HÜLYA GENÇ SERTKAYA / Son dönemde ekonomide yaşanan türbülans ekonomi aktörlerinin ileriye yönelik risk algılarını da değiştirdi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre Nisan'da 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentileri bir önceki aya göre, piyasa katılımcıları için 1 puan artarak yüzde 25.6, reel sektör için 0.6 puan artarak yüzde 41.7, hanehalkı için değişmeyerek yüzde 59.3 düzeyinde gerçekleşti. TCMB, sektörel enflasyon beklentilerini, piyasa katılımcıları anketi, iktisadi yönelim anketi ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) iş birliğiyle yürütülen tüketici eğilim anketi ile finansal ve reel sektör uzmanlarının beklentilerinden derledi. Sektörel enflasyon beklentilerine göre, gelecek 12 aylık dönemde enflasyonun düşeceğini bekleyen hanehalkı oranı bir önceki aya göre 4.1 puan azalarak yüzde 27.2 seviyesinde gerçekleşti.
Sektörel enflasyon beklentilerini değerlendiren İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Şeker, enflasyon beklentilerinde gözlenen artışın, enflasyon hedeflerinde sapma olacağına işaret ettiği görüşünde. Şeker, "Enflasyonist sürecin geçen yıl kadar olmasa da bu yıl da etkisinin devam edeceği anlaşılıyor. Nisan'da aylık enflasyon beklentim 2.5'in üzerinde olması yönünde, yıllık enflasyonun ise yüzde 35'lere denk gelmesini bekliyorum. Hem ulusal hem de küresel gelişmeler enflasyonist etkinin devam edeceğini gösteriyor. Enflasyonda asıl düşüş ivmesinin 2026 yılında gerçekleşeceğini düşünüyorum" dedi.
G20, IMF ve Dünya Bankası bahar toplantıları kapsamında ABD'de temaslarda bulunan ve yatırımcı toplantılarına katılan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, küresel piyasalardaki son gelişmeleri değerlendirerek, sıkılaşan finansal koşullar ile petrol fiyatlarındaki düşüşün enflasyon üzerinde aşağı yönlü etki oluşturacağını kaydetti. Şimşek, bu çerçevede, enflasyonun yıl sonunda TCMB'nin hedef aralığında gerçekleşmesinin beklendiğini bildirdi. Şimşek, yatırımcı toplantılarda, Türkiye'nin sunduğu yatırım fırsatlarını ve reform gündemini de anlattı.
ENFLASYON 5 MAYIS'TA AÇIKLANACAK
Bilindiği üzere TÜİK, Nisan ayı enflasyon verilerini 5 Mayıs'ta açıklayacak. TÜİK verilerine göre TÜFE Mart'ta aylık yüzde 2.46, yıllık yüzde 38.10 artış göstermişti. TCMB'nin açıkladığı piyasa katılımcıları anketinde, katılımcıların yılsonu tüketici enflasyonu beklentisi yüzde 3.07 olarak kaydedildi. Yılın ilk enflasyon raporunda TCMB, yıl sonu enflasyon tahminini 2025 yılı için yüzde 21'den yüzde 24'e yükseltmişti. 3 puanlık yukarı yönlü güncellenmenin 0.8 puanı TÜFE sepeti hizmet grubunun ağırlığındaki artıştan, 1.7 puanı (önemli kısmını sağlık muayene katılım payları artışının etkili olduğu) yönetilen ve yönlendirilen fiyatlardan, 0.5 puanı ise gıda enflasyonu yarsayımındaki işlenmemiş gıdadan kaynaklandı. Bu arada Türkiye genelinde 9-13 Nisan arasında gerçekleşen zirai don olayının etkileri tespit edilmeye çalışılırken, "gıda fiyatlarına" olası etkilerinin gündemdeki yerini koruduğunu da hatırlatalım.
GÜVEN ENDEKSLERİNDE DE GERİLEME VAR
Geçen hafta güven endeksleri de açıklandı. TÜİK verilerine göre, mevsim etkisinden arındırılmış güven endeksleri Nisan'da aylık bazda hizmet sektöründe yüzde 4.3 azalışla 109.5, perakende ticaret sektöründe yüzde 2.5 azalışla 110.6, inşaat sektöründe yüzde 4.2 azalışla 85.1 değerini aldı. Endeksin 100'den büyük olması sektörün mevcut ve gelecek döneme ilişkin iyimserliğini, 100'den küçük olması ise kötümserliğini gösteriyor.
