HÜLYA GENÇ SERTKAYA / Son 15 aydır gerileyen yıllık enflasyon Eylül'de yükselişe geçti. Piyasa beklentileri üzerinde artan aylık enflasyon ise, son sekiz ayın en yüksek seviyesinde gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) eylülde aylık yüzde 3.23 arttı. Eylül'de yıllık tüketici enflasyonu 0.34 puan artışla yüzde 32.95'ten yüzde 33.29'a yükseldi. Ekonomistlerin eylül ayı TÜFE artışı beklentileri yüzde 2-yüzde 2.70 aralığında değişiyordu. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) piyasa katılımcıları anketinde, piyasa katılımcıların aylık TÜFE artışı beklentisi ise yüzde 2.04 düzeyindeydi.
TÜFE'de 12 aylık ortalamalara göre değişim oranı ise yüzde 38.36 artış şeklinde gerçekleşti. Böylece kira kontrat süresi bu ay dolacak ev ve iş yerlerine yapılacak kira artış tavanı da yüzde 38.36 oldu.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda eylülde gerçekleşen aylık enflasyonda gıda fiyatlarının belirleyici olduğunu vurgulayarak, okulların başladığı eylül ayında eğitim grubu ve ilgili diğer kalemlerin aylık enflasyona yaklaşık 0.7 puan katkıda bulunduğunu kaydetti. Şimşek, enflasyon ana eğiliminin dezenflasyonun süreceğine işaret ettiğini belirterek, dezenflasyonun devamını sağlayacaklarının altını çizdi.
TÜFE GIDADA YILLIK YÜZDE 36.06 ARTTI
TÜİK verilerine göre, en yüksek ağırlığa sahip 3 ana harcama grubunun yıllık değişimleri; gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 36.06 artış, ulaştırmada yüzde 25.30 artış ve konutta yüzde 51.36 artış olarak gerçekleşti. İlgili ana grupların yıllık değişime olan etkileri ise gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 8.60, ulaştırmada yüzde 4.15 ve konutta yüzde 7.85 oldu. TÜFE gıda ve alkolsüz içeceklerde aylık yüzde 4.62, ulaştırmada yüzde 2.81, konutta yüzde 2.56 artış gösterdi. İlgili ana grupların aylık değişime olan etkileri ise gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 1.11, ulaştırmada yüzde 0.44 ve konutta yüzde 0.44 oldu. Şunu da not düşelim; okulların açıldığı Eylül'de aylık yüzde 2.31 artan eğitimin enflasyona etkisi 0.48 puan oldu. Enflasyona etki açısından gıdanın ardından ikinci sırada yer aldı.
İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE (B) 2025 yılı Eylül'de aylık yüzde 3.34 oranında artarken, yıllık enflasyonu ise bir önceki aya göre 1.15 puan artışla yüzde 32.86 olarak gerçekleşti.
TÜİK verilerine göre, Eylül'de yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) aylık yüzde 2.52 artarken, yıllık enflasyonu 1.43 puanlık artışla yüzde 26.59'a yükseldi.
İHRACATTA YENİ REKORLAR
Türkiye'nin ihracatı ise 2025 Eylül'de yeni rekorlara imza attı. Ticaret Bakanlığı'nın genel ticaret sistemi verilerine göre eylülde ihracat yıllık yüzde 3 artışla 22.6 milyar dolar oldu. Böylece en yüksek eylül ayı ihracatına imza atıldı. Eylülde ithalat yıllık yüzde 8.8 artışla 29.5 milyar dolar düzeyinde gerçekleşirken, dış ticaret açığı yıllık yüzde 33.4 artışla 6.89 milyar dolar oldu. Eylülde ihracatın ithalatı karşılama oranı yıllık bazda 4.3 puan azalışla yüzde 76.7 düzeyinde gerçekleşti. 2025'in ilk dokuz ayında ihracat yıllık yüzde 4.1 artışla 200.6 milyar dolara yükseldi. Dokuz aylık ihracatta ilk kez 200 milyar doların üzerine çıkıldı. Yılın ilk dokuz ayında ithalat yüzde 5.9 artışla 267.7 milyar dolar olurken, dış ticaret açığı yüzde 11.8 artışla 67 milyar 26 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Yıllıklandırılmış ihracat ise 269.7 milyar dolar ile rekor seviyede gerçekleşti. 2026-2028 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program'da (OVP) Türkiye'nin 2025 yılı sonu ihracat hedefinin 273.8 milyar dolar olduğunu hatırlatalım.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat eylül ayı dış ticaret verilerini Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe ile birlikte Ankara'da açıkladı. Eylülde hem aylık hem de yıllıklandırılmış mal ihracatında rekor kırdıklarını vurgulayan Bakan Bolat, hizmetler ihracatının ise Ocak-Eylül 2025 döneminde yıllık 3.2 milyar dolar artışla 91.3 milyar dolara ulaşacağını tahmin ettiklerini kaydetti. Eylülde yıllıklandırılmış olarak hizmetler ihracatının ise yüzde 6.1 artışla 120.4 milyar dolara yükselmesini beklediklerini vurguladı. Bolat, "Böylece mal ve hizmet ihracatı hedefi olan 390 milyar dolara ulaşmış olduğumuzu değerlendiriyoruz" dedi.
