‘Yapay zeka devrimi’ne hazır mıyız? -2-

Bundan bir yıl önce yapay zeka asistanı ChatGPT’nin halkın kullanımına açılması dünyayı değiştirdi. Yapay zeka, hem bireylerin hem kurumların hem de ülkelerin gündeminde… Bu gündemin insanların kullanımı ve yaygınlaşmasıyla ortaya çıkacak sosyolojik ve ekonomik etkilerinden ötürü bir devrime dönüşeceği düşünülüyor. Peki bu devrim, bize hangi fırsat ve riskleri sunuyor ve biz, bu dönüşüme hazır mıyız? (İkinci Bölüm)
09.12.2023 23:09 GÜNCELLEME : 21.12.2023 11:56

PARA YAPAY ZEKA/ ŞULE GÜNER 30 Kasım 2022. Bu tarih, dünyanın şimdiye kadar yaşadığı en büyük milat olabilir. Zira önce küçük bir girişim olarak 2015'te yola çıkan OpenAI, 2022'de "kamuoyunun kullanımına açacak kadar" olgunlaşan ChatGPT asistanını dünyaya duyurdu. İlk dokuz ayda 100 milyon kullanıcıya ulaştı. Ve böylece Üretken Yapay Zeka, lügatımıza ve hayatımıza girdi. Artık ne insan hayatı ne iş hayatı aynı olacaktı. Ve aradan bir yıl geçti. Biz yapay zekanın hayatımızı tümüyle değiştireceğini anlamış durumdayız. Şu veri bile yapay zekanın gücünü gösteriyor; Bloomberg'de belirtildiğine göre 2022'de 40 milyar dolar olan yapay zeka pazarının 2032'de 1,4 trilyon dolarlık pazara sahip olması bekleniyor.

Bu gelişme, yapay zekanın şimdiye kadar insan hayatının her alanına dahil olmasından çok daha fazla şey ifade ediyor. Artık sadece teknolojik olarak tanımlayamayacağımız yapay zekanın etkisi, elektriğin bulunmasından da sanayi devriminden de büyük olacak. Tüm uzmanlar bu konuda hemfikir...

İTÜ Yapay Zeka ve Veri Mühendisliği Öğretim üyesi Doç. Dr. Gülşen ERYİĞİT

"Stratejik ürünleri yerel üretmeliyiz"

Herkesin bildiği ChatGPT gibi yapay zeka botları/araçlarının üzerine kurulu olduğu LLM yapay zeka modellerinin ABC'si olan Doğal Dil İşleme (NLP) deyince Türkiye'de en çok akla gelen isim, Gülşen Eryiğit. Türkiye'nin ilk ve en köklü NLP ekibi İTÜ Doğal İşleme Grubu'nun yöneticisi ve doğal dil işleme alanında bilimsel yayınları en çok atıf alan akademisyen.

Eryiğit sadece akademisyen değil, üniversitenin ve sanayinin pek çok alanında geliştirilen projelere danışman olarak da destek veriyor. Bu nedenle Gülşen Eryiğit, Üretken Yapay Zeka ve beraberinde gelen dönüşümü çok yakından takip ediyor. İşte Eryiğit'in bu dönüşümle ilgili görüşleri:

"Kasım 2022, araştırmacıların çok uzun yıllardır üzerinde yoğun olarak çalıştıkları doğal dil işleme teknolojilerinin mükemmel bir mühendislik ile bir araya getirildiği ve halkın deneyimlemesine sunulduğu tarihtir. Bu sayede, bu tarihe kadar sadece kısıtlı bir kitlenin ilgi alanında olan yapay zeka teknolojileri, bir anda geniş kitlelere ulaşmış ve yapay zeka, tarihinin en popüler dönemine girdi. Yapay zeka, herkes tarafından tartışılır ve tüm sektörlerin iş yapış tarzlarını yeniden sorgulatır bir konuma geldi.

Aslında bu tarihten çok daha önceleri, yapay zekadaki gelişmeler hayatımıza girmiş ve kullanılır durumdaydı. Örneğin, sağlık alanında olduğu gibi görüntü işlemeye dayalı yapay zeka araçları pek çok farklı alanda kullanılıyordu. Kasım 2022'de hizmete sunulan bir sohbet botunun devrim olarak nitelendirilmesinin nedeni, daha önce insanlara hizmet eden bazı yapay zeka araçları yerine, bu sefer insanlar ile sohbet edebilen, onların pek çok konudaki sorusuna yanıt verebilen, iletişime geçebildiğimiz gerçek bir yapay zeka karşımızda olmasıydı. Bir diğer deyişle Turing testini geçebilen bir yapay zeka karşımıza konmuştu."

ÜRETİM SÜRECENİN AYRILMAZ PARÇASI OLACAK

Tüm uzmanlara sorduğumuz soruyu Gülşen Eryiğit'e de sorduk; "Bu gerçekten bir yapay zeka devrimi mi?" İşte cevabı:

"Evet. Bu gerçekten devrim. Geniş kitleler üzerinde yarattığı etkinin yanı sıra mevcut üretim, iletişim ve yaşam tarzlarımızda önemli değişiklikleri tetiklemeye başlaması nedeni ile bir devrim. Bu devrime hazırlık uzun yıllardır devam ediyordu, ancak bildiğimiz gibi bir devrimden söz edebilmek için geniş halk kesimlerinin desteği ve katılımı gerekir. Geçen yıl yaşadığımız bu süreç, yapay zeka konusunda büyük farkındalık ve ilgi yarattı. Bu deneyim, yapay zekanın yetenekleri konusunda ayrıntılı fikir sahibi olmayan farklı sektörlerden yöneticilerin, iş süreçlerine yapay zeka sistemlerini entegre etmek için acil stratejiler geliştirmelerinin gerekliliğini ve bunun gelecekte rekabet için kaçınılmaz olduğunu gözler önüne serdi. Mevcut pek çok uygulama ile hayatımıza girmiş olan yapay zeka teknolojileri, önümüzdeki yıllarda her alanda çok daha yaratıcı uygulamalar ile yerini sağlamlaştıracak ve üretim süreçlerimizin ayrılmaz bir parçası olacak."

