Türkiye, küresel “kuantum” yarışında

Türkiye, kuantum alanında söz sahibi ülkelerden biri olma hedefine kilitlendi. TÜBİTAK bünyesinde Ulusal Kuantum Enstitüsü kurulması planlanıyor. Türkiye’nin küresel kuantum teknoloji yarışında stratejik bir oyuncu olabileceği belirtiliyor…
14.07.2025 10:52 GÜNCELLEME : 14.07.2025 10:52

HÜLYA GENÇ SERTKAYA / Türkiye, güvenlik, ekonomi, sağlık, savunma ve enerji gibi stratejik alanlarda çığır açacak "kuantum teknolojilerinde", geleceği şekillendirecek kritik adımların eşiğinde. 2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi'ne göre TÜBİTAK bünyesinde Ulusal Kuantum Enstitüsü kurulması hedeflenirken, kuantum alanında kamu destekli Ar-Ge faaliyetlerine de hız verildi. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu'nun (TÜBİTAK) öncülüğünde, kamu kurumları, üniversiteler, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla Türkiye'nin "Kuantum Teknolojileri Yol Haritası"nın belirlenmesi için harekete geçildi. Kuantum teknolojilerinin laboratuvar ortamından sanayiye entegre edilmesinde aktif bir rol üstlenen TÜBİTAK, hem milli hem de küresel kuantum ekonomisine katkı sunmayı hedefliyor. Ayrıca üniversiteler de kuantum alanında çalışmalara yoğunlaşmış durumda. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı, üniversiteler, kuantum güvenlik çözümleri ve sensör teknolojileri üzerine araştırmaları destekliyor. ASELSAN bünyesinde Kuantum Teknolojileri alanındaki çalışmalarının yürütülmesi amacıyla KUANTAL (Kuantum Araştırma Laboratuvarı) kurulurken, ilk yerli kuantum bilgisayarı QuanT, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (TOBB ETÜ) tarafından geliştirilerek devreye alındı. Önümüzdeki dönemde kamu öncülüğünde uluslararası iş birlikleri ve özel sektör yatırımlarıyla bu alandaki kapasitenin artırılması ve ekosistemin daha da geliştirilmesi hedefleniyor. Türkiye'nin küresel kuantum teknoloji yarışında oyun değiştirici çözümleriyle stratejik bir oyuncu olabileceği ifade ediliyor.

Birleşmiş Milletler'in 2025'i Uluslararası Kuantum Bilgi Bilimi ve Teknoloji Yılı ilan ederek, geleceğin endüstrilerini herkesin yararına geliştirmek için kuantum bilimi ve teknolojisinin önemini vurguladığı bir dönemde, günlük yaşantımızda kullanılmaya başlanan kuantum teknolojilerini masaya yatırdık. Kuantum alanında çalışmalarıyla öne çıkan, birçok projeye imza atan TÜBİTAK ile savunma teknolojilerinde devrim yaratacak oyun değiştirici kuantum çözümleriyle geleceği inşa eden ASELSAN'ın çalışmalarına haberimizde detaylıca yer verdik.

STRATEJİK ÖNCELİK HALİNE GELDİ

Önce dünyada ve Türkiye'de kuantum çalışmalarına bir göz atalım. Kuantum teknolojileri, son yıllarda tüm dünyada stratejik öncelik haline geldi ve bu alanda önemli yatırımlar yapılmaya başlandı. PARA Dergisi'ne açıklamalarda bulunan TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Orhan Aydın, Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Avrupa Birliği ülkeleri, Birleşik Krallık, Kanada, Japonya, Güney Kore ve Singapur gibi ülkelerin; kuantum hesaplama, kuantum haberleşme ve kuantum algılama gibi alanlarda yoğun araştırma-geliştirme faaliyetleri yürüttüğünü vurguladı. Asya kıtasında özellikle Çin'in, kuantum haberleşme ve kuantum hesaplama alanlarında öncü konumda olduğunu ifade eden Aydın, karasal ve uydu tabanlı kuantum anahtar dağıtımı (QKD) gibi sistemleri başarıyla ürünleştirdiğini ve kullanıma aldığını kaydetti. Çin'in bu alandaki hızlı ilerleyişinin, Japonya, Güney Kore ve Singapur gibi ülkeleri de benzer yönde adımlar atmaya yönlendirdiğine işaret eden Aydın, "Örneğin, Japonya ve Güney Kore, kuantum rastgele sayı üreteçlerini mobil cihazlara entegre etmeye başladı ve kuantum baz istasyonlarını denemeye aldı. Singapur ise devlet destekli girişimlerle düşük irtifada kuantum haberleşme uyduları üzerine çalışmalar yürütüyor. Japonya'nın aynı zamanda kuantum optimizasyon uygulamaları konusunda da ciddi adımlar attığı görülmekte" dedi.

1 MİLYAR EURO'LUK BÜTÇE

Avrupa Birliği'nin 2018 yılında başlattığı Quantum Flagship programı ile 1 milyar euroluk bir bütçeyle kuantum teknolojilerinin araştırma, geliştirme ve ticarileştirme süreçlerini desteklediğini vurgulayan Aydın, Program kapsamında kuantum hesaplama, kuantum haberleşme ve kuantum sensörleri alanlarında çok sayıda proje yürütüldüğünü kaydetti. Aydın, "Özellikle Almanya, Fransa, Hollanda, İspanya ve Danimarka gibi ülkeler donanım, algoritma ve yazılım geliştirme konularında öne çıkıyor. Birleşik Krallık ise AB'den ayrılmış olmasına rağmen kuantum ve yapay zeka odaklı girişimlere 3 milyar sterlinden fazla yatırım yaparak bu alandaki öncülüğünü sürdürüyor. Hollanda ve Danimarka, NATO kuantum çalışma gruplarında liderlik üstleniyor; kuantum algoritmalar ve siber güvenlik uygulamaları geliştiriyor" dedi.

Kuzey Amerika'da ise ABD ve Kanada'nın, kuantum hesaplama alanında dünyanın en ileri şirketlerine ev sahipliği yaptığını dile getiren Aydın, şunları söyledi:

"IBM, Google, Intel gibi teknoloji devleri hem süperiletken kübitler hem de fotonik tabanlı kuantum bilgisayarlar geliştirmektedir. Kanada, özellikle kuantum malzeme simülasyonu ve ilaç geliştirme uygulamalarında ön plana çıkarken, ABD'nin NIST kurumu kuantum güvenliği ve standardizasyon alanlarında küresel ölçekte çalışmalar yürütüyor."

