FED Başkanı Powell, mart beklentilerini zayıflattı

Faiz artışlarının sona erdiği mesajını net bir şekilde veren FED, faiz indirimlerinin çok kısa vadede olmayacağını ve faiz indirim zamanlaması ile miktarının enflasyondaki gelişime bağlı olacağı yönlendirmesini sürdürdü. Başkan Powell’ın açıklamaları sonrasında FED’in mart ayında faiz indirimine gideceğine ilişkin beklentiler yüzde 30’lara kadar düşüş kaydetti.
07.02.2024 20:44 GÜNCELLEME : 08.02.2024 00:01

ONURCAN BAL/ Yılın ilk toplantısında FED genel beklentilerle uyumlu olarak faiz oranlarında değişime gitmedi ve politika faizini yüzde 5.25-5.50 aralığında sabit tuttu. Faizlerde değişimin beklenmediği toplantıda karar metnindeki ifadeler ve FED Başkanı Powell'ın açıklamaları ön plandaydı. Karar metninden enflasyon kontrol altına alınana kadar faiz artırımı olabileceği ifadesi çıkarıldı. Böylece faiz artırımlarının sona erdiği mesajı karar metninde daha açık bir şekilde yer alırken, FED'in faiz indirimlerine açık olduğu ancak enflasyonun yüzde 2'lik hedefin üzerinde seyretmesi nedeniyle kısa vadede faiz indirim planı olmadığı mesajı verildi. Karar metninde, ekonomik aktivitenin sağlam hızla genişlediği, istihdam piyasasının yavaşlasa da güçlü kalmaya devam ettiği ve enflasyonun iyileşme kaydetmesine karşın yüksek kalmayı sürdürdüğü ifade edildi. Ekonomik görünümün belirsiz olduğu ve FED'in enflasyon risklerine karşı son derece dikkatli olmaya devam ettiği vurgulandı. Toplantı sonrasında düzenlenen basın konferansında konuşan FED Başkanı Powell, enflasyonun yavaşladığı ancak hala yüksek olduğu söylemini yineledi. Powell, politika faizinin kısıtlayıcı seviyede olduğunu belirterek daha fazla faiz artırımı öngörmediklerini, ekonominin beklendiği gibi seyretmesi halinde bu yıl faiz indirimlerine başlamanın uygun olacağına inandığını ifade etti. Ancak Powell, mart ayı toplantısına kadar faiz indirimi için gereken güven düzeyine ulaşılmasının muhtemel olmadığını ve martta faiz indirimi beklemediklerini vurguladı. Faiz indiriminin zamanlaması ve miktarının enflasyondaki gelişmelere bağlı olacağını dile getiren Powell, ekonomik görünümdeki belirsizlik ile enflasyon risklerine karşı son derece dikkatli davrandıklarını ve gerekmesi halinde faiz oranında mevcut hedef aralığını daha uzun süre korumaya hazır olduklarını belirtti. Ayrıca daha önceki açıklamalarında gerekmesi halinde ek faiz artışlarının olabileceğini ifade ederken, son konuşmasında karar metnindeki yumuşaya da bağlı olarak söylemini mevcut faiz seviyelerini korumak olarak yumuşattı. Ocak ayı toplantısını özetleyecek olursak, FED faiz artışlarının sona erdiğini ve ilerleyen süreçte faiz indirimlerine açık oldukları mesajını daha net bir şekilde verirken, faiz indirimlerinin çok kısa vadede olmayacağını ve faiz indirim zamanlaması ile miktarının enflasyondaki gelişime bağlı olacağı yönlendirmesini sürdürdü. FED Başkanı Powell'ın açıklamaları sonrasında FED'in mart ayında faiz indirimine gideceğine ilişkin beklentiler yüzde 30'lara kadar düşüş kaydetti.

