HÜLYA GENÇ SERTKAYA / Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yılın son Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihalesi faiz oranını 150 baz puan indirerek yüzde 39.5'ten yüzde 38'e çekti. TCMB, ayrıca Merkez Bankası gecelik vadede borç verme faiz oranını yüzde 42.5'ten yüzde 41'e, gecelik vadede borçlanma faiz oranını ise yüzde 38'den yüzde 36.5'e indirdi. Son dört toplantıda politika faizinde 800 baz puanlık indirime giden TCMB, 2026 yılının ilk toplantısını 22 Ocak'ta yapacak. Faiz kararı sonrasında yayımladığı metinde, kasım ayında tüketici enflasyonunun gıda fiyatlarındaki gelişmelerle beklenenden düşük gerçekleştiğine dikkat çeken TCMB, enflasyonun ana eğiliminin eylül ayındaki artıştan sonra ekim ve kasım aylarında bir miktar gerilediğine işaret etti. Üçüncü çeyrekte dönemlik büyümenin öngörülenden yüksek gerçekleştiğini vurgulayan TCMB, son çeyreğe ilişkin öncü göstergelerin talep koşullarının dezenflasyon sürecine verdiği desteğin sürdüğüne işaret ettiğini kaydetti. TCMB, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının iyileşme işaretleri göstermekle birlikte dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ettiğinin altını çizdi.
Fiyat istikrarı sağlanana kadar sürdürülecek sıkı para politikası duruşunun talep, kur ve beklenti kanalları üzerinden dezenflasyon sürecini güçlendireceğine dikkat çeken TCMB, politika faizine ilişkin atılacak adımların; enflasyon gerçekleşmeleri, ana eğilimi ve beklentiler göz önünde bulundurularak ara hedeflerle uyumlu biçimde dezenflasyonun gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleneceğini kaydetti. Adımların büyüklüğünün, enflasyon görünümü odaklı, toplantı bazlı ve ihtiyatlı bir yaklaşımla gözden geçirildiğini dile getiren TCMB, enflasyon görünümünün ara hedeflerden belirgin bir biçimde ayrışması durumunda, para politikası duruşunun sıkılaştırılacağını kaydetti.
SANAYİ ÜRETİMİ YILLIK YÜZDE 2.2 ARTTI
Büyümenin öncü göstergelerinden sanayi üretimi sermaye malı ve yüksek teknoloji sektörlerinin katkısıyla yıllık bazda büyürken, aylık bazda daraldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, kasımda sanayi üretimi ara malında aylık yüzde 0.6 azaldı, yıllık yüzde 2.6 arttı. Sermaye malında ise aylık yüzde 2.3 azalış, yıllık yüzde 12.2 artış yaşandı. Yüksek teknoloji sanayi üretimi kasımda aylık yüzde 7.8 gerilerken, yıllık yüzde 27.5 arttı.
Geçen hafta ciro endeksi ve ticaret satış hacim endeksleri de açıklandı. TÜİK verilerine göre, sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplamında ciro endeksi, ekimde yıllık yüzde 35.4, aylık yüzde 0.6 arttı. Toplam cironun alt detaylarına bakıldığında; 2025 Ekim'de aylık sanayi sektörü ciro endeksi yüzde 0.8, inşaat ciro endeksi yüzde 1.4, hizmet ciro endeksi yüzde 3.8 arttı, ticaret ciro endeksi yüzde 0.4 azaldı.
Ticaret satış hacim endeksi ekimde aylık yüzde 3.6 azalırken, yıllık yüzde 7.4 artış gösterdi. Perakende satış hacmi ise aylık yüzde 0.2, yıllık yüzde 15 artış gösterdi.
KASIMDA EN ÇOK MEVDUAT FAİZİ KAZANDIRDI
Kasımda en yüksek reel getiri yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde yüzde 2.21, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde ise yüzde 2.18 oranlarıyla brüt mevduat faizinde gerçekleşti. TÜİK verilerine göre, kasım ayının kazandıran diğer yatırım araçları devlet iç borçlanma senetleri (DİBS), BIST 100 endeksi ve dolar oldu. Kasımda en çok kaybettiren finansal yatırım aracı ise euro olarak kaydedildi. Euro'yu külçe altın izledi. Üç aylık, altı aylık ve yıllık değerlendirmede külçe altın yatırımcısına en yüksek reel getiriyi sağlayan yatırım aracı olarak kayda girdi. Üç aylık ve yıllık değerlendirmede BIST 100 endeksi, altı aylık değerlendirmede dolar en çok kaybettiren finansal yatırım aracı oldu.