TİM Başkanı Mustafa Gültepe ise, Eylül'de toplamda 15 sektörün ihracatını artırırken, 11 sektörün eksi yazdığını vurguladı. İhracatı tabana yayma konusunda sıkıntıların devam ettiğine dikkat çeken Gültepe, ihracatta sürdürülebilir büyüme için tüm sektörlerden katkı almak gerektiğini belirtti. Gültepe, yurt dışı ticaret heyeti ve fuar desteklerinin 15 puan artırılması talebini dile getirdi.
"YÜKSEK TEKNOLOJİLİ ÜRÜNLERİN PAYI SINIRLI"
Afyon Kocatepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Demirhan, dış ticaret açığındaki artış eğiliminin hem yılın ilk dokuz ayında hem de yıllıklandırılmış verilerde sürdüğüne işaret ederek, dış ticaret açığının aylık bazda yükselmeye devam etmesinin, ihracat artış hızının ithalat artış hızına ayak uydurmada yetersiz kaldığını gösterdiğini vurguladı. Demirhan, "Bu durum, dış ticaret dengesindeki bozulmanın süreklilik kazandığına işaret ediyor. Bu koşullar altında, dış ticaret açığındaki olumsuz seyrin orta vadede de devam etmesi muhtemel. Bununla birlikte, imalat sanayinde orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin ihracatında yılın ilk dokuz ayında kaydedilen artış dikkat çekiyor. Ancak bu artışa rağmen, yüksek teknolojili ürünlerin toplam imalat sanayii ihracatı içindeki payı halen sınırlı düzeylerde kalıyor" dedi.
İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 8.5'E YÜKSELDİ
Mevsim etkisinden arındırılmış verilerle işsizlik oranı ağustosta bir önceki aya göre 0.4 puan artarak yüzde 8.5, işsiz sayısı 168 bin kişi artarak 3 milyon 44 bin kişi oldu. TÜİK verilerine göre, bu dönemde istihdam 208 bin kişi artarak 32 milyon 829 bin kişi, istihdam oranı 0.3 puan artarak yüzde 49.4 oldu. Ağustosta bir önceki aya göre, mevsim etkisinden arındırılmış verilerle işgücüne katılma oranı 0.6 puan artışla yüzde 54, işgücü 376 bin kişi artarak 35 milyon 873 bin kişi düzeyinde gerçekleşti. 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı ise 0.8 puan artarak yüzde 16 oldu. Atıl işgücü oranı ağustosta bir önceki aya göre 0.1 puan artarak yüzde 29.7 düzeyinde gerçekleşti.
İşgücü verilerini değerlendiren TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Dr. Cahit Sönmez, TCMB'nin uyguladığı para politikalarının sonucunda işgücü piyasasının olumsuz etkilendiğini vurguladı. Tam bu noktada büyümede verimliliğin etkisinin ön plana çıkarılması gerektiğini belirten Sönmez, "Eğer zayıf kalıyorsa büyümenin gerilediği bir dönemde işgücü piyasası fazla etkileniyor. Örneğin ABD'de verimlilik etkisi yüksek olduğunda büyümenin kan kaybettiği dönemde işsizlik oranı oldukça makul seviyede artıyor. Bu da merkez bankalarına daha fazla hareket alanı açmasını sağlıyor. Bundan sonrasında TCMB'nin büyüme ile ödünleşmesi hafifledikçe işgücü piyasası da daha rahatlayacaktır" dedi.
