PARA ANKARA/ HÜLYA GENÇ SERTKAYA Doğrudan 7 milyon çalışanı, dolaylı olarak ise toplumun genelini ilgilendiren asgari ücret için pazarlık görüşmeleri 10 Aralık'ta başlıyor. İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenecek 2025 yılı asgari ücret tutarının ne kadar olacağı uzun süredir kamuoyunun gündeminde ilk sıralarda yer alıyor. Hükümetten yapılan açıklamalar "çalışanın enflasyona ezdirilmeyeceği" ve "asgari ücret belirlenirken bir denge oluşturulacağı" noktasında birleşirken, masanın diğer tarafları olan işçi ve işveren kesiminden de bir süredir çeşitli rakamlar telaffuz ediliyor.
Bu noktada, Orta Vadeli Program'da 2024 yılı sonu için enflasyon hedefinin yüzde 41.5 olduğunu, ekonomistlerin beklentilerinin ise bunun bir miktar daha üzerinde olduğunu hatırlatalım. 10 Aralık'ta gerçekleştirilecek ilk toplantı öncesinde, 2025 yılında uygulanacak asgari ücrete ilişkin iş dünyası ve ekonomistlerin görüşlerini aldık. Ayrıca en çok dile getirilen artış oranlarına göre olası asgari ücret düzeylerini de hesapladık.
1 OCAK 2025 İTİBARIYLA YÜRÜRLÜĞE GİRECEK
İşçi, işveren ve hükümetten beşer temsilci olmak üzere 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda, işçileri Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), işverenleri ise Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) temsil ediyor. Asgari ücret görüşmelerine TÜRK-İŞ aşçı, kuaför, taşeron işçi ve basın mensubu olmak üzere dört işçiyle katılacak. Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun kararıyla en geç ay sonuna kadar belirlenmesi beklenen yeni asgari ücret, 1 Ocak 2025 itibarıyla yürürlüğe girecek olup, asgari ücretli çalışanlar zamlı ilk maaşlarını Şubat'ta alacak.
2024 yılında asgari ücret, bir işçi için aylık brüt 20 bin 2 lira 50 kuruş, net 17 bin 2 lira 12 kuruş olarak uygulanıyor. Asgari ücretin işverene toplam maliyeti, bir işçi için 23 bin 502 lira 94 kuruş.
"ENFLASYONA EZDİRMEYECEĞİZ" MESAJI
Önce Hükümetin açıklamalarına göz atalım. Brezilya'da düzenlenen G20 dönüşü uçakta basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, asgari ücret, emekli ve memur maaşlarında yapılacak zamlara ilişkin olarak "toplumun hiçbir kesimini enflasyona ezdirmeyeceğiz" ifadelerini kullanmıştı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, asgari ücretle ilgili çalışanların ve özel sektörün talepleri doğrultusunda bir rakamın şekilleneceğini vurgulayarak "Asgari ücret, minimum ücrettir. Bundan daha aşağısı olmaz. Bundan daha fazla ücret verenlerin elini kimse tutmuyor. Keşke özel sektörde, başka alanlarda imkanı olan herkes daha fazla verse" dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ise yaptığı son açıklamada, yeni yılda geçerli olacak asgari ücretle ilgili şunları kaydetti:
"Komisyon tarafından belirlenecek asgari ücretin çalışanların refahı ve işverenlerin sürdürülebilir üretim kapasitesini de gözetecek bir denge ile oluşmasını temenni ediyoruz."
"ASGARİ ÜCRET ENFLASYONA SEBEP DEĞİL"
Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısı öncesi işçi kesiminin 2025 yılı asgari ücret tekliflerine ilişkin "insanca yaşayabilecek bir ücret talep ediyoruz" diyen Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, rakam telaffuz etmedi. Kamuoyunda yaklaşık 5 aydır asgari ücretin konuşulduğunu vurgulayan Atalay, bazı çevrelerin asgari ücretin 2025 yılı tahmini enflasyonu kadar artırılması yönündeki görüşlerine tepki gösterdi. Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) tarafından Türk-İş Genel Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında basın mensuplarını sorularını yanıtlayan Atalay, "Adil gelir dağılımı şu anda yok. MÜSİAD, 'asgari ücret artışı yüzde 25'i geçmesin' diyor. Fahiş fiyat artışları, kiralar ortada. Asgari ücret enflasyona sebep değil. Bunu nereden anlıyoruz. Bir senedir asgari ücrete zam gelmiyor ama fiyatlar artmaya devam ediyor" ifadelerini kullandı. Atalay yaptığı başka bir açıklamada, "Fiyatlar arttığı müddetçe 25 de, 28 de 30 da hiçbir işe yaramıyor" değerlendirmesinde bulundu.