"TÜRKİYE GELİŞMEKTE OLAN BİR KAPASİTEYE SAHİP"

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Orhan Aydın, Türkiye'nin, kuantum teknolojileri alanında gelişmekte olan bir kapasiteye sahip olduğunu vurguladı. Türkiye'nin Avrupa Kuantum Teknolojileri Amiral Girişimi (Quantum Flagship) kapsamında kurulan Quantum Community Network (QCN) platformunda yer aldığını belirten Aydın, "Ayrıca, Türkiye'nin EuroHPC Ortak Girişimi ile bağlantılı çalışmaları sürmekte; kuantum bilgisayarların Avrupa'daki yüksek başarımlı bilgi işlem merkezlerine entegrasyonu sürecine dahil olmakta. Akademik düzeyde birçok üniversitemiz ile TÜBİTAK bünyesinde teorik ve deneysel kuantum fiziği üzerine projeler yürütülüyor. Ayrıca, bazı özel sektör girişimleri de kuantum optimizasyon uygulamaları geliştirmeye başladı. TÜBİTAK ULAKBİM, Koç Üniversitesi araştırmacılarının katılımıyla, Jülich Süper Bilgisayar Merkezi liderliğinde oluşturulan ve desteklenmeye hak kazanan Avrupa Kuantum Mükemmeliyet Merkezi 'QEC4QEA' konsorsiyumuna dahil oldu. Bu sayede Türkiye'nin Avrupa kuantum bilişim ekosisteminde daha görünür ve etkili olması hedefleniyor" diye konuştu.

TÜBİTAK, ÜÇ TEMEL ALANA YOĞUNLAŞTI

Aydın, TÜBİTAK'ın kuantum alanında yaptığı çalışmaları da PARA Dergisi'ne anlattı. Kuantum teknolojilerinin, önümüzdeki yıllarda savunma, haberleşme, bilgi işlem ve navigasyon gibi birçok alanda önemli gelişmelere zemin hazırlayabilecek bir potansiyele sahip olduğunu söyleyen Aydın, TÜBİTAK olarak bu alana öncelik verdiklerini, bilimsel altyapıdan sanayiye uzanan geniş bir çerçevede çalışmaları çok yönlü şekilde sürdürdüklerini kaydetti. Aydın, kuantum teknolojileri alanındaki ilk çalışmaların 2009'da TÜBİTAK Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi (BİLGEM) çatısı altındaki Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü (UEKAE) bünyesinde kurulan Kuantum Kriptoloji Birimi ile başladığını vurguladı. Bugün ise BİLGEM bünyesinde Kuantum Teknolojileri Bölümü altında "kuantum hesaplama, kuantum algılama ve kuantum haberleşme" olmak üzere üç temel alanda faaliyetleri derinleştirdiklerini belirten Aydın, "Bunun yanında, Avrupa Birliği'nin süper bilgisayar ve kuantum teknolojilerini desteklediği EuroHPC Ortak Girişimi projelerinde de yer alarak, uluslararası iş birliklerimizi ve kapasite gelişimimizi pekiştiriyoruz" dedi.

EŞ ZAMANLI ÇALIŞMALAR YÜRÜTÜYOR

Aydın, kuantum teknolojilerinin ölçüm, standartlar ve doğrulama boyutunu ise TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsü'nün (UME) üstlendiğini söyledi. UME'nin, kuantum ölçümlerin metrolojiye entegrasyonu konusunda dünyadaki öncü ulusal metroloji enstitüleriyle eş zamanlı çalışmalar yürüttüğünü vurgulayan Aydın, şunları kaydetti:

"Örneğin, süperiletken kübitlerin temel bileşenlerinden Josephson eklemleri kullanılarak 1 volt birimi nano-volt hassasiyetle kalibre ediliyor. 2016 yılında büyük bir girişimle, alt yapı geliştirme çalışmaları başlattı, çip üstü süperiletken, spintronik, yarı-iletken ve yalıtkan nano-aygıtların üretimi, yapısal ve elektriksel karakterizasyonu için 700 metrekare temiz oda alanı ve 800 metrekare laboratuvar alanı kurdu. Kuantum Algılayıcılar ve İleri Teknolojiler Laboratuvarı olan bu altyapı ülkemizde geleceğin algılayıcı teknolojilerinde dışa bağımlılığı azaltacak öncül çalışmalara imza atacaktır. Ayrıca, kuantum optik alanında 1997'den beri çalışmalar yaparak dünya ile eş zamanlı olarak bugün kuantum teknolojilerinin merkezinde olan atomik saatler ve optik saatler geliştiriyor. Bu sayede, Türkiye'nin zaman birimi 10-14 hassasiyetle belirleniyor. Bu yetkinlik ile GNSS'den bağımsız özgün navigasyon sistemleri üzerine kuantum dönüölçer, manyetometre gibi sensör temelli çözümler geliştiriliyor."

KUANTUM EKONOMİSİNE KATKI SUNUYOR

Aydın, metroloji altyapılarının bu yetkinliğinin, gelecekte kuantum bilgisayarlar, hassas sensörler ve kuantum bilgi birimi (kübit) içeren sistemlerin validasyonu ve standardizasyonu açısından kritik öneme sahip olduğun vurguladı. Aydın, böylece, kuantum teknolojilerinin laboratuvar ortamından sanayiye entegre edilmesinde TÜBİTAK'ın aktif bir rol üstlendiğini; hem milli hem de küresel kuantum ekonomisine katkı sunduğunu kaydetti.

Aydın, "Kuantum teknolojileri alanında sahip olduğumuz bu bütüncül yaklaşım; insan kaynağı, altyapı, ulusal koordinasyon ve uluslararası iş birliği başlıklarını birlikte ele alarak, Türkiye'yi bu stratejik alanda söz sahibi ülkelerden biri yapma hedefimizin somut göstergesi" dedi.

ÖNCÜ PROJELER DEVREDE

TÜBİTAK, kuantum teknolojileri alanında çok yönlü ve öncü projelere imza atıyor. Aydın'ın açıklamalarına göre bu projelerden biri, BİLGEM UEKAE tarafından geliştirilen ve halihazırda aktif olarak kritik güvenlik uygulamalarında kullanılan Kuantum Rastgele Sayı Üreteci. Ayrıca, 1-10 nanotesla hassasiyetinde çalışan elmas tabanlı ilk kuantum manyetometre geliştirildiğini dile getiren Aydın, bu cihazın, ileri manyetik alan algılama ihtiyaçlarına çözüm sunduğunu kaydetti.

Yine TÜBİTAK BİLGEM'in bir üniversite iş birliğiyle yürüttüğü Kuantum Hayalet Görüntüleme (Quantum Ghost Imaging) projesinin başarıyla tamamlandığını söyleyen Aydın, "Kuantum görüntüleme teknolojilerinde önemli bir adım atıldı. Merkez, kuantum optiği ve tek foton kaynakları gibi konularda ürün odaklı çalışmalarını sürdürüyor; kuantum bilgisayarlara karşı dayanıklı kriptografik algoritmalar ve güvenlik protokolleri geliştiriyor" dedi.

