Enflasyona gıda freni

Tüketici enflasyonu Haziran’da aylık yüzde 1.37 artarken, yıllık enflasyon yüzde 35.05’e geriledi. Haziran ayı enflasyonundaki artışta konut ve ulaştırma grubu belirleyici olurken, gıda fiyatları enflasyonu 0.07 puan aşağı çekti. Gözler 24 Temmuz’daki Para Politikası Kurulu toplantısına çevrildi.
10.07.2025 11:46 GÜNCELLEME : 10.07.2025 11:46

HÜLYA GENÇ SERTKAYA / Enflasyon Haziran'da beklentilerin altında gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) Haziran'da aylık yüzde 1.37 artarken, yıllık enflasyon bir önceki aya göre 0.36 puan azalarak yüzde 35.05 oldu. Aylık TÜFE beklentileri yüzde 1.53-1.60 aralığında yoğunlaşıyordu. TÜFE yılın ilk altı ayında yüzde 16.67 arttı. Enflasyon verisiyle birlikte memur ve emekli aylıklarına yılın ikinci yarısında yapılacak artış da netleşti. SSK-Bağ-Kur emeklilerine yüzde 16.67, memur emeklilerine ise yüzde 15.56 oranında zam yapılacak. (Çalışma hayatına yönelik haberimizde, bu konuya ilişkin detayları okumak mümkün.) Enflasyon verisiyle birlikte konut ve işyeri kiralarında uygulanabilecek tavan zam oranı ise yüzde 43.23 oldu. Yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) Haziran'da aylık yüzde 2.46 artarken, yıllık enflasyonu 1.32 puan azalışla yüzde 24.45 düzeyinde gerçekleşti. Altı aylık Yİ-ÜFE artışı yüzde 15.71 olarak oldu. Böylece, Akaryakıt, alkol ve tütün ürünlerinin ÖTV'sine uygulanacak otomatik artış oranı (ilk altı aylık Yİ-ÜFE) ise yüzde 15.71 kaydedildi.

GIDA FİYATLARINDAKİ GERİLEME "DÜŞÜŞÜ" DESTEKLEDİ

TÜİK verilerine göre, Haziran'da TÜFE'deki artışta konut ve ulaştırma grubu fiyatları belirleyici oldu. Haziran'da aylık bazda yüzde 2.62 artan konut grubu fiyatlarının enflasyona katkısı 0.43 puan, yüzde 2.38 artan ulaştırma grubu fiyatlarının enflasyona katkısı 0.36 puan oldu. Gıda ve alkolsüz içecekler ise Haziran'da aylık 0.27 oranında geriledi. Bu grubun enflasyona etkisi ise 0.07 puan aşağı yönlü gerçekleşti. Yıllık enflasyona en büyük etki 9.22 puanla konut, 7.60 puanla gıda ve alkolsüz içecekler, 4.51 puanla ulaştırma gruplarından geldi.

İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE'deki değişim (B), Haziran'da aylık yüzde 1.76, yıllık yüzde 34.62 arttı. Enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altın hariç C endeksi, Haziran'da yüzde 1.93, yıllık yüzde 35.64 arttı. Haziran'da çekirdek enflasyonun ana alt kalemlerinden temel mallar grubu fiyatları aylık yüzde 1.01, hizmet grubu fiyatları aylık yüzde 2.73 arttı. Yıllık artış ise yüzde 21.09, hizmetlerde yüzde 50.34 oldu.

"RİSKLER DİKKATLE YÖNETİLMELİ"

Haziran'da enflasyon görünümünde iyileşmeyle birlikte gözler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) 24 Temmuz'daki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına çevrildi. Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Uğur Akkoç, Haziran ayı enflasyonunun, TCMB'ye faiz indirimi için belirgin bir pencere açtığı görüşünde. TCMB'nin kısa vadede faiz indirimi gerçekleştirmesinin artık çok daha olası olduğunu belirten Akkoç, "Ancak faiz indiriminin hızı enflasyonla mücadele için önemli. Dezenflasyon uzun bir süreç, beklentilerin ve para politikası duruşu ile ilgili piyasaya verilen sinyalin bozulmayacağı bir patika izlenmeli. Kredi piyasasında genişleme yaratmayan ılımlı bir faiz indirimi patikası beklentisindeyim" dedi.

