Parayı nereye yatırmalı?

Yatırımcıların şu sıralar kafası karışık. Bir yandan İsrail-Hamas çatışmaları ile artan jeopolitik riskler, bir yandan hem yurtiçi hem de yurtdışında ekonomik konjonktüre ilişkin belirsizlikler piyasaların seyrini etkiliyor. İşte artan bu belirsizlikler ışığında yatırımcıların nasıl pozisyon alması gerektiğini, sizler için işin uzmanlarına sorduk.
30.11.2023 13:12 GÜNCELLEME : 30.11.2023 13:12

PARA FİNANS/ AYFER ARSLAN Coğrafi konum itibarıyla jeopolitik risklerin yüksek olduğu bir bölgede yaşıyoruz. Azerbaycan-Ermenistan savaşının ardından geçen yıl başlayan Rusya-Ukrayna savaşı ve son olarak İsrail-Hamas arasındaki çatışmalar ile birlikte Ortadoğu'daki gerginlik de tırmanıyor. Bölgede her geçen gün can kaybı artarken, insani koşullar da giderek kötüleşiyor.

Yakın coğrafyamızda artan jeopolitik riskler haliyle petrol başta olmak üzere artan emtia fiyatları nedeniyle global ekonomileri de orta ve uzun vadede etkileyecek. Nitekim bunun ilk etkileri piyasalara yansıdı. İsrail-Hamas arasındaki çatışmaların başladığı 10 Ekim 2023 tarihinden ekim ayı sonuna kadar, azalan risk iştahı ile birlikte hisse senedi piyasaları negatif fiyatlandı. Morgan Stanley Capital International tarafından oluşturulan MSCI World hisse senedi endeksi yüzde 2.7 düşerken, BIST 100 endeksi yüzde 11.46 geriledi. Bu süreçte global sabit getirili kıymet piyasaları nispeten yatay bir seyir izlerken, güvenli liman talebi ile altın başta olmak üzere, değerli metal fiyatlarında yukarı doğru hareketler gözlendi. Ekim ayında altın yüzde 8.48, gümüş yüzde 8.60 oranında değer kazanırken, pay piyasalarında ise zayıf seyir devam ediyor.

GLOBAL EKONOMİK RİSKLER

Kasım ayı içerisinde Ortadoğu'daki çatışmanın bölgesel bir savaşa dönüşmemesi nedeniyle fiyatlamalar bir miktar tersine dönse de henüz gerginliğin bitme olasılığı uzak gibi görünüyor. Savaşın mevcut yoğunluğu ile sürmesinin, finansal piyasalar tarafından fiyatlanmaya başlandığını belirten uzmanlar, olası ateşkes ve insani yardım koridorunun açılması gibi haberlerin, piyasalarda risk iştahını artıracağını düşünüyor. Çatışmaların bölgesel bir savaşa dönüşmesi halinde ise işler tersine dönebilir.

Tabii piyasalardaki belirsizlikler sadece jeopolitik riskler ile sınırlı değil. Yükselen petrol fiyatlarının tetiklediği enflasyonist ortamın yanı sıra ABD tahvil faizleri de varlık fiyatlarında etkili oluyor. Dolayısıyla jeopolitik riskler ve global ekonomiye ilişkin belirsizlikler nedeniyle şu günlerde yatırımcıların alacağı pozisyon da kritik önem taşıyor. Peki ekonomik ve siyasi pek çok değişkenin olduğu bugünkü ortamda bu yıl sonuna kadar piyasalar nasıl bir yol izleyecek? Altın, borsa, faiz ve döviz cephesinde neler bekleniyor? 2024 yılında hem ekonomi hem piyasalara ilişkin genel beklentiler neler? Ve böyle bir ortamda paramızı nereye yatırmalıyız?