EĞİTİMDE KÖKLÜ DEĞİŞİMLERE YOL AÇACAK

Doç. Dr. Gülşen Eryiğit, devrimin meslekler, sosyal ve profesyonel hayatta nasıl değişimlere neden olabileceği konusunda ise şu görüşte:

"Eğitim ve öğrenme yöntemlerimizde köklü değişikliklere yol açacağını düşünüyor ve umuyorum. Kişiselleştirmiş deneyimler sunabilecek bu teknolojiler ile bireyin öğrenme hızına yönelik eğitimler sunulabilecek, üretim ve problem çözme esnasında anında geribildirim sağlanarak öğrenicinin aktif katılımının sağlandığı bir eğitim ortamı sağlanabilecek. Bu alanda dil çevirisi, hatalı yazımların anlam ve gramer düzeyinde düzeltimi gibi deneyimlediğimiz öncül uygulamalar hızlanarak artacak ve modellerin başarımları arttıkça vazgeçilemez şekilde hayatımızda yer alacaklar. Profesyonel hayatta ise bireylerin ve işletmelerin üretim performanslarını arttırıcı pek çok uygulama hayatımıza girmeye devam edecek.

Diğer yandan yapay zeka tarafından kolayca taklit edilebilir rutin görevlerin gerçekleştirildiği mesleklerde istihdam oranı azalacak ve korunan iş gücünün şu ankinden daha zorlu konularda çalışmaları beklenecek. Örneğin bir çağrı merkezi elemanın rutin olarak cevapladığı çağrılar yapay zeka sistemleri tarafından kolayca cevaplanacak ve mevcuttan daha az sayıdaki çağrı merkezi elemanın iş zamanın büyük bölümünü daha zorlu sorgulara çözüm üreterek geçirmesi beklenecek. Belki bugün değil, ama bu hızla giderse ileride öğretmenliğin rol ve işlevinde de ciddi değişiklikler olacağını düşünüyorum. Ne tür yeni meslekler çıkabileceğini tahmin etmek, her zaman kolay değil. Ama dünya tarihindeki geçmiş deneyimler bize göstermiştir ki, insanoğlu yeni meslek türleri ortaya çıkarmakta veya var olan mesleklerin iş yapış tarzlarını dönüştürmekte oldukça başarılı."

DIŞA BAĞIMLILIĞI AZALTMAK ZORUNDAYIZ

Gülşen Eryiğit'in eğitimci-danışman olarak ülkemizdeki yapay zeka çalışma ve projeleriyle ilgili değerlendirmeleri de çok değerli:

"Ülkemizde özel sektörün doğal dil işleme çalışmalarına ilgisi son 10 yıldır başlamış durumda ancak dünyada fark yaratan ve rekabet gücümüzü artıracak araştırmalar ve ürünler sayıca az. Uygun ortamlarda bu fark yaratan teknolojileri üretebildiğimizi pek çok kez gösterdik. Ancak bunların bilimsel yayın, prototip ve patent düzeyinde kalmaktan öteye geçmeleri gerekiyor. Yapay zeka konusunda da yatırım yapmadan kazanım elde edemeyeceğimizi görmemiz gerekiyor. İş modellerini düzgün kurgulamak gerekli. Dışa bağımlılığı azaltmak zorundayız. Konunun popüler olması nedeni ile dış kaynaklara bağlı olarak hızla geliştirilecek pek çok ürün, bir süre sonra maliyet ve güvenlik nedeniyle atıl kalmaya mahkum. Günümüzde yapay zeka algoritmalarına erişimde sıkıntı yok, büyük-küçük her yer benzer algoritmaları kullanıyor ve bunlar büyük çoğunlukla açık kaynak. Öte yandan, firmaların en değerli varlıkları ve rekabete devam edebilmelerini sağlayacak unsur, alanlarında sahip oldukları tecrübe ve veri. Hızlı ürünler çıkarmaya çalışırken bu varlıkları dışa aktarmamak önemli. Bu nedenle fark yaratabileceğimiz veya verimliliğimizi artıracak stratejik ürünleri belirleyip yerel olarak geliştirmeye odaklanmalıyız. "

Özcan YAHŞİ / Yapı Kredi Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı

"Dijital dönüşümüne ayak uyduran bir nesil yetiştirmeliyiz"

Üretken Yapay Zeka'nın özellikle ve öncelikle belirli bazı "iş alanları ve görevlerde" insanın yerini alması bekleniyor. Bunların satış, pazarlama ve müşteri ilişkileri olduğunu söylemek mümkün. Dijitalleşme ile birlikte bu süreçler otomatikleşirken, yeni yapay zeka modelleri bu sürece başka bir boyut kattı. Bu etkiyi en çok hissettiğimiz sektörlerden biri, verimlilik-zamanın-müşteri memnuniyetinin en önemli başarı noktası olan finans sektörü. Bu nedenle ileri teknolojiye sahip çıkan bankalarımızdan Yapı Kredi'nin teknoloji ayağının Genel Müdür Yardımcısı Özcan Yahşi'ye sorduk, "Bu devrim meselesine ne diyorsunuz?" Yahşi'nin cevabı şöyle:

"Bu süreç, kesinlikle gerçek bir devrim olarak kabul edilebilir. ChatGPT, sinir ağları ve makine öğrenimi gibi yapay zeka teknolojileri, özellikle bilgi teknoloji sektöründeki işletmelerin çalışma şeklini temelden değiştirdi. Verimliliği, müşteri deneyimini ve veri analizini geliştirerek önemli ilerlemeler sağladı. Yapay zeka, akıllı telefonlardaki sanal asistanlardan bankalardaki otomatik müşteri desteğine kadar günlük hayata giderek daha fazla entegre oluyor. Endüstriler arasındaki bu yaygın benimsemenin ve entegrasyonun, onun devrim niteliğindeki doğasını gösterdiğini düşünüyorum. Diğer taraftan, yapay zekanın etkisi bireysel işletmelerle sınırlı değil, daha geniş ekonomik ve toplumsal sonuçlara sahip. İşgücü piyasalarını yeniden şekillendiriyor, politika tartışmalarını etkiliyor ve küresel rekabet gücünü etkiliyor. Buna ek olarak yapay zeka, kaynak kullanımını optimize ederek, iklim değişikliğini izleyerek ve daha akıllı, daha verimli altyapıyı etkinleştirerek çevresel ve sürdürülebilirlik sorunlarının çözümüne yardımcı olabilir. Yapay zekanın gelişimi aynı zamanda jeopolitikten de etkileniyor; ülkeler ve şirketler yapay zeka araştırmaları ve uygulamalarında liderlik için yarışıyor. Bu rekabetin küresel anlamda derin etkilerinin olacağına inanıyorum."