Temmuz ayı PPK toplantısında TCMB'nin 250 baz puan indirime gideceğini öngören A&T Bank Baş Ekonomisti Ayşe Özden ise, faiz indirimi konusunun dikkatle ele alınması gerektiğinin altını çizdi. Enflasyonla mücadelede kritik bir eşiğin geride bırakılmış gibi göründüğünü vurgulayan Özden, "Bu sürecin kalıcı hale gelmesi için para ve maliye politikaları birlikte, dikkatle kurgulanmalı. Piyasa iletişimi tutarlı, öngörülebilir ve güven veren bir çizgide sürdürülmeli. Faiz indirimi, ekonomik istikrarı sağlamak ve büyümeyi desteklemek amacıyla, veriye dayalı doğru zamanlamayla uygulanmalı. Yeniden gündeme gelen faiz indirimi sanayi üretiminde toparlanma, iç talepte dengeli bir canlanma ve büyüme görünümünde iyileşme gibi olumlu etkiler yaratabilir. Ancak potansiyel kazanımlarla birlikte, kurda yeniden baskı oluşması, enflasyon beklentilerinin bozulması ve özellikle gıda ve enerji gibi hassas kalemlerde fiyat oynaklığının artması gibi riskler de dikkatle yönetilmeli" dedi.

Afyon Kocatepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Demirhan ise Haziran ayı enflasyon verisi ile birlikte politika faizi ve enflasyon oranı arasındaki makasın 11 puana çıktığını vurgulayarak, "Haziran ayı enflasyon verileri TCMB için önümüzdeki toplantıda politika faizlerinde seri düşüşlerin başlangıcını yapacak bir alan oluşturmuş durumda" ifadelerini kullandı.

DIŞ TİCARET AÇIĞI YÜZDE 39 ARTTI

Türkiye'nin ihracatı Haziran'da yıllık yüzde 8 artışla 20 milyar 537 milyon dolara ulaştı. Böylelikle en yüksek üçüncü Haziran ayı ihracatına ulaşıldı. Ticaret Bakanlığı verilerine göre, Haziran'da yıllık bazda Türkiye'nin ithalatı yüzde 15.3 artışla 28.7 milyar dolar, dış ticaret açığı yıllık yüzde 38.8 artışla 8.17 milyar dolara ulaştı. Bu dönemde ihracatın ithalatı karşılama oranı ise 4.9 puan gerileyerek yüzde 71.5 oldu. Enerji ve altın verileri hariç tutulduğunda, ihracatın ithalatı karşılama oranı 6.8 puan azalarak yüzde 84.1 olarak gerçekleşti.

Haziran ayı dış ticaret verileri Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe tarafından İstanbul'da açıklandı. 2025 yılının ilk altı ayında ihracat yıllık yüzde 4.1 artışla 131.4 milyar dolar, ithalat yıllık yüzde 7.2 artışla 180.9 milyar dolar, dış ticaret açığı yüzde 16.3 artışla 49.4 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Haziran itibarıyla, son 12 ay yıllıklandırılmış ihracat yıllık bazda yüzde 3.2 artışla 266 milyar 993 milyon dolara, ithalat yüzde 2.9 artışla 356.15 milyar dolara, dış ticaret açığı yüzde 1.9 artışla 89.15 milyar dolara yükseldi. Ticaret Bakanı Bolat, 2025 Haziran ayı itibarıyla son 12 ayda yıllıklandırılmış mal ihracatının Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesi olan 267 milyar dolara yükseldiğini vurgulayarak, mal ihracatında son bir yılda 8.3 milyar dolar net artış sağlandığını kaydetti.

