Dijitalleşme ve alternatif finansman modellerine hızla artan ilgi, kitle fonlamayı girişimcilik ekosisteminin merkezi finansman araçlarından biri haline getirdi. Halk Yatırım Fonlabüyüsün Kitle Fonlama Platformu ana sponsorluğunda Para Dergisi'nin düzenlediği "Kitle Fonlama Zirvesi" ile kitle fonlamanın Türkiye'deki potansiyeli, regülasyon ve yatırımcı-girişimci ilişkilerindeki fırsatlar ve uygulamaya dönük çözümler ile sektörün beklentileri ele alındı.
BORÇLANMAYA DAYALI KİTLE FONLAMA YOLDA
Kitle Fonlama Zirvesi'nin açılış konuşmasını gerçekleştiren Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Aracılık Faaliyetleri Dairesi Başkanlığı Kitle Fonlama Platformlarından Sorumlu Daire Başkan Yardımcısı Mehmet Onur, SPK olarak kitle fonlamasını sermaye piyasalarının yenilikçi, erişilebilir ve girişimcilik ekosistemini destekleyici bir aracı olarak gördüklerini ve bu anlayışla düzenlemeler geliştirdiklerini söyleyerek sözlerine başladı.
Kitle fonlama 2017 yılında Sermaye Piyasası Kanunu'nda yapılan değişiklikle mevzuata girdi. 2019'da çıkan tebliğin 2021'de de genişletilmesiyle paya ve borçlanmaya dayalı kitle fonlama yapılaması mevzuat açısından mümkün hale geldi. Mehmet Onur, son dönemde borçlanmaya dayalı kitle fonlaması için bilgi formlarının SPK'nın İnternet sitesinden paylaştıklarını hatırlatarak "Şu an için sadece aktif olarak para dayalı kitle fonlama yapılabiliyor. Mevcut durum itibarıyla aktif olarak 19 platform bulunuyor. Merkezi Kayıt Kuruluşu verilerine göre oluşan hacim 2024 yıl sonu itibarıyla 1.13 milyar lira seviyesindeyken, 2025'te bu rakam 1.24 milyar liraya yükseldi. Yatırımcı sayısı ise 44 bin 700 kişiye ulaşmış durumda. Eğer borçlanmaya dayalı kitle fonlama kurulumuz tarafından onaylanırsa bu rakamların daha da artmasına bekliyorum" dedi.
Son dönemde kitle fonlama platformlarının başvurularını değerlendirmeye alarak borçlanmaya dayalı fonlamayla ilgili neler yapabileceklerini ele aldıklarını anlatan Onur, şu anda görüşe açtıkları bilgi formlarından genel talepleri konsolide etme aşamasında olduklarını vurguladı. Onur, "Bu talepler aslında önümüzdeki dönemde hangi başlıklar üzerinde duracağımızı da gösteriyor. Örneğin borçlanmaya dayalı kitle fonlaması bilgi formunda bu yatırımın likiditesinin sınırlı, risk seviyesinin yüksek olduğuna dair bir bilgilendirmenin eklenmesi talep edilmişti. Yine girişimcilere sağlanan diğer fon kaynaklarının ve stratejik işbirliklerinin açıklanması hakkında bir görüş geldi. Kredibilite rekorunun eklenmesi, geri ödeme koşulları teminat ve sigorta bilgilerinin detaylandırılması ile ilgili bir talep vardı. Borçlanma yatırımcılarının alacaklarının öncelik hakkını koruyacak hükümlerin eklenmesi, kampanyaların teminatlı olması, faiz-kazanç oranı, vade ödeme sıklığı ve temerrüt durumlarının somut şekilde açıklanması, fon kullanım yerinin ölçülebilir hedeflere bağlanması, girişimcilerin finansal geçmişine yer verilmesi, katılım finansmanına uygunluk hususlarının ayrıca açıklanması gibi görüşler geldi. Bu görüşleri borçlanmaya dayalı kitle fonlamaya son halini verirken değerlendireceğiz" diye konuştu.