Kurum bünyesindeki Ortak Kriterler Test ve Değerlendirme Laboratuvarı'nın (OKTEM), kuantum güvenlik ürünlerinin test ve standardizasyonu konusunda yetkinlik sahibi olduğunu dile getiren Aydın, bu laboratuvarın, uluslararası geçerliliği olan ISO/IEC 15408 standardı kapsamında güvenlik değerlendirme hizmeti sunduğunu vurguladı.

Aydın, TÜBİTAK UME'nin ise Avrupa Birliği projeleri, İslam ülkeleri konsorsiyumları ve Türk devletleri ile yapılan iş birlikleriyle kuantum teknolojilerinin uluslararası entegrasyonuna katkı sağladığını ifade etti. Aydın, "UME, kısa süre önce uluslararası paydaşlar ile Soğuk Atom İnterferometresi, Stronsiyum (Sr) optik atomik saat ve SERF manyetometre gibi yüksek hassasiyetli kuantum sistemleri üzerine proje hazırlıklarına başladı" dedi.

Daha önce Avrupa konsorsiyumlarında atomik saatler, Josephson Arbitrary Wave Synthesizer (JAWS), süperiletken devreler, kriyojenik mikrodalga ölçümleri ve elmas tabanlı kuantum ışınım kaynakları üzerine çalışmaların tamamlandığını anımsatan Aydın, "Güncel olarak ise topolojik yalıtkan aygıtlar, kübit ölçümleri, elmas kuantum manyetometreler, hassas optik saatler ve kendi kendini kalibre eden fotodiyotlar gibi yeni nesil kuantum cihazlara yönelik projeler devam etmektedir.

Bu projeler, Türkiye'nin kuantum teknolojileri alanındaki kapasitesini güçlendirerek hem ulusal güvenlik hem de sanayi uygulamaları için stratejik kazanımlar sağlamaktadır" diye konuştu.

"EKOSİSTEM ÇOK VERİMLİ OLACAK"

TÜBİTAK Başkanı Aydın, BİLGEM'in yer aldığı çalışma gruplarından elde ettiği tecrübeler doğrultusunda, askeri alanda yapılan ürün odaklı çalışmaların oldukça önemli olduğunu, hesaplama alanında yapılan yatırımların ve çalışmalara ek olarak algılama alanında da ürün odaklı ve yüksek performanslı ürünler gözlemlendiğini söyledi. Güncel durumda askeri öncelikli alanlar için BİLGEM'in aksiyon alarak NATO gibi ortak çalışma gruplarında Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) ile birlikte yer aldığını vurgulayan Aydın, "Türkiye'nin haberleşme, bilgi ve bilişim güvenliği alanlarında acil bir ihtiyaç olan kuantum dayanıklı algoritmalar konusunda ilk çalışmaları BİLGEM tarafından gerçekleştirildi. UME, sanayi ve akademi arası köprü rolünde bu kurumları bir araya getirdiği konsorsiyumlar kurmakta, kolaboratif bir çalışma ortamında her tür alanda kuantum çalışmalarının gelişmesine destek vermektedir. Ülkemizde bu tarz çok konsorsiyumlu projelerin çoğalması, sanayinin teşvik edilmesi kuantum ekosisteminin oluşması açısından çok verimli olacaktır. Mevcut gelişen yetkinliklerin buraya kanalize edilmesi bu sayede yerli firmaların pazar alanının da genişletilmesi çok önemlidir" dedi.

YOL HARİTASI HAZIRLANIYOR

Türkiye'nin Kuantum Teknolojileri Yol Haritası, TÜBİTAK öncülüğünde, kamu kurumları, üniversiteler, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla oluşturulan "Kuantum Yol Haritası Çalışma Grubu" tarafından hazırlanıyor. Çok paydaşlı ve kapsayıcı bir süreçle yürütülen bu çalışmanın, Türkiye'nin kuantum teknolojilerindeki yolunu belirleyecek stratejik bir çerçeve sunmayı amaçladığını belirten Aydın, hazırlanmakta olan yol haritasının dört temel başlıkta şekillendiğini vurguladı. Aydın, bu başlıkları "kuantum işgücü, eğitim ve farkındalık oluşturma, araştırma ve inovasyon, ulusal ve uluslararası iş birlikleri ile ulusal yetkinlikler ve sanayi ile ekosistem oluşturulması" şeklinde sıraladı.

Aydın'ın açıklamalarına göre, kuantum işgücü, eğitim ve farkındalık oluşturma başlığı altında; kuantum teknolojilerinde ihtiyaç duyulan yetkin insan kaynağının yetiştirilmesi ve toplumsal farkındalığın artırılması hedefleniyor. Bu başlık altında eğitim müfredatlarının geliştirilmesi, nitelikli araştırmacı yetiştirilmesi ve genç nesillerin bu alana yönlendirilmesi öncelikli olacak.

İLK TASLAK TAMAMLANMA AŞAMASINDA

Araştırma ve inovasyon temel başlığı altında, kuantum teknolojilerine yönelik yenilikçi araştırmaların teşvik edilmesi, bu araştırmalardan elde edilen çıktılarla bilimsel birikimin ve teknoloji üretiminin artırılması amaçlanıyor. Ayrıca, bu çıktıların sanayiye aktarılması ve ekonomik katma değer yaratması hedefleniyor.

Ulusal ve uluslararası iş birlikleri başlığının temel yapı taşları ise Türkiye'nin küresel kuantum ekosistemine aktif katılımının sağlanması, ulusal ve uluslararası iş birliklerinin artırılması, bilgi ve deneyim paylaşımıyla sinerji yaratılması.

Ulusal yetkinlikler ve sanayi ile ekosistem oluşturulması temel başlığı ile Türkiye'nin mevcut yetkinlikleri ve altyapısı göz önünde bulundurularak, akademi, sanayi ve kamu arasında güçlü bir iş birliğiyle kuantum teknolojileri alanında sürdürülebilir bir ekosistem inşa edilmesi hedefleniyor.

Dört ana başlık çerçevesinde oluşturulan yol haritasının ilk taslağının tamamlanma aşamasına geldiğini vurgulayan Aydın, "Eğitimden Ar-Ge'ye, uluslararası iş birliklerinden sanayi entegrasyonuna kadar geniş bir perspektifle hazırlanan yol haritası, Türkiye'nin bilimsel kapasitesini artırmayı ve kuantum teknolojilerinde küresel ölçekte söz sahibi olmasını amaçlıyor" dedi.

KUANTUM PROJELERİNE DESTEKLER

Aydın, kuantum çalışmalarına yönelik destek mekanizmalarına da değindi. Kuantum alanında TÜBİTAK'ın duyurduğu Ar-Ge başlıklı çağrıların, ülkelerarası işbirliği çağrılarının takip edilmesi gerektiğini söyleyen Aydın, Eureka gibi AB projeleri çağrılarından da faydalanılabileceğini vurguladı.

