Beklentiler risk iştahını şekillendiriyor

Küresel çapta enflasyonist baskıların devam ettiği ve merkez bankalarının genel olarak şahin tavrını koruduğu bir ortamda zaman zaman iyimserlikler oluşsa da bu durumun kalıcılık sağlayamadığı görülüyor. 2022 yılının son çeyreğinde de merkez bankalarının kararlarını ve küresel çaptaki resesyon endişelerini, ana risk başlıkları olarak izleyeceğiz.
14.10.2022 11:03 GÜNCELLEME : 14.10.2022 11:03

ONURCAN BAL Geçen hafta içerisinde ABD'de ve küresel çapta zayıf gelen ekonomik veriler, merkez bankalarının ilerleyen süreçte agresif faiz artışlarını devam ettirmeyeceği ve ılımlaşacağına ilişkin kısa vadeli bir iyimserlik oluşturdu. Merkez bankalarına dair yatışan agresif sıkılaşma endişelerinin katkısıyla geçen haftanın özellikle ilk yarısında, hisse piyasalarında güçlü bir toparlanma kaydedildi. Cuma günü ise beklentinin üzerinde gelen tarım dışı istihdam verisi sonrasında piyasalarda hafta içerisinde oluşan bu kısa vadeli iyimserliğin zayıfladığı ve riskli varlıklarda yeniden satışların yaşandığı görüldü. Küresel çapta enflasyonist baskıların devam ettiği ve merkez bankalarının genel olarak şahin tavrını koruduğu bir ortamda zaman zaman bu tarz iyimserlikler oluşsa da bu durumun kalıcılık sağlayamadığı görülmektedir. 2022 yılının son çeyreğinde de merkez bankalarının kararlarını ve küresel çaptaki resesyon endişelerini ana risk başlıkları olarak izleyeceğiz. Aynı zamanda jeopolitik gelişmeler ile gündemdeki enerji krizi de önemli risk başlıkları arasındaki yerini korumaktadır. Sıraladığımız bu risk başlıklardaki gelişmelere bağlı olarak küresel risk iştahı ve fiyatlamalar, şekillenmeye devam edecektir. İlerleyen süreçte merkez bankalarının devam eden faiz artırımları ve resesyon endişelerine bağlı olarak küresel hisse piyasalarında ve riskli varlıklarda yeniden satıcılı bir fiyatlamanın öne çıkabileceğini ve piyasalarda volatilitenin devam edebileceğini değerlendiriyoruz.

MERKEZ BANKALARI GÜÇLÜ DURUŞLARINI SÜRDÜREBİLİR

Küresel çapta enflasyon yüksek seyrini devam ettirirken, FED başta olmak üzere merkez bankalarının enflasyonla mücadele edebilmek amacıyla güçlü faiz artışlarına bu yılın kalan bölümünde de devam edeceğini ve 2023 yılı başlarında biraz daha ılımlaşabileceklerini değerlendiriyoruz. FED üyelerinin geçen haftaki konuşmalarında faizlerde daha gidilecek çok yer olduğu, faizlerin yüzde 4.5-4.75 arasında olması gerektiği ve bir süre de böyle kalması gerektiğine ilişkin mesajların verildiği ve şahin tonun korunmaya devam ettiği görüldü. Açıklanan ekonomik verilerde zayıflamalar görülmesine karşın merkez bankalarının erken bir geri adım atarak enflasyonun kontrolden çıkmasına izin vermeyeceği görüşündeyiz. Bu düşünceden hareketle yılın son çeyreğinde hisse piyasalarında yeniden satıcılı bir fiyatlamanın, dolarda değer kazanımının ve ons altında baskının yaşandığı bir sürecin tekrar edebileceği göz ardı edilmemelidir. Merkez bankalarının güçlü faiz artırımlarını sürdürmesinin kaçınılmaz bir sonu olarak önümüzdeki süreçte küresel çapta yaşanabilecek bir resesyona karşı da hazırlıklı olunması gerekmektedir. Rusya-Ukrayna savaşının etkileri ve halihazırdaki enerji krizi nedeniyle Avrupa ekonomilerinin ilerleyen süreçte resesyona girmesi oldukça yüksek bir olasılıkla fiyatlanıyor. ABD ekonomisinin de 2023 yılında resesyona gireceğine dair beklentiler yüzde 50'nin üzerinde seyrediyor. Daha önceki resesyon dönemleri öncesinde gösterge olarak çalışan verilere baktığımızda ABD ekonomisinin 2023 yılında resesyona girme ihtimalinin yüksek seyrettiği kanısındayız. Toparlayacak olursak, bu yılın kalan bölümünde de merkez bankalarının faiz artırımlarını sürdüreceğini ve piyasaların geçen hafta kısa süreli olarak fiyatladığı merkez bankaları ılımlaşabilir senaryosunun 2023 yılı başlarında geçerli olabileceği görüşündeyiz. Merkez bankalarının ılımlaşmasıyla birlikte küresel çapta resesyonist bir süreci de daha ciddi bir şekilde konuşuyor (belki de yaşıyor) olacağız. Bu nedenle küresel çapta izlediğimiz ana risk başlıkları ve yoğun gündem önümüzdeki süreçte devam edecek olup, aktif bir portföy yönetimi ve varlık çeşitlendirmesi önemini korumaktadır.