SPK için sektörle entegre olmak ve sektörün beklentilerine cevap vermenin önemli olduğunu vurgulayan Onur, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ancak yatırımcının korunması kanunumuzun birinci maddesinden gelen önceliğimiz… O nedenle kitle fonlamayı ilk başta oluştururken küçük yatırımcıların da katılabileceği bir iş olarak gördüğümüz için yatırım sınırlarını belirlemiştik. Buradan hareketle bilgi formlarını ve risk bildirimlerini zorunlu kıldık. Platformlara raporlama yükümlülükleri verdik, düzenledikleri kampanyaların süreçleriyle ilgili bilgilendirmelerin ilgili platformun internet sayfasından yapılmasını ve kampanyalarla ilgili bilgilerin son ana kadar platformdan takip edebilmesini sağladık. Aslında Kamu Aydınlatma Platformu'nun küçük bir versiyonu gibi kurguladık her platformu. Bununla ilgili çok fazla bir şikayet almadık ama son dönemde platformların bunların daha iyi takibini yapabilmeleri için bir sorumluluk alarak daha aktif olmaları küçük yatırımcıların korunması açısından çok büyük önem arz ediyor."
SPK olarak önümüzdeki dönemde borçlanmaya dayalı kitle fonlamanın geliştirilmesi, paya dayalı kitle fonlamasında ikincil piyasa uygulamalarının hayata geçirilmesinin öncelikli konuları olduğunu aktaran Onur, "Bunlarla ilgili sadece kurulumuz dışında borsamızın da yaptığı bazı çalışmalar var. Onlarla da entegre olarak yine derneğimizin ve sektörün de katkılarıyla bu dediğim hususları hayata geçireceğiz. Ayrıca uluslararası yatırımcıların da bu sisteme entegre olmasını sağlayacak, kolaylaştırıcı düzenlemeler yapılması önceliklerimiz arasında" dedi.
9 KAMPANYA, 65 MİLYON LİRA YATIRIM
Açılışın ardından "Kitle Fonlamada Yeni Yaklaşımlar" başlıklı günün ilk paneli, A Haber Sunucusu Merve Türkay moderatörlüğünde Halk Yatırım Kurumsal Finansman & Hazine Genel Müdür Yardımcısı Zafer Mustafaoğlu'nun katılımıyla gerçekleştirildi. Mustafaoğlu, Türkiye'de erken aşama girişimlerin ilk başlarda ihtiyaç duydukları özellikle Ar-Ge tabanlı finansman ihtiyaçları için KOSGEB, kalkınma ajansları veya TÜBİTAK benzeri kaynaklardan sağlanan desteklerin son derece yeterli seviyede olduğunu ancak girişimlerinin ortaya çıkarttığı hizmet veya ürünlerin ticarileşmesi ve küresel pazara taşınması aşamasında birtakım zorlukların ortaya çıktığını anlattı. Mustafaoğlu, "Belli bir noktadan sonra girişimlerin ürünlerinin veya hizmetlerinin ölçeklenebilir şekilde üretilmesi veya piyasaya sunulabilmesi önemli miktarda mali kaynak gerektiriyor. Ancak bugünkü piyasa koşullarında bunu sağlayabilecek enstrümanlar ülkemizde bir miktar kısıtlı. Halk Yatırım olarak Fonlabüyüsün adı altında paya dayalı kitle fonlama platformu lisansı alma nedenimiz de temelde bu" dedi.
Fonlabüyüsün üzerinden bugüne kadar dokuz kampanya gerçekleştirildi ve 65 milyonun üzerine talep toplandı. Şu ana kadar finanse edilen girişimler genellikle tarım ve sağlık teknolojileri ve benzeri alanlardan oldu. Zafer Mustafaoğlu önümüzdeki dönemde sektör yelpazesinde bir çeşitlenme olacağının bunun yanı sıra mevcut sektörlerdeki projelerin sayısının da artacağını söyledi. "Malzeme teknolojileri, yenilenebilir enerjinin depolanması ve besin destek üretimleri alanlarında alternatif olarak baktığımız bazı projeler var. Bunları da yakında getirmeyi planlıyoruz" diyen Mustafaoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Halihazırda kampanyası devam eden bir projemiz, otonom araçların, hava, deniz, kara dronlarının kendi kendilerini kontrol etmelerini sağlayan otopilot yazılım ve donanımı üreten bir şirket. Bu projede yapmak istediğimiz dünyada sadece 5-6 ülkenin ve şirketin ürettiği otopilot cihazlarının donanım ve yazılımlarıyla beraber üretimini sağlayabilmek. Bunun şöyle bir önemi var: Bugün hepimizin kullandığı araçlarda, çocukların oyuncaklarında ve askeri veya tarım amaçlı dronelarda bu cihazlara kesin olarak ihtiyaç var. Bunların hem kaynak kodlarının hem de donanımlarının asıl tasarımlarının sizin elinizden çıkması gerekiyor ki milli güvenlik açısından dışarıdan kontrol altına alınamasın. Çevrenizdeki otonom araçların veya eşyaların sayısını düşündüğünüzde bu aslında oldukça büyük önem arz ediyor."