FAİZLERDE DEĞİŞİME GİTMEDİ

1 Şubat Perşembe günü gerçekleşen toplantısında İngiltere Merkez Bankası (BoE) da beklentiler dahilinde faiz oranlarında değişime gitmedi ve politika faizini yüzde 5.25 olarak korudu. BoE'nin dokuz üyeli Para Politikası Komitesi'nde altı üye faizlerin yüzde sabit tutulması, iki üye faiz artırımı ve bir üye de faiz indirimi yönünde oy kullandı. Enflasyonun kalıcı olması durumunda daha fazla sıkılaşma gerekeceği ifadesi İngiltere Merkez Bankası'nın da karar metninden çıkarıldı ve faizlerin enflasyonun yüzde 2 hedefine dönmesi için yeterince uzun süre kısıtlayıcı kalacağı ifadesi metne eklendi. Jeopolitik etkenlerin enflasyon için yukarı yönlü baskı oluşturduğu ve enflasyonu düşürmek için faizin gerektiği kadar yüksek seviyede tutulacağı belirtildi. BoE Başkanı Andrew Bailey, faiz indirimlerini değerlendirdiklerini ancak faizleri indirmeden önce enflasyonun yüzde 2 hedefine doğru indiğine ve bu hedefte kalacağına yönelik daha fazla kanıt görmek istediklerini vurguladı. Enflasyonun kalıcılı olması ve ücret artışlarının yukarı yönlü baskısı nedeniyle BoE'nin temkinli duruşunu korumaya devam etmekle birlikte karar metnindeki ifadeleri bir miktar yumuşatması dikkat çekti. BoE'nin FED ve ECB'ye kıyasla daha geç ve daha yavaş faiz indirebileceği değerlendiriliyor.

TARIM DIŞI İSTİHDAM BEKLENTİLERİ AŞTI

ABD'de cuma günü açıklanan ocak ayı tarım dışı istihdam verisi, beklentilerin oldukça üzerinde bir artış kaydetti. Aralık ayında da beklentilerin üzerinde 216 bin olarak açıklanan veri 333 bin olarak yukarı yönlü revize edilirken, ocak ayına ilişkin tarım dışı istihdam artışı da 185 bin olan piyasa beklentisinin üzerinde 353 bin olarak gerçekleşti. Ortalama saatlik kazançların yüzde 0.3 oranında artış kaydetmesi öngörülürken, açıklanan rakam aylık bazda yüzde 0.6 oranında bir artışa işaret etti. İşsizlik oranı değişim göstermeyerek yüzde 3.7 olarak kaydedildi. Aralık ayı verisindeki yukarı yönlü revizyon ile ocak ayı rakamının beklentileri ciddi ölçüde aşarak güçlü bir istihdam piyasasına işaret etmesinin halihazırda zayıflayan mart ayı faiz indirim beklentilerini rafa kaldırdığını düşünüyoruz. Veri sonrasında ABD 10 yıllık tahvil faizleri yüzde 3.80'li seviyelerden yüzde 4 bölgesine tekrar yükselirken, doların değer kazanımı ve tahvil faizlerindeki yükseliş ons altın üzerinde baskı oluşturdu. Hisse piyasalarında da ilk fiyatlamalarda satışların yaşandığı takip edildi.

OYNAKLIK YÜKSEK SEYREDEBİLİR

Son dönemdeki yazılarımızda aşırı iyimser olduğunu sıklıkla vurguladığımız FED'in mart ayında faiz indirimine gideceğine dair beklentiler ocak ayı içerisinde kademeli olarak zayıflama gösterirken, FED toplantısı sonrasında mart ayında faiz indirimi olacağı düşüncesi ciddi ölçüde azaldı. ABD ekonomisinin genel olarak gücünü korumaya devam etmesinin etkisiyle güç kazanan yumuşak iniş senaryoları ve teknoloji şirketlerine ilişkin güçlü gelen finansal sonuçlar ocak ayı içerisinde genel olarak risk iştahını desteklerken, önümüzdeki süreçte parasal sıkılaşmanın gecikmeli etkileriyle ABD ve küresel ekonomilerde zayıflama yaşanabileceği ve resesyon endişelerinin yeniden gündeme gelebileceği göz ardı edilmemelidir. Aynı zamanda yüksek seyreden hisse değerlemeleri, olası resesyon endişeleri, şirket kârlılıklarında görülebilecek zayıflama ve halihazırda süregelen jeopolitik endişeler ana risk faktörleri olarak gündemdeki yerini ve önemini korumaktadır. Özellikle merkez bankalarının faiz oranlarını sabit tutacağını düşündüğümüz yılın ilk yarısında belirttiğimiz risk faktörlerindeki olası bir artış risk iştahı ve hisse piyasaları üzerinde baskı oluşturabilir. Kızıldeniz'de yaşanan gelişmeler ve nakliye ücretlerindeki artış ile sefer sürelerindeki uzamalar da ekonomiler ve enflasyonun seyri üzerinde ek bir belirsizlik oluşturmaktadır. Önümüzdeki süreçte ekonomik veri akışları, küresel ekonomilerin yumuşak iniş senaryosunu ne ölçüde başarabileceği ve merkez bankalarına ilişkin faiz indirim beklentileri küresel risk iştahını ve fiyatlamaları şekillendirmeye devam edecektir.

BİZE ULAŞIN