İşte, bütün bu soruları, sizler için işin uzmanlarına yönelttik. Portföy yönetim şirketleri ve aracı kurumların üst düzey yöneticilerine danışarak altın, döviz, faiz ve borsaya ilişkin 2023 sonu ve 2024 yılı öngörülerinin yanı sıra yatırım tavsiyelerini aldık. Tabii ki belirsizlik ortamlarında nasıl bir yatırım pozisyonu alınması gerektiğine ilişkin sorunun tek bir yanıtı yok. Daha doğrusu yatırım tavsiyesi, bireylerin yatırım tercihleri risk iştahı ve getiri beklentisiyle yakından ilintili bir konu. Ancak bu öngörüler ve tavsiyelerin, genel trendleri ortaya koyarak yatırım kararlarında en azından rehber olacağını umut ediyoruz.

RİSK İŞTAHINA UYGUN PORTFÖY

Piyasaların bu yıl sonuna kadar jeopolitik riskler ile bağlantılı olarak dalgalı bir seyir izlemesi bekleniyor. Ancak son haftalarda İsrail-Hamas arasındaki çatışmalar kadar konuşulan bir başka konu da küresel faiz oranları. HSBC Portföy Yönetimi Genel Müdürü Nilgün Şimşek, jeopolitik riskleri göz ardı etmemekle birlikte ABD tahvil faizlerinin de varlık fiyatları üzerinde etkili olacağını savunuyor. Şimşek'e göre, önümüzdeki dönemde çatışmaların boyutunun artması, risk iştahını negatif yönde etkileyebilir ve riskli varlık fiyatları üzerinde baskı kurabilir. Çatışmaların bölgesel bir savaşa dönüşmesi ihtimaline karşı, yatırımcıların portföylerinde bir miktar altına ve kısa vadeli ABD tahvillerine yer verebileceğini belirten Şimşek, "Bu oranı sınırlı tutarak, sigorta gibi düşünmek ve uzun vadeli bakış açısı ile risk iştahına uygun bir portföy oluşturmak doğru olacaktır. Oynaklığı nispeten yüksek olan hisse senedi ve uzun vadeli tahviller gibi varlıkların fiyatlamaları, risk iştahının düştüğü dönemlerde hızlıca geri çekilebilir. Bu tarz sert fiyatlamalar, orta-uzun vadede koşulların düzelmesi ile birlikte tersine dönecektir. Bu nedenle gerilemiş fiyatlar ile portföye riskli varlık eklemek orta-uzun vadede, portföy getirisine olumlu katkı sağlar" diyor.

'ZARAR KES' NOKTASI

Meksa Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Figen Özavcı Gümilcineli de yatırımcıların jeopolitik risklerin yükseldiği dönemlerde, 'riskli varlıklardan çıkıp güvenli limanlarda pozisyon alma' eğiliminde olduğunu vurgulayarak bu tarz dönemlerde ilk akla altın ve sabit getirili enstrümanların geldiğine işaret ediyor. Riskli dönemlerde hisse senetlerinin pek tercih edilmediğini söyleyen Gümilcineli, şu önerilerde bulunuyor:

"İsrail-Hamas arasında yaşanan çatışmalar başladığında borsaların aşağı yönde altının yukarı yönde hareketini takip ettik. Geldiğimiz noktada henüz barış ortamı tesis edilmediği ve çatışmaların devam ettiğini düşünürsek önceden alınmış altın pozisyonları, belirli bir 'Zarar kes' noktası belirlenerek pozisyon korunması mantıklı. Ancak benim tercihim, bu tarz haber akışına hassas sert hareketlerin yaşandığı dönemlerde sabit getirili enstrümanlar olacaktır."

ALTIN GÜVENLİ LİMAN MI?

ALB Yatırım Araştırma Yönetmeni Uğur Aydın'a göre, İsrail-Hamas savaşı; jeopolitik riskleri artırarak portföylerde risk-getiri dengesi açısından algıyı, bir miktar 'güvenli liman varlıklarına geçiş ve riskli varlıklardan çıkış' yönünde etkiledi. Bundan sonraki süreçte savaşın seyrini kestirmek zor olsa da beklenmedik gelişmelere karşı hazırlıklı olmakta yarar var. Bu nedenle portföylerdeki dalgalanmayı azaltmak için çeşitlendirme yapılmasını öneren Aydın, yatırımlarda her varlık sınıfına yer verilmesini ve altının da portföylerde tutulması gerektiğini düşünüyor.