TÜİK ve TCMB işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi ise Nisan'da bir önceki aya göre yüzde 2.3 azalarak 83.9 oldu. İyimserlik sınırı olan 100'ün üzerinde değer alsa da, Nisan'da reel kesim güven endeksi (RKGE) de geriledi. TCMB'nin imalat sanayinde faaliyet gösteren bin 736 iş yerinin iktisadi yönelim anketine verdiği yanıtlardan elde ettiği verilere göre, mevsimsellikten arındırılmış RKGE Nisan'da bir önceki aya göre 2.4 puan azalarak 100.8 değerini aldı. Mevsimsellikten arındırılmamış RKGE ise Nisan'da bir önceki aya göre 0.9 puan azalarak 103.2 oldu.
Bu arada TCMB'nin finansal sektörde faaliyet gösteren 148 kuruluşun yanıtlarından elde ettiği finansal güven endeksi (FHGE) de açıklandı. Buna göre, Nisan'da FHGE, bir önceki aya göre 7.4 puan artarak 177.7 oldu.
TEMKİNLİ DURUŞ
Güven endekslerinin büyümenin öncü göstergelerinden olduğunu vurgulayan TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Dr. Cahit Sönmez, endekslerdeki gerilemenin büyüme hızı ile ilgili karamsarlığı arttırdığını kaydetti. Sönmez. "Ekonomi aktörleri ileriye yönelik temkinli duruşu tercih ediyor okuması da yapabiliriz. Doğal olarak son dönemde ekonomide yaşanan türbülans ekonomi aktörlerinin ileriye yönelik risk algılarını değiştirmiş. Güven endekslerinin seyri, dezenflasyonist sürecin ne kadar başarıyla sürdürüleceğini bağlı olacak. TCMB'nin para politikalarına, maliye politikalarının eşgüdümü olmazsa olmaz koşul haline geldi. Sadece faiz artırarak, kredileri baskılayarak ve likidite ağırlıklı tedbirlerle süreç zor işleyecek. Bu yüzden maliye politikaları bir an önce etkili bir şekilde devreye girmeli. Özellikle üst gelir grubunun talebinin baskılanması, kamu harcamalarının makul düzeylere çekilmesi ve gerekirse TL yatırım araçlarında gelir vergisi stopajının yeniden aşağı çekilmesi gibi önlemlere başvurulabilir" diye konuştu.
İMALAT SANAYİ KKO DA DÜŞÜŞTE
İmalat sanayi kapasite kullanım oranı (KKO) gerilemeye devam etti. TCMB'nin Nisan ayı iktisadi yönelim anketi sonuçlarından elde ettiği verilere göre, imalat sanayi genelinde mevsimsel etkilerden arındırılmış KKO, Nisan'da bir önceki aya göre 0.6 puan azalarak yüzde 74.6 seviyesinde gerçekleşti. Mevsimsel etkilerden arındırılmamış KKO ise Nisan'da bir önceki aya göre 0.1 puan azalışla yüzde 74.3 oldu. KKO, son beş aydır gerileme eğiliminde.
Bu arada TCMB geçen hafta 2025 yılı bahar dönemi yatırım eğilimi istatistiklerini de açıkladı. İktisadi yönelim anketi kapsamında imalat sanayi firmalarına yöneltilen sorulardan elde edilen verilere göre, 2025 yılı Bahar döneminde, 2024'te yapılan brüt yatırım harcamalarının bir önceki yıla göre arttığı yönündeki değerlendirmelerin 2024 yılı güz döneminde öngörülenden bir miktar düşük gerçekleştiği görüldü. Bahar döneminde, 2025'te yapılması öngörülen yatırım harcamalarının bir önceki yıla göre artacağı yönündeki değerlendirmeler zayıflayarak devam etti.