YENİLİKÇİ GİRİŞİMLERİN ORANI YÜZDE 39.6
TÜİK'in yenilik araştırması sonuçlarına göre çalışan sayısı 10 ve daha fazla olan girişimlerin yüzde 39.6'sı, 2022-2024 yıllarını kapsayan üç yıllık dönemde yenilik faaliyetinde bulundu. Bir önceki referans dönemde (2020-2022) bu oran yüzde 39.8 olarak hesaplandı. Çalışan sayısı 10-49 olan girişimlerin yüzde 36.6'sı, 50-249 çalışanı olan girişimlerin yüzde 49.6'sı, 250 ve daha fazla çalışanı olan girişimlerin ise yüzde 69.3'ü piyasaya yeni ya da önemli ölçüde iyileştirilmiş bir ürün (mal ya da hizmet) sunmaya veya iş süreci yeniliği uygulamaya yönelik çalışmalarda bulundu. Sanayi sektöründe yenilik faaliyetlerinde bulunan girişimlerin oranı yüzde 42.1 iken; hizmet sektöründe yüzde 36.9 oldu. 2024 yenilik araştırması sonuçlarına göre, ürün yenilikçisi girişimlerin yüzde 85.1 ürünlerini rakiplerinden önce pazara sundu. Girişimler en fazla mal üretme veya hizmet sağlama yöntemlerinde yenilik uyguladı. Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin yüzde 25.6'sı çeşitli kaynaklardan finansal destek aldı. Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin yüzde 40.4'ü diğer girişim, kişi veya kuruluşlar ile iş birliği yaptı.
GSYH'DEN EN YÜKSEK PAYI İSTANBUL ALDI
TÜİK geçen hafta il bazında gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) 2024 verilerini de açıkladı. İl düzeyinde cari fiyatlarla GSYH hesaplamalarına göre; 2024'te İstanbul 13 trilyon 10 milyar 693 milyon lira ile en yüksek GSYH'ye ulaştı ve toplam GSYH'den yüzde 29.2 pay aldı. İstanbul'u, 4 trilyon 672 milyar 844 milyon lira ve yüzde 10.5 pay ile Ankara, 2 trilyon 562 milyar 758 milyon TL ve yüzde 5.7 pay ile İzmir izledi. İl düzeyinde GSYH hesaplarında son üç sırada 41 milyar 875 milyon lira ile Gümüşhane, 35 milyar 502 milyon lira ile Ardahan ve 28 milyar 137 milyon lira ile Bayburt yer aldı. GSYH'den en yüksek payı alan ilk beş il, 2024 yılında toplam GSYH'nin yüzde 53'ünü oluşturdu. Kişi başına GSYH'de 2024 yılında, İstanbul 802 bin 669 lira ile ilk sırada yer aldı. İstanbul'u 788 bin 873 lira ile Kocaeli ve 788 bin 859 lira ile Ankara izledi. İl düzeyinde kişi başına GSYH hesaplamalarında, 203 bin 49 lira ile Van, 194 bin 660 lira ile Ağrı ve 188 bin 144 lira ile Şanlıurfa son üç sırada yer aldı. Kişi başına GSYH, 2024 yılında 11 ilde Türkiye ortalamasının üzerinde gerçekleşti.
