Lehman’ın ruhu piyasalarda

Küresel piyasaların nefesini kesen iki Avrupalı banka, Deutsche Bank ve Credit Suisse, 2008 finansal krizini çıkaran Lehman’ı akıllara getirdi. Benzer özelliklere rağmen bir Lehman krizi olmadığı genel kanı, ama 2008’den sabıkalı reyting kuruluşlarının çifte standardı da gözlerden kaçmıyor.
14.10.2022 10:44 GÜNCELLEME : 14.10.2022 10:44

PARA FİNANS/ BARIŞ ERGİN Küresel finansal krizin müsebbibi olan 2008'de batarak borç krizini tetikleyen Lehman Brothers'ın ruhu, piyasalarda geziniyor. Geçen hafta dünya, soluğunu tuttu ve Credit Suisse ve Deutsche Bank'ın tahtasına ve CDS'lerine gözünü dikti. İki bankanın piyasa değerleri yılbaşından bu yana yüzde 50'den fazla eridi ve CDS'leri ışık hızında artıyor. Credit Suisse'in beş yıllık CDS'leri 10 yılın en yüksek seviyesine tırmanırken bir kurtarma paketi de yolda. Bu iki bankanın bu kadar önemli olmasının sebebi ise To big to fail' (batamayacak kadar büyük) cümlesiyle anılan Lehman gibi bu iki bankanın da "sistemik olarak önemli finansal kurumlar" (SIFI) kategorisinde olması.

KÜÇÜK DE OLSA TOPARLANMA BAŞLADI

İki bankanın da hisselerinde sert düşüş yerini biraz da olsa yükselişe bırakırken uzmanlar, trendin devam etme ihtimalinin düşük olduğuna inanıyor. Hisse senedi geçen hafta salı günü geri döndü, ancak yılbaşından bugüne kadar hala yüzde 50'den fazla düştü. Credit Suisse, bu yıl yatırımcılardan çok fazla güven kaybetmiş gibi görünse de Citi Research, Büyük Durgunluğa yol açan son mali kriz gibi olacağına inanmıyor. Rapor, Credit Suisse'in 'eşlerine kıyasla yüksek' olan yüzde 13.5'lik birinci kademe sermaye oranına sahip olduğuna işaret ediyor.

REYTİNG KURULUŞLARI YİNE SINIFTA KALDI

Tüm bunlar olurken reyting kuruluşlarının ağzını bıçak açmıyor. Şu anda Moody's, S&P ve Fitch, Credit Suisse'e olumsuz bakıyor, ancak banka için bir "Lehman krizi" görülmüyor ve bankayı "çok iyi sermayelendirilmiş bir banka" olarak değerlendiriliyorlar. Reyting kuruluşlarının 2008'de Lehman'a veya AIG gibi batan kurumlara AAA gibi en yüksek notu verdikleri düşünülünce aslında bu kurumların sabıkasının çok da iyi olmadığını söylemek haksızlık olmaz.

KURTARMA PLANI BEKLENİYOR

Bankaların düzeltme planı ile ilgili olarak Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan, "Düzenlemeyi doğru şekilde söylendiği gibi görmeyebiliriz, ancak Credit Suisse CEO'su Körner, yeniden yapılandırma planını bankanın üçüncü çeyrek kazançlarını bildirdiği 27 Ekim'de sunacak. Geçen pazartesi günü piyasaları bilgilendiren raporda, 'Amaç, önemli ölçüde daha düşük mutlak maliyet tabanına sahip, tüm paydaşlar için sürdürülebilir getiriler ve müşterilere birinci sınıf hizmet sunabilen daha odaklı, çevik bir grup oluşturmaktır' dedi. Daha da önemlisi, 2008'den bu yana değişen bir şey var: Credit Suisse, İsviçre bankacılık yasalarında belirtilen en katı ödeme gücü gereksinimlerine tabi, sistematik olarak önemli bir bankadır. Küresel mali krizden alınan dersleri yansıtacak şekilde güncellenen düzenlemelere göre, toplam risk ağırlıklı varlıklarının onda birine eşdeğer bir ortak sermaye Katmanı 1 (CET1) sağlamalıdır. Çok kabaca konuşursak, borç verdiği her 100 dolar için kayıp emici bir yastık görevi görmesi için defterlerinde en zor hissedar sermayesi biçiminde 10 dolar tutması gerekir. En son bildirilen rakam olan Haziran ayı sonu itibarıyla CET1 oranı yüzde 13.5 idi ve bu, mevcut çeyreğe sağlam bir ödeme gücü oranıyla girdiğini gösteriyor. Soru, yeni CEO'nun yeniden yapılanma planı tarafından ne kadar seyreltilebileceğidir" yorumunda bulundu.

CDS'lerdeki fiyatlamaların daha çok piyasadaki beklentilerden kaynaklandığını belirten ÜNLÜ & Co Araştırma Bölümü Kıdemli Müdürü Murat Akyol, "Gelinen seviyeler elbette ki endişelerin yüksek olduğunu yansıtır nitelikte. Ancak buradaki günlük değişimlerin hızlı olabildiğini de unutmamak gerekiyor. Ayrıca CDS'ler riskten korunmanın yanında spekülasyon veya arbitraj amacıyla da kullanılabiliyor. Dolayısıyla otoritelerden bir hamle gelmesi için CDS'lerin seyrinin tek başına yeterli olduğunu söylemek güç" değerlendirmesinde bulundu.