Aydın, "UME'nin parçası olduğu Horizon Europe, Avrupa Metroloji Ağı çerçevesinde kuantum teknolojilerinin sanayi entegrasyonu ve kuantum ölçümlerinin karakterizasyonu ve optimizasyonu odaklı projeler destekleniyor. Yine bu kapsamda ve Eureka Network çerçevesinde gelişen sanayinin yeni nesil ihtiyaçlarına çözüm olacak öneriler projelendiriliyor" dedi.

ARDEB Destek Programları (1001, 3501, 1002 vb.) kapsamında kuantum teknolojilerinin gelişimi ile ilgili projelerin desteklendiğini belirten Aydın, ayrıca, TÜBİTAK 2024-2025 yılı Ar-Ge ve Yenilik Konuları ve 12. Kalkınma Planı ile uyumlu olan "Kuantum" alanındaki QuantERA projesine katılım sağlandığını vurguladı. Aydın, "İlgili projenin çağrı planlaması gerçekleştirilmekte, projeye ilişkin çalışmalar yapılmakta ve çağrı kapsamında sunulan projelerin değerlendirme süreçlerinde görev alınmakta" dedi.

ÖZGÜN TEKNOLOJİLERİN GELİŞTİRİLMESİ HIZLANDIRILACAK

Aydın, TÜBİTAK TEYDEB tarafından yürütülmekte olan uluslararası Eureka Programı kapsamında geliştirilen 1719 Eureka Network Programı'nın, özel sektör öncülüğünde; üniversiteler ve kamu kurumlarının iş birliğiyle Ar-Ge ve yenilik odaklı, ihtisaslaşmış uluslararası konsorsiyumların oluşturulmasını hedeflediğini dile getirdi. Aydın, "Programın temel amacı, ülkemizin teknik yetkinliğini ve bilgi birikimini artırmak; özel sektör kuruluşlarının uluslararası teknoloji birikimine erişimini sağlayarak teknoloji transferini mümkün kılmak. Bu doğrultuda, edinilecek uluslararası bilgi ve deneyim aracılığıyla özgün teknolojilerin geliştirilme süreci hızlandırılacak; özel sektör kuruluşlarının küresel pazarda rekabet gücünün artırılması amaçlanıyor. 2024 yılı içerisinde tasarlanarak uygulamaya alınan bu program kapsamında, ülkemizin öncelikli alanlarına yönelik tematik çağrılar ilan edildi. Bu kapsamda açılan ilk 1719 Eureka Network Çağrısı, 'Uygulamalı Kuantum Teknolojileri' alanında olup, 9 Mayıs 2024'te Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 17 ülkenin katılımıyla duyuruldu. Uygulamalı Kuantum Teknolojileri 2024 Çağrısına uluslararası düzeyde toplam 35 proje başvurusu yapıldı, bunlardan beşi Türkiye'nin ortak olarak yer aldığı projeler oldu. Ayrıca, bu beş projede sermaye şirketleri, üniversiteler ve araştırma merkezleri gibi farklı kurum ve kuruluşlar konsorsiyum ortağı olarak yer aldı. Çağrı kapsamında desteklenen projeler; kuantum hesaplama, kuantum simülasyonu, yığın seviyeleri, kuantum iletişimi ve siber güvenlik ile kuantum algılama ve metroloji gibi çeşitli odak alanlarını içeriyor. 2025 yılı itibarıyla, 'Uygulamalı Kuantum Teknolojileri' temalı çağrı, Türkiye'nin de dahil olduğu 11 ülkenin katılımıyla 6 Mayıs 2025'te yeniden açıldı. Bu çağrı kapsamında, ülkemiz ve Eureka uluslararası program hedefleri doğrultusunda; yüksek ticarileşme potansiyeline sahip, pazara yönelik ürün, süreç ve hizmetlerin geliştirildiği projeler desteklenmeye devam edecektir" diye konuştu.

ASELSAN BU ALANDA LİDER

ASELSAN, savunma teknolojilerinde devrim yaratacak oyun değiştirici kuantum çözümleri ile geleceği inşa ediyor. ASELSAN'ın TOBB ETÜ'de bulunan Kuantum Araştırma Laboratuvarında (KUANTAL) kuantum sistem çözümlerine yönelik yapıtaşları geliştiriliyor. Türkiye'yi geleceğin teknolojilerine hazırlayan KUANTAL, bu alanda ülkenin ilk merkezi olarak dikkat çekiyor. KUANTAL, ASELSAN'da kuantum teknolojileri alanındaki çalışmalarının yürütülmesi amacıyla kuruldu. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) yerleşkesinde kurulan laboratuvarda yürütülecek projeler ile Türkiye'nin kuantum teknolojilerindeki bilgi birikimi ve teknoloji hazırlık seviyesi artırılarak ASELSAN üzerinden yerli ve milli sistemlere dönüştürülmesi amaçlanıyor. Laboratuvar, deneysel yetenekler ve araştırma olanakları itibarıyla, Türkiye sanayinde tek, dünyada da sayılı araştırma laboratuvarından birisi olarak dikkat çekiyor. Araştırma Merkezlerinin sahip olduğu akademik iş birlikleriyle KUANTAL'da alanında yüksek etkili araştırma ve prototip geliştirme faaliyetleri gerçekleştiriliyor.

TEKNOLOJİYE YÖN VERİYOR

KUANTAL, ülkenin kuantum teknolojilerindeki bilgi birikimi ve teknoloji hazırlık seviyesini artırmak amacıyla tamamen ASELSAN öz kaynakları ile kuruldu. KUANTAL'da TOBB ETÜ ile birlikte kuantum teknolojileri alanında, teknolojiyi takip eden değil teknolojiye yön veren bir bakış açısıyla çalışmalara devam ediliyor. Laboratuvarda, dünyada kuantum alanında sıcak olan araştırma alanlarındaki faaliyetler üniversitelerin de katkılarıyla yürütülüyor. Bir yandan, kuantum algılama ve sensör teknolojileri çalışılırken, diğer yanda güvenli haberleşme ve kuantum hesaplama altyapılarının geliştirilmesi çalışmaları yapılıyor.

KUANTAL'da, Gebze Teknik Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi ve İzmir Yüksek Teknoloji Üniversiteleri ile de kuantum alanında iş birliği var. ASELSAN'dan PARA Dergisi'ne yapılan açıklamada, "Teknoloji hazırlık seviyesinin oldukça düşük olduğu kuantum alanında geliştirdiğimiz iş birlikleriyle dünyada söz sahibi olmayı ve ihracat pastasından aldığımız payı artırmayı amaçlıyoruz. İşbirliklerimizin ivmesiyle başarılı aşamalar kat ettik ama bunun uzun bir yolculuk olduğunu biliyoruz. Bu teknolojilerde Bununla birlikte savunma sanayii ekosistemi içindeki çeşitli üniversiteler ve paydaşlarla da kuantum teknolojileri alanında farklı iş birlikleri yürütmeyi hedefliyoruz" denildi.