İş Portföy Araştırma Bölüm Müdürü Hande Şekerci de çatışmaların şiddetlenmesi riskine karşı yatırımcının portföyünde bir miktar altının olması gerektiği konusunda hemfikir. Özellikle de 2024'de yılın ikinci yarısından itibaren FED'in faiz indirimlerine başlamasının altını destekleyeceğini düşünen Şekerci, ancak sadece bir emtia sınıfına odaklanmak yerine daha geniş çerçevede yatırım yapan emtia fonlarının tercih edilmesinin yatırımcı açısından daha avantajlı olacağı görüşünde.

Nilgün Şimşek ise yükselen jeopolitik risklerin altını güvenli liman olarak ortaya çıkarmasına rağmen artan ABD uzun vadeli reel faizlerin, altın fiyatlarını şimdilik aşağı yönlü baskıladığına dikkat çekiyor. Şimşek, "Eğer, mevcut portföy içerisinde altın bulunmuyorsa, süregelen jeopolitik risklere karşı, portföyü sigortalamak amacıyla mevcut seviyelerden altın alımı yapılabilir. Ancak bu oranın, altını portföy içerisinde hakim varlık konumuna yükseltmemesi gerektiğini düşünüyoruz" diyor.

DÖVİZDE NELER OLACAK?

Jeopolitik risklerin arttığı dönemlerde yatırımcıların tercih ettiği enstrümanlardan bir diğeri de döviz. Ancak uzmanlara göre yeni ekonomi yönetiminin uyguladığı sıkı para politikasıyla birlikte işler artık eskisi gibi dönmüyor. Özellikle de enflasyonist ortamlarda TL'deki değer kaybına karşı 'koruma kalkanı' olarak tercih edilen dolar, hala portföylerde sınırlı olarak yerini alsa da yükselen faizler nedeniyle eski cazibesini kaybediyor. Yıl sonuna kadar dolar/TL kurunun enflasyona paralel bir şekilde yukarı doğru bir seyir izleyeceğini öngören HSBC Portföy Yönetimi Genel Müdürü Nilgün Şimşek'in döviz kuruna ilişkin beklentisi şöyle:

"Mevcut yerel ve küresel piyasa şartları göz önüne alındığında, varlık getirisini tahmin etmek kolay değil. Ancak ekonomi yönetiminin söylem ve hedeflerini baz alarak TL de sınırlı bir reel değerlenmenin mümkün olabileceğini düşünüyoruz."

Dolar/TL kurunun yıl sonunda 30 lira civarına yükselmesini bekleyen Şimşek, euro/TL kurunun ise yılı 31.8000 civarında kapatacağını öngörüyor. Rota Portföy Yatırım Danışmanlığı ve Dağıtım Kanalı Direktörü Kerem Aksoy da döviz kuru tarafında Orta Vadeli Program'daki (OVP) hedeflere uyumlu bir seyir öngörerek doların bu yıl sonunu 30 ile 30,50 arasında bir seviyede kapatacağını tahmin ediyor.

MEVDUAT FAİZİ YÜZDE 40'I GEÇER

Tabii bütün bu tahminler uzmanlara göre, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın (TCMB) beklenen politika reel faizleri ve rezervleri ile yakından ilintili. Faizlere ilişkin bu yıl sonu beklentilerine gelince, uzmanlar genel olarak TCMB'nin haziran ayında başladığı parasal sıkılaştırmayı devam ettirmesini öngörüyor. Hande Şekerci, politika faizinin kasım ve aralık toplantılarında toplam 5 puan daha artışla yıl sonunda yüzde 40 seviyesine ulaşmasını bekliyor. Kerem Aksoy ve Nilgün Şimşek'in de yıl sonu politika faiz beklentisi, 500 baz puanlık bir artışla yüzde 40 olması yönünde. Bununla birlikte Şimşek, mevduat faizlerinin yüzde 40'ın biraz üzerinde seviyelerde oluşacağını tahmin ediyor. ALB Yatırım Araştırma Yönetmeni Uğur Aydın'ın beklentisi ise üç aya kadar vadeli mevduatta ortalama faiz oranının yıl sonuna doğru yüzde 46-47 düzeylerine yükseleceği yönünde.

