yapıldığı için geçen sene ihracatımızı yaklaşık 3 milyar dolar yukarı çeken parite etkisi, bu yılın ilk yarısında yaklaşık 5.8 milyar dolar negatif etki göstermiş durumda. Sadece Türkiye'yi değil tüm dünyayı etkileyen bu durumdan oluşabilecek zararı minimize etmek için hem pazarları hem de ödeme yapılan döviz türlerini çeşitlendirmemiz gerekli."

BİZE ULAŞIN