TÜRK BANKALARI DA ZARAR GÖREBİLİR

2008'deki çöküşün nedenlerinden birinin likit olmayan, kişiye özel bahisler için yapılandırılmış finansal varlıkların baskınlığı olduğunu belirten Enver Erkan, şöyle konuştu: "Bankalar bunları yalnızca test edilmemiş teorik fiyatlandırma modellerine dayanarak değerlendirebilirdi. Bunların savunulamaz olduğu ortaya çıktığında, hiç kimse hangi egzotik türevi elinde tuttuğunu bilmediği için her karşı taraf şüphe altına girdi. Zaten korkmuş piyasalar, Credit Suisse işlemlerinin diğer tarafında kimin oturduğunu bilmiyor ve başka bir yerde olası bir temerrüde karşı daha fazla sigorta satın alıyor. Sonuç olarak Deutsche Bank ve UBS, CDS fiyatlarının da yükseldiğini görüyor. Credit Suisse'in iflas etmesi durumunda Türk bankaları da bağlantılı olabilir ve zarar görebilir."

TÜRK BANKACILIK SİSTEMİNİN TEMELLERİ GÜÇLÜ

Türk bankacılık sektörüne etkisinin olmayacağını düşünen diğer görüşü de Murat Akyol, şu sözlerle özetliyor: "Küreselleşmenin etkisi ile dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan finansal sorunların başka bölgelerde de sıkıntıya yol açma riski elbette ki var. Ancak mevcut durumda genele yayılan bir etki söz konusu değil. Kaldı ki her iki banka da yatırımcı güvenini yeniden kazanmak için önemli adımlar atıyor. Ayrıca Lehman Brothers başta olmak üzere geçmişte çok büyük sıkıntıların yaşanmış olması nedeniyle mevcut durumda uygulanan regülasyonlar çok daha sıkı. Türkiye'de ise bankacılık sisteminin temelleri oldukça güçlü. Dolayısıyla kuvvetli bir etki beklemek anlamlı olmaz."

"SİSTEMİK RİSKTEN BAHSETMEK OLDUKÇA GÜÇ"

Murat AKYOL / ÜNLÜ & Co Araştırma Bölümü Kıdemli Müdürü

İki bankanın hisselerinde yaşanan sert değer kayıplarının akıllara Lehman Brothers benzetmesini getirmesi son derece doğal. Ancak Lehman Brothers'ı iflasa götüren sebeplerle mevcut durumda yaşanan değer kayıpları arasında çok büyük farklılıklar söz konusu. Her şeyden önce banka hisselerinde yaşanan geri çekilmede yurtdışı piyasalarda eylül ayı boyunca yaşanan değer kayıplarının da önemli oranda etkisi olduğunu unutmamak gerekir. Öyle ki Eylül ayında sadece S&P 500 endeksinde bile yüzde 9'u aşan değer kaybı görmüştük. Söz konusu iki bankada yaşanan kredibilite sorunları ise satış baskısının doğal olarak daha yüksek boyutlara ulaşmasına yol açtı. Ancak iki bankadaki sorunlardan dolayı genele yayılan bir etkiden/sistematik riskten bahsetmek oldukça güç.

"HÜKÜMETLER DEVREYE GİREBİLİR"

Enver ERKAN / Tera Yatırım Başekonomisti

ABD'nin dördüncü büyük yatırım bankası olan Lehman Brothers'ın battığı ve iflas ettiği 2007-2008 mali krizinden bu yana 10 yıldan fazla zaman geçti. 14 yıla yakın bir süre sonra, dünyanın en büyük bankalarından ikisi olan Credit Suisse ve Deutsche Bank sıkıntılı değerlemelerden muzdarip ve bankaların kredi temerrüt sigortası seviyeleri 2008'den beri görülmeyen derecelere yaklaşıyor. Credit Suisse'in hisse fiyatındaki çöküş büyük endişe kaynağı. Şubat 2021'deki 14.90 dolardan şu anda 3.90 dolara. Ve P/B=0.22. Deutsche Bank ise 0,3x maddi defter değerinden işlem görüyor. Ancak Deutsche Bank faiz oranlarından sağlanan faydalar aracılığıyla biraz daha iyi durumda olabilir. Yatırımcılar, iki finansal devin önemli bir krizle karşı karşıya olduğuna inanıyor ve Credit Suisse CEO'sunun yaptığı açıklamalara inanmıyorlar. Bazıları, Credit Suisse ve Deutsche Bank'ın borç ve batık kredilerde boyunlarına kadar olduğuna inandıkları için bankaların denetim sürecini eleştirdi. Benim görüşüme göre, hükümetlerin her iki bankanın da toparlanmasına yönelik hareket etmesi muhtemeldir. Bu bankalar batamayacak kadar büyükler, bu da onların başarısızlığının önde gelen ekonomik ülkeleri 2008'dekine benzer bir mali krize sürükleyeceği anlamına geliyor.

BİZE ULAŞIN