HÜLYA GENÇ SERTKAYA/ Büyüme ve enflasyon beklentilerin altında kaldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye ekonomisi yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 3.7 büyüdü. Uygulanan sıkı para politikasına rağmen dirençli görünümünü sürdüren Türkiye ekonomisi, kesintisiz büyüme sürecini 21 çeyreğe taşıdı. Türkiye ekonomisi bu performansıyla, verisi açıklanan OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen dördüncü, G-20 ülkeleri arasında beşinci oldu. 2025 yılı üçüncü çeyrekte mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) zincirlenmiş hacim endeksi bir önceki çeyreğe göre yüzde 1.1, takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi yıllık yüzde 3.4 artış gösterdi.
Üretim yöntemiyle GSYH tahmini, üçüncü çeyrekte cari fiyatlarla yıllık yüzde 41.6 artarak 17 trilyon 424 milyar 718 milyon lira oldu. GSYH'nin üçüncü çeyrek değeri cari fiyatlarla dolar bazında 432 milyar 880 milyon olarak gerçekleşti. Üçüncü çeyrekte GSYH dolar cinsinden yıllıklandırılmış olarak 1 trilyon 538 milyar dolar seviyesine çıktı. Yine üçüncü çeyrek itibarıyla yıllıklandırılmış kişi başı milli gelir ise yaklaşık 17 bin dolar oldu. Türkiye ekonomisi zincirlenmiş hacim endeksi olarak yılın ilk dokuz ayında yüzde 3.7, yılın üçüncü çeyreği itibarıyla son bir yıllık dönemde ise yüzde 3.6 büyüdü.
Öte yandan TÜİK, 2025 yılı birinci ve ikinci çeyrek dönemsel GSYH verilerinde yukarı yönlü güncellemeye gitti. Daha önce yüzde 2.3 olarak açıklanan ilk çeyrek büyümesi yüzde 2.5, 4.8 olarak açıklanan ikinci çeyrek büyümesi yüzde 4.9 olarak revize edildi.
İNŞAAT SEKTÖRÜ YÜZDE 13.9 BÜYÜDÜ
GSYH'yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde, yılın üçüncü çeyreğinde, hizmetler sektöründe canlılık sürerken, sanayi kısmi toparlandı, tarım sektörü ise sert daralmaya işaret etti. TÜİK verilerine göre; üçüncü çeyrekte yıllık bazda zincirlenmiş hacim endeksi olarak; inşaat yüzde 13.9, finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 10.8 büyüdü. Bu dönemde, bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 10.1, ürün üzerindeki vergiler eksi sübvansiyonlar yüzde 9.6, diğer hizmet faaliyetleri yüzde 7.1, sanayi sektörü yüzde 6.5, ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmetleri yüzde 6.3, gayrimenkul faaliyetleri yüzde 4.2 arttı. Zirai don ve kuraklık etkisiyle tarım sektörü bu dönemde yüzde 12.7 azaldı. Tarım sektörü, yılın ilk çeyreğinde yüzde 0.7, ikinci çeyreğinde yüzde 5.5 küçülmüştü.
HANEHALKI TÜKETİM HARCAMALARI YÜZDE 4.8 BÜYÜDÜ
Tüketimden büyümeye 3.3 puan katkı geldi. Yerleşik hanehalklarının nihai tüketim harcamaları üçüncü çeyrekte yıllık bazda zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 4.8 artış gösterdi. TÜİK verilerine göre, bu dönemde yerleşik ve yerleşik olmayan hanehalkının yurtiçi tüketimi ise yüzde 4.1 arttı. Devletin nihai tüketim harcamaları ise 2025'in üçüncü çeyreğinde yıllık yüzde 0.8 ile sınırlı artış gösterdi.