BORSADA NELER OLACAK?

Peki, jeopolitik risklerden en fazla etkilenen yatırım araçlarının başında gelen borsaya ilişkin beklentiler neler? Belirsizliklerin etkisiyle Borsa İstanbul'da zayıf seyir devam etse de uzmanlar, uzun vadeli bakış açısıyla pay piyasalarında yatırım potansiyeli olduğunu düşünüyor. ALB Yatırım Araştırma Yönetmeni Uğur Aydın'a göre; şu ana kadar yüzde 41 civarında yükseliş kaydeden BIST 100 endeksinde, mevcut makroekonomik görünüm ve şirket finansalları çerçevesinde bu yıl sonu için normal beklentisi 8 bin 800 seviyesinde. Ancak artan faizlerin hisse senetlerini baskılayıcı etkisi ve jeopolitik görünümdeki belirsizlikler sebebiyle ekim ayında test edilen 8 bin 562 seviyesinin de yıl sonuna kadar zirve seviye olarak güncelliğini korumasının büyük bir sürpriz olmayacağını düşünüyor. Nilgün Şimşek de BIST 100 endeksinin fiyat/kazanç oranının tarihsel ortalamaların oldukça gerisinde olduğuna vurgu yaparak önümüzdeki çeyreklerde, hisse senetlerinin enflasyon üzerinde getiri potansiyelinin yüksek olduğunu dile getiriyor.

EKONOMİK DURGUNLUK RİSKİ

Kuşkusuz; piyasaların seyri açısından jeopolitik risklerin yanı sıra kritik bir diğer konu ise ABD ve Avrupa merkez bankalarının parasal sıkılaştırma politikaları. Özellikle de 2024 yılında piyasaların izleyeceği rota, biraz da bu politikalar ile bağlantılı bir şekilde değişkenlik gösterebilir. Uzmanlar, küresel merkez bankalarının mevcut para politikalarında bu yıl sonuna kadar radikal bir değişiklik beklemiyor. Ancak parasal sıkılaşmanın artık sonuna gelindiği konusunda herkes hemfikir. 2024 yılının ikinci yarısından itibaren ABD Merkez Bankası'nın faiz indirimlerine başlayacağı tahmin ediliyor. Bu da altın başta olmak üzere değerli metaller üzerindeki 'baskının kalkması', yani 'altın fiyatlarının yükselişe geçmesi' anlamına geliyor.

2024 yılını iki ayrı bölüme ayırarak beklentilerini paylaşan Uğur Aydın'a göre, yılın ilk yarısı hem içeride hem de dışarda yüksek faiz hadlerinin devam ettiği ve yurtiçinde manşet enflasyonun yükselişini sürdürdüğü bir dönem olacak. Bu nedenle ekonomik faaliyetlerde bir daralma yaşanması olası gibi görünüyor. Aydın, ekonomik durgunluk, yüksek enflasyon ve yüksek faiz oranlarının belirlediği makro koşulların finansal piyasalarda da etkili olacağını savunuyor.

HİSSE VE TAHVİL ÖNE ÇIKACAK

Nilgün Şimşek de 2024 yılını, global piyasalar açısından faizlerin nispeten yüksek kalacağı ve bu nedenle global büyümenin sınırlı olacağı bir dönem olarak değerlendiriyor. Genel olarak büyümeye ilişkin öncü göstergeler korkulan sert bir resesyonu çok fazla işaret etmese de yüksek faizler nedeniyle hisse senedi piyasaları için defansif bir yaklaşımın uygun olacağını söyleyen Şimşek, global enflasyondaki olası gerileme ve merkez bankalarının daha az 'şahin' duruşlarının, özellikle kısa-orta vadeli sabit getirili kıymetlerin ön plana çıkmasını sağlayacağını dile getiriyor.

Uzmanlara göre, global ekonomik belirsizliklerin yanı sıra gelecek yıl yurtiçinde sıkı para politikası sonucu yavaşlayan iç talep ve gerileyen enflasyon, piyasalarda takip edilecek önemli makro temalar olacak. Yine cari açık ve döviz rezerv seviyelerinin yakından takip edileceğini belirten Şimşek, "Ekonomi yönetimi tarafından çizilen senaryo altında, seçici olmak kaydıyla hisse senedi yatırımları ve uzun vadeli tahvil yatırımları ön plana çıkacaktır" görüşünü paylaşıyor.