"YENİ DESTEKLERE İHTİYACIMIZ VAR"

TİM Başkanı Mustafa Gültepe ise Türkiye'nin küresel pazarlarda rekabet gücünün zayıflamasının firmaların ihracat motivasyonunu azalttığına dikkat çekerek, ihracatta orta ve uzun vadeli hedefler için Türkiye'nin 2-3 yıl önceki rekabetçilik düzeyine dönmesi gerektiğini kaydetti. İhracat ailesine katılan firma sayısının giderek azalmasının ihracatın sadece büyüklüğü değil, yaygınlığı ve derinliği üzerine de düşünülmesi gerektiğini gösterdiğini söyleyen Gültepe, "Orta ve uzun vadeli hedeflerimiz için ihracatın tabana yayılması, yani tüm sektörlerimizin pozitif katkı vermesi büyük önem taşıyor. İhracatın dar bir ürün grubu veya alanla sınırlı olması, riskleri artırıyor. Anadolu'nun üretim gücü yüksek. Bu potansiyeli harekete geçirebilmemiz için yeni desteklere ihtiyacımız var" dedi.

Öte yandan, TİM'in 32. Genel Kurulu ile "İhracatın Şampiyonları" ödül töreni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve bakanların katılımıyla İstanbul'da gerçekleştirildi. 2024'te Türkiye'nin toplam 377 milyar dolarlık mal ve hizmet ihracatına en yüksek katkıyı sunan ilk 10 firma ile e- ihracatta ilk sırayı alan firmaya ödülleri Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından verildi.

"KUR VE PARA POLİTİKASININ SEYRİ BELİRLEYİCİ OLACAK"

Dış ticaret verilerini değerlendiren Prof. Dr. Erdal Demirhan, 2025 yılının ilk altı ayında dış ticaret açığının yüzde 16.3 arttığına, ihracatın ithalatı karşılama oranın ise yüzde 72.7 ile düşük seviyelerde kaldığına dikkat çekerek, dış ticaret dengesindeki bu olumsuz görünümün temel nedeninin "değerli TL'nin ithalatı ucuzlatması ve rekabet gücünü azaltması" olduğunu vurguladı. Yüksek finansman maliyetlerinin de rekabet gücünü azaltan bir faktör olarak dış ticaret açığını olumsuz etkilediğini belirten Demirhan, "Yılın ikinci yarısında dış ticarette rekabet gücünün azalmasına neden olan eğilimlerin devam etmesi risk teşkil edebilir. Önümüzdeki dönemde kur ve para politikasındaki gelişmeler, dış ticaret dengesinin seyrini belirleyen önemli bir faktör olacak. Yılın ikinci yarısında küresel ekonomik gelişmeler dış ticaret açığını azaltıcı bir etkide bulunabilir. Özellikle zayıf dolar ve sönümlenen jeopolitik risk durumunun devam etmesi bunda etkili olabilir. Bu etkilere ilave olarak turizm gelirlerindeki artışları da dikkate aldığımızda yılın geri kalanında cari işlemler açığının sınırlı seviyede kalması söz konusu olabilir" dedi.

İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 8.4'E GERİLEDİ

Geçen hafta işgücü istatistikleri de açıklandı. TÜİK verilerine göre Mayıs'ta bir önceki aya göre mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı 0.2 puan azalışla yüzde 8.4, işsiz sayısı 69 bin kişi azalarak 2 milyon 972 bin kişi oldu. Mevsim etkisinden arındırılmamış verilerle ise işsizlik oranı yüzde 7.6 olarak tahmin edildi.

Mayıs'ta bir önceki aya göre istihdam sayısı 100 bin kişi artarak 32 milyon 519 bin kişi, istihdam oranı 0.1 puan artarak yüzde 49 oldu. Bu dönemde işgücü 31 bin kişi artarak 35 milyon 491 bin kişi olarak belirlendi. Genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0.3 puan azalarak yüzde 15.4 düzeyinde gerçekleşti. Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı ise Mayıs'ta bir önceki aya göre 1.1 puan azalarak yüzde 31 oldu.