"ARTIŞ, YENİDEN DEĞERLEME ORANINA YAKIN OLUR"
Şimdi akademisyenlerin görüşlerine bakalım. Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersan Öz, ağırlıklı olarak asgari ücrete zam oranının yüzde 25 civarı olacağı konuşulsa da artışın yüzde 43.93 olan yeniden değerleme oranına yakın gerçekleşeceği düşüncesinde. Enflasyonun reel seviyelerinin belli olduğunu dile getiren Öz, "Asgari ücrete oransal veya seyyanen zam seçeneklerinin yanında, sadece asgari ücretli çalışanlara yönelik belli miktarlarda para yüklü kartlar dağıtılarak marketlerde ve sair yerlerde kullanmalarının sağlanmasının enflasyona negatif tesir yapmadan asgari ücretliyi rahatlatabileceğini düşünüyorum" dedi.
Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Yıldıran, asgari ücret zammının ekonomi için bir çıpa olması ile çalışanların geçim zorlukları arasında bir çatışmayı temsil ettiğini vurgulayarak, "Bu nedenle hedef enflasyon ile geçmiş gıda enflasyonu arasında önemli bir refah farkı oluşuyor. Bu nedenle artış, yüzde 40'ın üzerinde olmalıdır" ifadelerini kullandı. Atılım Üniversitesi Öğretim Üyesi Nevzat Saygılıoğlu ise 2025 yılı için asgari ücret beklentisinin yüzde 35 ile yüzde 44 aralığında olduğunu söyledi.
YÜZDE 50 OLMALI DİYEN DE VAR
Kırklareli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın ise asgari ücrette artış beklentisini yüzde 50 olarak ifade etti. Alçın, ekonomi yönetiminden gelen açıklamaların mevcut yılsonu enflasyonu (muhtemelen yüzde 47) seviyesinde bir artış ihtimalini kuvvetlendirdiğini kaydetti.
Yıl sonu enflasyon rakamının yüzde 45 civarında gerçekleşmesi beklendiğine işaret eden Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Savaş Erdoğan, asgari ücrete de en az bu kadar iyileştirme yapılması gerektiğini kaydetti. Erdoğan, "İşverenler ise yüzde 25 civarında asgari ücret artışı yapılması gerektiğini bildiriyor. Benim tahminim 2025'te beklenen enflasyonun düşeceği izlenimiyle yüzde 35 civarında bir iyileştirme yapılacağı ve tutar olarak 23 bin seviyelerinde bırakılacağı yönünde" dedi.
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Şeker, yıl içinde yaşanan asgari ücretteki reel kaybın giderilmesi için 2025'te uygulanacak asgari ücretin 24 bin 621 lira olması gerektiğini vurgulayarak, ancak bu rakamın altında (yaklaşık yüzde 35 artışla) 23 bin lira düzeyinde karar kılınacağını tahmin ettiğini söyledi.
İstanbul Topkapı Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berrin Ceylan Ataman ise, enflasyonist beklentiler dikkate alındığında asgari ücrete yapılacak artış oranının yüzde 35 olması gerektiği görüşünde. Sosyal tarafların asgari ücreti yüzde 20-yüzde 30 aralığında müzakere edeceği görüşünde olan Ataman, "Dezenflasyon süreci nedeniyle asgari ücret artışının yüzde 25 civarında yıla bölünerek yapılması olası gözüküyor. 20 bin-22 bin lira net civarı tahmin edilebilir" dedi.
Selçuk ÖZTÜRK/ Konya Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı
"Asgari ücret üzerindeki yükler hafifletilmeli"
2025 yılında uygulanacak asgari ücrette rakam ne olursa olsun, çalışanlarımızın mutlu olmayacağını biliyoruz. Son yıllarda artan enflasyondan dolayı ülkemizde satın alma gücünde büyük bir erime var. Geçiş sürecinde, yani enflasyon düşünceye kadar asgari ücretin üzerindeki bazı yüklerin hafifletilmesi gerekiyor. Aksi halde asgari ücrete yapılan zam tartışılmaya devam edecek. Yine çalışanı sevindirmeyecek. Asgari ücrete yapılacak zam çok yüksek oranlı olursa hem enflasyonla mücadeleye olumsuz yansıyacak hem de işveren kesiminin yükünü artıracak.