BÜYÜMEYE DUYARLI SEKTÖRLER

Uğur Aydın ise gelecek yıl hem yurtiçi hem yurtdışı ekonomik belirsizlikler nedeniyle Borsa İstanbul'da büyümeye duyarlı demir çelik, otomotiv, beyaz eşya, cam sanayi, tekstil, çimento gibi sektörlerin zorlanacağını ve negatif ayrışabileceğine işaret ediyor. Ancak buna karşılık yüksek enflasyonu ciro artışına yansıtabilen, yüksek faiz ortamına dayanıklı, büyüme duyarlılığı ve talep esnekliği düşük ve çarpanları iskontolu sektörlerden havacılık, gıda ve giyim perakende, gıda-içecek, ilaç-sağlık, sigorta, bankacılık ve holding sektörlerinin öne çıkabileceğini düşünüyor.

Aydın, yılın ikinci yarısında ise hem yurtiçinde hem yurtdışında olası faiz indirimleri ve küresel ekonomilerde toparlanma eğilimiyle büyümeye duyarlı sektörlerin borsada tekrar atağa kalkacağını tahmin ediyor.

"Uzun vadeli TL tahvilleri cazip"

Nilgün ŞİMŞEK / HSBC Portföy Yönetimi Genel Müdürü

Jeopolitik risklerin yükseldiği durumlar haricinde altın, yüksek faiz döneminin iyi performans gösterecek yatırım aracı olmayabilir. Rusya-Ukrayna savaşının başladığı dönem olan 2022 Şubat ayında, altın ons bazında 2050 dolara kadar yükselmişti. Kısa vadede altın için tepe noktası bu bölge sayılabilir.

Kısa vadeli faizlerin, politika faizi civarındaki seviyelerini koruyarak, 2024 yılı son çeyreğinde reel pozitif bölgeye geçmesini beklemekteyiz. Halen negatif reel seviyeler devam etse de nominal olarak geçmişe oranla yüksek faizlere sahip para piyasası enstrümanlarının ve kısa vadeli tahvillerin portföyler için oynaklığı dengeleyici özelliğe sahip olduğunu düşünüyoruz. Yine mevcut beklentiler ışığında uzun zamandır tercih edilmeyen uzun vadeli TL tahvillerin önümüzdeki yıl içerisinde yabancı talebi ile birlikte iyi birer yatırım aracı olabileceğini beklemekteyiz.

BIST 100 endeksinin ise, risk iştahındaki dalgalanmaların etkisi altında, orta noktası 8.000 olan 7.500-8.500 gibi geniş bir bant aralığında yılı tamamlamasını beklemekteyiz. Yerel hisse senetlerinin kısa vadede belli bir bant içerisinde hareket etmelerini beklemekle birlikte, uzun vadeli bakış açısıyla yatırım potansiyeli olduğunu düşünüyoruz. Önümüzdeki yılın kâr tahminlerini dikkate alarak baktığımızda, BIST 100 endeksinin fiyat/kazanç oranı tarihsel ortalamalarından oldukça geride. Bu nedenle önümüzdeki çeyreklerde, hisse senetlerinin enflasyon üzeri potansiyelinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz. 2024 yılında global enflasyondaki olası gerileme ve merkez bankalarının daha az şahin duruşları, özellikle kısa-orta vadeli sabit getirili kıymetlerin ön plana çıkmasını sağlayacak.