VERİMLİLİK VE ÜRETKENLİK ARTACAK

Bu tarihi dönüşümün iş yaşamındaki ve toplumsal alandaki etkileri ne olur? Özcan Yahşi, teknolojiye endeksli olan bankacılık sektöründe, hem çalışanlar hem de müşteriler üzerinde gözlem yapabildiği için bu soruyu en doğru cevaplayacak kişilerden biri. Yahşi, şöyle yorum yapıyor:

"Sosyal ve profesyonel hayatımızda, iş yapma şekillerimiz, eğitim, sağlık hizmetleri ve daha birçok alanda önemli değişiklikler görmeyi bekliyorum. Profesyonel hayatta üretken yapay zeka, veri analizi ve raporlamadan müşteri hizmetleri ve karar desteğine kadar çok çeşitli görevleri otomatikleştirecek. Bu da verimliliğin ve üretkenliğin artmasına yol açacak. Yapay zeka destekli içgörüler, ekiplerin verilere dayalı kararları daha hızlı almasına olanak tanıyacak. Bu, risk değerlendirmesini, yatırım stratejilerini ve operasyonel verimliliği iyileştirerek hem şirketler hem de müşterileri için daha iyi sonuçlara yol açabilir. Üretken yapay zeka, sohbet robotları, sanal asistanlar ve kişiselleştirilmiş öneriler aracılığıyla müşteri hizmetlerinde de devrim yaratacak. 7/24 destek sağlanmasına ve müşterilerin benzersiz ihtiyaç ve tercihlerini karşılamamıza olanak tanıyacak. Sosyal yaşamda ise üretken yapay zeka, kişiselleştirilmiş deneyimleri yeni bir düzeye taşıyacak. Yapay zeka, kişiselleştirilmiş içerik önerilerinden akıllı ev sistemlerine kadar rahatlığı artıracak ve hizmetleri bireysel tercihlere göre uyarlayacak. Yapay zeka teknolojileri, rutin görevleri otomatikleştirerek insanların daha karmaşık ve yaratıcı işlere odaklanmalarını sağlar. Diğer taraftan profesyonellere, büyük veri analizi ve değerli bilgi sunan yapay zeka destekli karar verme araçları sunar; pazarlama, e-ticaret, eğitim gibi sektörlerde kişiselleştirilmiş deneyimleri artırır. Bu nedenle çalışanlarımızın bu teknolojiye uyum sağlaması ve yeni beceriler kazanması gerekiyor."

İŞ GÜCÜ ŞEKİL DEĞİŞTİRECEK

Yapay zeka gelişmeleriyle birlikte iş gücünün şekil değiştireceği öngörüsü üzerine de yorum yapan Özcan Yahşi, şöyle konuşuyor:

"Üretken Yapay Zeka'nın rutin ve tekrarlayan görevleri içeren mesleklerin azalmasına, bunun yerine, yaratıcılık, stratejik düşünme, insan psikolojisi, teknoloji üretme gibi alanlarda uzmanlaşmış, katma değeri yüksek işler ön plana çıkacak. Dünya genelinde ve Türkiye'de, bilgi teknolojileri, robotik, yapay zeka, veri bilimi gibi alanlarda uzmanlaşmış iş gücüne olan talebin artmasını beklemekle birlikte üretken yapay zeka teknolojilerindeki gelişmeler bu alanlardaki iş yapış şekillerini bile değiştirebilecek. Eğitim sistemlerinin bu yeni iş piyasası gerçekliklerine uyum sağlaması gerekecektir. Üretken yapay zeka alanındaki gelişmeler kullanılan teknoloji ve yaklaşımları çok kısa sürede köklü bir şekilde değiştirebiliyor. Dinamikliğe uyum sağlayabilmek için sürekli öğrenmeyi teşvik eden eğitim sistemleri ve yaklaşımlarını değerlendirmek gerekir. Türkiye'de bu değişim sürecinde genç nüfusun teknolojik becerilerini geliştirmesi ve dijital dönüşüme ayak uydurabilen bir iş gücü yaratılması önem arz ediyor."

TÜRKİYE BİR YOL HARİTASI BELİRLEMELİ

Yapı Kredi Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Özcan Yahşi, teknolojiye hakim olan uzmanlarla çalışan ve bu alanda yetişen insan kaynağının yanı sıra Ar-Ge ekosistemine hakim olan bir yetkili olarak Türkiye'nin şöyle bir yol haritasını benimseyebileceğini dile getiriyor:

"Türkiye, yapay zeka teknolojileri konusunda öncelikle kendi iç dinamiklerini güçlendirmeli ve bu alandaki küresel gelişmelere entegre olmalı. Teknoloji üreten ve ihraç eden tarafta yer alabilmek için STEM (fen, teknoloji, mühendislik, matematik) alanlarına hem eğitim hem de akademik çıktılar anlamında yatırım yapılması, Ar-Ge ve inovasyon ekosistemlerinin desteklenmesi kritik öneme sahip. Yerli ve milli teknoloji geliştirmek, start-up kültürünü beslemek ve genç girişimcileri teşvik etmek de bu süreçte önemli adımlardır. 2021 yılında Cumhurbaşkanlığı Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu tarafından başlatılan Yapay Zeka Teknoloji Yol Haritası çalışması tüm ekosistemi bir araya getirmesi ve çıktıları bakımından oldukça faydalı bir çalışmaydı. Belirlenen yol haritasının güncel teknolojik gelişmelerle birlikte yeniden değerlendirilmesi ve ilgili paydaşlarda birlikte çalışılması faydalı olacaktır. Türkiye'nin bir yol haritası belirlerken dijital altyapısını güçlendirmesi, veri güvenliği ve siber güvenlik alanlarını da göz önüne aldığı kapsamlı stratejiler geliştirmesi gerekmektedir."

