Newell Brands NEEMEA Bölgesi Direktörü ve Türkiye Genel Müdürü Alp Erekul, kültürel ve ekonomik açıdan çeşitlilik barındıran bölgede, hem global stratejilere sadık kalmanın hem de yerel dinamiklere duyarlı olmanın önemini vurguluyor.
Yerel kültürel farklılıkları göz ardı etmiyoruz
Alp Erekul, global stratejik yön ve metodik yaklaşımların yerel uygulama ve yönetim için ne kadar kolaylaştırıcı olduğunu vurguluyor. Erekul şu yorumları yapıyor: "Globalde belirlenen stratejik çerçevemiz, şirketin temel yetkinliklerine dayanıyor ve 'Nerede Oynarız?' ile 'Nasıl Kazanırız?' sorularına sistematik cevaplar üretmemizi sağlıyor. Başarıyı; içgörü temelli ürün geliştirme, güçlü marka inşası, etkili iletişim, tedarik zinciri uzmanlığı ve yüksek performans kültürü ile tanımlıyoruz. NEEMEA'yı alt bölgelere ayırarak yerel uzman ekiplerle bu stratejileri hayata geçiriyoruz."
Dijitalleşme, seyahat olanaklarının artması ve global satış platformlarının yaygınlaşmasıyla, tüketici beklentilerinin ve davranışlarının ülkeler arasında benzeştiğini belirten Erekul, önce benzerlikleri tespit edip başarılı aktiviteleri belirleyerek, bölgesel farklılıkları analiz ettiklerini ve başarı sağlandıktan sonra diğer markalarını altyapı üzerinden yaydıklarını söylüyor. Ayrıca, yerel tüketiciye markayı ulaştırırken, bölgesel lider pazarlar belirleyip, titizlikle seçilen yerel ortaklar aracılığıyla başarılı uygulamalarını aktardıklarını ifade ediyor.
İnsan gibi konuşan, bir amacı olan markalar gelecekte de var olacak
Pazarlama dünyasında çok temel bir dönüşümün içinde olduğumuzu ifade eden Erekul, "E-ticaret platformlarının gücünün artmasıyla birlikte odağımız hızla online satış performansına, buy box sıralamasına, platform analitiğine, SEM'e ve içerik zenginliğine kaydı. Bu kötü bir şey değil; bilakis, içinde bulunduğumuz dijital düzlemde bu yetkinlikler olmazsa olmaz. Ancak ne yazık ki bu dönüşüm, markaların en temel yapıtaşını, yani ruhunu, hikayesini ve karakterini geri plana itti. Oysa bir markanın ruhu onun hikayesidir. Hikayesi olan marka hafızada kalır. Hafızada kalan marka tercih edilir. Tercih edilen marka yaşar" diyor.
Erekul'un yorumları şöyle: "Bugün dijital raflar fiziksel dünyadaki mağaza sayılarının binlerce katına ulaştı. Sadece görünür olmak yetmiyor, hatırlanır olmak gerekiyor. Çünkü kullanıcılar hala tanıdıkları, güvendikleri, duygusal bağ kurdukları markaları arıyor. Ayrıca tüketici davranışlarında çok önemli bir değişim yaşanıyor: insanlar artık 'ilk sırada çıkan' ürüne değil, 'neden orada olduğuna' bakıyor. Arama motorlarındaki reklamlara karşı bilinç arttı. Organik sıralamalara güven duyuluyor, yorumlara daha çok önem veriliyor. Tüm bu farkındalık dalgası, 'gerçeklik ile algı arasındaki farkı' daha görünür kılıyor. Ve bu noktada markaya duyulan güven, tüm algoritmalardan daha güçlü bir etken haline geliyor. Tüm bu teknoloji, hız ve veri çağında bile değişmeyen tek şey var: İnsan olmak. İnsan gibi konuşan, duygulara dokunan, bir amacı olan markalar... İşte onlar gelecekte de var olacak. Markanın ruhunu kaybettiği yerde pazarlama stratejik teknik değil, taktiktir. Ama ruhunu bulan her marka, taktiklerin ötesine geçip insanlara dokunabilir. Ve bence asıl rekabet, işte burada başlıyor."
Alp Erekul, önümüzdeki 5 yılda pazarlama alanında öne çıkacak trendleri ise şöyle sıralıyor: