HÜLYA GENÇ SERTKAYA / Enflasyon Mayıs'ta sürpriz yaptı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre tüketici fiyat endeksi (TÜFE) Mayıs'ta aylık yüzde 1.53 ile beklentilerin altında artarken, yıllık enflasyon bir önceki aya göre 2.45 puan azalarak yüzde 35.41'e geriledi. Yıllık enflasyon bu düzeyi ile son 42 ayın en düşük seviyesini gördü. Piyasa beklentileri aylık yüzde 2, yıllık yüzde 36 düzeyinde yoğunlaşıyordu. Mayıs'ta TÜFE'deki artışta konut, giyim ve ayakkabı ile ulaştırma grubu fiyatları belirleyici oldu. Mayıs'ta aylık bazda yüzde 2.99 artan konut grubu fiyatlarının enflasyona katkısı 0.48 puan olarak kaydedildi. Mayıs'ta aylık bazda yüzde 6.97 artan giyim ve ayakkabı grubu fiyatlarının enflasyona katkısı 0.41 puan, yüzde 2.66 artan ulaştırma grubu fiyatlarının enflasyona katkısı ise 0.40 puan olarak gerçekleşti. Yıllık enflasyona en büyük etki 9.34 puanla konut, 8.25 puanla gıda ve alkolsüz içecekler, 4.07 puanla ulaştırma gruplarından geldi.
Enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altın hariç C endeksi, Mayıs'ta yüzde 2.43, yıllık yüzde 35.37 arttı. Mayıs'ta çekirdek enflasyonun ana alt kalemlerinden temel mallar grubu fiyatları aylık yüzde 3.26, hizmet grubu fiyatları aylık yüzde 1.74 artış gösterdi. Yıllık artış ise temel mallarda yüzde 20.02, hizmetlerde yüzde 51.19 oldu.
Mayıs'ta enflasyon görünümünde iyileşmeyle Haziran'da faiz indirimi beklentileri dillendirilse de, 19 Haziran'da faiz koridorunda normalleşmeye gidilmesi, Temmuz itibarıyla indirime gidilmesi beklentileri de ağırlığını koruyor.
Yİ-ÜFE AYLIK YÜZDE 2.48 ARTTI
Mayıs'ta yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) aylık yüzde 2.48 artarken, yıllık enflasyon 0.63 puan artışla yüzde 23.13 düzeyinde gerçekleşti. Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 28.11, imalatta yüzde 22.99, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 19.83 ve su temininde yüzde 57.57 artış olarak gerçekleşti. Aylık bazda ise madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 1.18, imalatta yüzde 1.72, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 12.36 ve su temininde yüzde 5.86 artış olarak gerçekleşti.
İHRACATTAN YENİ REKORLAR
Türkiye'nin ihracatı, zorlu küresel koşullar, zayıf talep ve takvim etkisine rağmen Mayıs'ta yıllık yüzde 2.7 artarak 24 milyar 834 milyon dolara yükseldi. İhracat bu performansı ile hem Mayıs aylarının hem de Cumhuriyet tarihinin en yüksek aylık ihracatı olarak kayıtlara geçti. Mayıs'ta ithalat ise yüzde 2.1 artarak 31.3 milyar dolara yükselirken, dış ticaret açığı yıllık yüzde 0.1 artışla 6 milyar 470 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Dış ticaret açığının yatay seyrettiği Mayıs'ta, ihracatın ithalatı karşılama oranı yıllık bazda 0.4 puan artışla yüzde 79.3 oldu. Mayıs'ta enerji ve altın verileri hariç tutulduğunda, ihracatın ithalatı karşılama oranı 1.2 puan artarak yüzde 93.1 olarak gerçekleşti. Ocak-Mayıs döneminde ihracat yıllık yüzde 3.5 artışla 110 milyar 947 milyon dolara, ithalat yüzde 5.7 artışla 152 milyar 3 milyon dolara yükselirken, dış ticaret açığı yüzde 12.1 artışla 41 milyar 56 milyon dolara ulaştı. İhracatın ithalatı karşılama oranı bu dönemde 1.55 puan azalışla yüzde 72.99 oldu. Mayıs itibarıyla son 12 ay yıllıklandırılmış ihracat yüzde 1.9 artışla 265.5 milyar dolara, yıllıklandırılmış ithalat yüzde 1.4 artışla 352.2 milyar dolar olurken, dış ticaret açığı yüzde 0.3 azalışla 86 milyar 667 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Bu arada, 265.5 milyar dolarlık yıllıklandırılmış ihracatın, toplam mal ihracatı rekoru olarak kayda girdiğini hatırlatalım.