OPEC KARARI VE TARIM DIŞI İSTİHDAM

Geçen hafta çarşamba günü gerçekleşen OPEC+ Bakanlar Komitesi toplantısında günlük 2 milyon varillik üretim kesintisi kararı çıktı. Alınan bu karar, 2020 yılından bu yana alınmış en yüksek üretim kesinti kararı olarak kayda geçti. OPEC'in üretim kesintisine gideceğine dair beklentiler ve alınan kararla birlikte geçen hafta petrol fiyatlarında güçlü bir yükseliş yaşandı. Petrol fiyatlarında bir süre oynaklığın yüksek kaldığı görülebilir. OPEC'in aldığı üretim kesintisi kararı kağıt üzerinde yüksek olsa da üyelerin mevcut durumda kotalarının altında üretim yapması nedeniyle bu kararın efektif etkisinin görece daha sınırlı olması bekleniyor. İlerleyen süreçte merkez bankalarının faiz kararları, resesyon endişeleri ve OPEC'in adımları fiyatlamaları belirlemeye devam edecektir. Geçen haftanın en önemli ekonomik gelişmesi ise ABD'de açıklanan tarım dışı istihdam verisi oldu. Tarım dışı istihdam eylül ayında 263 bin kişi artış kaydederek 255 binlik piyasa beklentisinin bir miktar üzerinde geldi. İşsizlik oranı yüzde 3.7 oranından yüzde 3.5 oranına gerilerken, ortalama saatlik kazançlar beklentilere paralel aylık bazda yüzde 0.3 artış kaydetti. ABD'de istihdam piyasası, gücünü korumaya devam etti. Veri sonrasında küresel hisse piyasalarında ve ons altında zayıflama görüldü. Tarım dışı istihdam verisinin ardından yeni haftada ABD cephesinde FED üyelerinin açıklamaları ve 12 Ekim Çarşamba günü açıklanacak ÜFE verisi ile 13 Ekim Perşembe günü açıklanacak TÜFE verisi önemli olacaktır. Enflasyonun seyri FED beklentileri ve risk iştahı üzerinde belirleyici olacağından yakından takip edilecektir.

ENFLASYON YÜKSELİŞ EĞİLİMİNDE

Geçen hafta pazartesi günü yurtiçinde açıklanan eylül ayı TÜFE rakamı aylık bazda yüzde 3.08 oranında artış kaydetti ve yıllık TÜFE yüzde 83.45 olarak gerçekleşti. Piyasadaki medyan beklentiler, TÜFE'nin aylık bazda yüzde 3.75 oranında artış kaydetmesi yönündeydi. Açıklanan rakam beklentilerin altında kalmasına karşın TÜFE enflasyonu yıllık bazda yükselişini 16. aya taşıyarak son 24 yılın en yüksek seviyesinde gerçekleşti. ÜFE'de ise aylık bazda yüzde 4.78 oranında artış yaşanırken, yıllık ÜFE yüzde 151.50 olarak kaydedildi. TL'de devam eden değer kaybı eğilimi ile beraber yüksek seyreden yurtiçi ÜFE enflasyonunun yarattığı maliyet yönlü baskılar, gıda ve enerji enflasyonun ikincil etkileri nedeniyle TÜFE enflasyonundaki yükseliş sürecinin en azından kasım dönemine kadar sürmesini bekliyoruz. Yılın son bölümünde baz etkisinin devreye girmesiyle birlikte zirve seviyelerinden bir miktar geri çekilme bekliyoruz. TÜFE enflasyonunun kasım itibariyle yüzde 90 civarı bir seviyeye ulaşmasını ve 2022 yılını da yüzde 75 civarında tamamlamasını bekliyoruz.

BIST-100 Endeksi haftayı yükselişle tamamladı

Eylül ayının ikinci yarısında yurtdışındaki zayıf görünüm ve bankacılık sektöründeki sert düzeltmelerin etkisiyle satıcılı bir seyrin öne çıktığı BIST-100 Endeksi, ekim ayına toparlanma eğilimiyle başladı. Geçen haftanın özellikle ilk yarısında yurtdışı piyasalarda gözlenen olumlu havanın da katkısıyla BIST-100 Endeksi'nde yükselişler yeniden güç kazandı. Haftanın ikinci yarısında yurtdışında zayıflama gözlense de endeks yurtdışına kıyasla pozitif bir ayrışma kaydetti ve yukarı yönlü seyrini sürdürdü. Endekste sektörel ve hisse bazlı ayrışmalar ön planda kalmaya devam ederken, ekim ayının ikinci yarısında başlayacak olan 2022/3Ç finansal sonuç dönemi öncesinde ve bu dönem boyunca hisse bazlı ayrışmaların etkisini sürdüreceğini değerlendiriyoruz. Bu süreçte finansal sonuç beklentileri olumlu olan sektör ve hisselerin yakından takip edilmesi de faydalı olacaktır. BIST-100 Endeksi, geçen haftayı yüzde 12.19 oranında güçlü bir değer kazanımıyla 3.567,60 puandan tamamladı. Endeksin haftayı direnç olarak takip ettiğimiz 3.545 seviyesi üzerinde tamamlaması olumlu bir gelişme olurken, bu seviye üzerinde kalıcılığın korunması durumunda 3.600 – 3.650 ve tarihi zirvenin bulunduğu 3.715 seviyesi direnç olarak takip edilecektir. Zirvenin aşılması halinde endekste alımların yeni bir ivme kazandığı görülebilir. Bu durumda 3.800'lü seviyeler telaffuz edilecektir. Endekste kâr satışlarının gündeme gelmesi halinde 3.545 seviyesi altında izleyeceğimiz ilk destek bölgesi 3.500 – 3.480 aralığında bulunmaktadır. Destek bölgesi altında temmuz ayının ikinci yarısından sonra yaşanan yükselişlere çekilen fibonacci düzeltme seviyelerinin %23,6'lık kısmına denk gelen 3.399 seviyesi destek olarak önem kazanacaktır. 3.399 seviyesi altında satışların hız kazanabileceği endekste 3.330 – 3.280 ve 3.203 seviyeleri test edilebilir.

BİZE ULAŞIN