Yatırımcının gözü tahvil-bono piyasasında

Enflasyon oranları ve yatırımcının enflasyona karşı korunması ekonominin en sıcak konularından. Gözler, 3 trilyon dolarlık bir büyüklüğe ve tasarrufların üçte birine ulaşan tahvil ve bono piyasasına çevrilmiş durumda.
08.06.2022 19:05 GÜNCELLEME : 09.06.2022 00:01

PARA FİNANS/ BARIŞ ERGİN Bir yanda enflasyona karşı kendini korumaya çalışan tasarruf sahibi, diğer yanda hızla gelişen sermaye piyasaları… İkisini birleştirince ortaya enflasyona endeksli tahviller çıkıyor ki, son günlerin en çok konuşulan konularından. Yatırımcıya enflasyonun üzerinde getiri sağlamak için düşünülen yeni ürünler, gözleri bu piyasaya çevirdi. Tüm sektör oyuncuları, bu alanda atılacak adımların yatırımcıyı çekeceğini düşünüyor. Aynı zamanda piyasadaki likiditenin artmasına da katkıda bulunacak. Türkiye'de tahvil ve bono piyasasına olan ilgi ağırlıklı olarak kurumsal tarafta, ancak şirket tahvilleri ağırlıklı olmak üzere bireysel yatırımcının da bu alan ilgisi artıyor. Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) verilerine göre, yurt içi tasarrufların yüzde 30'u tahvil ve bono piyasasında. 3 trilyon liralık büyüklüğü olan tahvil ve bono piyasasında devlet iç borçlanma senetlerinin büyüklüğü 2 trilyon lira düzeyinde. Özel sektör borçlanma araçları da henüz sayısal olarak çok ciddi rakamlara ulaşmasa da 111 milyar liralık değere ulaşmış durumda.

REKOR SEVİYEYE ULAŞTI

Hazine'nin ihraç ettiği enflasyona endeksli tahviller eksi faizle işlem görüyor, ancak yine de talep oldukça yüksek. Yatırımcı, enflasyonun altında da olsa buradaki getiriye razı. Daha fazla enflasyona endeksli tahvil ihraç edilmesi ve yapısının değişme ihtimalinde buraya da ilginin yoğun olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Yurt içinde 2021 yılında yüksek enflasyon beklentisiyle enflasyona endeksli tahvil satışı, 67 milyar ile rekor seviyeye ulaştı. 2022 yılının ilk beş ayında ise bu rakam 68.6 milyar TL civarında.

"ENFLASYONA ENDEKSLİ ÜRÜN İLGİYİ CANLANDIRIR"

Garanti BBVA Yatırım Genel Müdürü Utku Ergüder, "Ülkemizde tahvil piyasasını yatırım için daha çok kurumsal yatırımcılar kullanıyor" diyor. Dönem dönem bireysel yatırımcıların ilgisi artsa da onların da münferit alımlardan ziyade yatırım fonlarını tercih ettiklerini belirten Genel Müdür Utku Ergüder'e göre, bu noktada geleneksel olarak mevduat faizlerinin tahvile alternatif olması, getiriler arasında bazı dönemlerde olası riskleri telafi edecek bir fark oluşmaması gibi sebepler nedeniyle yatırımcı tercihi mevduata kayıyor. Tahvil piyasasındaki genel yatırımcı eğilimi ise olabildiğince yüksek faiz içeren bir tahvili alıp vadesine kadar tutmak yönünde. Ergüder, "Bu da bir ihraç sonrası ikincil piyasada likiditenin çok hızlı azalmasına yol açıyor" diyerek açıklamasını şöyle sürdürüyor:

"Likiditenin azaldığı bir piyasada alım/satım marjlarının açılması, yatırımcıların ilgisini azaltan bir etken. Öte yandan özellikle enflasyonun yüksek seyrettiği bir dönemde, enflasyona endeksli bonoların ihraç edilmesi ya da hisse senedine çevrilebilir tahvil gibi ürünlerin piyasaya gelmesi, likidite eksikliğinin yarattığı düşük ilgiyi canlandırabilir."

BANKALARIN PAYI YÜZDE 75

Gedik Yatırım Başekonomist Serkan Gönençler, yurt içi yerleşiklerin tahvil-bono tercihlerinin ağırlıklı olarak bankalar dışında yatırım fonları, sigorta şirketleri, reel sektör şirketleri gibi firmalardan kaynaklandığını belirtiyor. Bireysel yatırımcının ise çok daha sınırlı oranda tahvil-bono tercihinde bulunduklarını söyleyen Gönençler, şu örneği veriyor: "Örneğin, toplam borç stoku içinde bankaların payı yüzde 75, tüzel kişilerin payı yüzde 18 iken, gerçek kişilerin, yani bireysel yatırımcının payı yüzde1'in altında. Dolayısıyla bireysel yatırımcı nezdinde yeterli ilgi olmadığını söyleyebiliriz."

