PARA ARAŞTIRMA/ HÜLYA GENÇ SERTKAYA Türkiye önderliğinde "tahıl koridoru" için tarihi anlaşmanın imzalanmasının ardından, Ukrayna limanlarında sıkışıp kalan tahıl ve benzer gıda yüklü gemilerin dünya pazarlarına açılmasını sağlayacak "tahıl sevkiyat üssü", geçen hafta İstanbul'da açıldı. 22 Temmuz'da İstanbul Dolmabahçe'de Türkiye, Ukrayna, Rusya tarafından Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde imzalanan ve 120 gün geçerli olacak Tahıl Koridoru Anlaşması çerçevesinde faaliyete geçen "Müşterek Koordinasyon Merkezi", Ukrayna tahılının Karadeniz üzerinden dünya pazarlarına sevkini sağlayacak. Sevkiyat, Odessa, Çernomarsk ve Yujniy limanlarından yapılacak. Dört ay süreliğine yapılan ve mutabakata varılması halinde uzatılabilecek anlaşmanın küresel gıda krizi sorununu çözüme kavuşturması, küresel buğday fiyatlarını gevşetmesi bekleniyor. Tahıl koridorunun Türkiye'ye yeni kapılar açacağı vurgulanıyor. Türkiye'deki büyük ihracatçıların toplamda 50 milyon tonun üzerinde dünyaya buğday ihraç edilen pazardan aldıkları payları artırmasının, Türkiye'yi küresel piyasalarda daha çok söz sahibi yapacağı ifade ediliyor. Dünya buğday üretiminin ve ticaretinin yüzde 50'sinden fazlasının gerçekleştiği Avrupa, Rusya, Orta Asya coğrafyasının ortasında ve aktarım rotasındaki Türkiye'nin, küresel tahıl borsasında kilit oyuncu olabileceği vurgulanıyor. Karadeniz'in tahılına koridor olan Türkiye'nin, küresel hububat borsasına da talip olacağı görüşünü dile getirenler de bulunuyor. Sektör temsilcileri ve uzmanlara göre Türkiye'nin tahıl ticaretinde diğer ülkelere öncü rolünü kabul ettirmesi için öncelikle buğday ve tahılda kendine yeten bir ülke konumuna gelmesi, lisanslı depo kapasitesini ve lojistik altyapısını güçlendirmesi gerekiyor.
"ÖNCÜ ROL OYNAYABİLİR"
Önce, "Türkiye, gerçekleşen mutabakat sonrasında gelecek yıllar için tahıl koridoru sayesinde kilit ülke ve/veya yeni fırsatlar yakalayan bir ülke konumuna gelebilir mi?" sorusuna cevap arıyoruz. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Gülçubuk'a göre, bunun cevabı dolaylı olarak "evet". Dünya tahıl ticaretinin sadece yüzde 4'ünü California Borsası gerçekleştiriyorsa ve buna bağlı olarak dünya tahıl piyasasını da büyük ölçüde bu borsa belirliyorsa, dünya buğday üretiminin ve ticaretinin yüzde 50'sinden fazlasının gerçekleştiği Avrupa, Rusya, Orta Asya coğrafyasının ortasında ve aktarım rotasında bulunan Türkiye, küresel tahıl borsasında kilit oyuncu veya oyunculardan biri konumuna gelebilir. Bu yolla da tahıl fiyatlarının belirlenmesinde öncü rol oynayabilir ve dünya piyasalarını bir-iki ülkenin, dört-beş uluslararası şirketin tekelinden kurtarabilir. Bunun için Türkiye'nin öncelikle buğdayda kendine yeten bir ülke konumuna gelmesi ve üretimini 23-25 milyon ton/yıl seviyesine çıkarması gerektiğini vurgulayan Gülçubuk, "Buğdayda kendine yeterlilik Türkiye'ye yeni fırsatlar kazandırabilir. Kendine yeten bir ülke olarak Türkiye tahıl ticaretinde diğer ülkelerin de öncü rol kabulünü kolaylıkla alabilir" dedi.
