Yatırım teşvik sistemi yenileniyor

Türkiye’nin küresel üretim üssü haline gelmesi için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yeni program ve projeleri devreye alıyor. Turkuvaz Medya Grubu’nun haftalık ekonomi dergisi Para tarafından düzenlenen “Güçlü Sanayi Güçlü Gelecek” Zirvesi’nde konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Zekeriya Çoştu, yatırım teşvik sistemini yenileyeceklerini ve “Ulusal Sanayi Alanları Master Planı”nı devreye alacaklarını anlattı.
30.05.2025 11:42 GÜNCELLEME : 30.05.2025 11:42

Sanayi, sadece üretim ve istihdam sağlayan bir alan olmanın ötesinde; teknolojik gelişmenin, ihracat artışının, dijital dönüşümün ve sürdürülebilir kalkınmanın da temel dinamiği. Türkiye'de 2023 yılı itibarıyla sanayi yatırımlarının yüzde 64'ü imalat sanayinde yoğunlaşırken, yatırım teşvik belgelerinin yüzde 57'sinin KOBİ'ler tarafından kullanılıyor olması, bu işletmelerin üretim kapasitesini büyütme arzusunu ve potansiyelini de gözler önüne seriyor.

Tam da bu nedenle sanayicilerin finansal kaynaklara daha hızlı, daha uygun koşullarda ve daha yenilikçi biçimlerde ulaşabilmeleri gerekiyor. Klasik finansman araçlarının ötesine geçerek; kamu destek mekanizmalarından yeşil finansmana, sürdürülebilirlik odaklı kredi sistemlerinden girişim sermayesi fonlarına, bankacılık dışı alternatif finans modellerine kadar uzanan geniş bir yelpazeye ihtiyaç var.

Para Dergisi'nin bu anlayışla düzenlediği "Güçlü Sanayi, Güçlü Gelecek Zirvesi" ile sanayi şirketlerinin karşılaştığı bu kritik finansman engellerini aşmak üzere geliştirilen güncel çözümler, uygulanan politikalar ve sektörün beklentileri ele alındı.

ULUSAL SANAYİ ALANLARI MASTER PLANI HAZIR

"Güçlü Sanayi Güçlü Gelecek" Zirvesi'nin açılık konuşmasını gerçekleştiren T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Zekeriya Çoştu, Türkiye'nin 2000'li yılların başında dünya ihracatından aldığı payın yüzde 0.5'in altındayken, bugün bu oranının yüzde 1'in üzerine çıktığını vurgulayarak "Tarihî bir eşiği aşmış durumdayız. 2030 Sanayi ve Teknoloji Strateji" yol haritamızla 2030 yılına geldiğimizde, 350 bin hektar sanayi alanına, 30 milyar dolar yüksek teknoloji ihracatına, 400 milyar dolar imalat sanayi ihracatına, yüzde 2.2 Ar-Ge harcaması payına, 500 bin araştırmacı insan kaynağına, 100 bin tekno girişim ve 100 milyar dolar değerlemeye sahip turcornlara sahip bir Türkiye'ye ulaşmayı hedefliyoruz" dedi.

Cumhuriyet'in ikinci yüzyılında, hedefin küresel bir üretim üssü haline gelmek olduğunu anlatan Çoştu, bu amaç doğrultusunda "Ulusal Sanayi Alanları Master Planı"nı devreye alacaklarını aktardı. Çoştu, "Türkiye'nin on yıllar boyunca ihtiyacına cevap verecek büyüme alanlarını şimdiden planlayarak yatırımlar için arazi dar boğazını aşacağız. Ülke yüz ölçümüz içindeki sanayi alanları payını, çevre ve tarım dostu bir yaklaşımla 2.5 katına kadar artıracağız. Sadece sanayi alanlarını artırmakla kalmayıp, OSB'lerin lojistik bağlantılarını güçlendirerek rekabet gücümüzü artıracağız. Sanayi yatırımlarına sunduğumuz teşvikleri çok daha etkin bir hale getiriyoruz. 13 yıldan bu yana yaygın olarak uygulanan yatırım teşvik sistemini yeniliyoruz. Önümüzdeki günler ilan edeceğimiz yeni sistem ile yatırımlara ivme kazandıracağız" diye konuştu.

Çoştu ayrıca teşvik sistemine önemli bir programı da kazandıracaklarını belirterek "İllerimizin, bölgelerimizin yerel dinamiklerini ve potansiyellerini dikkate alan Yerel Kalkınma Hamlesi Programı, yeni teşvik sistemimizin en önemli yeniliklerinden biri olacak" dedi.

