“Türkiye pazarında kalarak da unicorn olmak mümkün”

Kurumlara yönelik önleyici sağlık uygulaması Heltia, 7 yıl içinde unicorn olma hedefinde. Heltia Kurucu Ortak ve CEO’su Alperen Adikti, “Türkiye çok büyük bir pazar ve özellikle sağlık teknolojileri, sigorta teknolojileri ve çalışan esenliği alanlarında ihtiyaç çok yüksek, çözümler ise sınırlı. Dolayısıyla yalnızca Türkiye pazarında kalarak da unicorn değerine ulaşmak mümkün” diyor.
27.11.2025 11:20 GÜNCELLEME : 27.11.2025 11:21

ÜRÜN DİRİER/ Heltia, önleyici sağlık yaklaşımını merkeze alan geniş bir hizmet yelpazesi sunuyor. Psikolog, klinik psikolog, diyetisyen, fizyoterapist, aile ve ebeveyn danışmanı, kadın sağlığı uzmanı veya doktorlarla yapılan online görüşmeler platformun çekirdeğini oluşturuyor. Buna ek olarak uyku, stres, beslenme ve yaşam alışkanlıklarıyla ilgili kişiye özel programlar da sunuyor. Ayrıca ihtiyaç halinde fiziksel olarak da önleyici sağlık ve medikal destek hizmetleri bulunuyor. Son olarak, sigorta brokerlığı alanında kurumlara hizmet vermeye başlayan şirket, çalışanların sağlık verilerini analiz ederek riskleri erken tespit ediyor ve kişiye özel aksiyon planları oluşturuyor. Böylece şirketler hem sağlık giderlerini azaltıyor hem de çalışanlarının esenliğini çok daha veriye dayalı şekilde yönetebiliyor. Heltia Kurucu Ortak ve CEO'su Alperen Adikti, "Hedefimiz, ülke içinde büyüyerek unicorn değerine ulaşmak. Türkiye çok büyük bir pazar ve özellikle sağlık teknolojileri, sigorta teknolojileri ve çalışan esenliği alanlarında ihtiyaç çok yüksek, çözümler ise sınırlı. Bu da doğru ürün–pazar uyumunu yakalayan şirketler için çok büyük bir ölçeklenme potansiyeli yaratıyor" diyor.

Heltia ne zaman ve hangi fikirle kuruldu? Böyle bir girişim kurmak aklınıza nereden geldi?

Heltia, Türkiye'de önleyici sağlık alanındaki büyük boşluğu fark etmemle ortaya çıktı. Pandemi sonrası dönemde tüm dünyada "önleyici sağlık" hızla yükselirken, Türkiye'de hâlâ sağlık sisteminin hastalık olduktan sonra devreye girdiği bir yaklaşım hakimdi. Oysa insanların her gün, sürekli ve erişilebilir bir destek sistemine ihtiyaç duyduğunu çok net görüyordum. 10 yıla yakın McKinsey'de özellikle sağlık ve finans sektörlerinde dijital dönüşüm projeleri yürüttüğüm dönemde, Türkiye'de kullanıcı odaklı, kişiselleştirilmiş ve veriye dayalı bir önleyici sağlık platformunun eksikliğini çok daha net gözlemledim. Heltia tam da bu ihtiyacı karşılamak amacıyla kuruldu. İnsanların hem fiziksel hem de zihinsel olarak daha iyi hissetmelerine, kurumların ise çalışan esenliğini bütünsel bir yaklaşımla yönetmesine yardımcı olmak amacıyla yola çıktık.

Heltia bünyesinde ne tür hizmetler var? Neler sunuyorsunuz?

Heltia bugün önleyici sağlık yaklaşımını merkeze alan geniş bir hizmet yelpazesi sunuyor. Psikolog, klinik psikolog, diyetisyen, fizyoterapist, aile ve ebeveyn danışmanı, kadın sağlığı uzmanı veya doktorlarla yapılan online görüşmeler platformun çekirdeğini oluşturuyor. Buna ek olarak uyku, stres, beslenme ve yaşam alışkanlıklarıyla ilgili kişiye özel programlar sunuyoruz. Ayrıca ihtiyaç halinde fiziksel olarak da kullanıcılarımızın yanında olduğumuz önleyici sağlık ve medikal destek hizmetlerimiz bulunuyor. Son olarak, sigorta brokerlığı alanında kurumlara hizmet vermeye başladığımız yeni ürünümüzle, sağlık sigortası ve esenlik yönetimi alanına güçlü bir giriş yaptık.