ENFLASYON HESABINDA DEĞİŞİKLİK
TÜİK, Avrupa Komisyonu kararları gereğince 2026 yılında enflasyon hesaplama sisteminde değişikliğe gidecek. 2026 Ocak ayından itibaren "2003=100" olan TÜFE temel yılı "2025=100" olarak değiştirilecek. Söz konusu değişikliği ilk olarak 30 Ekim'de duyuran TÜİK, geçtiğimiz günlerde de bilgilendirme toplantısı yaptı. Yeni yılda TÜFE ağırlık yapısı, Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) tarafından belirlenen metodolojik dönüşümün bir parçası olarak, ulusal hesaplar verilerinin birincil kaynak kabul edildiği yapıya geçecek. Yeni TÜFE serisinde ise grup düzeyindeki ağırlıklar, hanehalkı tüketim eğilimlerini daha kapsamlı ve güncel biçimde yansıtan ulusal hesaplar hanehalkı nihai tüketim harcamaları verilerinden elde edilecek. Alt düzey ağırlıklar ise hanehalkı bütçe anketi ile belirlenmeye devam edecek. "2003=100" baz yılından, "2025=100" baz yılına geçiş endeksinin seviyesi, 2025 yılının ortalama endeksine göre normalize edilecek. Aylık ve yıllık değişim oranları, aynı kalacak. Endeks ana harcama grubu 13'e çıkacak. Kişisel bakım, sosyal koruma, çeşitli mal ve hizmetler ana harcama grubu olarak ikiye ayrılacak. Sigorta ve finansal hizmetler, yeni harcama grubu olarak enflasyon hesaplamasında yer alacak. Vergi, üretim ve satış istatistikleri gibi çok kaynaklı veri setleri sayesinde, kayıt dışı tüketim kalemleri de toplam harcamalara yansıtılacak.
"ENFLASYON ORANLARI ÜZERİNDE ETKİLİ OLACAK"
Afyon Kocatepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Demirhan, 2026 Ocak ayından itibaren TÜFE hesaplamasında devreye girecek teknik değişikliklere ilişkin yaptığı değerlendirmede, özellikle harcama gruplarının sepetteki ağırlıklarının ulusal hesaplar üzerinden belirlenecek olmasının, 2026'da açıklanacak enflasyon oranları üzerinde doğrudan etkili olacağını kaydetti. Bu nedenle, harcama gruplarına verilecek yeni ağırlıkların hangi düzeylerde oluşacağının kritik önem taşıdığını vurgulayan Demirhan, "Ağırlıklardaki değişikliğin enflasyona yansıması ise, ilgili harcama grubundaki fiyat artış hızına bağlı olacak. Konut kaleminin ağırlığının düşmesi ve bu gruptaki fiyat artışlarının diğer harcama gruplarına kıyasla daha yüksek seyretmesi halinde, konutun manşet enflasyona katkısı azalacak; özellikle ağırlığı artan kalemlerdeki fiyat artışları görece sınırlı kalırsa, bu durum toplam enflasyon oranının daha düşük açıklanmasına yol açabilecektir. Buna karşılık, sepette ağırlığı artan internet, iletişim gibi kalemlerdeki fiyat artışlarının boyutu da 2026 enflasyonunun seyrini şekillendiren önemli unsurlardan biri olacak" dedi.
YIL SONU ENFLASYON BEKLENTİSİ YÜZDE 31.17
Aralık'ta tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentileri yüzde 1.08 oldu. TCMB'nin reel sektör ve finansal sektör temsilcilerinden oluşan 65 katılımcı tarafından yanıtlanan piyasa katılımcıları anketine göre, piyasa katılımcılarının 2026 yılı Ocak ayı enflasyon beklentileri ise yüzde 3.44 olarak gerçekleşti. 2025 yılı sonu TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 32.20 iken, bu anket döneminde yüzde 31.17'ye geriledi. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi ise yüzde 23.35 olarak tahmin edildi. Katılımcıların 2025 yılı sonu döviz kuru (dolar/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 43.42 lira iken, bu anket döneminde 43.06 lira oldu. Bir önceki ay 50,62 lira 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise, bu anket döneminde 51,08 lira olarak gerçekleşti. Katılımcıların GSYH 2025 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 3.4 iken, bu anket döneminde yüzde 3.5 oldu. GSYH 2026 yılı büyüme beklentisi ise yüzde 3.8'ten yüzde 3.9'a olarak gerçekleşti.
CARİ İŞLEMLER DENGESİ DÖRT AYDIR FAZLA VERİYOR
Ekim ayında cari işlemler hesabı 457 milyon dolar fazla kaydetti. TCMB verilerine göre, cari işlemler dengesi temmuzda 1.7 milyar dolar, ağustosta 5.4 milyar dolar, eylülde 1.08 milyar dolar fazla vermişti. Ekimde altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı ise 7 milyar 28 milyon dolar fazla kaydetti. Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 5 milyar 963 milyon dolar olarak gerçekleşti. Cari denge ocak-ekim döneminde yıllık yüzde 396 artışla 14 milyar 543 milyon dolar açık verirken, yıllıklandırılmış cari açık bir önceki aya göre 1.79 milyar dolar artışla 22 milyar 20 milyon dolar oldu. Orta Vadeli Program'da 2025 yılı sonu için cari açık hedefi 22.6 milyar dolar, 2026 yılı sonu için 22.3 milyar dolar olarak belirlenmişti. Piyasa katılımcıları anketinde, katılımcıların cari açık beklentisi 2025 yılı için 21.3 milyar dolar, 2026 yılı için 25.2 milyar dolar oldu.