Orçun ÜLGEN / Lugath Kurucu Ortağı

"Mesleklerdeki değişimi önce geliştirici ülkeler yaşayacak"

Lugath, Google Translate'in Türkçe versiyonu. En çok başvurulan özelliklerinden biri çeviri olan ChatGPT'den yaklaşık bir buçuk yıl önce kurulmuş. Orçun Ülgen ve Burak Arslan demiş ki, "Doğal dil işlemeyi (NLP) kullanarak makinenin en iyi Türkçe çeviri yapan versiyonunu nasıl oluşturabiliriz?.." Lugath kurucularından Orçun Ülgen, yola "erkenden" nasıl çıktıklarını ve nasıl faydalı olduklarını şöyle anlatıyor:

"Makine çevirisi sistemlerinin tercüme kalitesini her dilde ve sektörde sürekli olarak ölçerek, hangisinin en iyi tercümeyi sunduğunu tespit etmeye çalışıyoruz. Projeyi hayata geçirdiğimiz Temmuz 2021'den bu yana ilk akla gelen platform, genellikle Google Translate idi. Ancak farklı alternatifler de var ve her birisi kendi uzmanlık alanlarına sahip. Fakat problem, her bir sistemin farklı ekipler tarafından sürekli geliştirilmesi sebebiyle kalitenin sürekli olarak değişmesi. Örneğin, İngilizceden Türkçeye tercüme söz konusu olduğunda ModernMT çok güzel sonuçlar üretebilirken, bir ay sonra GoogleTranslate'in daha iyi sonuçlar üretmesi söz konusu olabiliyor. Bu sebeple kalite ölçümlerinin sürekli olarak yapılması gerekiyor. Biz kullanıcılarımızın bu değişimden etkilenmeden, şimdiye kadar geliştirilmiş en iyi makine çevirisi hizmetini kullandıklarından emin olmalarını sağlamak için çalışıyoruz."

BAZI İNSANLARI İŞİNDEN EDECEĞİ MAALESEF DOĞRU

Gelelim Ülgen'in ChatGPT'den sonrası değişen yapay zeka endüstrisi ve etkileriyle ilgili düşüncelerine… Ülgen, şu yorumları yapıyor: "Yapay zeka, içerisinde görüntü işleme, yapay sinir ağları, makine öğrenmesi, doğal dil işleme gibi birçok alt dal barındırıyor. ChatGPT de bu alanlardan bazılarında geliştirilmiş teknikler kullanılarak geliştirilmiş bir yapay zeka servisi. Teknikler daha önce geliştirilmiş olsa da daha fazla verinin işlenebilmesine yönelik kapasite artıkça, anlamlı yani etiketlenmiş veriler çoğaldıkça, bu ve benzeri yazılım servislerinin ortaya çıkması kaçınılmazdı. Şimdi herkesin dilinde o var ve geleceğimizi şekillendireceği aşikar.

İnsan gücünün daha büyük problemlerde kullanılabilmesine imkan vereceği bir gerçek. Yapay zeka, bir asistan olarak çok daha üretken şekilde insanlara yardım edecek. Kapasitesi sayesinde yapabileceği işler insanla karşılaştırıldığında çok daha ölçeklenebilir olacak. Bazı insanları işinden edeceği maalesef doğru. Bazı şirketlerin, yazılımların batacağı da doğru. Ona karşı mı duracağız yoksa onunla birlikte daha güzel işlere mi yapacağız? Şirketlerin ve insanların geleceğini tam olarak buradaki yaklaşımımız belirleyecek."

İşlerimizi, mesleğimizi, sektörleri nasıl değişecek? Orçun Ülgen, şu değerlendirmeleri yapıyor:

"Yapay zeka uygulamalarının bir standart haline gelmesi elbette zaman alacak. Daha çok kullanılması, daha iyi kullanılması, şirketlerin çalışanlardan beklediği beceriler arasına girmesi gerekiyor. Verimi artıracağı, kısa sürede çok daha fazla işin tamamlanmasına imkan vereceği kesin. Ancak tamamlanan işin kalitesini, onu daha iyi kullanmayı bilen insanlardan geçtiğini söylemek gerek. Hangi sektör ya da meslek gruplarının meslekleri biter ya da sonlanır tahmin etmek çok zor. Ancak böyle bir durumla karşılaşma tehlikesi olan insanların şimdiden bu gibi araçları öğrenmeye başlaması, mesleki gelişimlerinin bir parçası haline getirmeleri, onları eskisinden daha değerli çalışanlar yapacağı bir gerçek."

DÜNYAYA TEKNOLOJİ SATAN ÜLKE OLABİLİRİZ

Yapay zekanın sosyolojik ve ekonomik etkisi her ülkeden aynı mı hissedilecek? Ülgen, daha önceki devrimlerde olduğu gibi bazı mesleklerin çok olacağını bazıların ortaya çıkacağını ve bu etkinin ilk önce teknolojiye yön veren ülkelerde hissedileceğini ifade ediyor. Ülgen, "Bazı ülkeler denemek isteyecek, bazı ülkeler daha temkinli yaklaşacak. Bu da ortak bir regülasyon belirlemekte büyük rol oynayacak. Ülkemizde de tüm bu değişimi hissedeceğiz. Türkiye, teknolojiye adaptasyon hızı yüksek bir ülke. Teknoloji tüketimine yönelik alışkanlıkları çok güçlü. Ancak teknoloji üretmek konusunda da aynı heves ve adaptasyona sahip olması gerektiğini düşünüyorum. Teknoloji üretmenin ve dünyaya satmanın tek kriterinin, başarılı insanlara sahip olmaktan geçtiğini düşünmüyorum. Bu insanları teşvik eden bir kültüre sahip olmalıyız. Bu işi yıllardır yapan ve başarı kazanmış ülkeleri objektif bir şekilde incelemeliyiz. Ancak bu şekilde dünyaya teknoloji satan bir ülke olabiliriz" diye konuşuyor.

Uğur CANDAN / SAP Türkiye CEO'su

"Temel amacımız şirketleri akıllı işletmeler haline getirmek"

ChatGPT'nin yaklaşık bir yıl önce tüm dünyanın kullanımına açılmasıyla "yapay zeka devrimi" başladı. Ardından diğer teknoloji devleri; kendi kurumsal kimliklerine, vizyonlarına ve pazar paylarına göre yeni nesil yapay zeka trendine ayak uydurdu. Büyük ölçekli firmaların yanı sıra KOBİ'lere hitap eden Alman yazılım devi SAP'i ise, kararlı adımlarla bekleyerek geçtiğimiz günlerde yapay zekalı Joule asistanını duyurdu.