Gürsel BARAN / Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı
"Azami denge sağlanmalı"
Asgari ücreti bu kadar çok konuşuyor ve tartışıyor olmamızın en temel nedeni enflasyon ve alım gücünün azalması. Ülkemizde asgari ücretle çalışan yaklaşık 7 milyon kişi var ancak diğer ücretler için de asgari ücret temel belirleyici durumunda. Asgari ücret zincirleme olarak diğer ücretleri hatta mal ve hizmet fiyatlarını belirleyen bir ölçü konumunda. Asgari ücret işçi açısından geçim kaynağı olduğu gibi, işveren açısından da maliyet unsuru. Çalışma ve iş hayatının paydaşları olarak çalışanlarımızın, enflasyon karşısında ezilmelerini istemiyoruz. Aynı şekilde işverenler de işletmesini ayakta tutmak için maliyetlerini karşılayabilir halde olması gerekiyor: Şunu da söyleyeyim; bu süreçte tüm maliyetler de enflasyondaki yükselişten nasibini almış durumda. Asgari ücret ayrıca, yeni yatırımlar, istihdam ve kayıt dışılık gibi konuları da etkileyen bir unsur. İşletmeler kar amacıyla kuruluyor. Kar etmeyen işletmenin yeni yatırıma yönelmesi, yeni istihdam sağlamasından söz edilemez. Asgari ücret hassas bir dengenin anahtarı durumunda. Asgari ücret için azami dengenin sağlanması gerektiği kanaatindeyiz.
Doç. Dr. Filiz ERYILMAZ / Bursa Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi
"İnce ayar maliye politikaları devreye girmeli"
Asgari ücretin enflasyona geçiş etkisi, ekonominin içinde bulunduğu durum ve konjonktür ile çok alakalı. Dönem dönem bu etkinin güçlü, dönem dönem zayıf olduğu beklenebilir. Genel olarak şöyle bir kanı var; ekonomik büyümenin ve talebin yavaş olduğu dönemde asgari ücretin enflasyona geçici daha yavaş olur. Biz daha kötü senaryo üzerinden gidelim. Asgari ücretin enflasyona geçişinin güçlü olduğu senaryoda bile, asgari ücret enflasyon yaratacak diye, enflasyonun altında bir zam çok adaletli olmaz. Eğer adaletli ve daha toplumsal uzlaşıyı sağlayan bir asgari ücret zammı yapacaksak, tüm kesimlerin gerçek anlamda enflasyonla mücadeleye katkı sunduğu bir ortam olmalı. Örneğin yeniden değerleme oranı yüzde 44 olmamalı. Yarı yarıya düşürülebilir. Artık maliye politikaları ince ayarlarla, enflasyonla mücadeleden daha çok zarar gören kesimleri biraz daha rahatlatan, daha az gören kesimlerin ise üzerindeki baskıyı (yükü) biraz daha artıran şekilde düzenlenmeli. İnce ayar politikaları düzene konmadan, enflasyonla mücadeleyi sadece dar ve sabit gelirliyle yapmak mümkün değil. Sadece bir kesimden çok büyük fedakarlık beklemenin doğru ve adaletli bir yöntem olduğunu düşünmüyorum.
Dr. Okan Giray BÜLBÜL/ Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi
"Çalışan 10 kişiden altısı asgari ücretli"
Türkiye'de asgari ücret, ne yazık ki 'geçim ücreti' haline geldi. İşgücü piyasasında çalışan her 10 kişiden altısı asgari ücret ve asgari ücrete komşu ücretlerden çalışıyor. Bu da asgari ücretin etkisi ve belirlenme yönteminin çok göz önünde tutulmasına neden oluyor. Mevcut haliyle işgücü piyasasında asgari ücret, neredeyse bütün çalışanları etkileyen olguya dönüştü. Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun aslında çok da demokratik yapıya sahip olmadığını görüyoruz. İşveren ve devletin karar vermesi halinde, işçi kesiminin onayı olmaksızın hayata geçen bir asgari ücret söz konusu olabiliyor. Bu çerçevede biraz daha teknik, gerçekten bir kişinin kalori, kültürel, ulaşım ihtiyaçları gibi bütün sosyal değişkenler de düşünülerek belirlenecek asgari ücretin daha faydalı olması söz konusu olabilecektir. 2025 yılında uygulanacak asgari ücretin yüzde 40-45 bandında olmasını bekliyorum. Ancak bu düzeyde bir artış olursa işçi kesiminin onayı olabilir ve asgari ücretlinin kaybı telafi edilebilir.