"Emtia fonları tercih edilebilir"

Hande ŞEKERCİ / İş Portföy Araştırma Bölüm Müdürü

Çatışmaların şiddetlenmesi riskine karşı yatırımcının portföyünde, bir miktar altının olması gerektiğini düşünüyoruz. Dünyada ekonomik aktivitede hız kaybı beklentileri düşünüldüğünde son dönemde bu durumun yarattığı belirsizliğe Ortadoğu'da jeopolitik gerilim de eklenmiş durumda. Bu nedenle risklere karşı koruma sağlamak için yalnızca belirli bir emtia sınıfına odaklanmak yerine daha geniş çerçevede yatırım yapan emtia fonlarının tercih edilmesinin yatırımcı açısından avantajlı olacağını düşünüyoruz. Ayrıca, riskten kaçış senaryosuna hazırlıklı olmak amacıyla rezerv statüsündeki yabancı para cinsi varlıklara yatırım yapan fonların da portföyde bulunması gerektiğini değerlendiriyoruz.

Borsa İstanbul, 2024 yılının özellikle ilk yarısında yüksek seyretmesini beklediğimiz enflasyona karşı yerli yatırımcı açısından bir koruma kalkanı olma görevini sürdürebilir. Fakat artan faizler, Borsa İstanbul açısından alternatif bir yatırım aracı ortaya çıkarıyor. 2024 yılında para politikasında ortodoks adımların korunması ile özellikle bankacılık sektörünün performans olarak öne çıkacağını, diğer sektörlerde ise mali yapısı sağlam, borçluluğu düşük ve fiyatlandırma gücü olan şirketlerin seçilmesi gerekliliğinin olduğunu düşünüyoruz. Regülasyonların yavaş yavaş terkedilmesi ve piyasa dinamiklerinin doğal seyrine kavuşması ile 10 yıl vadeli TL cinsi tahvillerde alım için uygun seviyelere yaklaşıldığını değerlendiriyoruz.

"Karma bir portföy tercih edilebilir"

Figen Özavcı GÜMÜLCİNELİ / Meksa Yatırım Genel Müdür Yardımcısı

Jeopolitik risklerin arttığı dönemlerde ilk akla, altın ve sabit getirili enstrümanlar geliyor. Döviz cinsi ve TL cinsi sabit getirili enstrümanların yanı sıra mevduat faiz oranları cazip diyebileceğimiz seviyelere yaklaşıyor. Gelişmiş ülke veya yerli eurobond'lardan oluşan karma bir portföy tercih edilebilir.

Jeopolitik risklerin yanı sıra şu anda Türkiye'de faiz artırım süreci devam ediyor. 2023 yılının sonunda ve gelecek yılın başında ise en çok konuşacağımız konuların başında enflasyonda düşüş sürecinin ne zaman başlayacağı, enflasyon muhasebesinin uygulanıp uygulanmayacağı ve hangi şirketlerin bu kapsama gireceği gelecek. Dolayısıyla şu an cevabını bilmediğimiz pek çok konu gündemde. Ancak görüntü olarak 2024 yılı yüksek bir faiz ortamında geçireceğimiz bir yıl olarak görünüyor. TL varlık tutan portföylerde ilk yarıda sabit getirili enstrümanların ağırlığının fazla olacağını söylemek yanlış olmaz. Enflasyonda hedefe ulaşma çabası, büyüme tarafında bir zayıflık yaratacağından ilk yarı Borsa İstanbul'daki şirket kârları konusundaki beklentileri törpüleyebilir. Enflasyon muhasebesi şirketler hakkındaki değerlemeleri değiştirebilir. En önemlisi ise yabancı portföy giriş hızı veya sıkı para politikasından erken çıkış hali ise bu öngörüleri tamamen değiştirecektir. Şu anki haliyle gelecek yıl birinci ve ikinci çeyrekte risksiz getiri araçlarının portföylerde ağırlığının daha fazla olacağını, üçüncü ve dördüncü çeyrekte ise riskli varlıkların ağırlığının artacağını düşünüyorum.