Kitle fonlama platformları kuruluş esasları itibarıyla aslında doğrudan doğruya finansal katkının haricinde bir destek sağlamak misyonu üstlenmiyor. Ancak Mustafaoğlu, Halk Yatırım olarak bu noktada önemli bir avantajları olduğuna dikkat çekti. Büyük ölçekte halka arz, kira sertifikası ve borçlanma aracı ihraçları yürüttüklerini ifade eden Mustafaoğlu, "Doğal olarak oldukça geniş bir müşteri portföyümüz var. Müşteri şirketlerimiz de işlerini büyütme, yenileme ve yeni yatırımlara girme ihtiyacı duyuyor. Dolayısıyla bu iki taraf arasında bir köprü kurabiliyoruz. Örneğin bazı halka arz edilen müşterilerimizin girişim sermayesi yatırımı yapma ihtiyacı ortaya çıktığında, kendi portföyümüzden uygun girişimlerle onlarla biraraya getirebiliyoruz. Bu kesin yatırım yapılacağı anlamına gelmiyor elbette ama bir fırsat penceresi sunuyor iki taraf için de…"
GİRİŞİMLERDEN BEKLENTİLER
Paya dayalı kitle fonlama kampanyalarında sistemin nasıl işlediğini ve hem yatırımcı hem de girişimci için nasıl bir katma değer ortaya çıktığını da anlatan Mustafaoğlu, bu noktada Halk Yatırım'ın yatırım kriterlerinin asıl katma değeri getirdiğini söyledi. Mustafaoğlu sözlerine şöyle devam etti: "Temelde odaklandığımız birkaç kriter var. İlki mutlaka küresel pazarlara odaklanmış olmaları... Çünkü hangi şirket olursa olsun çevremizdeki makro ekonomik ve politik riskleri kestirmek mümkün değil dolayısıyla birden fazla pazara ve mümkün olduğu kadar küresel ölçekte erişebileceği her pazara gitmesini istiyoruz. Yatırımcı gözüyle baktığınızda bu riskin dağıtımı alanında önemli bir araç. Diğer girişimin ar-ge süreçlerini tamamlamış ve ticari olarak satışlarına başlamış veya başlayabilir durumda olması."
Mustafaoğlu bu iki kritere ek olarak girişimin geliştirdiği ürün veya hizmetin tüketici değil, endüstriyel ya da kurumsal müşterilere hitap etmesine önem verdiklerini aktardı. "Bunlara odaklanmamız bilinmeyen faktörlerin azaltmasını sağlıyor" diyen Mustafaoğlu, "Sürdürülebilirliği ve derin teknolojinin de içeride olmasını istiyoruz. Burada sürdürülebilirlikle kastımız şu: Finansal açıdan bir yıl yaptığını ertesi yıl tekrar edip daha yüksek seviyeye taşıyamayacak bir şirket mali olarak bizim için sürdürülebilir veya değer taşıyan durumda değildir. Çünkü değerlemenin en temel faktörlerinden veya yöntemlerinden biri indirgenmiş nakit akımlarının net bugünkü değeridir. Bunu yapabilmeniz için geleceğe yönelik bir nakit akışı tahmini yapabilmemiz gerekir ve bunun olması için de o şirketin kendi yaptığı işlemleri büyütebilir durumda olması gerekir" dedi.