Bu yeni ürün, çalışanların sağlık verilerini analiz ederek riskleri erken tespit ediyor ve kişiye özel aksiyon planları oluşturuyor. Böylece şirketler hem sağlık giderlerini azaltıyor hem de çalışanlarının esenliğini çok daha veriye dayalı şekilde yönetebiliyor

Hangi sektörlerden müşterileriniz var? En çok hangi sektörler çalışan esenliğine yatırım yapıyor?

Bugün Heltia'yı finans, perakende, lojistik, üretim, teknoloji ve enerji gibi geniş bir sektörel yelpazede Türkiye'nin en büyük kurumları kullanıyor. Çalışan esenliğine en çok yatırım yapan sektörlerin başında finans ve teknoloji geliyor; ancak özellikle saha çalışanlarının yoğun olduğu lojistik ve üretim sektörlerinde de talep belirgin şekilde arttı. İşgücü devrinin yüksek olduğu, stres ve baskının yoğun yaşandığı sektörlerde çalışan esenliği artık bir "yan hak" değil, temel bir ihtiyaç olarak görülüyor.

Türkiye bu anlamda dünya trendleriyle aynı yönde mi gidiyor? Yoksa farklı olduğumuz alanlar var mı?

Türkiye genel eğilim itibarıyla dünya ile aynı yönde ilerliyor ancak iki önemli farklılık öne çıkıyor. Birincisi, Türkiye'de çalışan yaş ortalamasının oldukça düşük olması. Bu da daha kişiselleştirilmiş, dijital, 7/24 erişilebilir esenlik çözümlerine talebi artırıyor. İkincisi ise stres, kaygı ve tükenmişlik seviyelerinin global ortalamaların üzerinde olması. Gallup'un 2025 araştırmasına göre dünyada çalışanların yüzde 69'u günlük stres yaşarken, Türkiye'de bu oran daha da yüksek. Bu nedenle zihinsel sağlık çözümlerine yönelim bizde çok daha hızlı büyüyor. Yani Türkiye hem dünyanın eğilimlerini takip ediyor hem de kendi dinamikleri nedeniyle bu dönüşümü daha hızlı yaşıyor.

"Mental sağlık desteğine harcanan her 1 USD, 4 USD olarak geri dönüyor" diyorsunuz. Bunu biraz açabilir misiniz?

Zihinsel sağlık desteği alan çalışanlarda verimlilik artışı gözleniyor. Kişi kurumunun kendisine verdiği değeri hissettiği için çalışan bağlılığı artıyor. Dahası, devamsızlık oranları düşüyor, işgücü devri azalıyor, önleyici hizmetler ve erken müdahale sayesinde sağlık masrafları belirgin şekilde azalıyor. Dünya Sağlık Örgütü ve McKinsey gibi kurumların yaptığı çalışmalar, mental sağlık hizmetine yapılan her 1 dolarlık yatırımın ortalama 4 dolar olarak geri döndüğünü gösteriyor. Biz Heltia'da çalıştığımız kurumlarda bunun somut etkilerini görüyoruz. Kaygı seviyelerini yüzde 24, depresyon seviyelerini ise yüzde 14–16 oranında düşürdük. Bu, çalışanların hem iş hem özel yaşam kalitesini artırırken, kurumlar açısından da çok net bir finansal kazanıma dönüşüyor.

En çok hangi hizmete talep geliyor? Neden?

En yoğun talebi psikolog ve diyetisyen hizmetlerinde görüyoruz. Bunun birkaç temel nedeni var. Genç çalışan kitlesi zihinsel sağlık desteği almaya çok daha açık; ayrıca stres ve tükenmişlik düzeyi oldukça yüksek. Diğer yandan beslenme kaynaklı sağlık sorunları son yıllarda ciddi biçimde arttı. Kurumlarda yaptığımız analizlerde çalışanların önemli bölümünün beslenme, uyku ve stres yönetimi konusunda profesyonel desteğe ihtiyaç duyduğunu görüyoruz. Bu nedenle hem psikolojik destek hem de beslenme danışmanlığı en çok tercih edilen iki hizmetimiz hâline geldi.

Talep geleceğini beklemediğiniz ama sizi şaşırtan sektörler oldu mu?