96.8 MİLYON DOLAR PARİTE KATKISI
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Ankara'da düzenlenen basın toplantısında Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe ile Mayıs ayı dış ticaret verilerini açıkladı. Mayıs'ta yakalanan ihracat rekorunun küresel ekonomide izlenen olumsuzluklar dışında, olumsuz takvim etkisi yanında, enerji ve altın ihracatındaki gerilemeye rağmen gerçekleştiğinin altını çizdi. Mayıs'ta enerji ihracatının yıllık yüzde 23.5 azalışla 1.3 milyar dolara, işlenmemiş altın ihracatının yıllık yüzde 18.3 azalışla 339.1 milyon dolara gerilediğine dikkat çeken Bolat, Mayıs'ta takvim etkisinin ihracata olumsuz katkısının ise yaklaşık 1.2 milyar dolar olduğunu kaydetti. Parite hesaplamalarının ihracatı yaklaşık 488.8 milyon dolar, ithalatı 392 milyon dolar artırdığını belirten Bolat, böylece paritenin Mayıs'ta dış ticaret dengesine 96.8 milyon dolar olumlu katkı verdiğini ifade etti. Altın ve enerji hariç ihracatın geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5.1 artışla 23.2 milyar dolar ile tarihi en yüksek seviyesinde gerçekleştiğini vurgulayan Bolat, Mayıs 2025 için cari işlemler dengesi verilerinin Temmuz'da açıklandığında; cari işlemler açığının yıllıklandırılmış olarak 15-15.5 milyar dolar civarında gerçekleşeceğinin tahmin edildiğini ifade etti.
"MESAJI İYİ OKUMAMIZ GEREKİYOR"
TİM verilerine göre, aylık ihracat rekorunu kıran otomotiv, 3.95 milyar dolarla sektör liderliğini korudu. Kimyevi maddeler 2.8 milyar dolarla ikinci, elektrik elektronik 1.7 milyar dolarla üçüncü sırada yer aldı. Bu sektörü, 1.52 milyar dolarla hazır giyim, 1.5 milyar dolarla çelik takip etti.
TİM Başkanı Mustafa Gültepe, Mayıs'ta 12 sektörün ihracatını artırdığını vurgulayarak, otomotiv, elektrik-elektronik ve gemi-yat sektörleri en yüksek ihracat değerlerine ulaşıldığını kaydetti. Gültepe, "14 sektörümüz ise ne yazık ki eksi yazdı. Tüm zamanların en yüksek aylık ihracat değerine ulaştığımız bir ayda sektörlerimizin yarıdan fazlasının ekside kalması alışık olduğumuz bir tablo değil. Bu mesajı iyi okumamız gerekiyor" dedi.
İSO TÜRKİYE İMALAT PMI 47.2'YE GERİLEDİ
Ekonomik büyümenin öncü göstergesi olan imalat sanayi performansında referans kabul edilen İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) Mayıs'ta 47.2 olarak gerçekleşerek Mart ve Nisan aylarında görülen 47.3 değerinin altında kaldı. Böylece endeks, imalat sanayi faaliyet koşullarının aylık bazda belirgin bir şekilde yavaşlamaya devam ettiği yönünde sinyal verdi. Mayıs verisi ile beraber sektörde bozulma eğilimi üst üste 14. aya ulaştı. (Eşik değer olan 50'nin üzerinde ölçülen tüm rakamlar sektörde iyileşmeye işaret ediyor.) Faaliyet koşullarının mayısta gösterdiği ivme kaybında talebin sınırlı seyri belirleyici olmayı sürdürdü. Yeni siparişlerde aşağı yönlü eğilim, Mayıs ayındaki belirgin yavaşlamayla birlikte üst üste 23. aya ulaştı. Zayıf talep ve enflasyonist baskılar, imalat sektörü üretiminde hız kaybının devam etmesine neden oldu.
EN ÇOK KONUT VE KİRAYA HARCANDI
Geçen hafta hanehalkı tüketim harcaması verileri de açıklandı. TÜİK'in açıkladığı hanehalkı bütçe araştırması 2024 yılı sonuçlarına göre, Türkiye genelinde hanehalklarının tüketim amaçlı yaptığı harcamalar içinde en yüksek payı yüzde 26 ile konut ve kira harcamaları alırken, ikinci sırayı yüzde 21.6 ile ulaştırma, üçüncü sırayı ise yüzde 18.1 ile gıda ve alkolsüz içecekler harcamaları aldı. En düşük payı alan harcama türleri ise yüzde 0.7 ile sigorta ve finansal hizmetler, yüzde 1.6 ile eğitim hizmetleri ve yüzde 2.3 ile eğlence, spor ve kültür ile sağlık harcamaları oldu.