"YAPISAL SORUNLAR ÖNE ÇIKTI"
Afyon Kocatepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Demirhan ise, son verilerin işgücü piyasasında yapısal sorunların öne çıktığını gösterdiğini vurgulayarak, bu çerçevede genç işsizlik ve atıl işsizlikle mücadeleye yönelik etkin politikaların yanı sıra kadınların işgücüne katılımını artırıcı uygulamaların hayata geçirilmesinin kritik önem taşıdığını dile getirdi. Demirhan, "Ağustos ayı verileri işgücüne katılımın arttığını gösteriyor. Bununla birlikte İşsizlerin işgücünden daha hızlı artması beraberinde dar tanımlı işsizlik oranının yüzde 8.5'e yükselmesine yol açmış. Geniş tanımlı işsizlik oranının yüzde 29.7 gibi oldukça yüksek bir seviyede gerçekleşmesi, işgücünün fiili kullanımındaki eksikliğin dar tanımlı işsizlik oranıyla tam olarak yansıtılamadığını gösteriyor. Atıl işsizlik oranındaki bu yükseklik, faktör verimliliğinde düşüklüğe yol açmakta ve ekonominin potansiyel üretim kapasitesinin tam anlamıyla değerlendirilemediğine işaret ediyor. Dolayısıyla, işgücü piyasasında yalnızca niceliksel değil, aynı zamanda niteliksel sorunların da derinleştiği söylenebilir. Yüzde 16'ya yükselen genç işsizlik oranı, genel işsizlik oranının neredeyse iki katı düzeyinde ve genç nüfusun istihdama entegrasyonu konusunda ciddi sorunlara işaret ediyor. Ayrıca kadın istihdam oranının görece düşük kalması da işgücü piyasasının temel yapısal sorunlarını pekiştiriyor" diye konuştu.
İSO TÜRKİYE İMALAT PMI GERİLEDİ
İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI eylülde 46.7'ye gerileyerek imalat sektörünün yavaşlamaya devam ettiğini gösterdi. Böylece faaliyet koşullarındaki bozulma eğilimi bir buçuk yıla ulaştı. Anket katılımcılarının geri dönüşleri, firmalar açısından zorlayıcı talep koşullarının sürdüğüne işaret etti. Bu durum, yeni siparişler ile ihracatın daha da yavaşlamasına yol açarak imalat sanayi üretiminde belirgin düşüşle sonuçlandı. Endeks ağustosta 47.3 düzeyindeydi.
Geçen hafta açıklanan verilerden bir diğeri ise ekonomik güven endeksi. TÜİK verilerine göre ekonomik güven endeksi Eylül'de bir önceki aya kıyasla yüzde 0.1 artarak 98 değerini aldı. Ekonomik güven endeksinin 100'den küçük olması genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği gösteriyor.
Prof. Dr. Erdal DEMİRHAN / Afyon Kocatepe Üniversitesi Öğretim Üyesi
"Tarım politikalarının gözden geçirilmesi zorunluluk haline geldi"
Eylülde tüketici fiyatlarında yüzde 3.23 oranındaki artış, enflasyonda yeniden hızlanmaya işaret ediyor. Aylık bazdaki gelişmelerde mevsimsel faktörlerin etkisiyle özellikle eğitim grubu öne çıkarken, gıda ve ulaştırma kalemleri de fiyat artışlarına önemli katkı sağlamış. Bu yılın başında yüzde 42.12 olan yıllık enflasyon oranının dokuz aylık süreçte yalnızca 9 puan civarında gerilediği görülüyor. Bu durum, yüksek enflasyonla mücadele eden bir ekonomi açısından yetersiz bir dezenflasyon performansına işaret ediyor. Çekirdek enflasyon tarafındaki artışı da dikkate aldığımızda mevcut eğilim, yılsonu enflasyon tahminlerinden uzaklaşılmakta olduğunu ortaya koyuyor. Reel sektörde yaşanan sorunlar da dikkate alındığında, son enflasyon verileri TCMB para politikası uygulamalarında manevra alanının daraldığını gösteriyor. 23 Ekim'de gerçekleştirilecek PPK toplantısında sınırlı bir faiz indirimine gidilmesi olasılığı öne çıkarken, kasım ayında toplantı yapılmayacağı dikkate alındığında bu kararın önemi artıyor. Bununla birlikte, son veriler para politikasının enflasyonu hedeflenen seviyelere indirmede giderek daha sınırlı bir etkiye sahip olduğuna işaret ediyor. Bu çerçevede, gıda enflasyonundaki olumsuz seyrin de dikkate alınarak tarım politikalarının gözden geçirilmesi bir zorunluluk haline geldi. Ayrıca, enflasyonla mücadelede para politikasını destekleyecek şekilde maliye politikasının daha etkin bir rol üstlenmesi gerekiyor.
Dr. Cahit SÖNMEZ / TOBB ETÜ Öğretim Üyesi
"250 baz puan faiz indirimi olasılığı zayıflamış görünüyor"
Enflasyon gerçekten tam bir sürpriz yapıp beklentilerin oldukça üzerinde geldi. 2024 Eylül verisi olan yüzde 2.97'yi aştığı için de yıllık bazda yönünü yukarı çevirmiş oldu. Her yıl olduğu gibi okulların açılması ve bazı konjonktürel nedenlerle aylık enflasyonda sıçrama oluyor. Ancak bu sefer dezenflasyonist sürecin sekteye uğraması söz konusu. Aynı zamanda enflasyonun, TCMB'nin son enflasyon raporunda yaptığı yılsonu tahminin üst bandı olan yüzde 29'a yakınsaması da zora girdi. TCMB Para Politikası Kurulu'nun 23 Ekim ve 11 Aralık olmak üzere iki toplantısı kaldı. Enflasyon hedeflemesi rejimine göre Kurul enflasyonu etkileyen faktörlerin gelecekte alacağı değerlere göre faiz kararı verecek. Dolayısıyla faiz indirimine devam edebilir ancak beklenen 250 baz puan indirim olasılığı zayıf kalabilir.
