Yapay zeka önce İK’yı mı işsiz bırakacak?

Tarih boyunca teknolojik sıçramalar hep bir endişe dalgasıyla karşılanmıştır. “Acaba makineler işimizi elimizden alacak mı?” Buhar makinesinden bilgisayara, her devrim kendi ‘işsizlik kıyameti’ senaryolarını doğurdu. Kolay İK COO’su Tunca Üçer, paradergi için yazdı...
05.06.2025 11:49 GÜNCELLEME : 05.06.2025 11:49

Tarih boyunca teknolojik sıçramalar hep bir endişe dalgasıyla karşılanmıştır. "Acaba makineler işimizi elimizden alacak mı?" Buhar makinesinden bilgisayara, her devrim kendi 'işsizlik kıyameti' senaryolarını doğurdu. Oysa geriye dönüp baktığımızda ne görüyoruz? İnsanoğlu olarak hiç olmadığımız kadar sağlıklı, güvenli ve refah seviyesi daha yüksek ortamlarda çalışıyoruz. Teknolojinin korkulanın aksine, insan hayatını zenginleştirdiği, yeni ufuklar açtığı bir gerçek. Şimdi de yapay zeka (YZ) kapımızı çalıyor ve o tanıdık soru yeniden zihinlerde: "Bu kez farklı mı olacak?" Özellikle de insanın merkezde olduğu İnsan Kaynakları (İK), bu dönüşümden ilk nasibini alan olabilir mi?

Bu teknolojik devrime iyi tarafından odaklanmak, sanırım hepimiz için daha yapıcı bir başlangıç. Evet, YZ bazı rutin görevleri devralacak, belki de bazı meslek tanımlarını kökten değiştirecek. Ancak unutmayalım ki, her teknolojik ilerleme kendi ekosistemini ve yeni iş kollarını da beraberinde getirir. Yapay zekanın etkin kullanımı, analizi, etik denetimi, YZ destekli sistemlerin İK süreçlerine entegrasyonu gibi alanlarda yepyeni uzmanlıklara ihtiyaç duyulacak. Şirketlerin ve iş gücünün bu yeni döneme adaptasyonu, çalışanların yeni becerilerle donatılması (upskilling/reskilling) ve tüm bu geçiş sürecinin yönetimi için İK profesyonellerine her zamankinden daha fazla görev düşecek. İK, bu dönüşümün korkulan kurbanı değil, mahir bir orkestra şefi olabilir.

Elbette madalyonun bir de diğer yüzü var: Operasyoncular yandı! Demode bir tabirle 'evrak işi' olarak görülen, tekrar eden, veri girişine dayalı, stratejik derinlikten uzak operasyonel İK görevlerinin YZ tarafından süratle üstlenileceğini öngörmek için kahin olmaya gerek yok. Günlük puantaj takibi, basit özgeçmiş taramaları, standart raporlamalar gibi işler giderek azalacak. Bu durum, bir tehdit olarak algılanabileceği gibi, İK profesyonelleri için stratejik ve katma değerli işlere odaklanma fırsatı da sunuyor. Artık İK'cılar, çalışan bağlılığını artırma, yetenek yönetimi, liderlik geliştirme, kurum kültürü ve karmaşık problem çözme gibi insan zekasının ve duygusal zekanın ön planda olduğu alanlara daha fazla zaman ve enerji ayırabilecek.

Bizler, yani hem yapay zeka öncesi dönemi deneyimlemiş hem de bu teknolojinin doğuşuna, emekleme ve yürüme süreçlerine bizzat şahit olan nesil, aslında çok şanslıyız. Dijital yerliler ile geleneksel yöntemlere alışkın kuşaklar arasında bir köprü vazifesi görebilir, YZ'nin potansiyelini ve sınırlarını her iki dünyanın da anlayabileceği bir dille aktarabiliriz. Tüm bu süreci içeriden bilmek, farklı kuşakların beklentilerini ve endişelerini anlayarak daha kapsayıcı çalışma ortamları tasarlamamıza olanak tanıyacak. Bu, İK'nın 'insan' odaklı yaklaşımını daha da değerli kılacak bir yetkinlik.

Ancak kabul edelim, baş döndürücü bir gündemin içindeyiz. Her gün yeni bir YZ aracı, yeni bir kavram, yeni bir tartışma... Bu bilgi bombardımanı ve 'hype' içerisinde odaklanmak, ana işimizden, temel değerlerimizden uzaklaşmamak kritik önem taşıyor. İK profesyonellerinin ve liderlerinin görevi, bu gürültünün içinden doğru mesajları almak, YZ'yi bir amaç değil, insan kaynaklarının gelişimine katkı sunacak bir araç olarak konumlandırmaktır. Unutmayalım, bizim işimiz insan ve insan faktörü her zaman orada, tüm denklemlerin merkezinde var olacak. Ne kadar gelişirse gelişsin, yapay zeka insanın yerini tutmayacak, ancak insanın potansiyelini açığa çıkarmasını destekleyen güçlü bir yardımcı olacak. Günün sonunda, inanıyorum ki organik olan, yani insan dokunuşu ve muhakemesi, sentetik olana daima üstün gelecektir.

BİZE ULAŞIN