Teknoloji Hamlesi Programı'nda yeni çağrılara hız vereceklerini, Dijital ve Yeşil Dönüşüm programlarının ilk meyvelerini vermeye başladığını ve önümüzdeki dönemde binlerce firmanın ikiz dönüşüm sürecine girmesini sağlayacaklarını aktaran Bakan Yardımcısı Çoştu, "HIT-30 Programı yüksek teknoloji yatırımlarını ülkemize kazandırmaya başladı. HIT-Güneş hücresi çağrısı ile 2,5 milyar dolarlık bir yatırımın önünü açtık. Elektrikli araç yatırımlarında önemli yabancı yatırımları ülkemize kazandırıyoruz. 30 milyar dolar bütçeli bu program ile önümüzdeki iki yıl içinde ülkemizi global bir yatırım üssü haline getirecek yeni yatırım haberlerini milletimizle paylaşacağız" dedi.

Çoştu, sanayinin finansmana erişimi ve finansman maliyetleri konusunda, önemli adımlar attıklarına da işaret ederek Merkez Bankası kaynaklı Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi uygulamasını büyüterek daha fazla firmanın istifade etmesine imkân tanıyacaklarını da vurguladı. Çoştu, "Yeni teşvik sisteminde, faiz/kar payı desteklerinin miktarını piyasa gerçeklerine uygun seviyelere taşıyoruz. KOSGEB destek programlarını yeniden yapılandırarak daha erişilebilir hale getirdik. Destek miktarlarında program bazında 5 kata varan artışlar yaptık. 50 milyon TL'ye varan kredilerde, 20 puanlık bir destekle, KOBİ'lerimizin yatırım ve işletme kredilerinde finansman yüklerini hafifletiyoruz. Bunun yanında KGF üzerinden sağladığımız kefaletle finansmana erişimlerini kolaylaştırıyoruz" diye konuştu.

FAİZ VE KUR RİSKLERİNE KARŞI KORUMA
"Finansman İhtiyacına Yenilikçi Çözümler" başlıklı günün ilk paneli Takvim Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Faruk Erdem moderatörlüğünde Halk Leasing Genel Müdürü Bülent Mutlu'nun katılımıyla gerçekleşti. Finansmana erişim konusunda KOBİ'ler artık daha fazla alternatif finansman modellerine yöneliyor. İşletmeler de artık finansal enstrümanlar konusunda daha bilinçli görünüyor. "Bu bilinçlenme finansal piyasalarda nasıl bir değişim yaratıyor" sorusuna cevap aranan panelde konuşan Bülent Mutlu, KOBİ'ler özelinde bankacılık sektörünün halen ilk tercih olduğunu söyleyerek bununla birlikte işletmelerin finansal bilgi düzeylerinin artmasıyla alternatif finansman modellerine olan ilginin de arttığını söyledi. Mutlu, "Bu yönelim leasing sektörü ve diğer finansman şirketlerinde kapsamlı dönüşüm süreçlerini tetikleyen itici güç niteliği taşıyor. Ana hissedarımız olan Halkbank'ın misyonuna uygun olarak, KOBİ yatırımlarının desteklenmesi temel stratejimiz. KOBİ'lerin yatırımları desteklenirken dijitalleşme ve sürdürülebilirlik gibi temalar sektörün gündeminde daha fazla yer buldu. Alternatif finansman modellerine artan ilgi leasing sektörünü de öne çıkardı. Ancak sektör olarak halen işletmelerin yatırımlarından daha fazla pay alınabilecek alan mevcut" dedi.

Finansal Kurumlar Birliği'nin (FKB) verilerine göre leasing sektörü geçen yıl yüzde 42.4'lük önemli bir büyüme sağlayarak işlem hacmini 182 milyar liraya yükseltti. Halk Leasing de yılı 9.4 milyar liralık işlem hacmi ve 876 adet sözleşmeyle tamamladı. Bülent Mutlu, bu noktada KOBİ'lerin sürdürülebilir büyüme sağlamaları için finansal kaynaklarını verimli kullanmalarının ve risklerini iyi yönetmelerinin büyük önem taşıdığına işaret ederek "Leasing, hem finansal hem de operasyonel açıdan çok yönlü avantajlar sunan stratejik bir finansman aracı. Likiditenin vazgeçilmez olduğu günümüzde en uygun vade ve ödeme şartlarında sabit kira ödemeleriyle nakit akışlarını öngörülebilir hale getirerek uzun vadeli, faiz ve kur risklerine karşı daha korunaklı bir yapı sağlıyor. Tüm bu avantajları değerlendirdiğimizde aslında bir finansman yöntemi olarak leasingin büyümeyi destekleyen, riski azaltan ve maliyetleri minimize eden stratejik bir çözüm olarak yatırımlarda ilk tercih olması gerektiğini düşünüyorum" dedi.

