Riskli varlıklarda kırılgan toparlanma

2022 yılı içerisinde birçok risk faktörünün etkisiyle küresel risk iştahının zayıf bir seyir kaydettiği ve hisse piyasaları başta olmak üzere riskli varlıklarda satıcılı bir fiyatlamanın öne çıktığı görülmekteydi. Ancak mayıs ayının son haftasından itibaren risk iştahında bir miktar iyileşmenin kaydedildiği ve hisse piyasalarında toparlanma çabasının öne çıktığı takip ediliyor.
08.06.2022 19:12 GÜNCELLEME : 09.06.2022 00:01

ONURCAN BAL Son dönemde gözlenen toparlanma eğiliminde; FED'in eylül ayında faiz artırımlarına ara verebileceğine dair beklentiler ve Çin'den gelen olumlu haber akışları etkili oldu. Ancak son dönemde piyasada oluşan bu iyimserliğin kırılgan bir iyimserlik olduğunun altını çizmekte fayda var. Hatta ABD'de cuma günü açıklanan tarım dışı istihdam verisinin güçlü gelmesi FED'in faiz artırımlarına devam edebileceği endişelerini yeniden öne çıkardı. Bu gelişmeyle birlikte ABD borsalarında haftanın son işlem gününde satışlar gözlendi. Küresel çapta risk başlıkları, gündemdeki yerini ve önemini korumaya devam ediyor. En önemli risk başlığı olarak küresel çaptaki enflasyonist baskılar sıralanabilir. Rusya-Ukrayna savaşı, enflasyonist endişelerin ve yukarı yönlü risklerin varlığını sürdürmesine neden olan gelişmelerin başında yer alıyor. Geçen hafta OPEC'in arz artırım kararına rağmen petrol fiyatlarında gözlenen yükseliş eğilimi, artan enerji maliyetleri, küresel gıda fiyatlarındaki rekor seviyeler, dünya genelinde enflasyonist riskleri canlı tutuyor. Daha önceki yazılarımızda değindiğimiz olası bir gıda ya da enerji krizi, hem enflasyon baskılarını hızlandırılabilir hem de resesyon endişelerini daha ciddi bir şekilde artırabilir. Küresel çapta enflasyondaki yükselişin devam etmesi, merkez bankalarının sıkılaşma adımlarını sürdürmesine ve daha agresif faiz artırımlarına gitmesine yol açabilecektir. Öte yandan Rusya-Ukrayna savaşı, artan enflasyonun satın alma gücünü düşürmesi, merkez bankalarının sıkılaşma adımlarının baskılayıcı etkisi, tedarik zincirindeki aksamalar ile belirli ürün gruplarında derinleşen arz sıkıntıları gibi etkenler de küresel büyümenin yavaşlamasına neden olacaktır. Hatta bu gelişmeler olası bir resesyon/stagflasyon ihtimali canlı tutuyor. Sıraladığımız bu ana risk başlıkları nedeniyle piyasalarda dalgalanmaların yaşanabileceği ve risk iştahında yeniden bir zayıflamanın etkili olabileceği göz ardı edilmemelidir. İleriye dair tahmin yapmanın oldukça zorlu olduğu ve birçok riskin iç içe geçtiği bu konjonktürde varlık çeşitlendirmesi ve aktif bir portföy yönetimi büyük önem taşımaktadır.

ECB'NİN HAZİRAN TOPLANTISI İZLENECEK

Euro Bölgesi'nde zirve seviyelerinde seyreden ve yukarı yönlü risklerin devam ettiği enflasyon nedeniyle Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) son aylarda daha şahin bir tutum ortaya koyduğu görülüyor. ECB, mevcuttaki varlık alım programını üçüncü çeyrek başında sonra erdirecek olup, ECB tarafından yapılan yönlendirmelerde varlık alım programı sona erdikten sonra faiz artırımlarının gündeme alınacağını belirtiliyor. ECB Başkanı Lagarde, mayıs ayı başında varlık alım programının bitişinden sonra üçüncü çeyrek başında (temmuz ayında) ilk faiz artırımının gerçekleşebileceğini ifade etti. ECB Başkanı Lagarde, son dönemdeki açıklamalarında da temmuz ayında faiz artışlarına başlayabilecekleri vurgularken, eylül sonunda negatif faiz döneminin sona erebileceğini belirtti. Bazı ECB üyeleri temmuz ayında 50 baz puanlık bir faiz artışına başlanabileceğini ifade etmesine karşın, ECB Başkanı Lagarde'ın yönlendirmeleri ve piyasadaki genel beklentiler, ECB'nin temmuz ayında 25 baz puanlık faiz artışına gideceği ve eylül ayında da 25 baz puanlık bir faiz artırımını daha gündeme alarak negatif faiz politikasını sona erdireceği yönünde şekilleniyor. Bu hafta 9 Haziran Perşembe günü gerçekleşecek ECB toplantısında faiz oranlarında bir değişim beklenmezken, faiz artırımının beklendiği temmuz ayındaki toplantı öncesindeki yönlendirmeler ve ECB Başkanı Lagarde'ın açıklamaları kritik olacaktır.