"Altın her zaman portföylerde olmalı"

Uğur AYDIN / ALB Yatırım Araştırma Yönetmeni

Altının her zaman portföylerde yer verilmesi gereken çok önemli bir yatırım aracı olduğu kanaatindeyim. Arzı sınırlı olan ve tarihsel süreç içerisinde paranın tüm fonksiyonlarını yerine getirebilen altın, (özellikle kurdaki yükselişlerin etkisini gösteren gram altın) yurtiçi yatırımcılar açısından cazibesi yüksek bir enstrüman. Savaşın yol açtığı risk primi etkisine ek olarak 2024 yılında FED başta olmak üzere büyük merkez bankalarından gelebilecek faiz indirimleri altının alternatif maliyetini azaltarak ekstra talep görmesini sağlayabilir. Devam eden jeopolitik risklerin güvenli liman talebini tetiklemesine ek olarak, küresel reel faiz oranlarında görülebilecek gerileme ve ekonomilerdeki durgunluk altında yeni tarihi zirveler getirebilir. Faiz ya da temettü gibi dönemsel nakit akışı olmayan altın piyasası genelde faiz düşüşlerini sever. Diğer yandan Dolar/TL kurunda OVP tahminlerini baz alırsak gram altın açısından da hem altın ons hem dolardaki olası yükseliş kaynaklı olarak ana trendin yukarı yönlü olduğunu ve mevcut seviyelerin de uzun vadeli yatırımcı açısından cazip olduğunu düşünüyorum.

Borsada ise farklı sektörlerin liderliğinde 2024 yılında 11.000-12.000 aralığı uzun vadeli hedef olabilecektir. Yurtdışı hisse piyasalarında da özellikle ABD tarafında FED'in olası gevşeme hamleleri ile 2024 yılında yeni zirve potansiyeli söz konusu olabilir. Döviz kurlarında; yükselen TL faizleri ve normalleşme etkisiyle biraz daha düşebilecek CDS etkisiyle stabil bir seyir görülebilecek iken, OVP tahminlerinden de anlaşılacağı üzere yukarı yönlü ana trend korunacak ve 2024 yılında da TL, yurtiçi enflasyon oranına yakın ölçüde değer kaybedecek gibi görünüyor.

"2024'de faiz ve eurobond'da fırsatlar çıkabilir"

Kerem AKSOY / Rota Portföy Yatırım Danışmanlığı ve Dağıtım Kanalı Direktörü

2023 yılında yapılan seçimler sonrası göreve gelen yeni ekonomi yönetimi sonrası atılan adımlarla ciddi bir sıkılaşma sürecinde olduğumuzu söyleyebiliriz. Bu ortamda artan faiz oranlarını ve tüketimin kademeli olarak kısıldığını görüyoruz. Böyle bir ortamda biraz daha riskten kaçınma yönünde pozisyon alarak yatırımcıların faiz tarafındaki alternatifleri değerlendirebileceğini düşünüyoruz.

Hem jeopolitik gerginlik hem de sıkılaşma döngüsü içerisinde yer aldığımızı düşündüğümüzde Borsa İstanbul için destekleyici bir ortamın çok olmadığını yıl sonuna kadar olan süreçte bant hareketi içinde ve düşük işlem hacimleriyle seçili sektör ve şirket performansları göreceğimizi düşünüyoruz.

2024 yılında yapılacak mahalli seçimlerden sonraki süreçte izlenen ekonomi ve para politikalarının sonuçlarını göreceğimiz ve makro göstergelerde iyileşme gördüğümüz bir atmosfere gireceğimizi düşünüyoruz. Bu bağlamda ülke risk priminde göreceğimiz düşüşle birlikte, yabancıların konvansiyonel (para ve sermaye piyasaları) kanallarla ülkemize yatırım seçeneklerini değerlendireceklerini öngörüyoruz. Özellikle yılın ikinci yarısı itibarıyla yabancı yatırımcının etkisiyle hem borsa tarafında hem de eurobond tarafında fırsatlar çıkabileceğini değerlendiriyoruz.

100 BİN TL'Sİ OLAN PARASINI NEREYE YATIRMALI?

Rota Portföy Yatırım Danışmanlığı ve Dağıtım Kanalı Direktörü Kerem Aksoy'a göre, her yatırımcının risk düzeyi ve getiri beklentisi birbirinden farklı. Dolayısıyla 100 bin lira parası olanın parasını nereye yatırması gerektiğine ilişkin tek bir reçete yok. En sağlıklısı, kişiye özel yatırım tavsiyesi için yatırım danışmanlarına başvurmak. Ancak Aksoy, genel değerlendirme amaçlı farklı risk grupları için şu önerilerde bulunuyor:

Düşük Risk Grubu: Yüzde 5 Hisse Yatırım Fonu, yüzde 95 Para Piyasası, Özel Sektör Borçlanma Araçları Fonu veya Mevduat.