YETENEKLER ÜST SEVİYEYE TAŞINIYOR

Laboratuvarda, yurt içinde ve dışındaki araştırmacı ve akademisyenler, bu alanda yeteneği bulunan girişim ve şirketlerle çalışmalar yürütülüyor. Laboratuvarda, kuantum teknolojileri kullanılarak bugünkünden daha yüksek performansta çalışan ürünler geliştirmek için çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmalar için laboratuvarda bir dizi özel test ortamı bulunuyor. Çalışmalar sırasında termal gürültülerin etkisini en aza indirmek için "mutlak sıfır" derece koşulları oluşturuluyor. Bunun için -273 dereceye yakın sıcaklıklarda çalışma yapılıyor. Laboratuvarda, ışığı oluşturan parçacıkların enerji seviyesinde çalışmalar yürütülüyor.

Kuantum teknolojilere dayanan ürünler sayesinde haberleşme, algılama, bilgi sistemleri, kriptoloji gibi alanlardaki yetenekler üst seviyeye taşınıyor. Savunma sanayiinde milli projeler geliştiren mühendislerin çalıştığı laboratuvar, yetişmiş insan kaynağının oldukça sınırlı olduğu bir alanda beyin göçünün durdurulması ve tersine beyin göçü konusunda da önemli işlev görüyor.

YURT İÇİNDE ÜRETİME ODAKLANILDI

Şimdi de savunma sanayii ayağına bir bakalım. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı'nın (SSB) 2024-2028 Savunma Sanayii Sektörel Strateji Dokümanı'na göre, yurt dışına bağımlı olunan algılayıcı teknolojilerinde, algılayıcıların bileşenlerinin ve kritik teknolojilerinin yerlileşmesi, teknoloji altyapısının kazanılması ve geleceğin harp ortamlarında önemli bir üstünlük sağlayacağı öngörülen yenilikçi ve çığır açan algılayıcı teknolojilerinin kazanılması amaçlanıyor. Bu çerçevede, kuantum algılama teknolojileri, RF teknolojileri, kızılötesi/görünür dalga boyunda algılama teknolojileri, navigasyon ve akustik teknolojileri için algılayıcı malzemeden, yarı iletken malzemeye kadar tüm bileşen ve birimlerin yurt içinde üretilebilmesine yönelik çalışmalar yürütülüyor. Strateji dökümanında, kuantum algılama teknolojileri dahil olmak üzere söz konusu teknoloji alanlarında tamamlanmış Ar-Ge proje çıktılarının, SSB'de yürütülen projelerde ya da savunma sanayii firmalarının kendi sistem ve platformlarında kullanılmaya başlanmasının sağlandığı vurgulandı.

ATOM TABANLI SENSÖR GELİŞTİRİLECEK

SSB tarafından başlatılan Kuantum Teknolojilerinin Geliştirilmesi Programı kapsamında; kuantum sensörler, kuantum navigasyon ve kuantum radar teknolojilerine yönelik dünya ile eş zamanlı olarak faaliyetler yürütülüyor. Öncelikli olarak kuantum navigasyon ve kuantum radar alanlarında çalışmalar yürütülüyor. Stratejiye göre, kuantum navigasyon teknolojileri kapsamında atomik saat ve atom tabanlı sensör geliştirilmesi planlanıyor. Kuantum algılama teknolojileri kapsamında, kendi sinyalleri fark edilmeden hedefi tespit edebilen, elektronik harp karıştırma, aldatma tekniklerine dayanıklı, görünmezlik teknolojisine sahip hedeflerin tespitine imkan sağlayan kuantum radar teknolojisine yönelik çalışmalar yürütülüyor. Kuantum algılama ve görüntüleme ile kuantum hesaplama, kuantum bilgisayar, kuantum haberleşme teknolojilerine yönelik çalışmalar planlanıyor.

NAVİGASYON TEKNOLOJİLERİNDE YENİLİK

Navigasyon teknolojileri kapsamında; Ataletsel Navigasyon Sistemleri (ANS), Ataletsel Ölçüm Birimi (AÖB), Ataletsel Sensör (Dönüölçer, ivmeölçer) geliştirilmesine yönelik projeler yürütülüyor. Kuantum navigasyon alanında, atom tabanlı ataletsel sensör geliştirilmesine yönelik çalışmalar devam etmekte olup, daha küçük boyutlarda, yüksek performanslı, gelecek vaat eden teknolojilere sahip ataletsel sensör geliştirilmesi, atomik saat geliştirilmesi, küresel konumlama sisteminin olmadığı veya engellendiği durumlar için de navigasyon çözümlerinin oluşturulmasına yönelik çalışmaların yapılması hedefleniyor.

"KUANTUMDAN KAÇIŞ YOK"

Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ceyhun Bulutay, teknoloji alanında iddiası olan ülkelerin kuantumdan kaçamayacağı görüşünde. Bulutay, "Dünya örneklerine bakıldığında kuantum teknolojilerinde yol almak isteyen ülkeler, kuantum ekosistemini geliştirmek için büyük kaynaklar ayırıyor. Hayal projeleri destekliyor. Besin zincirinde; devlet kuantum alanında kritik projeleri bulunan küçük şirketlere destek veriyor. Kuantuma verilen desteklerin, yapılan yatırımların geri dönüşü çok uzun bir zaman gerektiriyor. O nedenle kuantum, şu anda para yiyen sektör durumunda. Kalkınma Planı'nda, 2030 Sanayi ve Teknoloji Belgesi'nde kuantum alanında hedefler koyan, Türkiye'nin de kuantum ekosistemi kurması gerekecek. Kuantum teknolojilerine yönelik Ar-Ge ve Ür-Ge faaliyetleri desteklenmeli. Üniversite sanayi işbirliği güçlendirilmeli. Kuantum ekosisteminin geliştirilmesinde kamunun etkin bir rol oynaması, etkin bir destek mekanizması oluşturulması gerekecek. Kuantum alanında nitelikli insan gücü yetiştirilmesi çalışmalarına ağırlık verilmesi gerekecek. Öyle ki, yetiştirilen insan gücünün, yurtdışına kaptırılması da söz konusu olabilir. Buna karşın kuantum teknolojilerinde ne yaptığını bilen, bir kuşağı yetiştirmemiz gerekiyor" dedi.