Zafer Mustafaoğlu derin teknolojinin gerekliliğini de şu sözlerle ifade etti: "Girişimin ortaya koyduğu hizmetler veya ürünlerin alıcısı açısından ekstra katma değer sağlamasını bekleriz. Bunun için derin teknoloji komponenti istiyoruz ki kolaylıkla değer zincirinden dışarıya sadece parasal rekabet gücüyle itilemesin. Eğer sizin ar-ge süreçlerinizde yaşadığınız zorluklar, ürünü ortaya çıkartırken edindiğiniz deneyimler kısa sürede taklit edebiliyorsa, değer zincirinden kolayca sermaye gücüyle dışarı itilebilirsiniz. Dolayısıyla burada baktığımız kolay kolay aşılması mümkün olmayan bir başlangıç avantajı."
GİRİŞİMCİLER VE YATIRIMCILAR İÇİN SÜREÇ NASIL İŞLİYOR?
Halk Yatırım Kurumsal Finansman & Hazine Genel Müdür Yardımcısı Zafer Mustafaoğlu kitle fonlama platformlarına başvuruda bulunan girişimcilerin nasıl bir süreçten geçtiklerini de paylaştı. Mustafaoğlu, "Başvuruları doğrudan kendilerinin yapması lazım. Platforma telefon veya eposta yoluyla herhangi bir başvuruda bulunamazlar. Platform üzerinden, oradaki kurallara uygun olarak bütün bilgilere girmek durumundalar. Çünkü bu platformlar, Takasbank ve Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) üzerinden e-devlet entegrasyonuyla çalışıyor. Dolayısıyla başvuran tüzel ya da gerçek kişilerin yapacakları işlemler e-devlet onayından geçerek geliyor" dedi.
Başvuru tamamlandıktan sonraysa süreç farklı bir yöne evriliyor. Kampanya açılma kararı uzun bir süreç. "Çünkü" diyor Mustafaoğlu, "Başvuru sonrası bizim ekipleri ön incelemeyi yapacak, daha sonra yatırım komitesine bir sunum yapılacak, yatırım komitesi eğer uygun bulursa kampanya ile ilgili son detaylar girişimcilere görüşülecek ve her iki taraf uzlaşırsa kampanya açılacak."
Kampanya açıldıktan sonra işin para akışında Takasbank devreye giriyor. Takasbank'a gelen her yatırım talebi 48 saatlik cayma süresi dahil, MKK kayıtları üzerinden eşleşerek Takasbank'a parayı yönlendiriyor. Mustafaoğlu, "Bir kitle fonlama platformuna -ister paya dayalı ister borca dayalı- yatırım talebinde bulunursanız, yolladığınız para doğrudan Takasbank'a gider. Kampanya başarılı şekilde tamamlanır ve MKK ilgili payların ilgili yatırımcılara dağıtıldığına dair Takasbank onay verirse, Takasbank parayı sermaye artışı şeklinde girişimin hesaplarına transfer eder. Bu anlattığım süreç paya dayalı kitle fonlama platformlarında geçerli" dedi.
YENİ FİNANSMAN MODELLERİ GÜÇLENDİRİLMELİ
Panelin açılış konuşmasını yapan Turkuvaz Dergi Grubu Genel Müdür Yardımcısı Özgür Atanur, araştırmaların küresel kitle fonlama pazarının güçlü büyüme trendi gösterdiğini ortaya koyduğuna dikkat çekerek, "Türkiye'de de kitle fonlama platformlarının faaliyetleri ve toplanan sermaye de son birkaç yılda hızlı bir gelişme gösterdi; yerli platformların faaliyet raporları ve sektör derlemeleri, platform bazında artan kampanya sayıları ve artan yatırımcı katılımını doğruluyor. SPK da ekosistemin hızla kurumsallaştığına işaret ediyor. Öte yandan Türkiye'de girişimlerin finansmana erişimi hâlâ kritik bir darboğaz. Bu bağlamda kitle fonlama, erken aşama ve büyüme odaklı girişimler için tamamlayıcı kaynak olarak öne çıkıyor" dedi. Atanur, hem yatırımcı hem de girişimci perspektifinden finansmana erişimi kolaylaştıran ve ekonomik büyümeyi tetikleyen yeni yöntemlerin tanıtılmasının, paylaşılmasının ve tartışılmasının büyük bir önem taşıdığına işaret ederek, Para Dergisi olarak bu anlayışla hareket ettiklerini ve kitle fonlamanın Türkiye'deki gelişiminin girişim ekosistemi için kritik önem arz ettiğine inandıklarını vurguladı.