Evet, özellikle lojistik sektörü bizi oldukça şaşırttı. Bu kesimde uyku düzensizliği, stres, yalnızlık, bel-boyun ağrıları ve sağlıksız beslenme gibi sorunlar çok yaygın. Bu alandaki kullanıcıların hem psikolog hem diyetisyen hizmetlerine güçlü bir talep göstermesi, esenlik ihtiyacının ne kadar geniş bir alana yayıldığını bize bir kez daha gösterdi.

Şu an kaç şirkete ve kaç kişiye ulaşıyorsunuz?

Bugün Türkiye'nin büyük ölçekli 150'ye yakın kurumuyla çalışıyoruz ve platformu 400 binden fazla kişi aktif olarak kullanıyor. Heltia artık yalnızca bir dijital sağlık uygulaması değil, kurumlarla esenlik stratejilerini birlikte oluşturduğumuz bütünsel bir çözüm ortağına dönüşmüş durumda.

Şimdiye dek ne kadar yatırım aldınız ve kimlerden? Yeni yatırım turunuz var mı?

Henüz ilk yılımızda Türkiye ve Avrupa'nın önde gelen yatırımcılarından yaklaşık 5 milyon dolarlık tohum yatırımı aldık. Bu, Türkiye'de dijital sağlık alanında alınan en büyük tohum yatırımlarından biri oldu. Heltia; Spotify, Spring Health, Personio, Klarna gibi ikonik girişimlerin ünlü yatırım fonu olan Northzone'un Türkiye'de ilk yatırım yaptığı şirket.

Yurtdışına açılma planınız var mı?

Hayır, şu an için Heltia'nın gelişim stratejileri tamamen Türkiye odaklı. Türkiye'de önleyici sağlık ve çalışan esenliği alanında çok büyük ve hâlâ önemli ölçüde karşılanmamış bir ihtiyaç var. Bu nedenle biz, kısa ve orta vadede tüm enerjimizi Türkiye pazarında daha derinleşmeye, kurumların esenlik stratejilerini dönüştüren güçlü bir yapı kurmaya ayırıyoruz.

Yıllık cironuz ve son 3 yıldaki büyüme oranınız nedir?

2024'te 14 kat büyüme gösterdik. Sadece üç yıl içinde ulaştığımız bu ölçek, Heltia'nın önümüzdeki yıllar için barındırdığı potansiyeli de açıkça ortaya koyuyor diye düşünüyorum.

Uzun vadeli hedefiniz nedir? Unicorn olmak gibi bir hedefiniz var mı?

Evet, çok net bir hedefimiz var. Heltia'yı yedi yıl içinde Türkiye'nin unicornları arasında göreceksiniz.

Sizce sadece Türkiye içinde kalarak unicorn olunabilir mi? Nasıl?

Elbette olunabilir, çünkü Türkiye çok büyük bir pazar ve özellikle sağlık teknolojileri, sigorta teknolojileri ve çalışan esenliği alanlarında ihtiyaç çok yüksek, çözümler ise sınırlı. Bu da doğru ürün–pazar uyumunu yakalayan şirketler için çok büyük bir ölçeklenme potansiyeli yaratıyor. Heltia'nın sunduğu model; yani önleyici sağlık, dijital çalışan deneyimi ve sağlık sigortası yönetimini tek çatı altında birleştiren bütünsel yapı, Türkiye'de milyonlarca kişinin ve çalışanın hayatına dokunabilecek bir genişliğe sahip. Dolayısıyla yalnızca Türkiye pazarında kalarak da unicorn değerine ulaşmak mümkün. Buradaki kritik unsur, pazardaki büyük yapısal ihtiyacı kalıcı bir çözümle karşılayabilmek.

Kısaca özgeçmişinizi de paylaşabilir misiniz?

Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nden mezun olduktan sonra kariyerime McKinsey & Company'de başladım ve yaklaşık on yıl global ve yerel şirketlere danışmanlık yaptım. Bu sırada MBA eğitimimi INSEAD'da tamamladım. Özellikle sağlık teknolojileri, finansal sistemler ve dijital ürün geliştirme konularında derin deneyim kazandım. Teknoloji ve sağlık kesişimi benim için her zaman heyecan vericiydi. Pandemiden sonra Türkiye'de bu alanda ciddi bir potansiyel olduğunu gördüm ve tüm bu birikimi Heltia'ya taşıyarak girişimciliğe adım attım. Bugün, yaş ortalaması 28 olan 41 kişilik genç bir ekiple birlikte Heltia'yı Türkiye'nin unicornları arasına girmek üzere büyütüyoruz.

BİZE ULAŞIN