İLK ÇEYREK TURİZM VERİLERİ AÇIKLANACAK
Geçen hafta 2024 yılı dördüncü çeyrek hanehalkı yurt içi turizm verileri de açıklandı. TÜİK verilerine göre, 2024'te toplam seyahat sayısı yıllık yüzde 8.7 artarak 66 milyon 836 bin olurken, seyahate çıkanların yaptıkları toplam geceleme sayısı yıllık yüzde 2.3 artışla 484 milyon 141 bin düzeyinde gerçekleşti. 2024'te yurt içindeki seyahatlerde yapılan toplam seyahat harcamaları bir önceki yıla göre yüzde 82.5 artarak 419.3 milyar lira oldu.
TÜİK, 30 Nisan'da ise 2025 yılı birinci çeyrek turizm verilerini açıklayacak. TÜİK verilerine göre Türkiye'nin 2024 yılı turizm geliri yıllık yüzde 8.3 artışla 61.1 milyar dolar, ziyaretçi sayısı yıllık yüzde 9 artışla 62 milyon 232 bin kişi düzeyinde gerçekleşti. Şunu da not düşelim, 2025-2027 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program'a (OVP) göre Türkiye'nin 2025 yılı turizm geliri hedefi 63.6 milyar dolar olarak belirlendi. Hatırlanacağı üzere Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, turizmde 2025 için hedefin 65 milyon ziyaretçi ve 64 milyar dolar gelir olarak açıklamıştı.
AKTİF YAŞLANMA ENDEKSİ GENEL DEĞERİ 29.7
Türkiye son 10 yılda doğurganlık hızındaki yıkıcı azalmanın da tesiriyle "çok yaşlı ülkeler" sınıfına dahil oldu. Yaşlı nüfus oranının hızla artması, yaşlıların yaşam kalitesini artırmaya yönelik politikaların geliştirilmesini ve oluşturulan politikaların takibini gerekli kılıyor. Yaşlı nüfusun yaşlılık sürecini ne kadar etkin geçirdiğinin tespit edilebilmesi adına, Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu'nun (UNECE) katkılarıyla Aktif Yaşlanma Endeksi (AYE) geliştirildi. Türkiye için Aktif Yaşlanma Endeksi, milli politikalara da yön verebilmesi maksadıyla ilk kez resmi istatistik olarak 25 Nisan'da yayımlandı. AYE ve bileşenleri sıfır ile 100 arasında değer alıyor. Endeks ve bileşen değerlerinin yüksek olması toplumdaki yaşlı bireylerin daha etkin bir yaşlılık hayatı geçirdiklerine işaret ediyor. UNECE tarafından en son 2018 yılı için AB üye ülkeleri için yayımlanmış olan AYE değeri 36.8 olduğunu da hatırlatalım.
Buna göre, Türkiye'nin AYE genel endeks değeri 2023'te 28.7 iken 2024'te 29.7 oldu. İstihdam bileşeni endeks değeri, 2023'te 25.9 iken 2024'te 27.6 olarak kaydedildi. Topluma katılım bileşeni endeks değeri 2023'te 12 iken 2024'te 12.5 oldu. Bağımsız sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değeri 2023'te 65.5 iken 2024'te 65 oldu. Aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri ise 2023'te 44.3 iken 2024'te 46.1 oldu. AYE değerleri cinsiyete göre AB üye ülkeleri ile mukayese edildiğinde, erkeklerde AB ortalaması 38.5 iken Türkiye değeri 34.5 oldu. Kadınlarda ise AB ortalaması 35.3 iken Türkiye değeri 25.3 olarak hesaplandı.
ÇEKİLİ KIYMETLİ MADEN SATIŞI GENELGESİ
Hazine ve Maliye Bakanlığı geçen hafta çekili kıymetli madenlerin yurt içinde alım satımına ve üretimine ilişkin esasların belirlendiği bir genelge yayımladı. Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar'a dayanılarak hazırlanan (23 Nisan tarihli) genelgeye göre Türkiye'de yerleşik tüzel kişilere çekili kıymetli maden satışı serbest olacak. Çekili kıymetli maden satışında, gerçek kişi kuyum işletmelerince "Kuyum Ticareti Yetki Belgesi" ibraz edilecek ve düzenlenecek faturaya söz konusu belge numarası işlenecek. Kıymetli maden üretimi veya ticareti ile iştigal eden gerçek kişi tarafından ana faaliyet kodunun yer aldığı barkodlu vergi levhası ibraz edilecek, düzenlenecek faturaya söz konusu levha numarası işlenecek. Ticaret Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş kuyum işletmeleri ve vergi levhasında kıymetli maden üretimi veya ticareti ile iştigal ettiği belirtilen Türkiye'de yerleşik gerçek kişiler haricindeki Türkiye'de yerleşik gerçek kişilere çekili kıymetli maden satışı yapılamayacak.