Joule iş dünyası için, ölçek farketmeksizin işletmeler için ne anlama gelecek? Joule, SAP'nin kurumsal bulut çözüm portföyünün tamamında yer alacak ve SAP'nin çözüm portföyünün yanı sıra, üçüncü taraf kaynaklardan da proaktif ve bağlamsal içgörüler sağlayacak. Joule, birden fazla sistemde yer alan verileri hızlı bir şekilde sıralayarak ve bir bağlama oturtarak, daha akıllı içgörüler oluşturup insanların işlerini daha hızlı halletmesine, güvenli ve mevzuatla uyumlu bir şekilde daha iyi iş sonuçları elde etmesine olanak tanıyacak.

SAP BTP İÇİNE YERLEŞTİRİLECEK

İnsan kaynaklarından finansa, tedarik zincirinden satın alma ve müşteri deneyimine kadar SAP uygulamaları ve SAP Business Technology Platform'un (SAP BTP) içine yerleştirilecek. Çalışanlar için akıllı bir iş arkadaşı gibi konumlanacak Joule, kullanıcıların öğrenmek veya çözümlemek istedikleri bir sorunu ifade etmek için sade bir dille sorular soracak. Ayrıca çözülmesi istenen bir sorunu tanımlayacak çalışanlar, SAP portföyü ve üçüncü taraf kaynaklardan alınan zengin iş verileri, metinler, görseller ve içgörülerden elde edilen akıllı yanıtlar alabilecek.

Örneğin bir üretici satış performansını daha iyi anlamak için Joule'den yardım istediğinde Joule, düşük performans gösteren bölgeleri belirleyecek. Üreticinin incelemesine yönelik potansiyel düzeltmeler sunmak için, diyelim ki bir tedarik zinciri sorununda, ortaya çıkan diğer veri kümelerine bağlantı verip otomatik olarak tedarik zinciri sistemine bağlanmanızı sağlayacak. Joule, tüm SAP çözümleri için sürekli olarak yeni senaryolar sunacak. Örneğin İK'da tarafsız iş tanımlarının yazılmasına ve amaca uygun mülakat soruları oluşturulmasına yardımcı olacak. Bu dev yazılım şirketine göre küresel yapay zeka pazarı ve buna bağlı olarak organizasyonlarda şöyle değişimler olacak:

"ABD merkezli pazar araştırma ve veri sağlayıcı şirketi IDC; yazılım, donanım ve hizmetler de dahil olmak üzere, küresel çapta yapay zeka pazarının 2022-2026 döneminde yüzde 18,6 yıllık bileşik büyümeyle 2026'da 900 milyar dolara ulaşacağını öngörüyor. Diğer yandan, IDC'nin SAP sponsorluğunda yürüttüğü bir diğer araştırma, 2025'e kadar dijital ekonomiyi önceliklendiren şirketlerin yüzde 80'inin çok işlevli yeteneklere ve kendi kendine öğrenme özelliklerine sahip gelişmiş kurumsal uygulamalara ihtiyaç duyacağını gösteriyor. Öğrenen sistemler dediğimizde, yolumuz yapay zekayla kesişiyor."

POPÜLER OLMADAN BU TEKNOLOJİYE ODAKLANDILAR

Bu yoldan hareketle asistan Joule'un geliştirildiğini ifade eden SAP Türkiye CEO'su Uğur Candan, SAP'nin yapay zeka trendi popüler olmadan önce bu teknolojiye odaklandıklarını belirterek şunları ifade ediyor: "Temel amacımız şirketleri akıllı işletmeler haline getirmek ve verimsiz süreçleri teknolojinin ve bulutun gücüyle verimli ve katma değerli kılmak. Bu amaca dönük yenilikçi ve akıllı çözümler geliştiriyoruz. SAP'nin şu anda yapay zeka odaklı 17 çözümü var. Bir sonraki adımda, odaklandığımız 26 farklı sektöre özel çözümler sunacağız. Şu an 26 binden fazla SAP bulut müşterisine, birden fazla senaryo ve iş ortağı çözümü üzerinden SAP Business AI'a erişme olanağı sunuyoruz."

Uğur Candan, yapay zekanın sundukları çözüm süreçlerine dahil olduğunun altını çizerek şu değerlendirmeyi yapıyor:

"Yapay zeka tek odağımız değil, iş süreçlerini kısaltan, daha verimli hale getiren, bu sayede de çalışanları daha katma değerli işlere yönlendirmek için yararlanılabilecek bir araç. 24 binden fazla SAP bulut müşterisi, yüzlerce yerleşik yapay zeka özelliğini, farklı kullanım senaryolarında aktif olarak kullanıyor. Örneğin nakliye yönetiminde üretken yapay zeka, irsaliyelerin işleme maliyetinde yüzde 55'e kadar tasarruf sağlıyor. SAP S/4HANA Finance'teki yeni akıllı tahsilatlar, fatura ile ödeme arasındaki süreyi yüzde 10'a kadar azaltıyor. Hem küreselde hem de Türkiye'de yapay zekanın iş süreçlerinde dönüştürücü gücü olduğuna inanıyoruz. Bu arada unutmadan, kurumsal yatırım fonumuz SAP Sapphire Ventures ile küreselde yapay zeka destekli kurumsal teknoloji girişimlerine1 milyar ABD doları yatırım yapmayı taahhüt ediyoruz."

Berkin MALKOÇ / Miletos Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü

"Muteferriqa, Osmanlı ile günümüzü buluşturuyor"

Miletos yaklaşık 10 yıllık deneyimiyle yapay zekanın görüntü işleme alanında, özellikle de belge görüntülerinin anlamlandırılması konusunda ülkemizdeki çok önemli ve verimli bir oyuncusu. Şöyle diyelim, banka ve faktoring sektörleri için geliştirilen, banka çeklerinin otomatik işlenmesini sağlayan Check Reader başta olmak üzere ürünleri, Türkiye'nin önde gelen bankalarında beş yıldır kullanılıyor.

Miletos, son yıllarda metinden metne dil çeviri üzerine de odaklanmış durumda. Hem de Türkiye için çok değerli bir ürünle: arama motoru Muteferriqa. Miletos'un Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Berkin Malkoç, projeyi şöyle anlatıyor:

"Cumhuriyet'in 100'üncü yılını kutladığımız bugünlerde, çok önemsediğimiz ürünümüz Muteferriqa'nın dünyada ve özellikle ülkemizde yaygınlaşmasına odaklandık. Osmanlı Türkçesi'yle yayımlanmış matbu kitaplar ile süreli yayınların çok büyük bir kısmını içeren Muteferriqa, kullanıcısına bu külliyat içinde tam metin arama veya ilgilendiği görselin benzerlerini bulma gibi keşif olanakları sunuyor. Üstelik, keşfettiği içerikleri inceleyebilmek için kullanıcının eski harfli Türkçe okuyabilmesi gerekmiyor, zira Muteferriqa, içeriklerin Latince karşılıklarını da kullanıcısına sağlıyor. Muteferriqa ile Cumhuriyet'in 2'nci yüzyılında, İbrahim Müteferrika'nın mirasını yapay zekayla, geçmişi gelecekle buluşturabildiğimiz için mutluyuz."