Yüksek gelirli haneler, düşük gelirlilere göre ulaşıma iki kattan daha fazla harcama yaptı. Gelire göre sıralı yüzde 20'lik gruplar itibarıyla tüketim harcamalarının 2024 yılındaki dağılımına bakıldığında; en yüksek gelir grubu olan beşinci yüzde 20'lik grupta yer alan hanehalkları, motorlu taşıt alımları, akaryakıt, yolcu taşımacılığı, araç bakım ve onarımı vb. ulaştırma harcamalarına yüzde 26.6, konut ve kira harcamalarına yüzde 22.1 ve gıda ve alkolsüz içecekler harcamalarına yüzde 12.8 pay ayırdı.
Tek kişilik haneler konut ve kiraya kalabalık hanelerden bir buçuk kattan daha fazla pay ayırdı. Gelir düzeyi arttıkça gıda ürünlerini çöpe atarak israf etme sıklığının arttığı gözlendi. Hanehalklarınca en fazla israf edilen gıda grupları incelediğinde ise; en büyük payı yüzde 40.1 ile taze meyve ve sebze alırken, bunu yüzde 32 ile ekmek, yüzde 14.3 ile süt ve süt ürünleri izledi.
Hikmet BAYDAR / 3. Göz Danışmanlık CEO'su
"TCMB politika faizini 'artırım' öncesi seviyeye indirebilir"
Mayıs ayı enflasyon verisi beklentilerin oldukça altında ve sürpriz düşük diyebiliriz. İstanbul enflasyon rakamı açıklandıktan sonra yüzde 2-2.50 arası bir rakamın geleceğini tahmin ediyorduk. Bu oranı birinci çeyrek sanayi daralmasıyla beraber değerlendirdiğimizde, 'durgunluk sinyali olabilir mi?' diye kaygılanmadan edemiyoruz. Bu düşük oranın gelecek aylarda istikrarlı olması çok önemli ancak şimdilik böyle bir beklentimiz yok. Yüzde 2 civarı ortalama aylık artış bizim için yeterli bir oran olacaktır. TCMB bu veriyle daha önce yaptığı gibi acil toplanarak faizleri en son toplantı öncesi seviyelere bir an önce indirmeli. Beklentimiz bu ay içerisinde TCMB son faiz artırımı öncesi seviyeye politika faizini indirebileceği şeklinde. Son açıklanan birinci çeyrek büyüme verileri sanayi sektöründe yüzde 1.8 daralmayı bize gösteriyor. Kapasite kullanım oranı da yüzde 75 seviyelerinde. Mayıs'ta 47.2'ye gerileyen, İSO imalat PMI verisi de benzer sinyalleri veriyor. Bu durum talep yetersizliği nedeniyle üretimde daralma olduğunun çok açık bir şekilde ifadesidir. 'İç talebi fazla mı daraltıyoruz?' diye sormadan geçemiyorum. Bu durum şirketlerin global anlamda rekabetçi olmasını da ciddi şekilde olumsuz etkiliyor.
Prof. Dr. Mustafa YILDIRAN / Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi
"Türkiye, dış ticaret modelini destekleyecek politikaları yenilemeli"
Enflasyonda beklentilerin altında düşüş gerçekleşmesi, TCMB'nin enflasyon politikasına güveni artırabilecek bir husus. Özellikle, gıda fiyatlarında olumsuz iklim şartlarının etkisinin sınırlı kalması enflasyonun aşağıya doğru gitmesini destekleyecektir. Özellikle petrol ve kur istikrarı da enflasyon politikasını desteklemeye devam ediyor. TCMB'nin Haziran'da faiz indirimine başlaması hala sürpriz olarak beklenmeli. Türkiye'de en büyük endişe kaynağı büyümedeki düşüş ve iç piyasadaki durgunluğa yol açacak sorunlar. Bu açıdan TCMB'nin yaz aylarının sonuna doğru faiz indirimine yönelmesi gerekebilir. Küresel piyasalarda temel parametre, dolar endeksindeki düşüş eğiliminin devam edeceğini gösteriyor. ABD için yaz sonuna doğru 50 puan faiz indirimi beklenebilir. Avrupa ülkelerinde durgunluk beklentileri nedeniyle, Avrupa Merkez Bankası'nın da faiz indirimlerine devam etmesi beklenir. Dış ticaret açısından Türkiye'deki en önemli risk Türkiye'de yüksek enflasyon ve maliyet artışı nedeniyle ülkedeki konvansiyonel sanayi ve bazı hizmet endüstrilerinin üretimlerini Mısır, Körfez Ülkeleri ve Doğu Avrupa gibi ülkelere kaydırması. Bu gelişmede, Doğu Avrupa'ya sermaye akışını belirleyen en önemli unsurlar, vergi teşvikleri ve Avrupa Birliği pazarına doğrudan satış imkanları. Mısır ve Körfez ülkelerine sermaye akışı ise, düşük maiyetler ve işgücü regülasyonlarının kolaylıklarından yararlanma isteğidir. Türkiye'nin dış ticaret modelini destekleyecek politikalarını yenilemesi ve sanayi politikasının uzun dönemli amaçlarının da gözden geçirilmesi gerekli.