Gülçubuk'a göre bir diğer önemli konu da Türkiye'nin depolama kapasitesi. Yaklaşık 8.5 milyon kapasiteli lisanslı depolarla buğday üretiminin ancak yüzde 30-35'ine depolama ortamı sağlandığını belirten Gülçubuk, şunları söyledi:
"Türkiye eğer dünyada tahıllarda dünya fiyatlarında ve ticaretinde etkin olmak istiyorsa ve kendini koridorlara mahkûm etmek istemiyorsa lisanslı depolama kapasitesini en az dört-beş kat artırmalı. Sonrasında da lojistik altyapısını özellikle deniz ve demiryolu temelinde güçlendirmelidir."
"STRATEJİK BİR ADIM"
İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli'ye göre tahıl koridoru anlaşması tüm dünyayı olduğu gibi Türkiye'ye de birçok açıdan etki edecek önemli bir anlaşma. Rusya ve Ukrayna arasında çıkan savaş sonucunda, tüm dünyada, tahıl temini konusunda ciddi aksaklıklar yaşandığına, sürdürülebilir gıda arzının tehlikeye girdiğine dikkat çeken Kestelli, bu sorunların ortadan kaldırılmasını hedefleyen bu anlaşmanın Türkiye'nin aracılık yaptığı oldukça stratejik bir adım olduğunu vurguladı. Ukrayna tahılının dünyaya Türkiye üzerinden dağıtılacağı düşünüldüğünde, Türkiye'nin bu süreçten mutlaka ekstra kazancı olacağına işaret eden Kestelli, "Ayrıca bu durum yeni ülke pazarlarında aktif olunmasını ve küresel fiyatların belirlenmesinde Türkiye'nin eskisine göre daha önemli bir aktör olmasını sağlayacaktır. Eğer ülkemiz bu süreçte depolama ve lojistik altyapısını geliştirir, stratejik pazarlarda yerini sağlamlaştırabilir ve jeopolitik önemini ortaya koyabilirse dünya tahıl piyasalarında gelecekte bugünkünden çok daha önemli bir aktörü olabileceğini düşünüyorum" dedi.
"TÜCCAR OLABİLMEK DE ÖNEMLİ"
Işınsu Kestelli, hububat piyasalarında hem bölgesel hem de küresel bir aktör olmanın üretim ve tüketim gücüyle yakından ilişkili olduğu görüşünde. Türkiye'nin önemli bir tarımsal üretim potansiyeline sahip olduğunu belirten Kestelli, "Ancak, stratejik ürünler olan tahılların bazılarında üretim açığımız bulunuyor. Mısırda dünya ortalamasının üzerinde bir verimle üretim yaparken, buğday ve arpada ortalama verim düzeyimiz dünya ortalamasının altında. Verimliliği artıracak çalışmaları mutlaka yapmalıyız. Hem iç piyasa tüketimi açısından hem de başta un olmak üzere önemli bir ihracatçı olmamız nedeniyle dış piyasaya yönelik tüketimde de güçlü konumdayız. Ülkemizin lojistik ağı ve kapasitesi yüksek olmasına rağmen bu altyapının uluslararası ticarete entegrasyonu üzerinde çalışmalıyız. Küresel piyasalarda yaşananlar göstermiştir ki önemli bir oyuncu olmak için sadece üretici bir ülke olmak değil, aynı zamanda dünya pazarlarında alım satım yapan bir tüccar olabilmek de çok önemli. Ülkemiz girişimcisinin bu açıdan çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Önemli olan üretimi ve ticareti istikrarlı kılacak etkin çalışan piyasa koşullarını sağlamak ve bunun için de gerekli kurumsal altyapıları oluşturup şeffaf bir şekilde çalıştırabilmek. Son yıllarda artan lisanslı depoculuk yatırımlarının ve üç-dört yıl önce faaliyete geçen TÜRİB'in bu açıdan çok önemli olduğunu düşünüyorum. Dünya hububat piyasalarında daha etkin olmak için lisanslı depoculuk ve Ürün İhtisas Borsacılığı sistemini küresel piyasalara entegre etmemiz gerektiğine inanıyorum" diye konuştu.