"ÜRÜN KAYGISI İLK BEŞ YIL ARKA PLANDA TUTULMALI"

Prof. Dr. Bulutay, Türkiye'nin kuantum teknolojilerinde yakın zamanda (5-10 yıl) ekonomiye bir geri dönüş beklemesinin gerçekçi olmadığını vurguladı. ABD, AB, Çin'de kuantum teknolojilerinin bir ekosistemin oluşması için devlet tarafından en azından beş yıldır sübvanse edildiğini belirten Bulutay, "Bizde de kuantum teknolojilerinde öncelikli alt başlıklar seçilip, bu desteklerin yapılması yerinde olur. Temel araştırma ile insan gücünün geliştirilmesi ve bunun yurt dışına kaybedilmemesi gerekli. Ulusal konferansların sayısının daha artması için bunlara da destek sağlanması yerinde olur" dedi.

Türkiye'nin kuantum yazılım, kriptoloji ve kuantum algılama alanlarına öncelik vermesinin rekabet şansını arttırabileceğini söyleyen Bulutay, şunları kaydetti:

"Bunların savunma sanayisi ile tümleşik olarak ilerlemesi fakat ürün kaygısının ilk beş yıllık dönemde arka planda tutulması doğru bir yaklaşım olacaktır. Sadece mühendislik değil, temel bilimler de (fizik/kimya/matematik) kuantum teknolojilerinde elzem."

***

Prof. Dr. Orhan AYDIN / TÜBİTAK Başkanı

"Stratejik alanlarda çığır açacak"

Son yıllarda nano-teknoloji, çip üstü aygıtlar ve hassas üretim tekniklerindeki gelişmeler, kuantum sistemlerinin daha erişilebilir ve uygulanabilir hale gelmesini sağladı. Bu gelişmeler, daha önce teorik düzeyde kalan fikirlerin somut ürünlere dönüşmesini mümkün kıldı. Bugün enerji şebekesi yönetimi, lojistik rota optimizasyonu, finansal modelleme gibi alanlarda kuantum hesaplama temelli çözümler üzerinde çalışılıyor. Ayrıca, dalga-parçacık ikiliği, kuantum dolanıklık, kuantum tünelleme ve kuantum teleportasyon gibi kuantum fiziğine özgü kavramlar sayesinde veri işleme, güvenli iletişim ve bilgi depolama yaklaşımları da kökten değişiyor. Sonuç olarak, kuantum hesaplama yalnızca akademik bir ilgi alanı değil; güvenlik, ekonomi, sağlık, savunma ve enerji gibi stratejik alanlarda çığır açacak bir teknoloji olarak karşımızda duruyor. Bu nedenle kuantum teknolojilerine yatırım yapmak, geleceği şekillendirecek kritik bir adım.

Kuantum teknolojileri, yakın gelecekte özellikle, kuantuma dayanıklı iletişim sistemleri (siber güvenlik), savunma, yer altı kaynakların keşfi gibi yüksek hassasiyetli kuantum sensörleri, kuantum bilgisayarları ile ileri düzey optimizasyon ve modelleme (finans, lojistik, enerji, ilaç tasarımı, malzeme geliştirme, yapay zeka) alanlarında çığır açıcı etkilere sahip olacak. Bu teknolojiler, klasik hesaplamanın sınırlarını zorlayan çok boyutlu, karmaşık veri işlemlerinde benzersiz avantajlar sağlayacak.

Kuantum teknolojileri büyük fırsatlar sunuyor

Kuantum teknolojileri, sağladığı devrimsel hesaplama gücüyle çözülemeyen problemler, stratejik üstünlük, ekonomik dönüşüm başta olmak üzere bazı alanlarda büyük fırsatlar sunuyor. TÜBİTAK Başkanı Aydın'ın açıklamalarına göre, örneğin büyük sayıların asal çarpanlara ayrılması, karmaşık moleküler yapıların modellenmesi gibi günümüzün en güçlü süper bilgisayarlarının bile çözmesi milyarlarca yıl alabilecek problemler, kuantum bilgisayarlarla çok daha kısa sürede çözülebilir. Kuantum teknolojileri, malzeme bilimi, ilaç geliştirme, kimya ve yapay zeka gibi alanlarda yeni keşiflerin ve teknolojik inovasyonların önünü açabilir. Kuantum teknolojilerinde lider olan ülkeler ve şirketlerin, siber güvenlikten savunmaya, sağlıktan finansa kadar pek çok alanda stratejik avantaj elde edeceğini vurgulayan Aydın, yeni endüstrilerin oluşmasına, mevcut endüstrilerin ise dönüşmesine öncülük ederek önemli ekonomik etkiler yaratmasının beklendiğini söyledi.

Aydın, "Kuantum bilgisayarlar, mevcut şifreleme sistemlerini (özellikle RSA gibi asal çarpanlara dayalı olanları) kırabilecek potansiyele sahip. Bu durum, siber güvenlikte yeni riskler yaratmakla birlikte, kuantum tabanlı kuantum anahtar dağıtımı (QKD) gibi yöntemlerle şifreleme sistemlerinde 'kuantum güvenliği' sağlayan çözümler de geliştirilmesini mümkün kılar" dedi.

Prof. Dr. Ceyhun BULUTAY / Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi

"Güvenlik kaygısı harekete geçirdi"

Dünyada kuantum balonu şişmekle meşgul. Kuantum alanında ülkeleri tutuşturan konu, güvenlik oldu. 1990'larda kuantum algoritmaların gündeme gelmesiyle, ülkeler gizli bilgilere, askeri güvenlik sırlarına ulaşılabileceği endişesi yaşamaya başladı. 'Kuantum bilgisayarı yapan, asal çarpanlara ayırmaya dayalı RSA şifrelemesini kırabilecek ve bilgileri kapacak kaygısı oluştu. Uydular arası kuantum anahtar dağıtımını ilk geliştiren Çin bu noktada büyük tehdit oluşturdu. ABD, bu alanda önemli kaynak ayırdı. Tüm gelişmiş ülkeler kendi kuantum yol haritalarını hazırladı. Dünya örneklerine bakıldığında kuantum yol haritalarında, kuantum haberleşme şifreleri üzerinde yoğunlaşıldığı görülüyor. Güvenli haberleşme için çalışılıyor. Donanım ve yazılım alanında çalışmaların yoğunlaşıldığı kuantum araştırmaları ise yol haritalarında yer alan önemli bir diğer ayağı oluşturuyor. Diğer bir gelişim alanı algılama ve metroloji. Bir diğeri temel araştırmalar, malzeme geliştirmeyi kapsayan kuantum benzetimleri. Kuantumun akademik ve endüstriyel yanı var. Türkiye akademik anlamda kuantum dünyasında çok gerilerde değil. Ancak ekosistemde gerilerde. Kamu öncülüğünde ekosistemi geliştirecek adımlara ihtiyaç var. Türkiye'nin de kuantum yol haritası hazırlanıyor. Kuantum teknolojilerinde ara adımlar atılarak, insan kaynağı geliştirilerek yol alınması önem taşıyor. Kuantum bilişimi gitgide olgunlaşmakta olan bir sektör. Kuantum bilgisayar ve kuantum internetin yaygınlaşmasıyla hiçbir ülke buna kayıtsız kalamaz. Aynı şekilde, firmaların bu alanda doğru yatırımları yapabilmeleri için alanı yakından takibe almış olmaları şart. Aksi halde hayal ve gerçeği ayırt edemezler. Ne tür fırsatların kendi deneyimleri ve yol haritalarıyla çakışacağına ancak böyle karar verebilirler.