Yapı Kredi Yatırım Kıdemli Analisti Yeşim Sarışen ise TÜFE'ye Endeksli Devlet Tahvilleri, sabit getirili bono ve tahvillere nazaran enflasyonist dönemlerde yatırımcılar için önemli bir seçenek sunduğunu belirtiyor. "Bu tahviller enflasyondaki değişmelere rağmen değişiklik göstermeyen, öngörülebilir net getiri sağlaması bakımından yatırımcılar açısından tercih edilen yatırım araçları diyebiliriz" diyen Yeşim Sarışen, enflasyon belirsizliğinin getiri üzerindeki olası risklerini bertaraf eden TÜFE'ye Endeksli Devlet Tahvilleri yatırımcıların daha uzun vadeler için yatırım yapmasına da olanak sağladığını belirtiyor. Kıdemli Analist Sarışen, şu bilgileri veriyor:

"Senetlerin anapara ödemeleri herhangi bir şekilde değer kaybına uğramıyor dolayısıyla yatırılan anaparanın satın alma gücü herhangi bir sabit getirili yatırım aracında enflasyon etkisiyle aşınırken, TÜFE'ye Endeksli Devlet Tahvillerinde anapara nominal olarak korunmakla kalmayıp satın alma gücünü de koruyor. Faizler de aynı şekilde korunuyor. TÜFE'ye Endeksli Devlet Tahvillerinin vadesine kadar gerçekleşecek dönemdeki enflasyon seviyesi ne olursa olsun ödenen reel getiri sabittir. Buradaki en önemli hususlar, aldığınız bono/tahvilin enflasyon sonrası reel faizi ve vadesi olması. Satın aldığınızda reel faiz eksi değil ise ve vade boyunca tutmayı düşünenler açısından bu enstrümanla beklenen değil, ama açıklanan enflasyona karşı koruma sağlanabilir."

"YATIRIMCI GETİRİYE RAZI"

Utku ERGÜDER / Garanti BBVA Yatırım Genel Müdürü

Halen Hazine'nin ihraç ettiği enflasyona endeksli tahviller eksi faizle işlem görüyor. Yani bu tahvillere talep öyle yüksek ki, bunları satın alan bir yatırımcı enflasyonun altında da olsa bu getiriye razı. Daha fazla enflasyona endeksli tahvil ihraç edilmesi ve talebin karşılanması durumunda, bu tahviller enflasyonun bir miktar üzerinde bir getiri sağlayabilir. Ancak sabit faizli tahvillerde, bir yatırımcının tahvilin vade sonuna dek beklenen enflasyonu hesaplayıp, bunun üzerinde bir faiz talep etmesi gerekir ki bu kadar çok değişkenin olduğu bir piyasada bunu başarmak oldukça güç olur. Öte yandan Şirketlerin tahvil ihracı, genel faiz düzeyine ve özellikle kredi faizlerinin seyrine bağlı. Şirketler açısından tahvil ihracının cazip olduğu dönemler, ülkemizdeki faizlerin düşük olduğu, tahvilin krediye göre daha düşük maliyetli ihraç edilebildiği zamanlara denk gelir. Mevcut ortamda şirketlerin ucuz maliyetli krediye erişimi için birçok mekanizma kurulmuşken, tahvil ihraç etmeleri çok anlamlı olmayabilir. Fakat yatırımcı açısından daha fazla seçenek olması, bir yerde piyasayı da destekleyecektir.

"68 MİLYAR LİRAYA ULAŞTI"

Yeşim SARIŞEN / Yapı Kredi Yatırım Kıdemli Analisti

Dünyadaki en gelişmiş ve derin enflasyona karşı koruma sağlayan ürünlerin olduğu piyasalardan biri ABD'de. Örneğin ABD'de enflasyona karşı korumalı menkul kıymetler (TIPS), ABD hükümeti tarafından ihraç edilen ve faiz ödemelerine ek olarak enflasyona karşı koruma sağlayan tahviller. TIPS'ler diğer hazine bonolarına benzer şekilde olan sabit getirili menkul kıymetler. Farkı enflasyon koruması sağlayan özel bir mekanizma içermesi. Tahvile ilişkin tüm ödemelerde, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından ilan edilen Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) kullanılıyor. Hem yurt dışında hem de Türkiye'de enflasyondaki yükselişle birlikte enflasyona endeksli tahvillere olan talep artmıştı. Yurt içinde 2021 yılında yüksek enflasyon beklentisiyle birlikte enflasyona endeksli tahvil satışı 67 milyar ile rekor seviyeye ulaştığını, Hazine'nin yayınladığı son verilere baktığımızda ise bu yılın ilk beş ayında bu rakamın 68,6 milyar TL civarında bulunduğunu görüyoruz.

"VADESİ UZADIKÇA FAİZ DEĞİŞİMLERİNE HASSASİYET ARTAR"

Serkan GÖNENÇLER / Gedik Yatırım Başekonomist

Vade sonuna kadar tahvili veya bonoyu elde tutacak bir yatırımcı vade başlangıcında taahhüt edilen faizi elde eder. Ancak tahvil veya bonoların getiri vadesi içinde faiz değişikliklerinden büyük ölçüde etkilendiklerinden, yatırımcının dönemsel olarak daha yüksek ya da daha düşük bir getiriye, hatta ana para kaybına maruz kalması da mümkün. Durasyon, tahvilin ortalama vadesini ifade eder ve tahvilin riskliliği konusunda önemli bir göstergedir. Tahvilin vadesi uzadıkça faiz değişimlerine olan hassasiyeti artar, yani tahvilin vadesi uzadıkça, faizlerde 1 birimlik değişimin tahvil fiyatında yaptığı etki de artar. Dolayısıyla riske daha duyarlı ve anapara kaybına tahammülü daha az olan yatırımcılar, olası faiz artışlarından daha az etkilenmek için bono ya da kısa vadeli tahvil almayı tercih etmelidir. Ancak bu durumda da potansiyel faiz düşüşlerinde daha az getiri sağlanacağı unutulmamalı. Faizlerin yükseleceğini düşünen bir yatırımcı ise sabit getirili tahvil almak yerine, değişken faizli ya da enflasyona endeksli tahvil almayı tercih edebilir.

BİZE ULAŞIN