Cumhurbaşkanlığı tarafından açıklanan 2025–2027 Orta Vadeli Programı (OVP), hem ekonomik istikrar hedefleri hem de finansal teknolojiler ve dijital dönüşüm alanındaki stratejik adımlarıyla öne çıkıyor. Program, küresel büyümenin 2024'te yüzde 3,2, 2025'te ise yüzde 3,3 olacağı öngörüsüyle başlıyor. Gelişmiş ülkelerde büyümenin yavaşlaması beklenirken, özellikle Hindistan ve Çin'in öncülüğünde gelişmekte olan ekonomilerde daha güçlü bir ivme öngörülüyor. Enflasyon küresel çapta gerileme eğilimine girmiş durumda olsa da, hizmet fiyatlarının dirençli seyri dikkat çekiyor.
Türkiye açısından bakıldığında, 2023 ve 2024 yıllarında deprem felaketine ve küresel risklere rağmen büyümenin sürdüğü, özellikle hizmetler ve inşaat sektörünün ön plana çıktığı vurgulanıyor. İstihdamda 880 bin kişilik artış kaydedilirken, işsizlik oranı %9,4 ile son on yılın en düşük seviyesine indi. Enflasyonda ise 2024 ortasında başlayan dezenflasyon süreciyle birlikte düşüş trendi korunuyor. Dış dengede cari açığın daraldığı, rezervlerin 150 milyar doların üzerine çıktığı belirtiliyor. 2025–2027 Orta Vadeli Programı (OVP), Türkiye ekonomisinin önümüzdeki üç yılına dair yol haritasını çizerken, finansal teknolojiler ve dijital dönüşüm alanındaki hedefleriyle de dikkat çekti. Bulut sistemlerinin kullanımının yaygınlaştırılması, dijital Türk lirasına ilişkin çalışmaların hızlandırılması ve siber güvenlik yatırımlarının önceliklendirilmesi, fintek ekosistemi için önümüzdeki döneme ışık tutuyor. Rubikpara Yönetim Kurulu Başkanı ve Fuzul Holding Yönetim Kurulu Üyesi R. Yusuf Akbal, programın satır aralarında Türkiye'nin dijital finans vizyonunun kodlarını gördüklerini belirterek önemli değerlendirmelerde bulundu.
Fintek Ekosisteminin Geleceğine Dair Net Bir Vizyonun Kodları Yer Alıyor
Rubikpara Yönetim Kurulu Başkanı ve Fuzul Holding Yönetim Kurulu Üyesi R. Yusuf Akbal, OVP'yi Türkiye'nin dijital finans yolculuğu açısından bir "Mihenk Taşı" olarak nitelendirerek, "Açıklanan 2025-2027 Orta Vadeli Programı'nı yalnızca bir ekonomik plan olarak değil, Türkiye'nin dijital ekonomideki rolünü ve iddiasını ortaya koyan stratejik bir pusula olarak okumak gerekir. Programın satır aralarında, fintek ekosisteminin geleceğine dair net bir vizyonun kodları yer alıyor. Bu vizyon, ülkemizi yalnızca teknoloji tüketicisi olmaktan çıkarıp, finansal teknolojiler alanında üretim ve inovasyon merkezi haline getirmeyi hedefliyor." dedi.
"Türkiye artık teknoloji tüketicisi değil, üreticisi olacak"
Akbal, OVP'nin satır aralarında fintek ekosistemi için tarihi bir vizyon bulunduğunu söyleyerek şöyle devam etti:
"Türkiye, yalnızca teknoloji tüketen bir ülke olmaktan çıkıyor; kendi standartlarını koyan, kendi markasını yaratan bir dijital finans merkezi olma yoluna giriyor. Bu programda bulut bilişimden dijital Türk lirasına kadar atılan adımlar, geleceğin finans mimarisinin nasıl kurulacağını açıkça gösteriyor."
Hem KOBİ'lerin hem de bireysel kullanıcıların yenilikçi çözümlere erişimi artacak
Akbal'a göre programda özellikle "bulut bilişim imkânlarının yaygınlaştırılacağının" açık şekilde belirtilmesi, geleceğin finansal mimarisinin temelini işaret ediyor. Bu altyapı, hem KOBİ'lerin hem de bireysel kullanıcıların yenilikçi çözümlere erişimini artıracak ve yerli teknolojilerin gelişimini hızlandıracak.
Akbal, "OVP bize artık bir sonraki aşamaya geçmemiz gerektiğini söylüyor. Finansal hizmetlerde teknolojik egemenlik. Yerli teknolojilere yapılan vurgu, global pazarlarda rekabet edebilecek, kendi standartlarını oluşturabilecek bir 'Türk Fintek' markası yaratma iradesinin yansımasıdır. İstanbul Finans Merkezi ise bu markanın dünyaya açılan kapısı olacaktır." şeklinde konuştu.
Dijital Türk lirası: Yeni dönemin kilometre taşı
OVP'de yer alan dijital Türk lirası çalışmaları da Rubikpara'ya göre Türkiye'nin finansal geleceği açısından dönüm noktası. Akbal, programlanabilir para ve akıllı kontratlarla anlık, güvenli transferlerin ekonomik verimliliği ve finansal kapsayıcılığı kökten değiştireceğini vurguladı.
"Üç yıl kritik bir eşik olacak"
Önümüzdeki üç yılın kritik bir dönem olduğunu belirten Akbal, kamu politikaları ile özel sektör inovasyon gücünün birleşmesi halinde Türkiye'nin yalnızca bölgesel değil, küresel ölçekte de söz sahibi olabileceğini ifade ederek, "Biz Rubikpara olarak bu tabloyu bir eleştiri değil, bir fırsat penceresi olarak okuyoruz. Bu program, sektörümüz için bir davettir ve biz bu davete icabet etmeye hazırız." diyerek sözlerini bitirdi.