Orta Risk Grubu: Yüzde 10 Hisse Yatırım Fonu, yüzde 10 Yabancı Hisse Fonu Tematik Yatırım Fonları (İlaç, Pil, Teknoloji vb), yüzde 20 Altın Yatırım Fonu, yüzde 60 Para Piyasası, Özel Sektör Borçlanma Araçları Fonu veya Mevduat.

Yüksek Risk Grubu: Yüzde 30 Hisse Yatırım Fonu, yüzde 20 Yabancı Hisse Fonu Tematik Yatırım Fonları (İlaç, Pil, Teknoloji vb), yüzde 25 Eurobond Fonları, Serbest Döviz Fonlar, yüzde 25 Para Piyasası, Özel Sektör Borçlanma Araçları Fonu veya Mevduat.

2023 YIL SONU VE 2024 YILI PİYASA BEKLENTİLERİ

-FAİZLER

  • 2023: TCMB'nin haziran ayında başladığı parasal sıkılaştırmayı devam ettirmesi, politika faizinin kasım ve aralık toplantılarında toplam 5 puan daha artışla yıl sonunda yüzde 40 seviyesine çıkması bekleniyor. Mevduat faizlerinin ise ortalama yüze 47'lere ulaşacağı tahmin ediliyor.
  • 2024: TCMB'nin 2024 yılının büyük kısmında faizi bu seviyelerde tutması, yılın 2. yarısından itibaren enflasyonda mümkün görünen düşüşle birlikte 2024'ün sonlarında faizin indirilmeye başlanacağı tahmin ediliyor.

-DOLAR/TL

  • 2023: Yükselen TL faizleri ve normalleşme etkisiyle biraz daha düşebilecek CDS (risk primi) etkisiyle stabil seyir sürecek. Yıl sonuna kadar oynaklığı düşük bir patika ile doların 30 lira civarına yükselmesi bekleniyor.
  • 2024: TL'nin dolar karşısında yurtiçi enflasyon oranına yakın ölçüde değer kaybedeceği ve gelecek yıl sonunda 45 TL seviyesine ulaşacağı tahmin ediliyor.

-EURO/TL

  • 2023: Bu yılı 31.8000 civarında kapatması öngörülüyor.
  • 2024: Euro Bölgesi'nde ekonomik aktivitenin ABD ekonomisine göre daha zayıf sinyaller vermesi ile Avrupa Merkez Bankası'nın ilave sıkılaşma beklentisi tamamen sıfırlanmış durumda. Bu beklentilerin de etkisiyle euro, dolar karşısında temmuz ayında ulaştığı 1,12 seviyelerinin ardından önemli bir toparlanma kaydedemedi. 2024 sonunda paritenin en yüksek 1,11 seviyelerine ulaşacağı öngörülüyor.

-ALTIN

  • 2023: Uluslararası piyasalarda ons altına ilişkin Bloomberg terminaline girilen tahminlerin ortalaması 1,920 dolar civarında yoğunlaşıyor. Bu seviyenin işaret ettiği TL bazında gram altın fiyatı ise 1,840 TL civarında.
  • 2024: Piyasa beklentileri ABD'de 2024'te yılın 2. yarısından itibaren FED'in faiz indirimlerinin gündeme gelmesi yönünde. Bu durumun altını destekleyeceği öngörülüyor. Altının ons bazında yakın dönemde gördüğü alt ve üst bant olan 1820-2000 dolar aralığında hareketi beklenebilir.

-BORSA

  • 2023: BIST 100 endeksinin risk iştahındaki dalgalanmaların etkisi altında, orta noktası 8 bin olan 7.500-8.500 gibi geniş bir bant aralığında yılı tamamlaması öngörülüyor.
  • 2024: BIST 100 endeksinde farklı sektörlerin liderliğinde 2024 yılında 11.000-12.500 aralığı uzun vadeli hedefler arasında.

BİZE ULAŞIN