"TÜRKİYE BÖLGESİNDE MERKEZ ÜS OLABİLİR"
TOBB Ticaret Borsaları Konsey Başkanı ve Konya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Çevik, "tahıl koridorunun" Türkiye için yeni kapılar açabileceğine inanan isimlerden. Tahıl Koridoru Anlaşması sonrasında "küresel tarım-gıda sektörünün" dikkatlerinin artık eskisinden daha fazla Türkiye'nin üzerinde olacağını dile getiren Çevik, tahıl koridorunun Türkiye için yeni kapılar açabileceğine işaret etti. Çevik, "Dengeleri ve etkilerini iyi analiz ederek kararlı tarımsal politikaları sürdürmeliyiz. Çünkü gıda güvenliğini esas alan, verimliliği yüksek, uluslararası rekabette güçlü sürdürülebilir bir tarım sektörü, Türkiye'yi tarımsal üretim ve ticaretinde bölgesinde merkez ülke haline getirecek, gıda üretimi ve tedariki noktasında vazgeçilmez kılacaktır" ifadelerini kullandı.
Üretim, tüketim ve ticaretteki gelişmelerle şekillenen emtia borsalarının, sektörde küresel piyasalara daha fazla entegre olmak ve rekabette avantaj sağlamak için önemli araçlardan biri olduğunu vurgulayan Çevik, rekabetin arttığı bir dünyada borsacılıkta fiyat ve kalite özelinde alıcı ve satıcıların temel alacağı bir gösterge haline gelmenin son derece önemli olduğunu kaydetti. Çevik, bu açıdan hububat piyasası özelinde oldukça önemli bir yerde olan Türkiye'nin, ticaret borsaları ve TÜRİB ile bu avantajı elde etmeye çalıştığını dile getirdi.
"DEPO YATIRIMLARINA AĞIRLIK VERMELİYİZ"
Hüseyin Çevik, Elektronik Ürün Senetlerinin (ELÜS) işlem gördüğü Türkiye Ürün İhtisas Borsası (TÜRİB) ile birlikte farklı ülkelerdeki borsalar ve ilgili kuruluşlarla anlaşma yapılarak, Türkiye'nin tarımsal ürün ticaretinde çekim gücünün artırılabileceğini vurguladı. Çevik, "Ayrıca ülkemizdeki borsaların ortak koordinasyonuyla satış işlemlerini derinleştirerek, küresel finansal piyasalar ile daha etkin bir yapıya dönüşebiliriz" diye konuştu.
Dünyada tarım ticareti sisteminin hızla değiştiğini ve lisanslı depoculuğun önem kazandığını ifade eden Çevik, üretim, lojistik ve depo altyapısının son 10 yılda önemli bir gelişme gösterdiğini kaydetti. Türkiye'nin lisanlı depo kapasitesinin 8 milyon tonu aştığını vurgulayan Çevik şunları söyledi:
"Ancak sistemin daha sağlıklı işlemesi ve ülkemizi tarımsal üretim ve ticaretinde ileriye taşıması için depo altyapı çalışmalarımızı üretim planlaması ve 10 yıllık üretim periyodlarına bakarak yapmalıyız. Bu yıl hububat rekoltesinin iyi olması ve Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) alımlarıyla birlikte lisanslı depolara olan talep arttı. Trakya gibi bazı bölgelerde depolarda yüzde 100 doluluk oranına ulaşıldı ve depo ihtiyacı hasıl oldu. Bu yıla mahsus bir hasat sezonu yaşansa da özellikle buğday ve mısıra yönelik üretimin yoğun olduğu alanlarda depo yatırımlarına ağırlık vermeliyiz. Üretim rekoltesine göre depo kapasitelerini artırmalıyız."