TÜİK verilerine göre gayrisafi sabit sermaye oluşumu (yatırımlar) üçüncü çeyrekte yıllık bazda yüzde 11.7 artış gösterdi. Yatırımların büyümeye katkısı 2.80 puan oldu. Yatırımların sermaye sınıflamasına bakıldığında, yılın üçüncü çeyreğinde yıllık bazda üretilmiş mali olmayan aktifler yüzde 11.7, inşaat yüzde 13.3, diğer aktifler yüzde 5.1 arttı. Makine ve teçhizat yatırımlarında güçlü büyüme eğilimi devam etti. Yılın üçüncü çeyreğinde makine ve teçhizat yatırımları yıllık yüzde 11.3 arttı. Makine ve teçhizat yatırımları, ikinci çeyrekte yüzde 9.6 artış göstermişti.
NET DIŞ DENGEDEN BÜYÜMEYE NEGATİF ETKİ
Mal ve hizmet ihracatı, 2025 yılının üçüncü çeyreğinde yıllık yüzde 0.7 azalırken ithalatı yüzde 4.3 arttı. Net dış dengenin büyümeye aşağı yönlü etkisi yüzde eksi 1 puan oldu. Sanayideki üretim artışının önemli bir bölümü stoklara gittiği için stok değişimi büyümeyi 1.5 puan aşağı çekti.
İşgücü ödemeleri, 2025'in üçüncü çeyreğinde yıllık yüzde 41.1 arttı. Net işletme artığı/karma geliri yüzde 43.5 artış gösterdi. İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 35 iken, bu oran 2025'te yüzde 35 oldu.
2026-2028 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program'da 2025 yılı sonu büyüme hedefi yüzde 4'ten yüzde 3.3'e çekilmişti. Yeni OVP'de; daha önce yüzde 4.5 olarak belirlenen 2026 yılı sonu büyüme hedefi yüzde 3.8 olarak güncellendi.
Bu arada, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Türkiye ekonomisine ilişkin 2025 ve 2026 için yüzde 3.2 olan büyüme öngörüsünü eylüldeki tahminlerine göre yukarı yönlü revize etti. OECD'nin tahminlerine göre, Türkiye ekonomisi bu yıl yüzde 3.6, 2026'da yüzde 3.4 büyüyecek.
"2026'DA BÜYÜMENİN DAHA OLUMLU OLMASINI BEKLİYORUZ"
Büyüme verilerinin ardından hükümet temsilcilerinden "dengeli büyüme" yorumları geldi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, üçüncü çeyrek verilerinin, dengeli büyüme modeline uygun olarak ekonominin dirençli yapısını ve sürdürülebilir büyüme patikasındaki kararlılığını ortaya koyduğunu kaydetti.
Yılmaz, "Yılın son çeyreğinde dışsal koşulların talep üzerinde oluşturduğu geçici ivmenin ortadan kalkmasıyla birlikte büyüme kompozisyonunda dengeli seyrin daha da belirginleşmesi bekleniyor. Bu doğrultuda dezenflasyon sürecinin kesintisiz sürmesini sağlayan, yatırımı, üretimi ve ihracatı artırmayı odak belirleyen politikalarımız kararlı şekilde uygulanmaya devam edilecektir" ifadelerini kullandı.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, büyümenin dengeli seyrettiğini vurguladı. Çıktı açığının dezenflasyonu desteklediğini dile getiren Şimşek, "Cari açık sürdürülebilir seviyede. Üretimi zayıf seyreden sektörlere yönelik desteklerimiz artarak devam edecek. 2026 yılında büyümenin daha olumlu olmasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
ENFLASYON SON DÖRT YILIN EN DÜŞÜK SEVİYESİNDE
Enflasyon kasımda beklentilerin altında gerçekleşti. Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) kasımda aylık yüzde 0.87 artışla son 2.5 yılın, bir önceki aya göre 1.80 puan azalan yıllık tüketici enflasyonu ise yüzde 31.07 ile son dört yılın en düşük seviyesini gördü. TÜFE'deki değişim 11 aylık dönemde yüzde 29.74, 12 aylık ortalamalara göre yüzde 35.91 düzeyinde gerçekleşti. Böylece, aralık ayında kira sözleşmelerinde yapılabilecek tavan zam oranı yüzde 35.91 oldu. Enflasyon verisinin ardından memur ve emeklinin aylıklarına 2026 Ocak'ta yapılacak artışta baz alınacak beş aylık enflasyon farkı belli oldu. Buna göre, beş ayda SGK ve Bağ-Kur emeklileri için yüzde 11.20, toplu sözleşme zammının eklenmesiyle birlikte memur ve emeklisine ise yüzde 17.55 zam imkanı oluştu. Memur ve emeklinin 2026 Ocak zammı için gözler 5 Ocak'ta açıklanacak aralık ayı enflasyon verisine çevrildi.