İşgücü verilerini değerlendiren Prof. Dr. Erdal Demirhan, manşet işsizlik oranının Mayıs'ta hafif bir düşme gösterse de, işgücü piyasasının zayıf bir görünüme işaret ettiğini vurguladı. 2025 yılı başında yüzde 28 düzeyinde olan geniş tanımlı işsizlik oranının Mayıs'ta yüzde 31'e çıktığına dikkat çeken Demirhan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Geniş tanımlı işgücü kapsamına giren her üç kişiden biri işsiz durumda. Bu da işgücü piyasalarında olumsuz tablonun devam ettiğini gösteriyor. Genç nüfusta da, işsizlik oranı yüksek bir seviyede. Özellikle genç nüfusta her dört kadından birinin işsiz olması dikkat çekici. Yılın ilk beş ayında aktif nüfus artarken, işgücü ve istihdam azalmış, işgücünde olmayan nüfus ise 406 bin kişi artmış. Bu tablo bize işgücü piyasalarının dışına doğru kaymanın yaşandığını gösteriyor. Yılın ilk 5 ayında uygulanan sıkı para politikasının işgücü piyasalarındaki yansımalarını görüyoruz. Yılın ikinci yarısında parasal sıkılaşmanın hafifletilecek olmasına rağmen bunun reel sektörü gecikmeli olarak etkileyecek olması işgücü piyasalarındaki görünümün zayıf kalmaya devam edebileceğine işaret ediyor."

Doç. Dr. Uğur AKKOÇ / Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi

"Gıda ve içecek, iyimser tabloya öncülük ediyor"

Pandeminin başından bu yana en düşük Haziran ayı enflasyonu gerçekleşti. Enflasyondaki iyimser tabloya neredeyse tek başına gıda ve içecek sektörleri öncülük ediyor. Bu durum, dezenflasyon politikasının tasarımında gıda ve konut başta olmak üzere sektörel düzeyde politika geliştirme gereğini yeniden kanıtlıyor. Sektörel düzeyde mal ve hizmet sektörü arasında belirgin bir ayrışma var. Hizmet sektörü manşet enflasyondan yüksek seyrini sürdürüyor. TCMB'nin önemle vurguladığı sıkılaşmanın hizmet enflasyonu tarafında etkisinin zayıf olduğu anlaşılıyor. Bu alanda, orta vadeli yapısal çözümlere ihtiyaç var. Makro ihtiyati politika çerçevesi tüketicilerin tasarruf imkanlarını arttıracak tedbirlerle genişletilmeli ve tüketicilerin harcama davranışları tasarruf yönünde motive edilmeli. Haziran ayı enflasyonunda mevsimsel etkilerin güçlü olduğu ve yanıltıcı olabileceği göz ardı edilmemeli. Önümüzdeki dönemde, Haziran'daki kur artışının ve jeopolitik risklerin gecikmeli etkilerinin görülmesi, ÜFE'nin üç aydır maliyetleri yukarı çekmesi ve portföy girişi ihtiyacının sürmesi önemli riskler. Yıl sonuna baktığımızda ise, yıllık enflasyonun yaz sonunda yüzde 30'larda dip yapması muhtemel. Bu perspektif, yıl sonunda enflasyonun TCMB'nin yıl sonu hedefinin üst bandının biraz yukarısında gerçekleşeceğini ima ediyor. Öte yandan, kurun seviyesi cari denge üzerinde baskı oluşturmaya devam ediyor. Kur geçişkenliği, dezenflasyon patikası ve portföy girişi ile cari denge arasında çelişki yaratmayı sürdürüyor.