ABD'DE ENFLASYON RAKAMLARI ÖNEMLİ

Yeni haftada ECB toplantısının yanında 10 Haziran Cuma günü ABD'de açıklanacak mayıs ayı enflasyon rakamları piyasaların yakın takibinde yer alacaktır. FED'in eylül ayında faiz artırımlarına ara verebileceğine dair piyasalarda oluşan kırılgan iyimserliğin, cuma günü güçlü gelen tarım dışı istihdam verisi ile FED Başkan Yardımcısı Brainard'ın 50'şer baz puanlık faiz artışlarının uygun bir yol olduğunu belirtmesi ve eylül ayında duraksamak için bir neden olmadığını ifade etmesine bağlı olarak zayıfladığı görülüyor. Bu hususta 10 Haziran'da açıklanacak enflasyon verileri başta olmak üzere ilerleyen süreçte enflasyon verilerinde yukarı yönlü risklerin devam etmesi, FED'in agresif bir sıkılaşma politikası izlemesine neden olabilecek ve risk iştahında son dönemdeki toparlanma çabasının yerini yeniden zayıflayan bir görünüme bırakmasına yol açabilecektir. Açıklanan bazı ekonomik verilerde zayıflama görülmesine karşın ABD ekonomisinde genel olarak ciddi zayıflama emareleri gözlenmezken, son haftalarda artan yakıt ve enerji fiyatlarının ABD enflasyonu üzerindeki etkileri takip edilecek. Özetlemek gerekirse, ABD'de enflasyon verileri FED'e ilişkin beklentiler ve küresel risk iştahının seyri üzerinde belirleyici olacağından bu hafta takip edilecek önemli ekonomik gelişmeler arasında yer alacak.

YURT İÇİ BÜYÜME VE ENFLASYON VERİLERİ

Geçen hafta 31 Mayıs Salı günü yurt içinde 2022/1Ç'e ilişkin GSYH rakamları açıklandı. Türkiye ekonomisi yılın ilk çeyreğinde yıllık bazda yüzde 7.3 büyüme kaydederken, açıklanan rakam piyasa beklentilerine paralel oldu. Büyümeye ilk çeyrekte en yüksek katkının tüketimden geldiği görüldü. Ana sektörlere bakıldığında yılın ilk çeyreğinde sanayinin büyüme performansı hizmetler sektörünün ardında kaldı. Büyüme verisinin ardından yurt içinde 3 Haziran Cuma günü mayıs ayı enflasyon rakamları ön plandaydı. Piyasadaki beklentiler TÜFE'nin aylık bazda yüzde 4.55 oranında artış kaydetmesi yönünde şekillenirken, açıklanan rakam yüzde 2.98 oldu. TÜFE'deki aylık artış piyasa beklentilerinin altında kalırken, yıllık TÜFE yüzde 73.50 oranına yükseldi. ÜFE tarafında aylık artış yüzde 8.76 olarak gerçekleşirken, yıllık ÜFE yüzde 132.16 seviyesine yükseldi. ÜFE rakamı 1995'ten bu yana en yüksek seviyelerine ulaşırken, TÜFE – ÜFE arasında makas rekor seviyelerde seyrediyor. Toparlamak gerekirse, enflasyon cephesinde yukarı yönlü riskler varlığını sürdürüyor. ÜFE'deki yüksek seyir ile TÜFE–ÜFE arasındaki tarihi makas, kur cephesindeki yükseliş eğilimi, küresel çapta gıda ve enerji maliyetlerindeki artış, enflasyon beklentilerindeki bozulmayı ve yukarı yönlü seyri beraberinde getiriyor. Aynı zamanda, yakın dönemde elektrik, doğal gaz, akaryakıt ve alkollü içecek-tütünde yapılan zamlar da haziran ayı TÜFE verisini artırıcı etkiye sahip olacaktır.

BIST-100 Endeksi'nde tarihi zirveler yenilendi

Geçen hafta Borsa İstanbul'da pozitif hava korunmaya devam ederken, etkili olan alımlarla tarihi zirveler yenilendi. BIST-100 Endeksi, geçen hafta içerisinde nisan sonunda test edilen ve tarihi zirve seviyesi olan 2.562 seviyesini aşarken, tarihi zirvesini 2.623,17 seviyesine taşıdı. BIST-100 Endeksi geçen haftayı yüzde 6.66 oranında yükselişle 2.601,25 puandan tamamladı. Küresel çaptaki önemli risk başlıkları nedeniyle yurt dışı hisse piyasalarında satışların yeniden derinleşmesi BIST-100 Endeksi'nde satış baskısını tekrar artırabilecek önemli bir risk olarak izlenmekle birlikte, BIST-100 Endeksi'nde 2.562 seviyesi üzerinde kalıcılık korunduğu sürece yükseliş eğiliminin devam edebileceğini değerlendiriyoruz. Haftalık kapanışın da 2.600 seviyesinin hemen üzerinde gerçekleşmesi olumlu bir görünüme işaret ederken, yeni haftada 2.600 üzerindeki tutunmanın korunması ve 2.623'te bulunan zirvenin aşılması yeni zirve denemelerini beraberinde getirecektir. 2.562 üzerinde kalındığı sürece orta vadede 2.700 ve devamında 2.800 civarı gündemde kalmaya devam edecektir. Endekste yaşanabilecek düzeltmelerde 2.562 seviyesi ilk kritik destek konumunda olup, devamında 2.530 ve 2.500 seviyeleri destek olarak takip edilecektir. 2.562 seviyesi altında 2.500 desteğinin de kırılması halinde teknik görünümdeki zayıflamanın derinleştiği ve 2.400 seviyesi altına yeniden bir fiyatlama eğiliminin güç kazandığı görülebilir.

BİZE ULAŞIN