Eylülde dış ticaret açığı yüzde 33.4 arttı. İthalattaki artış ihracattan fazla olunca bu resim karşımıza çıkıyor. Enerji ve altının dış ticaret üzerindeki olumsuz etkisi devam ediyor. Bunun yanı sıra enflasyonla mücadelede uygulanan sıkı para politikası sonucu büyüme ile ödünleşme doğal olarak ara ve hammadde ithalatının gerilemesini sağladı ve cari açığın makul seviyelerde kalmasına katkı yaptı. TCMB'nin daha güvercin tona dönmesi büyümenin kısmen momentum kazanması dış ticaret açığının yükselmesinin önünü açabilir.
Hande ŞEKERCİ / İş Portföy Başekonomisti
"TCMB, faiz indirimlerinde daha temkinli kalabilir"
Eylül ayı enflasyon verisi, genel olarak gıda ve gıda dışı çekirdek kalemlerde inatçı fiyat artışları görülmesiyle enflasyon görünümünde genele yayılan ve dirençli bir tablo olduğunu düşündürüyor. Bundan sonra TCMB özellikle kısa vadede faiz indirimlerinde daha temkinli kalabilir. Ekim ayında Para Politikası Kurulu toplantısında pas geçilebilir. Ekim ayında TÜFE enflasyonunun aylık yüzde 2'nin üzerinde kalması olasılığı bulunuyor. Yılsonu enflasyonu bugünkü projeksiyonumuzda önceki yüzde 30.2'nin üzerine çıkarak yüzde 31 seviyelerinde görünüyor. Bu da yılsonu için yüzde 35 olan politika faizi beklentimizi yüzde 37.5 seviyesine güncellememize neden oldu. Merkez Bankası'nın ekim ayında sınırlı bir faiz indirimi yapma ihtimali bulunuyor. Bununla birlikte TCMB kalan faiz indirim alanını ekim ayı yerine öteleyerek aralık ayında değerlendirebilir. Kısa vadede konutlara doğal gaz ve elektrik zammının yapılmayacağı ile ilgili haber akışı enflasyon görünümüne olumlu yönde etki edebilecek unsurlar arasında yer alıyor. Yılsonunda yapılacak ücret artışları da 2026 yılı enflasyon görünümü için kritik olacak. 2026 yılında enflasyona dair hedef ve tahminlerin tutması açısından, yönetilen ve yönlendirilen fiyat artışları, Merkez Bankası'nın Enflasyon Raporu'nda yapacağı yönlendirme ve talep göstergelerini takip edeceğiz.
Hikmet BAYDAR / 3. Göz Danışmanlık CEO'su
"Gıda enflasyonuna çözüm bulunmazsa, yıl sonu hedefi tutmayabilir"
Enflasyon beklenenin çok üzerinde geldi. Bunda, özellikle eğitim ve gıdanın etkili olduğunu görüyoruz. Gıda ÜFE verisinde girdi maliyet artışı, aslında daha önce uyarı vermişti. Eğitimdeki artış ise ücret ayarlamalarıyla ilgili ve devamı olmayacaktır. Ancak gıda enflasyonuyla ilgili tedbir alınması gerekiyor. Yıllık bazda uzun zamandır ilk kez enflasyon yükseldi. Kur oynaklığı olmamasına rağmen girdi fiyatlarının artması detaylı incelenmelidir. Gıda enflasyonuyla çözüm bulunamazsa yıl sonu enflasyonu yüzde 30'un üzerinde kalır ve daha yeni açıklanan OVP'de yüzde 28.5 olan 2025 yılı sonu enflasyon hedefi bile tutmayabilir. Yıllık enflasyon yükselişe geçtiği için, TCMB 23 Ekim'deki Para Politikası Kurulu toplantısında faiz indirimini pas geçebilir. Enflasyon verisi öncesi beklentim 200 baz puanlık indirim şeklindeydi. Ekimde aylık enflasyon yüzde 2'nin altına düşerse, TCMB 11 Aralık'taki yılın son toplantısında faiz indirimine devam eder diye düşünüyorum. TCMB'nin aylık enflasyon düzeyi yüzde 1 bandına inene kadar faiz oranlarını yüksek tutmaya devam edeceğini öngörüyorum.