Bu arada TÜİK verilerine göre, yurt içi üretici fiyat endeksi kasımda aylık yüzde 0.84, yıllık yüzde 27.23 arttı.
KASIMDA GIDA ENFLASYONU GERİLEDİ
En yüksek ağırlığa sahip üç ana harcama grubunun yıllık değişimleri; gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 27.44 artış, ulaştırmada yüzde 29.23 artış ve konutta yüzde 49.92 artış olarak gerçekleşti. İlgili ana grupların yıllık değişime olan etkileri ise gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 6.83, ulaştırmada yüzde 4.55 ve konutta yüzde 7.57 oldu. Aylık değişimler ise; gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 0.69 azalış, ulaştırmada yüzde 1.78 artış ve konutta yüzde 1.70 artış olarak gerçekleşti. Ana grupların aylık değişime olan etkileri ise gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 0.17,
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, son 2.5 yılın en düşük aylık enflasyonunun gerçekleştiğini vurgulayarak, ağustos-ekim aylarında uzun dönem ortalamasının oldukça üzerinde gerçekleşen gıda enflasyonunun kasımda normalleştiğini vurguladı. Şimşek, aylık enflasyondaki ılımlı seyrin aralıkta da devam etmesini beklediklerini kaydetti.
Şimşek, yaptığı bir açıklamada ise Kasım itibarıyla enflasyonu yüzde 31 civarına indirdiklerine işaret ederek, yılın da muhtemelen bu seviyede bitirileceğini ifade etti.
233 baz puana gerileyen Türkiye'nin risk primine ilişkin de açıklamalarda bulunan Şimşek, "Risk primimiz (CDS) 2018 Mayıs'tan sonraki en düşük seviyesine geriledi. Uyguladığımız program sayesinde güçlenen finansal istikrar bu iyileşmede etkili olurken dış finansman maliyetlerimiz de önemli ölçüde azaldı" ifadelerini kullandı.
KASIM AYI İHRACATI 22.7 MİLYAR DOLAR
Geçen hafta, kasım ayı geçici dış ticaret verileri de açıklandı. Ticaret Bakanlığı verilerine göre, kasımda Türkiye'nin ihracatı yıllık yüzde 2.2 artışla 22.7 milyar dolar, ithalatı yüzde 2.6 artışla 30 milyar 523 milyon dolar olurken, dış ticaret dengesi yüzde 4 artışla 7.8 milyar dolar açık verdi. Ocak-kasım döneminde yıllık bazda ihracat yüzde 3.7 artışla 247.2 milyar dolar, ithalat yüzde 5.7 artışla 329.7 milyar dolar, dış ticaret açığı yüzde 12.4 artışla 82.5 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise kasımda yüzde 74.4, 11 aylık dönemde yüzde 75 oldu. Son 12 aylık yıllıklandırılmış ihracat ise yıllık yüzde 3.6 artışla 270 milyar 593 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti.
En çok ihracat yapan sektörler sıralamasında yıllık bazda yüzde 15.8 artan otomotiv sektörü 3.8 milyar dolarla kasımda da liderliğini korudu. Kimyevi maddeler 2.4 milyar dolarla ikinci, elektrik-elektronik 1.5 milyar dolarla üçüncü sırada yer aldı.