Ekimde doğrudan yatırımlar kaynaklı 838 milyon dolar net çıkış olurken, portföy yatırımları 1 milyar 23 milyon dolar net çıkış kaydetti. Resmi rezervlerde ekimde 1.6 milyar dolar, 10 aylık dönemde 13.1 milyar dolar net azalış oldu. Net hata noksan kaleminde ise ekimde 3.15 milyar dolar, 10 aylık dönemde 15.6 milyar dolar para çıkışı yaşandı.
"TOPTAN TİCARETTE DARALMA ÖNEMLİ BİR YAVAŞLAMA SİNYALİ"
3. Göz Danışmanlık CEO'su Hikmet Baydar, sanayi üretimi artış hızının 2025 Ekim'de yıllık bazda yüzde 3'ten yüzde 2.2'ye gerilediğine dikkat çekerek, "Aylık bazda yüzde 0.8 azalma söz konusu. İmalat sanayinde aylık düşüş yüzde 0.9 civarında. İç talebi daraltıcı politikalarla beraber global piyasalarda da ticaretin çok dinamik olmaması üretimin yavaşlamasına ve azalmasına sebep oluyor. Dış talepteki durgunluğu iç talebi canlandırarak aşmalıyız. Aksi halde kapasite kullanım oranlarının daha da düşmesi ve bu nedenle de rekabette daha da zorlanmamız söz konusu olabilir. Ekim ayı ticaret satış hacmi endeksine göre fiyat değişkenliğinden arındırılmış olarak, yıllık bazda toptan ticaret satış hacminin yüzde 3.8 arttığını görüyoruz. Yıllık bazda reel anlamda bu artış geçen ay yıllık bazda ticaret satış hacmi yüzde 11.1 civarındaydı ve yüzde 7.4e düştü. Aylık bazda ticaret hacmini yüzde 3.6 azalması da uygulanan sıkı para politikasının yansıması olabilir. Özellikle toptan ticaretin aylık bazda yüzde 6.1 azalması önemli bir yavaşlama sinyali olup sıkı para politikasında bir miktar gevşeme gerekliliğini de bize gösteriyor diye düşünüyoruz. Ekim ayında toplam ciro yıllık bazda yüzde 35.4 arttı. Ancak bu rakam mal ve hizmet fatura tutarlarını baz alınarak hazırlandığı için içerisinde fiyat artışlarını da barındırıyor. O nedenle reel bir yükselişi ifade etmiyor. Enflasyonun yıllık bazda yüzde 32.87 olduğu ekim ayına göre çok ufak bir reel artışı bize gösteriyor. Kaldı ki bir önceki ayın verisinde artış yıllık bazda yüzde 38.1 idi. Böylece yıllık artış hızında önemli bir düşüş gerçekleşti. O yüzden aylık bazda baktığımızda ticaret ciro endeksindeki yüzde 0.4 düşüş ticaret endeksi verisine paralel bir yavaşlama sinyali veriyor" dedi.