2025 "Uygulamalı Kuantum Teknolojileri" çağrısı başvuruları bekliyor

Eureka'nın önemli destek mekanizmalarından biri olan Eureka Network Projeleri kapsamında, 2025 yılı "Uygulamalı Kuantum Teknolojileri" temalı çağrı, Türkiye'nin de dahil olduğu 11 ülkenin katılımıyla 6 Mayıs 2025'te açıldı. TÜBİTAK'ın duyurusuna göre, çağrının temel amacı; mevcut teknolojilere kıyasla daha yüksek performans gösteren veya bu teknolojileri hızlandıran kuantum teknolojileri geliştiren ve bu sayede endüstri, bilim ve toplumla ilgili sorunların çözümüne katkı sağlayan kuruluşları desteklemek. Çağrı kapsamında proje önerileri, kuantum hesaplama, kuantum simülasyonu ve yığın seviyeleri, kuantum iletişimi ve siber güvenlik, kuantum algılama ve metroloji olarak belirlenen odak alanlar çerçevesinde sunulabilecek. Ancak kuantum teknolojileri bu alt başlıklarla sınırlı olmayacak. 1719-Eureka Kuantum Teknolojileri kodlu çağrıya Türkiye'den sermaye şirketi statüsündeki firmalar, yükseköğretim kurumları, kamu araştırma merkez ve enstitüleri, eğitim ve araştırma hastaneleri ve 6550 sayılı kanun kapsamındaki araştırma altyapıları başvuruda bulunabilecek. İlgili kurumların başvuruları en az bir sermaye şirketi ortaklığında kabul edilecek. Başvurular uluslararası ve ulusal olmak üzere iki aşamalı olarak yürütülecek. Uluslararası başvuruyu kapsayan birinci aşamada, tüm ortakların, çağrı web sayfasında bulunan Eureka proje başvuru formunu çevrim içi olarak doldurması gerekecek. Uluslararası çağrı kapanış tarihi 5 Eylül olacak. Ulusal başvuruyu kapsayan ikinci aşamada ise, Türkiye'den katılımcıların uluslararası başvuru formuyla birlikte TÜBİTAK 1719-Eureka Kuantum Teknolojileri ulusal çağrısına 5 Eylül itibarıyla başvuru yapabilecek. Ulusal proje başvuruları için son tarih 31 Ekim 2025 günü saat 23.59 olacak.

233 projeye 800 milyon lirayı aşkın destek

TÜBİTAK akademiye ve kamuya yönelik destek programları kapsamında kuantum alanında 2002'den bu yana 233 projeye toplam 800 milyon liradan fazla destek verdi. TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Orhan Aydın'ın açıklamalarına göre, TÜBİTAK TEYDEB tarafından desteklenen projelerin uluslararası ortakları arasında Hollanda, Almanya ve Slovenya gibi ülkeler yer alıyor. Desteklenen projeler kapsamında ele alınan proje konuları ve kuantum alanları şöyle:

"*Optimize edilmiş azot-boşluk merkezlerine sahip, yüksek kaliteli kuantum sınıfı elmaslar geliştirilmesi ve bu elmasların ileri düzey optik ile manyetometre uygulamalarında kullanılarak kuantum algılama teknolojilerinin hassasiyetinin artırılması.

*Kuantum anahtar dağıtımı uygulamalarına yönelik, ölçeklenebilir ve yüksek performanslı bir süper iletken nanotel tek foton algılayıcı dizisi ile buna entegre bir elektronik okuma devresinin geliştirilmesi.

*Kuantum grafik sinir ağları (QGNN) ve kuantum hesaplama teknolojilerinden faydalanarak büyük veri setlerinin işlenmesi ve veri analizi süreçlerinin etkinliğinin artırılması hedefleniyor.

Sanayiye yönelik destek programları kapsamında "kuantum" alanında 2002'den günümüze 30 projeye 120 milyon liradan fazla destek verildi.

Öte yandan Ufuk Avrupa Programı kapsamında toplam beş proje fonlandı. Bunlardan üçü Avrupa Araştırma Konseyi kapsamında iki proje ise doğrudan kuantum teknolojileri kapsamında ortak işbirliği projelerini fonlayan ve Türkiye'den TÜBİTAK'ın da fonlayıcı kuruluş olarak katıldığı QUANTERA ERA-NET Projesi tarafından fonlandı.

Çok daha fazla olasılığı aynı anda işleyebiliyor

Kuantum hesaplama, doğanın temel işleyişini açıklayan kuantum fiziğinin ilke ve özelliklerine dayanan, klasik bilgisayarların ötesine geçen yeni bir bilgi işleme paradigması. Klasik bilgisayarlar verileri "bit" adı verilen ve yalnızca 0 ya da 1 değerini alabilen birimlerle işlerken; kuantum bilgisayarlar, aynı anda hem 0 hem de 1 olabilen kuantum bitleri (kübitler) kullanıyor. TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Orhan Aydın, "Bu süperpozisyon özelliği sayesinde kuantum bilgisayarlar, çok daha fazla olasılığı aynı anda işleyebilir. Ayrıca, kuantum dolanıklık (entanglement) olarak bilinen başka bir kuantum özelliği sayesinde, birbirine bağlı kübitler aralarındaki fiziksel mesafeye bakılmaksızın eş zamanlı etkileşim kurabilir. Bu iki temel özellik sayesinde kuantum bilgisayarlar, klasik bilgisayarların çözmekte zorlandığı veya çözmesi pratikte mümkün olmayan problemleri kısa sürede çözme potansiyeline sahip" dedi.