"ÜLKEMİZ HUBUBAT TİCARETİ AÇISINDAN ŞANSLI BİR NOKTADA"
Ali KIRALİ / Türkiye Ürün İhtisas Borsası (TÜRİB) Genel Müdürü
TÜRİB olarak tarım paydaşlarının etkin piyasa oluşumu kapsamında bir araya geldiği uluslararası sisteme entegre bir işlem platformu olmak vizyonumuz, hububata yönelik lisanslı depoculuğun ve ürün ihtisas borsacılığının bölgesel merkezi olma orta vadeli hedefine yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ülkemiz hububat ticareti açısından coğrafi olarak şanslı bir noktada. Kuzeyimizde dünyanın tahıl ambarı olarak tabir edebileceğimiz Rusya, Ukrayna, Kazakistan gibi ülkeler yer alırken, hububat ürünleri bu ülkelerden Türkiye'nin de üzerinde bulunduğu bir koridor üzerinden güneydeki büyük ithalatçı ülkelere (Körfez ve Kuzey Afrika) akıyor. Ülkemizin un ve gıda sanayii de bu akıştan ciddi şekilde faydalanıyor ve katma değer yaratıyor. Lisanslı depoculuk sistemi ve TÜRİB'in ürün ihtisas borsacılığında oluşturduğu altyapıyı ülkemizin bu potansiyeli yüksek coğrafi konumu ile birleştirerek lisanslı depoculuğu bölgemizde yaymak ve bu ülkelerdeki hububatın ticaretini TÜRİB'de yapabilmeyi hedefliyoruz. Hâlihazırda Borsamızda yerli hububatın yanı sıra ithal arpa, buğday ve mısır ürünleri işlem görüyor. Bölge ülkelerde lisanslı depoculuğun geliştirilmesi ve/veya var olan lisanslı depolarının entegrasyonu ile hububat Türkiye'de depolanmadan bulunduğu ülkede kalarak da alım satıma konu edilebilecek. Bu çerçevede, Borsamız teknik altyapısını hem spot hem de vadeli ürünlerin işlem göreceği şekilde güçlendiriyor. Teknolojik altyapı çözümü ticari olarak bölge ülkelerine ihraç edilebilecek nitelikte olduğu gibi bölge ülkelerinin lisanslı depolarında bu sistem üzerinden kaydileşen ürünlerinin alım satımına da imkân verecek. Orta vadeli hedeflerimiz arasında olan tarım emtiasına yönelik TÜRİB Vadeli İşlem Piyasası'nın kurulması faaliyetleri tamamlandığında da ileri tarihli fiyat oluşumu ve öngörülebilirlik ile risk yönetimi açısından sektöre önemli bir katkı sağlanacak.
"KÜRESEL PAZARLARDA DAHA ÇOK SÖZ SAHİBİ OLABİLİRİZ"
Ali KOPUZ / İstanbul Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı
İki önemli tahıl üreticisi Rusya ve Ukrayna'yı karşı karşıya getiren savaş nedeniyle dünya tahılda arz sorunuyla baş başa kaldı. Çünkü Rusya dünyaya yılda ortalama 33 milyon ton, Ukrayna ise 19 milyon ton buğday ihraç ediyor. Bu rakamlar AB ülkelerinin toplam ihracatından fazla ve dünyadaki tahıl ticaretinin yaklaşık yüzde 30'unu oluşturuyor. Tahıl krizinin İstanbul'da çözüme kavuşturulması Türkiye için çok büyük bir prestij. Tahıl koridoru, iç piyasa için önemli bir fırsat. Türkiye'deki büyük ihracatçılarımız toplamda 50 milyon tonun üzerinde dünyaya buğday ihraç edilen pazardan aldıkları payları artırırsa küresel piyasalarda daha çok söz sahibi bir ülke olabiliriz. İlgili bakanlıklarımız gerekli çalışmaları yürüterek, altyapı yatırımlarını sağlayarak depolama ve taşıma hizmetleri alanında Türkiye'yi bölgesinde lojistik üs yapma yönünde emin adımlarla yol alıyorlar. Devlet destekleriyle lisanslı depo kapasitesi son bir yılda yüzde 14 artarak 8 milyon tonun üzerine çıktı. Faal lisanslı depo bulunan il ve depo sayısı ise sürekli artıyor. Halihazırda lisans alma sürecindeki 65 şirketin de faaliyete geçmesiyle 15 milyon tonun üzerinde bir depolama kapasitesi öngörülüyor. Küresel piyasalarda hububat fiyatlarında belirleyici pazar olabilmemiz için, hububat arzında da kilit rolde olmamız şart. Alınan tedbirlerle çiftçimize verilen desteklerin artırılması ve çeşitlendirilmesiyle küresel hububat piyasalarındaki etkinliğimizi artıracağımıza inanıyorum.
