Döviz yatırımının BES’teki yansıması

Yabancı hisse senedi ve borçlanma araçlarına yatırımlarla birlikte döviz cinsinden değerlenen varlıklar, bireysel emeklilik sisteminin (BES) yaklaşık yüzde 47’sini oluşturuyor. Diğer yandan yabancı para cinsinden yatırımlar yüksek risk de içeriyor. Bir taraftan iç piyasada paritedeki dalgalanmalar, diğer taraftan yatırımın kendi riski, hem yüksek getiri vadediyor hem de aşırı değer kayıplarına kapı aralıyor.
08.05.2023 11:51 GÜNCELLEME : 08.05.2023 11:51

PARA BES/ ZEYNEP CANDAN AKTAŞ Yurtdışında başka ülke paralarına yatırım yapıldığı pek görülmüyor. Sadece kurumsal yatırımcılar tarafından, portföy çeşitlendirmesi amacıyla farklı ülkelere ait borçlanma araçları ve yatırım enstrümanları portföylere dahil ediliyor. Peki, neden ülkemizde 'döviz' yani başka bir ülkenin parası yatırım aracına dönüşüyor? Bu sorunun cevabı çok farklı dinamiklere işaret etse de ana neden, 'enflasyondan kaçınma eğilimi' gibi görünüyor. Yüksek enflasyon nedeniyle yerli paranın satın alma gücünü kaybettiğini gören hane halkları ve kurumlar, ellerindeki Türk Lirası varlıkları yabancı bir ülkenin parasına çevirerek veya yabancı para ile değerlendirilen varlıklara yatırım yaparak, satın alma güçlerini korumaya çalışıyorlar. Bu eğilim enflasyonun yükseldiği dönemlerde artarak, bankalardaki mevduat yapısını da döviz lehine etkiliyor. Enflasyonun düştüğü dönemlerde ise eğilim tersine dönüyor. Ancak hiçbir zaman toplam mevduat içinde yabancı para payı '0'a düşmüyor.

YABANCI PARA YATIRIMI

Döviz yatırımının bireysel emeklilik sistemine yansıması ise, altın ve kıymetli madenler fonları başta olmak üzere, kamu dış borçlanma araçları fonları ve yabancı fonlara yatırım şeklinde gelişiyor. Altın ve kıymetli maden yatırımlarının sistemdeki ağırlığı yüzde 29'larda iken, kamu dış borçlanma araçlarının ağırlığı yüzde 13'lerde. Yabancı hisse senedi ve borçlanma araçlarına yatırımlarla birlikte döviz cinsinden değerlenen varlıklar, bireysel emeklilik sisteminin yaklaşık yüzde 47'sini oluşturuyor. Diğer yandan yabancı para cinsinden yatırımlar aslında yüksek risk de içeriyor. Bir taraftan iç piyasada paritedeki dalgalanmalar, diğer taraftan yatırımın kendi riski, hem yüksek getiri vadediyor hem de aşırı değer kayıplarına kapı aralıyor.

ALTIN YATIRIMI

Ülkemizde dövize yatırımın ana adresi altın. Yastık altı ve resmi kanallardan altın yatırımı, belki de halkın en büyük yatırım tercihi. Bireysel emeklilik sisteminde de altın ve kıymetli madenler, en büyük tercih olarak karşımızda. Özellikle geçen haftalarda altının 'ons' bazında da yükselmesiyle gözler bir kez daha altına çevrildi. Bu da bireysel emeklilik sistemindeki altına bağlı varlıkların değer kazanmasını sağladı.

Altın yatırımı, iki bacaklı ve yüksek riskli bir yatırım. Bir taraftan içerideki dolar/TL paritesinden, bir taraftan da yurtdışındaki 'ons' fiyatından etkileniyor. 'Ons' fiyatının ve dövizin yükselişi katmerli bir getiri sağlarken, 'ons'la birlikte dövizin düşüşü çok hızlı değer kaybına neden olabiliyor.

EUROBOND YATIRIMI

Dış borçlanma araçları fonlarının portföylerinde en az yüzde 80 oranında Hazine veya özel şirketler tarafından, döviz cinsinden faiz getirisi ve kira getirisi sağlamak üzere ihraç edilen, borçlanma araçları bulunuyor. Bu borçlanma araçları dolar veya euro cinsinden olmasına rağmen genellikle EUROBOND olarak adlandırılıyor. Vadeleri 10-20 yıla kadar uzayabiliyor. Tabii ki vade uzadıkça bu varlıkları daha düşük fiyatlardan almak mümkün olabiliyor.

Dış borçlanma araçları fonlarının portföyünde bulunan eurobondlar, üç şekilde getiri sağlıyor: Birincisi; dolar/TL paritesinin yukarı yönlü hareketi, portföydeki döviz cinsi varlıkların Türk Lirası cinsinden değerini artırıyor.

İkincisi; portföydeki döviz cinsinden borçlanma araçlarının faizlerinin düşmesiyle daha uzun vadede oluşacak getiri öne çekilmiş oluyor ve portföydeki eurobondların değeri artıyor.

Üçüncüsü; kupon ödemeleri, yani dönemsel faiz getirileri (genellikle dolar cinsi olan eurobondlar altı ayda bir, euro cinsi olanlar yılda bir faiz ödemesi yapıyor.) ile portföye döviz cinsinden nakit akışı sağlanıyor. Bu nakit akışıyla yine eurobondlara yatırım yapılıyor.

Görüldüğü gibi, bir taraftan dolar/TL paritesindeki yukarı yönlü hareketler, eurobondların TL bazında değerinin artmasını sağlarken, diğer taraftan eurobondların faizlerinin aşağı yönde hareketi yani faizlerinin düşmesi de bu varlıkların değer kazanmasına neden oluyor.

YABANCI FONLARA YATIRIM

Yurtdışındaki piyasalarda işlem gören ve yabancı para cinsinden varlık tutan fonlar SPK'dan izin alınarak kuruluyor ve SPK tarafından onaylanan yabancı varlıklara yatırım yapabiliyor. Özellikle değişken fonlar konjoktür uygun oldukça portföylerinde döviz cinsi varlıkları bulundurabiliyor. Ama portföyünün en az yüzde 80'ini yabancı varlıklara bağlayan fonlar unvanlarında 'yabancı' ibaresine yer vermek zorunda. Bireysel emeklilik sisteminde unvanında 'yabancı' ibaresine yer veren ABE-Anadolu Hay.S&P Yabancı Borsa Yatırım Fonu ve AVR-Agesa Hay. Teknoloji Sektörü Yabancı Değ. Fon olmak üzere iki fon bulunuyor. Unvanında 'yabancı' ibaresi bulunan fonlar BEFAS'ta işlem görmüyor.

Peki, unvanında 'yabancı' ibaresi bulunan fonlara yatırımın risk ve getirileri nelerdir? İlk etki yurtiçindeki döviz fiyatından geliyor. Döviz fiyatındaki artışlar, bu fonların Türk Lirası bazında değer kazanmasına neden oluyor. İkinci etki ise yurtdışındaki hisse senedi ve borçlanma araçları piyasalarındaki dalgalanmalardan geliyor. Hisse senedi piyasasındaki aşağı yönlü hareketler fondaki varlıkların döviz cinsinden değer kaybetmesine, yukarı yönlü hareketler ise portföydeki varlıkların değer kazanmasını sağlıyor.

BİZE ULAŞIN