YEŞİL DÖNÜŞÜME DESTEK

Yeşil dönüşüm konusuna da değinen Mutlu, yenilenebilir enerji yatırımları, enerji verimliliği, atık yönetimi ve karbon ayak izinin azaltılması gibi alanlarda proje geliştiren firmalar için leasing çözümleri sunduklarını anlattı. Mutlu, "Bu tip yatırımlarda genellikle yatırımın teminatı bizzat leasing konusu olan ekipmanın ve projenin kendisi oluyor, projenin oluşturacağı gelir projeksiyonuna göre ödeme vadesi ve periyodu belirleniyor. KOBİ'lerin öz kaynaklarını tüketmeden projelerini hayata geçirmeleri sağlanıyor" diye konuştu.

KOBİ'lerin sağlıklı bir finansal yapıya kavuşması, sadece kendi sürdürülebilirlikleri için değil, aynı zamanda ülke ekonomisinin genel direnci açısından da büyük önem taşıyor. Mutlu, KOBİ'lerin, büyümenin yanında dayanıklılığa da odaklanması gerektiğini vurgulayarak "Birincil öncelik, nakit akışını etkin yönetmek olmalı. Karlılığın yanında likidite de oldukça önemli hale geldi. Ayrıca gelir-gider dengesi dikkatle takip edilmeli. İş süreçleri gözden geçirilerek maliyetler azaltılmalı. Ancak burada işletmenin sağlıklı faaliyet göstermesine yardımcı olacak yatırımları da ertelememek gerekir. Aynı zamanda, borçlanma yapısı çok iyi analiz edilmeli kısa vadeli fonlarla uzun vadeli yatırımları finanse etmek yerine, mümkün olduğunca vade uyumuna dikkat edilmeli" dedi. Dijitalleşme ve verimlilik yatırımlarının da önceliklendirilmesinin önemine vurgu yapan Bülent Mutlu sözlerine şu şekilde devam etti: "Bugün bir KOBİ'nin rekabet gücünü artıran şey, büyüklüğünden çok esnekliği ve teknolojiye adaptasyon yeteneği. Bu nedenle, özellikle üretim süreçlerinde ya da hizmet sunumunda dijital çözümlerle verimliliği artırmak, uzun vadeli kazanç sağlayacaktır."

YENİ FİNANSMAN MODELLERİ GÜÇLENDİRİLMELİ

Panelin açılış konuşmasını yapan Turkuvaz Dergi Grubu Genel Müdür Yardımcısı Özgür Atanur ise, KOBİ'lerin yalnızca yüzde 15'inin uzun vadeli yatırım finansmanına erişebiliyor olmasının önemli bir finansal darboğazı işaret ettiğine dikkat çekerek "KOSGEB raporlarına göre KOBİ'lerin yüzde 78'i finansmana erişim zorluğunu büyümenin önündeki en büyük engel olarak tanımlıyor. Bu durum, üretim gücümüzün tam anlamıyla harekete geçirilememesine neden oluyor. Oysa günümüz dünyasında sanayi yatırımlarında öngörülebilirlik, çeviklik, teknolojiye dayalı dönüşüm ve sürdürülebilir finansman modelleri her zamankinden daha büyük bir önem taşıyor" dedi. Atanur sözlerine şöyle devam etti: "Yeşil Mutabakat, dijital dönüşüm, döngüsel ekonomi ve sürdürülebilir tedarik zincirleri gibi küresel trendlerin hız kazandığı bir dönemde, özellikle sanayi sektörünün bu dönüşüme ayak uydurabilmeleri, sadece kendi büyümeleri için değil, aynı zamanda Türkiye ekonomisinin küresel sistemde rekabet gücünü koruyabilmesi açısından da hayati önem taşıyor. Bunun için de sanayicilerin finansal kaynaklara daha hızlı, daha uygun koşullarda ve daha yenilikçi biçimlerde ulaşabilmeleri gerekiyor."

BİZE ULAŞIN