Genelgeye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Atılım Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Cansızlar, altının ince bir şerit haline getirilmesi işleminin ardından şeridin çeşitli şekillerde kesilmesi veya işlenmesi suretiyle oluşturulan ve "çekili altın" ya da "kesme altın" şeklinde tabir edilen ürünlerin alım satımında son dönemlerde artış görüldüğüne dikkat çekti.
Çekili altının herhangi bir standardının bulunmaması, yatırım amacıyla alım gerçekleştiren gerçek kişilere satışının suistimale açık olması ve bu alanda kayıt dışılığın önlenmesi amacıyla genelgede değişikliğe gidildiğine işaret eden Cansızlar, çekili kıymetli maden satışına ilişkin hususların net olarak açıklığa kavuşturulduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Murat ŞEKER / İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi
"Küresel ekonomik savaşta doğru konumlanma önemli"
Bakan Şimşek, ABD'de yatırımcılarla temasta bulundu. Küresel ekonomik savaşların ivme kazandığı bu dönemde uluslararası yapılan tüm girişimler ulusal ekonomi için değer taşıyor. Türkiye'nin küresel ekonomik savaş içerisinde doğru yerde konumlanması ve denge politikası gütmesi, uluslararası üretim merkezi olması açısından önemli. Yurt içi verilere baktığımızda, imalat sanayi kapasite kullanım oranı son iki yılın en düşük noktasında. İç talebin azalması, uluslararası ekonomik gelişmeler, içerde ve dışarda öngörülemeyen ekonomik beklentiler sektörel daralmaya neden oluyor. Bu durum olumsuza evrilerek devam ederse, birinci çeyrekte olmasa da ikinci çeyrekte büyüme performasına etki edebilecek. Turizmde yurt içi harcamalarının artacağını düşünüyorum. Gerek vize sorunları gerekse ekonomik süreçler yerli turist sayısının artmasını sağlayabilir. Ancak turizmin ödemeler dengesine katkıda bulunması için yabancı turistin ziyareti ve harcamaları çok daha önemli. Döviz kurundaki gelişmeler bu durumu olumsuz etkileyebilir.
Prof. Dr. Doğan CANSIZLAR / Atılım Üniversitesi Öğretim Üyesi
"Üretimdeki gerilemenin sürmesi bekleniyor"
Faizlerin yüzde 49'a kadar yükseltilmesine rağmen finansal piyasalarda, özellikle kurlarda, istikrarın sağlanamaması, döviz rezervlerindeki erimenin devam etmesi krizin geniş kesimlere yayılmasına neden olduğunu gösteriyor. TCMB verilerine göre, Nisan'da imalat sanayindeki kapasite kullanım oranı, Mart'a kıyasla 0.1 puan azalarak, yüzde 74.3 seviyesine geriledi. Bu veri 2023 Mart'tan sonraki en düşük seviyeyi gösteriyor. Mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi ise Nisan'da 2.4 puan azalarak 100.8 oldu. Endekse göre gelecek üç aydaki üretim hacmi, gelecek üç aydaki toplam istihdam, son üç aydaki toplam sipariş miktarı ve gelecek üç aydaki ihracat sipariş beklentilerinde önemli gerilemeler yaşandı. Bu veriler 19 Mart krizinin ardından, Nisan'dan itibaren beklentilerin hızla bozulduğunu açıkça gösteriyor. Üretimdeki gerilemenin önümüzdeki aylarda da sürmesi beklenebilir. Öncü veriler değerlendirildiğinde, iç talebin güçlü olduğu ve ABD Başkanı Donald Trump'ın tarifeler konusundaki yaklaşımlarının yumuşama ihtimali dikkate alındığında yıl sonu itibarıyla yüzde 3.5 civarında bir büyüme beklenebilir. Nisan ayı enflasyonu; belirsizliklerin artması, elektrik, akaryakıt ve doğalgaz zamları nedeniyle aylık bazda en az yüzde 3, yıl sonu itibarıyla da yüzde 35 civarında olabilir. Dezenflasyon politikasının başarısı ise siyasi belirsizliklerin azalmasına göre şekillenecek.