Prof. Dr. Sinan ALÇIN / Kırklareli Üniversitesi Öğretim Üyesi
"Sanayide teknoloji ağırlığının artması gerekiyor"
Türkiye dış ticaretinde Türk lirasının döviz karşısındaki reel değeri sektörlerin yapısı üzerinde de etkiye sahip. Örneğin 2001'deki devalüasyon sonrası güçlenen tekstil ve hazır giyim sektörünün, Türk lirasının reel değerinin yüksek seyrettiği bu süreçte sektörün ihraççı potansiyelini önemli ölçüde yitirdiğini görüyoruz. Bu sadece mevcut konjonktüre ilişkin veya kısa erimli bir durum değil. Muhtemelen orta ve uzun vadede de bu sektörden farklı sektörlere doğru ihraç potansiyeli değişecek. Son açıklanan dış ticaret verileri de özellikle ihracat potansiyeli gerileyen sektörlere bu yönüyle işaret ediyor. Burada önemli olan Türkiye'nin dış ticaretteki temel problemi enerji hammadde ve aramalı bağımlılığı. Bu bağımlılığı azaltacak biçimde yüksek katma değerli sektörlerin ihraççı pozisyona gelebilmesi önemli. Bunun için de sanayide teknoloji ağırlığının artması gerekiyor. Türkiye'de son yıllarda makine ve savunma sanayilerinde yüksek teknoloji kullanımının öne çıktığını görüyoruz. Bunun diğer sektörlere de yansıması gerekiyor. Enflasyon konusunda yüzde 2 düzeyinde bir aylık enflasyon beklentisi vardı piyasanın. Özellikle diğer mal, hizmet kalemin altında yer alan yaş sebze meyve, kuru meyve verilerinin, yaşanan zirai donun etkilerini tam olarak yansıtmadığını düşünüyorum. Mayıs enflasyon verilerinin, TCMB'nin yüzde 24'lük yıl sonu enflasyon beklentisine uyumlu gelmesi, Haziran'dan itibaren TCMB'nin yeni bir faiz indirim penceresi açma ihtimalini güçlendiriyor.
Prof. Dr. Burak ARZOVA/ Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi
"Haziran da dahil faz indirimi olasılığı çok yükseldi"
Mayıs'ta yüzde 1.5'lik TÜFE artışı, en iyimser beklentilerin de altında. Yıllık TÜFE yüzde 35.41'e geriledi. Eğer böyle giderse, ekonomi yönetiminin hedeflediği enflasyona ulaşılabilir gibi gözüküyor. Bundan sonraki süreçte Haziran da dahil olmak üzere bir faiz indirimi olasılığı çok yükselmiş durumda. Mayıs ayı dış ticaret verilerine baktığımızda da ihracatın artıyor olması sevindirici. Hem parite hem de kurdan dolayı ihracatçının uzun zamandır özlediği bir durumla karşı karşıyayız. İSO imalat PMI verilerine sektörler bazında baktığımızda yine eşik değer olan 50'nin oldukça altında gittiğimizi görüyoruz. Bütün sektörlerde, hatta gıda sektöründe bile. Ancak Avrupa'da son yılların en iyi PMI verisi geldi. Bunun da biraz olumlu etkisi olduğunu düşünüyorum. Yine Trump tarifeleri nedeniyle öne çekilmiş, talebin de ihracatı etkilemiş olma ihtimali kuvvetli. Çünkü bu dönemde dünyanın diğer ülkelerinde de ihracatın arttığını gördük. Küresel ölçekte mal talep edenler, Trump tarifelerinin öncesinde etkinin ne olacağını bilemedikleri için mümkün olduğunca çok stoklu çalışmaya ve önceden ithalatı gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Türk ihraç ürünleri de bundan payını almış gibi gözüküyor. Fakat bu arada dikkat çeken bir konu cari açığın yükselmiş olması. Yani eğer böyle giderse aylık bazda beklenti ötesinde bir cari açık meydana gelebilir. ABD'de çelik ve alüminyuma getirilen tarife artışının, Türkiye'nin ihracatını olumsuz etkileme ihtimali var.