Prof. Dr. Mevlüt TATLIYER / Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi
"İç talep ağırlıklı büyüme, dezenflasyon açısından baskı yaratıyor"
"Üçüncü çeyrekte ekonomik büyümenin mevcut dezenflasyon süreci dikkate alındığında görece güçlü gerçekleştiğini görüyoruz. Tarım sektöründe don ve kuraklık gibi arz şoklarına bağlı olarak yaşanan ciddi daralma bu çeyrekte de devam etti. İnşaat sektörü ise deprem bölgesindeki imar faaliyetlerine bağlı olarak güçlü kalmayı sürdürdü. Sanayi ve hizmetler sektöründe ise görece ılımlı düzeyde bir büyüme gerçekleştiğini görüyoruz. Harcama yönünden bakıldığında ise çeyreklik bazda iç talebin stok değişimi nedeniyle kısmi düzeyde daraldığı görülüyor. Stok değişimi dışarda bırakıldığında iç talepte önemli bir artış bulunuyor. Burada hem özel tüketim hem de yatırım harcamalarında önemli artışlar görülüyor. İç talep ağırlıklı büyümenin dezenflasyon açısından baskı yaratmaya devam ettiğini ve çıktı açığının enflasyonist düzeyde kaldığını söyleyebiliriz. Kasım'da aylık enflasyon beklentilerin altında kalarak yüzde 0.87 gelse de mevsimsellik faktörünün daha yüksek bir enflasyon oranı ima ettiğini ve enflasyonda ana eğilimin halen yüzde 2 ile görece yüksek olduğunu söylemek gerekir. Enflasyon hususunda yeni yılla birlikte yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki artış ve asgari ücrete yapılacak zam düzeyinin enflasyon beklentileri üzerinde önemli etkileri olacağını söyleyebiliriz. Yine, firmaların yeni yılda nasıl bir fiyatlama davranışına sahip olacağı önemli bir soru işareti. 11 Aralık'taki toplantıda TCMB'nin politika faiz oranında 100-150 baz puanlık bir indirime gitmesi beklenebilir. Dezenflasyonda görülen yavaşlama ve enflasyon beklentilerindeki düşüşün istenilen düzeylerde olmaması enflasyon oranında hedeflerin 2026'da tutturulamaması riskini artırıyor. Bundan sonraki süreçte enflasyonda önemli düzeyde bir düşüş yaşanıp yaşanmayacağı noktasında ise yeni yılın ilk aylarının belirleyici olacağı söylenebilir."
Doç. Dr. Filiz ERYILMAZ / Alb Yatırım Baş Ekonomisti
"Son birkaç çeyrektir büyümenin ana kaynağı yurtiçi talep"
"Türkiye ekonomisi yıllık bazda yüzde 3.7 ile yüzde 4.2 olan beklentilerin altında büyüdü. Çeyreklik bazda yüzde 1.1'lik büyüme performansı ise 0.6-0.8 arasındaki beklentileri aştı. Üçüncü çeyrekte yüzde 12.7 daralan tarım sektörünü dışlayarak büyüme verilerine baktığımızda, ekonominin üçüncü çeyrekte yüzde 5.6 büyüdüğünü, çeyreklik bazda büyümenin yüzde 1.5 olduğunu, büyümenin tarım dışındaki bütün sektörlere yayıldığını görüyorum. Bu tabloda, talep koşullarının enflasyonist olduğunu görülüyor. Tarım sektörü dışlandığında, enflasyonla mücadele eden bir ülkeye göre hala görece güçlü bir büyüme olduğunu söylemek mümkün. Tarım sektöründeki daralma, 'kuraklık, don kaynaklı gıda enflasyonunun' da bundan sonraki süreçte kolay kolay düşmeyeceğinin bir habercisi. Talep yönünden baktığımızda tüketim hızı çeyrekten çeyreğe yavaşlasa da, büyümeye katkı veriyor. Son birkaç çeyrektir büyümenin ana kaynağının yurtiçi talep olduğunu, dış talepten beklenen katkının görülemediğini görüyoruz. Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 3.6, 2027'de ise yüzde 4 büyüyeceğini öngörüyorum. Enflasyon kasımda hem yıllık hem aylık bazda beklentilerin oldukça altında geldi. Son dönemde enflasyonu yukarı çeken gıda enflasyonunda düşüş var. Kira enflasyonu da kasımda yüzde 2.5'a gerilemiş. Dezenflasyonist süreçte belirgin bir hızlanma var. Muhtemelen aralıkta da bu ivme devam edecek. Buna rağmen TCMB'nin temkinli modda gitmesi gerekir. TCMB'nin 11 Aralık'taki Para Politikası Kurulu toplantısında 150 baz puan indirime giderek, yüzde 39.5 olan politika faizini yüzde 38'e çekmesini bekliyorum. Enflasyon öngörüm ise aralıkta aylık yüzde 0.5-0.8, yıllık yüzde 30.5-30.8 aralığında. 2027 yılı sonu enflasyon beklentim yüzde 23, politika faizi beklentim ise yüzde 28-29 aralığında."
Ayşe ÖZDEN / Aks Araştırma Kurucusu ve Baş Ekonomisti
"Hizmet enflasyonunda yapışkanlık sürüyor"
"İç talep 4.6 puanlık katkıyla büyümenin neredeyse tamamını sırtlarken, dış talep -1 puanla büyümeyi aşağı çekmeye devam etti. Tüketim malları ithalatının ilk 10 ayda yüzde 10.5 artması, yüksek reel faiz ortamına rağmen iç talebin esnekliğini koruduğunu gösteriyor. Bu yapı kısa vadede büyümeyi desteklese de, enflasyon görünümünü baskılayan temel unsurlardan biri olarak öne çıkıyor. Yatırımlar tarafında inşaatın yüzde 14 büyüme ile yeniden güç kazandığı, buna karşılık tarımın don kaynaklı arz şoku nedeniyle yüzde 12.7 daraldığı görülüyor. Bu ayrışma yalnızca büyüme üzerinde değil, gıda fiyatlarında yukarı yönlü risklerin kalıcılığı açısından da kritik önem taşıyor. Bu çerçevede yıl sonunda büyümenin yüzde 3.5, gelecek yıl ise yüzde 4 seviyesinde gerçekleşmesini öngörüyorum.
Kasımda enflasyonun beklentilerin oldukça altında yüzde 0.87 artması ve yıllık oranın yüzde 31.07'ye gerilemesi, uzun süredir 'özlediğimiz' bir tabloyu sundu. Bu düşüşte özellikle iki unsur öne çıkıyor: giyim grubunda talebin zayıflamasıyla erken başlayan indirimler ve gıda fiyatlarındaki belirgin gevşeme. Diğer taraftan, yıllık bazda en yüksek artışın yine eğitim ve kira kalemlerinde gerçekleşmesi, hizmet enflasyonundaki yapışkanlığın sürdüğünü gösteriyor. Bu olumlu eğilimin aralıkta da sürmesini, aylık enflasyonun yine yüzde 1'in altında kalmasını ve yıl sonu enflasyonunun yüzde 31 seviyelerinde gerçekleşmesini bekliyorum. Kasım verisi teknik olarak 150 baz puanlık bir indirim için alan yaratmış olsa bile, TCMB'nin 100 baz puanlık daha ölçülü bir indirimi tercih etmesinin çok daha doğru olacağı kanaatindeyim. Böyle bir karar, dezenflasyon sürecinin kredibilitesini artırırken, iç talepte istenmeyen bir hızlanmayı da önleyecektir."