AYNI İNSAN GİBİ BAZI İŞLERDE BAŞARILI

Yapay zeka ekosisteminde deneyimli olan ve dünyayı gözlemleyen Berkin Malkoç'un yapay zeka devrimi ile ilgili düşünceleri ise şöyle:

"Kasım 2022'de hayatımıza giren ChatGPT'nin önceki uygulamalardan niteliksel bir farkı var: Birçok görevi insan düzeyine yakın bir başarımla gerçekleştirebiliyor. Dolayısıyla genel yapay zekanın, yani aynı insan gibi çeşitli işleri gayet başarılı bir şekilde becerebilen bir yazılımın, emarelerini gösteren ilk örnek.

Devrim ifadesini kullanıyor olmamızın basit bir sebebi var: Nasıl ki sanayi devriminde makinelerin insan kas gücünü ikame eder olmasıyla köklü iktisadi ve toplumsal dönüşümler yaşandı; aynı şekilde, insan bilişsel becerilerinin makinelerce ikame edilmesi sonucu büyük toplumsal dönüşümler yaşayacağız. Üstüne üstlük, sanayi devrimine kıyasla çok daha büyük sonuçlar ve çalkantılar bekliyor bizi. Çünkü hem çok daha hızlı gelişecek hem de insana iktisadi değere sahip başka bir beceri bırakmayacak."

İNSANIN ASİSTANI VEYA ARKADAŞI OLACAK

Berkin Malkoç da diğer yapay zeka uzmanları gibi Üretken Yapay Zeka araçlarının iş yapma biçimlerini değiştireceğine işaret ederek, insanın asistanı veya arkadaşı olacağını söylüyor ve ekliyor:

"ChatGPT ve benzeri çözümlerin, bizim de şirket olarak geliştirdiğimiz geleneksel B2B veya kurumsal uygulamalardan temel iki farkı var; karmaşık bir entegrasyon veya kullanıcı eğitimi gibi süreçler gerektirmeksizin hemencecik kullanılmaya başlayabiliyorlar ve çok çeşitli uygulama alanlarında işlev gösterebiliyorlar. Bu şekilde, her çalışanın, kendi sorumluluğundaki işler için bire bir çalıştığı bir çeşit asistanı, iş arkadaşı olmuş oluyor. Doğal olarak, ilk aşamada bunun hatırı sayılır bir verimlilik artışı sağlamasını bekliyoruz. Sonraki aşamada ise, bu yeni olanaklar özümsendikçe, iş yapma biçimleri değişecek. Yapay zeka kullanımın sıradanlaştığı ilerleyen zamanlarda ise, hem profesyonel hem de sosyal hayatta, bir içe/öze dönme dönemi yaşayacağımızı düşünüyorum: Zamanımızın ve dikkatimizin hemen tamamını alan irili ufaklı işleri makinelere devrettiğimizde, dünyaya esas katkımızın ne olduğuna odaklanacağız."

Malkoç, hangi mesleklerin yok olacağı konusunda 2017 tarihli "When Will AI Exceed Human Performance?" (Yapay Zeka İnsan Performansını Ne Zaman Geçer?) başlıklı makaleye atıfta bulunarak, bazı öngörülerini sınayabileceğimizi yıllara geldiğimiz ve örneğin makalede yapay zekanın insanı aşmasının ilk gerçekleşeceğini öngördüğü mesleklerden olan çevirmenlik ve kamyon şoförlüğü için sırasıyla 2024 ve 2026 yıllarını öngördüğüne vurgu yapıyor.

İKİ TEMEL ÖNCELİK

Malkoç'un teknoloji devlerinin yapay zekada nasıl bir stratejiyle ilerleyeceği konusunda ise görüş aldık: "Bu alandaki tüm oyuncuların çok temelde iki önceliği olacağını düşünüyorum: Hızlı olmak ve bir yapay zeka platformuna dönüşmek. İlki, üstel gelişmede birkaç ay bile olsa öne çıkmanın getireceği devasa avantaj sebebiyle; ikincisi ise, teknolojinin doğası gereği, merkezileşmenin kaçınılmaz olması ve ölçek ekonomisi sebebiyle öncelik oldular ve olacaklar. Uzun vade için bir parça aykırı sayılabilecek bir perspektifim var: Çok yüksek becerilere sahip yapay zeka teknolojisi bir noktada aşırı ucuzlayacak ve bu, tüm sektörü ve dolayısı ile dünyayı bambaşka yaklaşımlar ve sorunlarla yüzleşmek zorunda bırakacak".

Gülhan ERTÜRK AKGÜL /ArVis Teknoloji Kurucu ortağı ve CEO'su

"Yeni iş alanları ile yeni fırsatlar oluşacak"

ArVis Türkiye'de yapay zekanın görüntü işleme ve biyometrik alanlarındaki en eski ve üretken girişimlerinden biri olarak, Üretken Yapay Zeka furyasıyla birlikte bu alanda da ürünler geliştirip eğitimler veren ilk girişim oldu. Üstelik bu eğitimler dijital sanat üzerine…

ArVis CEO'su Gülhan Ertürk Akgül, Üretken Yapay Zeka'nın önümüzdeki süreçte rutin ve tekrarlayıcı işlerin otomasyonuyla birlikte, bazı mesleklerin yerini daha yaratıcı ve analitik becerilere dayalı işlere dönüşeceğini, mesleklerin bazılarının kaybolup bazılarının dönüşebileceğini söylüyor. Akgül, şöyle devam ediyor:

"Aslında bu da kötü bir dönüşüm değil bence. Çünkü yeni iş alanları ile yeni fırsatlar oluşacak. Bu da zaman içinde yapay zeka ile ilgili temel yetkinliklerin artırılması, eğitim, bilgi ve becerilerin geliştirilmesi ve problem çözme becerilerini geliştirmeyi artıracak. Bilgi ve beceri yoğun kişiler daha fazla talep görebilecek. Meslekler değişince, otomasyonlar artınca iş ortamları da değişecek. Esnek çalışma modelleri, sosyal ortam değişikliği, ekonomik değişiklikler ile çalışma ortamı, iş ve aile hayatı da değişecek.