"TÜRKİYE, HUBUBAT BORSASINI GETİREBİLİR"
Kazım TAYCI / İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu Başkanı
İstanbul, çok önemli bir pozisyona geldi. Şu anda dünya buğday pazarına en büyük ihracat yapan iki ülke Rusya ve Ukrayna. Bölgenin hububatını tüm dünyaya açacak olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu iş bizim için çok stratejik ve ileride dünya Hububat Pazarı Borsası'nın İstanbul'da olmasına kadar gidebilir. Biz, Hububat Borsası'nın İstanbul'da olması için elimizden gelen tüm mücadeleyi vereceğiz. Dünyanın içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik koşullar, Türkiye'yi, özellikle İstanbul'u dünya hububat rakamlarının belirleneceği yer haline getirebilir. Dünyada gıda krizleri yaşanırken, kendi kendine yeten ülke olduğumuz gibi, diğer ülkeler için de 'tedarikçi ülke' konumundaydık. Ancak Türkiye'nin en az 30-35 yıllık bir tarım politikası hazırlaması gerekiyor. Tarımda sağlıklı, sıhhatli uzun vadeli politikamız ve planımız olmalı. Yeni yatırımlar gerekiyorsa bunları yapabilecek güçteyiz. Bunları planlı ve sürdürülebilir bir şekilde devam ettirdiğimiz takdirde, Türkiye hububat borsasını getirebilir.
"TAHIL YÜZDE 25 DAHA UCUZA SATIN ALINABİLECEK"
Baki Remzi SUİÇMEZ / TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Tahıl Koridoru Anlaşması, Rusya ve Ukrayna'nın ürettiği ve savaş koşulları nedeniyle sevkiyatı durdurulan tahıl ve gıda maddelerinin deniz yoluyla güvenli bir şekilde yeniden dünya pazarına açılmasını öngören bir güvenlik koridoru anlaşması. Anlaşmanın hemen ardından, buğday arz sorunundaki belirsizliğin kısa süreli de olsa giderilmesi ile buğday fiyatı yüzde 6 değer kaybederek buğdayın Şikago Borsası'nda işlem gören vadeli kontratları savaşın başladığı 24 Şubat 2022'deki seviyelere, 7.7 Amerikan doları ile son beş ayın en düşük seviyeye geriledi. Savaşın henüz tamamen bitmemiş olması nedeniyle kısa ve orta vadede yaşanabilecek belirsizlikler, yeni üretim sezonunda yaşanabilecek üretim azlığı, küresel düzeyde yaşanan gıda güvenliği ve açlık sorununun tümüyle çözülmediğini gösteriyor. Anlaşmanın ülkemize dış politikada sağladığı prestij yanında somut yansıması, ülkemizin Ukrayna'dan bu süreçte tahıl dışalımı yapması halinde tahıl fiyatının yüzde 25 daha ucuza satın alınabilecek olmasıdır. Türkiye'nin sadece ticari geçiş yolu olması üzerinden bölgesel/küresel hububat borsası olabilmesi ve dünya hububat fiyatlarının Türkiye'den belirlenebileceği beklentisi, kısa orta ve uzun vadede mümkün gözükmüyor. Tahıl Koridoru Anlaşması, Türkiye'nin buğdayda, arpada, mısırda, ayçiçeğinde kendine yetersizlik ve dışa bağımlılık sorununu çözemez.
LİSANSLI DEPOLARIN TOPLAM KAPASİTESİ 8.3 MİLYON TON
Türkiye'de 159 lisanslı depoculuk şirketi şubeleriyle birlikte 225 lokasyonda hizmet veriyor. Lisanslı depoların toplam kapasitesi 8.3 milyon ton ve bu kapasitenin tamamına yakını hububat depolamaya müsait. Türkiye'nin hububat rekoltesini 35 milyon ton civarında olduğu düşünülürse, lisanslı depolar hububat rekoltesinin yüzde 25'inden fazlasını depolayabilecek kapasiteye ulaşmış durumda.
TÜRİB Genel Müdürü Ali Kırali'nin açıklamalarına göre TÜRİB'in 2021 yılında işlem hacmi 18.5 milyar TL, işlem miktarı 6.7 milyon ton düzeyinde gerçekleşti. 2022 yılının ilk altı ayında ise işlem hacmi 18 milyar TL, işlem miktarı 3.5 milyon ton düzeyine ulaştı.