Prof. Dr. Bülent GÜLÇUBUK / Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi
"Tarımda üretici ve tüketici fiyat güven endeksine ihtiyaç var"
Tarımsal üretim çok ciddi sorunlarla boğuşuyor. Bir yanda iklim değişiklikleri yani don, kuraklık, ani yağışlar diğer yanda artan girdi maliyetleri ve dünya piyasalarında belirsizlikler, tarımda beklentilerin de 'donmasına' yol açtı. Yaz ekimlerinin ve bakımlarının yapıldığı bu aylarda tarımsal girdi fiyat endeksi-Tarım-GFE yükselişini sürdürdü. Şubat'ta Tarım-GFE yıllık bazda yüzde 30'lara dayandı. En çok artışlar en önemli girdilerde yani tohum, yem, gübre, makine bakımda yaşanıyor. Burada ikili bir yapı ortaya çıkıyor; bir yanda çiftçinin artan maliyetleri ve iklim belirsizlikleri diğer yanda üretim miktarında meydana gelen-gelecek dalgalanmalar. Çiftçi bugünlerde zararını karşılayacak çarelerin peşinde. Tüketiciler ise artan fiyatlardan endişeli. Çok boyutlu bu denklemde şu sorulara cevap bulmak gerekli; tarımda üretim planlamasında risk algılaması ve risk yönetimi nasıl, risklerle karşı farklı ve sonuç verici senaryolar oluşturuldu mu, ne kadar bitkisel üretim alanı TARSİM kapsamında ve bu genelin ne kadarına denk geliyor, çiftçi gelir güvencesini hangi araçlarla karşılayacak, bu belirsizlikler karşısında çiftçi bundan sonrası için üretim kararlarında nasıl bir tutum sergileyecek, çiftçiye ne tür girdi destekleri verilecek, çiftçi borçları nasıl yapılandırılacak, tarımda-gıdada enflasyon artışı için yine ithalat supabına mı başvurulacak? Tarımda üretici ve tüketici fiyat güven endeksi oluşturulmalı ve piyasanın oluşumuna bu yolla da katkıda bulunulmalıdır.
Dr. Cahit SÖNMEZ / TOBB ETÜ Öğretim Üyesi
"Enflasyon beklentileri risk olmaya devam edecek"
Hanehalkı dışında hem piyasa katılımcılarının hem de reel kesimin beklentilerinde artış oldu. Merkez Bankası'na çok paralel beklenti inşa eden piyasa katılımcıları tahminlerini yüzde 25.6'ya yükseltmişler. Büyük olasılıkla TCMB'de bir sonraki enflasyon raporunda beklentisini revize edebilir. Dezenflasyon sürecinde beklentilerin fiyatlama davranışı ile birlikte risk faktörü olmaya devam edeceğini bu sonuçlardan rahatlıkla söyleyebiliriz. Nisan'da enflasyon büyük olasılıkla yüzde 3'ler civarında gerçekleşebilir. Bu da yıllık enflasyonun iyi ihtimalle yüzde 30'larda hatta biraz daha üzerinde kalabileceğinin gösteriyor. İmalat sanayi KKO gerilemeyi sürdürdü. Tüm bu gelişmeler, TCMB'nin sıkı para politikaları ile uyumlu. Çıktı açığının negatif olması, kredi faiz oranlarının diğer maliyetleri de eklediğimizde yüzde 70'lere ulaşması yatırım iştahını azaltıyor. Bir süre daha dezenflasyon süreci için enflasyon büyüme ödünleşmesine devam etmemiz gerekiyor. Çok büyük olasılıkla yüzde 3'ler civarında bir büyümeye tanık olabiliriz. Tabi büyümede nitel perspektif daha önemli. Yani büyüme hızından öte iç ve dış talep dengelenmesi ekonomiye daha fazla katkı yapacaktır.