Ülkemizde, bu değişikliklere uyum sağlamak için eğitim sisteminin güncellenmesi, girişimciliğin teşvik edilmesi ve teknoloji alanında yeteneklerin geliştirilmesi önemli. Ayrıca kamu, girişimcilik, sanayi, meslek odaları, üniversiteler, STK'lar iş birliği ile yapay zeka alanında dönüşüme ve değişime karşı hazırlıklı olmalı ve erken benimseyip sürece adapte olmalı."

YENİ DÜNYADAKİ KARŞILIĞI

Bu amaçla ekim ayında Yeni Dünya konseptli bir zirveye katılarak "Yeni Dünya'da Üretken Yapay Zeka ve Sanat" başlığında yaptıkları bir sosyal sorumluluk projesinde Üretken Yapay Zeka'nın kullanım alanlarını ve yeni dünyadaki karşılığını anlattıklarını belirten Aygül, "Bence, Yeni Dünya'da en önemli konu eğitim, bilgi, beceri ve yeteneklerin geliştirilmesi. İlkokuldan üniversite mezuniyetine kadar ve tüm öğrencilere, aynı zamanda ne işte ne eğitimde olan genç nesile, yapay zekanın kullanıma gireceği ve fayda sağlayabileceği birçok alandaki beyaz ve mavi yakalı profesyonele, çalışmak isteyenlere teknoloji alanında eğitimler vererek erken dönemde hazırlanmalarını sağlamak, hayatın içindeki gerçek problemlerin akademik dünya ile edinilen bilgi ve beceri ile çözümüne odaklanmak, çeşitli eğitim ve staj programları, yarışmalar, sertifikasyon programları ile genç neslin ve profesyonellerin bu alanlarda yeteneklerini geliştirmelerine olanak sağlamak önemli.

Biz eğitim ve uygulamalı problem çözme konusuna çok önem veriyoruz. Son üç yıldır ArVis DeepTech/AI adını verdiğimiz üniversite öğrencilerine yönelik ve zorunlu stajlarını karşılayabilen bir uygulamalı staj programı ile hem gerçek hayat problemlerini çözmelerine odaklanıyoruz. Stajyerlerimize akademik, sektörel, sosyal ve kişisel becerilerini geliştirmeye yönelik eğitimler vererek onların gelişimlerini sağlıyoruz. Problemleri yapay zeka teknolojileri kullanarak çözebilmeleri için eğitimler, mentörlükler ile destek oluyoruz. Eğitim sonunda düzenlediğimiz ArVis Yapay Zeka Demo Day Etkinliği ile stajyerlerimiz sunum yaparak öğrendiklerini sunuyor. Bu yıl 40 üniversitenin 24 bölümden gelen mühendislik öğrencisi 73 kişilik DeepTech/AI Staj programımızda yüzyüze altı hafta birlikte çalışarak 10 tane Yapay Zeka Proje Grubu oluşturduk. Yapay zeka ile gerçek hayattaki problemlerin çözülmesi, uygulama, yöntem veya ürün geliştirilmesi, çıktı üretilebilmesi, hayatı kolaylaştırıcı etki sunması gibi yetilerin oluşması, böylece hayata hazırlanmada onlara destek olduk. İnanılmaz güzel sonuçlar ve kazanımlar elde ettiler."

ÜLKE ÇAPINDA AR-GE FAALİYETLERİ DESTEKLENMELİ

Türkiye'nin yapay zeka yarışında stratejisini nasıl kurması gerektiği konusunda da fikirlerini belirten Gülhan Ertürk Akgül, şunları söylüyor:

"Türkiye olarak, bir strateji planı ile Ar-Ge ve teknolojiye yatırım yaparak, yapay zeka ve diğer gelişen teknolojilere odaklanmalı. Tüm üniversiteler, araştırma merkezleri, teknoloji şirketleri, girişimler ve sanayi şirketleri arasında iş birliklerini teşvik edilmeli, açık veri kullanımı ile Ar-Ge faaliyetleri desteklenmeli, donanım bazlı ve yazılım bazlı sektörler desteklenmeli. Özellikle çip teknolojisi, görüntü işleme için gerekli güçlü donanımlar, bilgisayar, akıllı mobil cihazlar vb. gibi teknolojik yapılar, cihazları üretebilen altyapılar sağlanabilmeli.

O zaman ülke olarak büyük teknoloji devi şirketlerin ürettiklerini kullanan ve onların üzerinde yazılım geliştiren değil, aynı zamanda üretebilen ve kendi teknolojisini de geliştirebilen bir ülke olabilmeliyiz.

Yeni teknolojilerin geliştirilmesi için teknoloji girişimcileri desteklenmeli, bu alana girecek yeni girişimci adaylarına ve start-up ekosistemine sürdürülebilir destekler, teşvikler verilmeli, geliştirilen ürünlerin kullanımına ve daha da iyi olmasına yönelik inovasyon merkezleri ve diğer katkılar ile ticarileşmesi ve dünya ülkeleri ve şirketleri ile yarışabilir hale getirilmesi sağlanmalı.

Özellikle güçlü olduğumuz savunma sanayi, finans teknolojileri gibi alanlarda yapay zekayı da daha etkin kullanmalı ve diğer birçok sektöre örnek teşkil edecek programlar ile desteklenerek yarışa dahil edilmelidir.

Ülkemiz vatandaşlarının ve genç nüfusun bilgi, beceri, yetkinliği artırabilmek için medya, sosyal medya ve diğer yayın kanalları aktif ve bilinçli kullanılmalı; konferans, seminer, inovasyon etkinlikleri, yarışmalar ile yapay zekayı bir korku alanı olarak değil, 'Faydalı amaçla nasıl kullanabiliriz' sorusuna cevap arayabilecekleri bir yol haritası ortaya çıkarılıp ülkemiz vatandaşlarına bilinç kazandırılmalı."

Dr. Erdem ERKUL/ Cerebrum Tech Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı

"Çalışanlar çalışmayanın yerini alacak"

Cerebrum Tech Kurucusu ve YK Başkanı Dr. Erdem Erkul, ChatGPT ile başlayan yeni dönemin biraz beklenmeden, erken hayata geçirildiğini düşünenlerden… Üstelik bir sohbet robotunun insani duyguları gözeterek yanıtlar verebilir olmasının oldukça düşündürücü olduğuna vurgu yapan Erkul, insana yardımcı olarak geliştirilen bu tarz teknolojilerden yararlanmaktan yana olduğunu ifade ediyor.