Prof. Dr. Erdal DEMİRHAN / Afyon Kocatepe Üniversitesi Öğretim Üyesi

"Veriler dezenflasyon sürecini destekliyor"

Yaz aylarına girilmesinin etkisiyle özellikle ulaştırma ile lokanta ve otel tarafındaki fiyat artışları aylık enflasyonu artırıcı etkide bulundu. Yıllık enflasyona baktığımızda ise konut ve eğitim tarafında fiyat artışlarının yüzde 35.05'lik manşet enflasyonun çok üstünde olduğunu görüyoruz. Bu iki ana gruptaki fiyat artışları hali hazırda yüksek seyreden hane halkı enflasyon beklentilerini beslemeye devam ediyor. Yeni enflasyon rakamları dezenflasyon sürecini desteklemekte. TCMB'nin yıl sonu orta nokta enflasyon tahmini olan yüzde 24'e ulaşılması zor gibi görünüyor. Yılın üçüncü çeyreğinde kurların stabil kalması, mevsimsel etkilere bağlı olarak gıda fiyatlarının nispeten yüksek seyretmeyecek olması ve petrol fiyatlarının düşük seyretmesi enflasyon oranın düşmesine katkı sağlayabilir. Yılın ikinci yarısında ilk yarısına nispeten baz etkisinin azalması dezenflasyon sürecinde bir yavaşlamaya neden olabilir. Özellikle son çeyrekte yine mevsimsel etkiler dolayısıyla enflasyondaki düşüş hızının yavaşlaması söz konusu. Bu noktada özellikle Kasım ve Aralık'ta gelecek enflasyon verileri TCMB'nin yüzde 29 olan üst band tahminine ulaşılmasında belirleyici olacak. Yönetilen ve yönlendirilen fiyatlardaki ve üretici fiyatlarındaki artışlar yılın geri kalanında enflasyon açısından risk teşkil edebilecek diğer unsurlar.

Ayşe ÖZDEN / A&T Bank Baş Ekonomisti

"Doğal gaz zammı yıllık enflasyonu 0.47 puan artırır"

Haziran ayı verileri, uzun süredir yüksek seyreden enflasyonda yönün değişmeye başladığına dair umut verici sinyaller barındırıyor. Bu tabloyu özellikle gıda fiyatlarında gözlenen gerileme destekliyor. Ancak, bu düşüş büyük oranda mevsimsel koşullardan ve ürün bazlı arz artışından kaynaklanıyor. Hizmet enflasyonunda ise direncin sürmesi enflasyonun belli kalemlerde oldukça yapışkan olduğunu gösteriyor. Enflasyonda düşüşü destekleyen yapısal ve geçici pek çok unsur var. İç talep önemli ölçüde baskılanmış durumda. Kurda gözlenen görece istikrar ve TL'nin reel değerlenmesi, ithalat kaynaklı maliyet geçişkenliğini sınırlıyor. Enerji ve üretici fiyatlarında görülen gevşeme de, tüketici fiyatlarındaki artışı yavaşlatıcı bir etki yapıyor. Ancak hizmet enflasyonundaki direnç, kur oynaklığına dair olası riskler ve kamunun uygulayacağı fiyat politikalarındaki belirsizlikler halen sürecin kırılgan noktaları arasında. Sanayi üretiminde yavaşlama eğilimi netleşmeye başladı. KOBİ'ler artan maliyetler karşısında istihdamı korumakta zorlanıyor; bu da işgücü piyasasında kırılganlığı artırıyor. Dış talep tarafında da tablo çok parlak değil. Avrupa ekonomisindeki yavaşlama, küresel ticarette süregelen belirsizlikler ve kurun sağladığı rekabet avantajının zayıflaması, ihracat siparişlerine yansıyan olumsuzluklar arasında. Yılın kalanında enflasyondaki düşüşün devam etmesi olası. Yıl sonu itibarıyla enflasyonun yüzde 30 civarında gerçekleşeceğini tahmin ediyorum. Öte yandan, konutlara yönelik doğalgaz tarifesindeki yüzde 24.6'lık artış, yıllık enflasyona doğrudan yaklaşık 0.47 puan katkı sağlayacak gibi görünüyor.

BİZE ULAŞIN