TÜBİTAK Ulusal Kuantum Enstitüsü kurulacak

2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi'ne göre; TÜBİTAK Ulusal Kuantum Enstitüsü kurulacak. Stratejiye göre, Ulusal Kuantum Enstitüsü ülkenin kuantum alanındaki araştırma ve teknoloji geliştirme çalışmalarını koordine edecek. Böylelikle altyapı ve yetişmiş insan gücü birikiminin oluşturulması, ileri teknolojiye dayalı projelerin yürütülmesi; sivil ve askeri uygulamalar için kuantum hesaplama, kuantum haberleşme ve kuantum algılama tabanlı sistemlerin geliştirilmesi hedefleniyor. Enstitünün önemli hedefleri arasında hem süper-iletken hem de fotonik temelli kuantum bilgisayarın üretilmesi, kriptoloji ve siber güvenlik alanında kullanımının sağlanması yer alıyor. Kuantum haberleşme kapsamında elmas veya kristal bazlı kuantum yayıcılar, fotonik devreler ve tek foton dedektörlerin üretimi yapılacak. Rydberg temelli kuantum anten geliştirilerek Savunma Sanayii Başkanlığı ile iş birliği

2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi'ne göre, Ar-Ge ve yenilik süreçlerinin sürdürülebilir şekilde gelişmesi için, bilimsel bilgi üretiminde dünya standartlarını yakalamaya yönelik yatırımlar artırılacak. Bu kapsamda, yapay zeka, çip/yarı iletken, genetik, kuantum ve siber güvenlik alanlarında ulusal araştırma altyapıları kurulacak; TÜBİTAK tarafından belirlenen öncelikli araştırma alanlarında destekler genişletilecek; bilimsel kapasitenin stratejik hedeflere uyumlu şekilde güçlendirilmesi sağlanacak.

Kuantum radar prototipi geliştirilmesi hedefleniyor

ASELSAN, kuantum teknolojilerinde geleceğe yön verecek çalışmalara imza atmayı hedefliyor. Bu kapsamda Savunma Sanayii Başkanlığı'nın 2022 Yol haritasında yer alan kuantum radar teknolojilerine yönelik Türkiye'de yapılması planlanan ilk Ar-Ge Projesi Mikrodalga Kuantum Radar Bileşenleri Geliştirilmesi (KUDAR) Projesi kapsamında iki farklı sistem çözümü ile Kuantum Radar Prototipi geliştirilmesi hedefleniyor.

Kuantum radar konseptinde klasik elektromanyetik dalga kaynakları yerine kuantum foton kaynaklar kullanılıyor. Literatürde dolanık özellikli olabilen bu foton kaynaklarından çıkan fotonların yüksek korelasyonları dolayısıyla çok düşük sinyal gürültü oranında hedef tespiti yapılabildiği belirtiliyor.

Kuantum radar konseptinde, kuantum foton kaynağından çıkan dolanık foton çiftlerinden birisi olan sinyal fotonu hedef tespiti amacıyla kullanılırken diğer kaynak (idler) foton sistemde referans foton olarak tutuluyor veya bu fotonun kuantum özellikleri kaydediliyor. Hedeften saçılan veya yansıyan dolanık foton kaynağa tekrar döndüğünde sistemde bulunan foton ile korelasyonu inceleniyor ve hedefin konumu hakkında bilgi sahibi olunuyor. Hedef harici sisteme ulaşan fotonlar (gürültü) kaynak foton ile korele olmadığından eleniyor. Bu etki sayesinde çok düşük sinyal gürültü oranında hedef tespiti yapılabiliyor.

Proje sayesinde dünyada gelişmiş ülkelerin çalıştığı bu konuda teknolojik bilgi birikimi ve alt yapı kazanılmış olacak. Mikrodalga frekanslarda dolanık foton üretimi çok düşük sıcaklıklar ve özelleşmiş donanımlar gerektiriyor. Proje ile bunun için gerekli alt yapı ve bilgi birikimi kazanılarak kuantum radarın en kritik bileşeni olan mikrodalga dolanık foton kaynağı teknolojisinin milli olarak kazanılması ve kuantum radar teknoloji hazırlık seviyesinin beşe çıkarılması hedefleniyor. Sistemde tutulan ve hedeften yansıyan fotonların korelasyonunun ölçümüne yönelik bilgi birikimi ve altyapının da proje kapsamında kazanılması sayesinde kuantum radar bileşenlerine yönelik olarak temel teknolojiler kazanılmış olacak.

Yenilikçi sistemler milli olarak geliştirilecek

2024-2028 Savunma Sanayii Sektörel Strateji Dokümanı'nda yer alan sektörel stratejik amaçlardan biri katma değer yaratacak, özgün yetenekler kazandıracak radar sistemleri ile bunların kritik alt sistem/bileşen/teknolojilerinin sahipliği yaklaşımının devam ettirilmesi. Dokümana göre, envanterde bulunan radar sistemlerini destekleme ve bu sistemlerin yerine geçme potansiyeline sahip yenilikçi ürün/sistemlerin milli olarak geliştirilecek. Harekat alanında sürpriz etkisi yaratabilecek teknolojilere sahip çözümler envantere katılacak, alternatif teknolojiler kullanarak elektromanyetik spektrum daha etkin kullanımı sağlanacak. Bu hedefler doğrultusunda, multistatik radar teknolojilerine yönelik ürün geliştirme ve konsept belirleme çalışmalarına devam edilecek. Kuantum teknolojilerine yönelik teknoloji seviyesinde yürütülen Ar-Ge faaliyeti desteklenecek. Bilişsel radar teknolojilerinin envantere girmesi planlanan radar sistemlerinde kullanılması sağlanacak

Devrim niteliğinde yenilikler sunuyor

Kuantum teknolojileri, konumlandırma, görüntüleme, hesaplama, iletişim, algılama ve güvenlik alanlarında devrim niteliğinde yenilikler sunuyor. Kuantum teknolojisine sahip bilgisayarlar, karmaşık matematiksel problemlerin çözümü, büyük ölçekli optimizasyon, moleküler simülasyon, yapay zeka, büyük veri analizi ve kriptografi gibi alanlarda önemli avantajlar sunuyor. 2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi'ne göre, hızlı ve verimli işlem yapabilen kuantum bilgisayarların yanı sıra, verilerin güvenliğini artıran kuantum şifreleme yöntemleri ve hassas ölçümler gerçekleştirebilen kuantum sensörler, yeni nesil radar ve görüntüleme sistemlerini destekleyen kuantum algılama, kuantum dolanıklık ve kuantum anahtar dağıtımı sayesinde ultra güvenli veri aktarımını mümkün kılan kuantum iletişim teknolojileri, farklı alanlarda yenilikçi uygulamaların geliştirilmesine olanak tanıyor. Bu teknolojiler, finans, ilaç geliştirme, tıp, jeofizik, malzeme bilimi ve savunma sanayi gibi birçok sektörde çığır açıcı ilerlemeleri mümkün kılıyor. Kuantum teknolojileri alanında Ar-Ge çalışmalarının ve yatırımların desteklenmesi tüm bu olanaklardan en üst düzeyde faydalanılmasının yolunu açacak adımlar olarak nitelendiriliyor.

BİZE ULAŞIN