Hikmet BAYDAR / 3. Göz Danışmanlık CEO'su
"Kredi faizlerindeki düşüşü daha çok 2026 Şubat'ta görürüz"
Enflasyonda beklenmedik düşüş, TCMB'nin elini rahatlattı. TCMB faizleri beklediğimiz gibi 150 baz puan indirdi. Gelecek ayda da enflasyonda Kasım ayı gibi düşük gelirse TCMB aynı şekilde faiz indirimlerine devam eder. Çünkü hala reel faizler çok yüksek. TCMB faiz indirimlerinin kısa vadeli mevduata yansıması, yıl sonu mevduat toplama yarışı nedeniyle sınırlı olacaktır. Kredilerde ise oranlar, düşecek enflasyonla, likidite, hedefler ve karşılıklarla alakalı olduğundan şimdilik ciddi bir etkisinin olmasını beklemiyoruz. Kredi faizlerinde düşüşü daha çok şubat ayında görebiliriz. Cari denge, ekimde 400 milyon dolar civarında olan piyasa beklentilerinin üzerinde bir gerçekleşmeyle 457 milyon dolar fazla verdi. Böylece üst üste 4 aydır cari denge fazla vermiş oldu. Özellikle altın ve enerji hariç 7 milyar dolardan fazla verilmesi sorunun nerede olduğunu bize gösteriyor. Enerjide kendine yeten bir Türkiye'nin cari işlemler fazlası vermesi çok kolay olacaktır. Yıllık bazda baktığımızda 5.2 milyar dolar doğrudan yatırım girişi olduğunu, kredilerde 26.9 milyar dolarlık bir giriş olduğunu görüyoruz. Portföy yatırımlarının ise sadece yıllık bazda 0.2 milyar dolar olması borsanın dolar bazında neden yükselemediğinin de bir açıklaması olarak karşımıza çıkıyor.
Hande ŞEKERCİ / İş Portföy Baş Ekonomisti
"2026'da politika faizi yılı yüzde 27 seviyelerinde bitirebilir"
Merkez Bankası'nın 150 baz puan faiz indirimi beklentimiz ile uyumlu. Son dönemde rezerv birikiminin güçlü olması ve kasım ayı enflasyonunun ılımlı kalmasının, ekimdeki 1 puan faiz indiminin ardından adımların biraz açılmasını sağladığını düşünüyoruz. Aralık ayında da ılımlı bir TÜFE bekliyoruz. Bundan sonra piyasa ücret artışlarını ve ocak enflasyonunu takip edecektir. Faiz indirimi adımlarının seyri de bunlara göre şekillenir. 2026'da politika faizi yılı yüzde 27 seviyelerinde, enflasyon da yüzde 23'te bitirebilir. Şubat başında geniş kapsamlı TÜFE revizyonu ve baz yıl değişikliği göreceğiz. Konut grubunun sepet içindeki ağırlığı azalıp, giyim ağırlığı artabilir. Değişiklik diğer AB ülkeleri ile birlikte yapılıyor. Yeni endeks, mal ve hizmet ayrımının daha güçlü yapılacak olmasıyla piyasanın ileriye dönük beklentileri için daha iyi bir gösterge olacak diye düşünüyoruz.
Prof. Dr. Erdal DEMİRHAN / Afyon Kocatepe Üniversitesi Öğretim Üyesi
"Enflasyonun seyri faiz kararlarında belirleyici olmaya devam edecek"
Son PPK toplantısında beklentilere paralel olarak politika faizi 150 baz puan indirilerek yüzde 38 seviyesine çekildi. Son iki aya ilişkin enflasyon verileri, politika faizinde aşağı yönlü bir adım geleceğine zaten işaret ediyordu. Karar metninde de, enflasyon oranındaki aylık gerilemelerin ve talep koşullarının enflasyondaki düşüşü desteklediği özellikle vurgulandı. 2026 yılında enflasyonun seyri, faiz kararlarında belirleyici olmaya devam edecek. Enflasyondaki gerilemeye bağlı olarak politika faizindeki indirimlerin sürmesini ve diğer yandan 2026'da enflasyonun düşüş hızının yavaşlayacağı ve enflasyon yapışkanlığının daha belirgin hale geleceğini öngörüyorum. Bilindiği üzere TCMB'nin 2026 yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 16 düzeyinde. Büyük olasılıkla bu tahmin 2026 yılı içinde yukarı yönlü revize edilecektir. Bu muhtemel revizyon ve enflasyon beklentilerinin görece yüksek düzeyde kalması, önümüzdeki yıl TCMB'nin faiz indirimlerinde daha temkinli ve kademeli bir yaklaşım benimsemesine neden olacaktır.
Dinçer KURT / Ahlatcı Portföy Araştırma Analisti
"Altında dengeli bir yükseliş bekliyoruz"
2025'te finansal yatırım araçlarının kazananı gümüş oldu. Emtialar genel olarak güçlü bir yıl geçirirken, gümüş; güneş panelleri, savunma teknolojileri ve yapay zekâ ekipmanlarında artan kullanım nedeniyle öne çıktı. Fiziki talep hızla yükselirken arzın sınırlı kalması fiyatları belirgin şekilde yukarı taşıdı. Altın tarafında ise merkez bankalarının ABD doları yerine rezervlerini altına yönlendirmesi fiyatlara güçlü destek verdi. Hisse senetlerinde küresel rallilere karşın Borsa İstanbul geride kaldı. Hem yerli hem yabancı yatırımcıların hisse yerine devlet tahvillerine yönelmesi fiyatlamayı baskıladı. Kur korumalı mevduat gerilerken, TL mevduat, DTH ve özellikle para piyasası ile serbest fonlara girişler öne çıktı. Böylece 2025'i emtia öncülüğünde ve TL'nin reel getirisiyle kapatıyoruz. 2026'da emtialarda yukarı yönlü eğilimin sürmesini bekliyoruz. Altında bu yılki kadar sert bir yükseliş olmasa da alım iştahı korunabilir. Gümüşte ise arz kısıtları ve güçlü endüstriyel talep nedeniyle momentumun devam etme ihtimali yüksek. İçeride faiz indirim süreci tahvillere ilgiyi canlı tutarken, enflasyonun düşmesi ve bilançolardaki toparlanmayla birlikte Borsa İstanbul'un özellikle yılın ikinci yarısında daha güçlü bir performans sergilemesini öngörüyoruz. Altında, Merkez Bankası alımları talebi desteklemeye devam ederken fiyatlarda daha dengeli bir yükseliş bekliyoruz. Gümüşte, arzın talebe yetişememesi ve stratejik kullanım alanlarının genişlemesi nedeniyle 2026'nın öne çıkan yatırım aracı olmayı sürdürebilir.
2025 YEKA yarışmalarından 530 milyon euro
YEKA RES'ten 208 milyon euroluk katkı payı
Rüzgar enerjisi santrallerine (RES) tahsis edilen 6 Yenilenebilir Kaynak Alanı (YEKA) yarışmalarında en iyi teklifler alındı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nda gerçekleştirilen YEKA RES-2025 yarışmalarına, 30 şirketten toplamda 75 başvuru geldi. Balıkesir, Aydın-Denizli, Kütahya ve Sivas'ta bulunan toplam 1.150 kapasiteli 6 adet bağlantı kapasitesi, yatırımcılara tahsis edildi. YEKA RES-2025 yarışmalarından devletin alacağı katkı payı 208 milyon euro oldu. YEKA-RES-2025 yarışmaları MW başına 180 bin euroluk bir ortalama katkı bedeliyle sonuçlandı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar'ın açıklamalarına göre, 2025 yılında yapılan YEKA yarışmalarında, devlete yaklaşık 530 milyon euro'luk bir katkı payı alındı. Elektrik birim fiyatının 3,50 euro/cent olarak (taban fiyattan) oluştuğu YEKA RES yarışmalarında en yüksek katkı payı; 110 MWe bağlantı kapasiteli Balıkesir-3 RES yarışmasında MW başına 312 bin euro ile Eksim Enerji'den geldi. 120 MWe bağlantı kapasiteli Balıkesir-2 RES yarışmasında en iyi teklifi MW başına 218 bin euro katkı payı ile Balıkesir Elektrik Yenilenebilir Enerji verdi. 160 MWe bağlantı kapasiteli Balıkesir-1 RES yarışmasında MW başına 212 bin euro katkı payı ile Soma Enerji, 120 MWe bağlantı kapasiteli Kütahya RES yarışmasında MW başına 222 bin euro katkı payı ile İçdaş Elektrik, 140 MWe bağlantı kapasiteli Aydın-Denizli RES yarışmasında MW başına 170 bin euro katkı payı ile Stone Enerji, 500 MWe bağlantı kapasiteli Sivas RES yarışmasında MW başına 56 bin euro katkı payı ile Kanat Rüzgar Enerji en iyi teklifi veren şirketler oldu. Yarışmayı kazanan şirketler, sözleşme imza tarihinden itibaren ürettikleri elektriği 72 ay süre ile serbest piyasada satabilecek. Daha sonra 20 yıl süreyle üretilen elektrik, kilovatsaat başına 3,50 euro/cent fiyat ile iletim sistemine verilecek. Bakan Bayraktar, YEKA RES-2025 yarışmalarıyla hayata geçecek projelerin büyüklüğünün 1.1 milyar dolar olduğunu açıkladı.