Bu bakış açısından hareketle trendi yakalayan Cerebrum Tech'in de Cere Insight platformu altında Cere AI isimli bir kurumsal sohbet botu bulunuyor. Nisan ayında piyasaya sürülen Türkçe yapay zekalı sohbet arkadaşı Cere AI, Türkiye'nin ilk üç boyutlu gerçekçi avatarla geliştirilen yapay zeka sohbet robotu. CereAI, makale ve içerik yazabiliyor, planlama şemaları oluşturabiliyor, bilgi desteği sağlıyor, Cere ile gerçekleştirilen konuşma notlarını e-posta olarak kişi ile paylaşabiliyor. Dr. Erdem Erkul; fikri, tasarımı, geliştirilmesi, Türkçesi ve diğer dilleri vb. özellikleri açısından bir ekip ürünü olduğunu, insan kaynağı bulmak konusunda bir zorluk çekmediklerini belirterek, "Cere Insight eğitimcilerden sağlık çalışanlarına, hukukçulardan öğrencilere kullanım kolaylığı sağlayacak bir ürün olarak tasarlandı. Örneğin İK departmanı, çalışan alımı süreçlerini Cere Insight'ta toplayıp belgeleyebilir, belirlediği kriterlerin uygunluğunu süzgeçten geçirebilir. Müşteri deneyimini bir üst seviyeye çıkartmak adına ilgili kaynak ve prosedürlerle eğitilerek yorum, beğeni ve şikayet gibi tüm müşteri etkileşimlerini karşılayabilir" diyor.

TEKNOLOJİ GÜNLÜK YAŞAM İLE BÜTÜNLEŞECEK

Erkul, bu teknolojinin kullanılmasıyla ilgili bazı tartışmaların da olduğunu belirterek, "Öncelikle iyi niyetli kimselerin iyi niyetli amaçlarla iyi yapay zeka araçları geliştirmesi önemli. Bu 'iyi' ise insanlık tarihi kadar eski bir tartışmanın konusu. Gerçekten devrim niteliğinde olan bu gelişmelerin; sosyolojiden siyasete psikolojiden eğitim bilimine kadar toplumun her bir yapı taşı için gündem maddesi olması gerekiyor. Dünyada hukuk dünyası bu teknolojilerin etik değerlerini uzun zamandır tartışıyor, politika yapıcılar regülasyonlar için adımlar atmaya çalışıyor. Teknik bilimlerden sosyal bilimlere kadar çok yönlü gelişmeler ve kontroller sağlanırsa bizler bu gelişmelerden olumlu etkileneceğiz. Ben nötr değerlendirme yapma taraftarıyım; lehinize sonuç almak istiyorsanız bu teknolojileri 'doğru'kullanmanız gerekiyor. Yani biz, bu teknolojilerden yararlanıp onlardan ilham almayı amaç edinirsek gerek sosyal gerek profesyonel yaşantıda onlar bizlere birer (sanal) asistan olacak. Kuşkusuz araştırma, belgelendirme, özetleme vb. süreçlerin bir dakikadan kısa sürmesi hayatımızın kanıksanan doğrularından olacak. Nasıl ki bugün yol bulmak için telefonlardaki haritaları kullanıyorsak veya bir soru aklımıza takılınca başvurduğumuz ilk yer Google ise bu teknolojiler de günlük yaşantımız ile bütünleşecek."

İş ve mesleklerde kayıplar olacağı endişesinin tüm dünyada tartışıldığına dikkat çeken Dr. Erdem Erkul, bu konuda bir araştırmaya işaret ediyor:

"Stanford İnsan Merkezli Yapay Zeka Enstitüsü Kıdemli Araştırmacısı ve Stanford Dijital Ekonomi Laboratuvarı Direktörü Erik Brynjolfsson'ın sözleri çok makul; 'Teknolojiyi benimseyen, onunla oynayan ve nasıl kullanılacağını öğrenen çalışanlar, başarılı olacak ve en çok fayda sağlayacak olanlardır. Üretken yapay zekanın çalışanların yerini alacağını sanmıyorum, ancak Üretken Yapay Zeka ile çalışanlar, çalışmayanların yerini alacak.' Türkiye oldukça genç bir nüfusa sahip. Yaş ortalamamız 30-31 civarında. Bu potansiyelimizi kullanmamız gerek. Bu gençler yalnızca yaş itibarıyla değerli değiller, hayallerinin olması, çalışma azimleri ve teknolojiye duydukları merak ile bizler için bir şanslar ve elimizdeki potansiyel güçler. Bu nedenle eğitim sistemini yapay zeka ve ilgili teknolojiler ile yeniden kurgulamak gerekiyor."

ROBOT HUKUKÇULARINA İHTİYAÇ OLACAK

Erkul'un altını çizdiği, gözardı edilmemesi gereken bir konu da var: "Yapay zeka devrimiyle birlikte öncelikle teknolojiye, yazılıma ve Ar-Ge'ye ağırlık veren meslekleşmeleri beklemekle birlikte bu alanda gelişecek sosyal bilimleri de göz önünde bulundurmalıyız. Örneğin, robot hukuku konusunda çalışacak hukukçulara ihtiyaç olacak, o zaman üniversite eğitimlerine yazılım/yapay zeka tarihi gibi alanlar dahil olmaya başlayacak. Hem dünya genelinde hem Türkiye özelinde düşünebileceğimiz şey, eğitimde yapay zekaya yer vermek ve eğitim konuları içerisinde yapay zeka ve ilgili teknolojileri anlatan ders içerikleri oluşturmak olmalı... Ülke stratejileri teknoloji ekosisteminin gelişmesi için çok önemli bir etken. Teknoloji sektöründe hedef tüm dünya pazarlarına ulaşmak, çünkü insanlığın ortak sorunlarına yanıt üretiyoruz. Bu anlamda başkanı olduğum DEİK Dijital İş Konseyi kapsamındaki çalışmalarımızın çok değerli olduğunu düşünüyorum. Daha fazla Türk unicorn'lar çıkarabilmenin yolu, şüphesiz ki dış pazarlardaki payımızı büyütmekten geçiyor."

BİZE ULAŞIN