Faizde “ölçülü indirim”

GİRİŞ TARİHİ: 31.10.2025 GİRİŞ TARİHİ: 10:35 SON GÜNCELLEME: 31.10.2025 10:35
TCMB politika faizini 100 baz puanlık indirimle 39.50’ye çekti. Banka, dezenflasyon sürecinin yavaşladığının altını çizdi. Ekonomistlerin beklentileri, TCMB’nin ölçülü faiz indirimlerine devam edeceği yönünde…

HÜLYA GENÇ SERTKAYA / Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 23 Ekim'deki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 100 baz puan indirimle yüzde 40.5'ten yüzde 39.5'e çekti. Temmuzda başladığı indirim döngüsüne devam eden TCMB, son 3 PPK toplantısında toplam 650 baz puan indirim yaptı. Kurul, Merkez Bankası gecelik vadede borç verme faiz oranını yüzde 43.5'ten yüzde 42.5'e, gecelik vadede borçlanma faiz oranını ise yüzde 39'dan yüzde 38'e indirdi. Karar metninde, enflasyonun ana eğiliminin eylül ayında yükseldiği vurgulanırken, son döneme ait verilerin talep koşullarının dezenflasyonist düzeyde olduğuna ancak dezenflasyon sürecinin yavaşladığına işaret ettiği kaydedildi. Başta gıda olmak üzere son dönem fiyat gelişmelerinin enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları kanalıyla dezenflasyon süreci üzerinde oluşturduğu risklerin belirginleştiğine dikkat çeken TCMB, fiyat istikrarı sağlanana kadar sürdürülecek sıkı para politikası duruşunun talep, kur ve beklenti kanalları üzerinden dezenflasyon sürecini güçlendireceğini kaydetti. Politika faizine ilişkin atılacak adımları; enflasyon gerçekleşmelerini, ana eğilimini ve beklentilerini göz önünde bulundurarak ara hedeflerle uyumlu biçimde dezenflasyonun gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleneceğini vurgulayan TCMB, adımların büyüklüğünün, enflasyon görünümü odaklı, toplantı bazlı ve ihtiyatlı bir yaklaşımla gözden geçirildiğinin altını çizdi. Banka, enflasyon görünümünün ara hedeflerden belirgin bir biçimde ayrışması durumunda, para politikası duruşunun sıkılaştırılacağını ifade etti. Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması halinde parasal aktarım mekanizmasının ilave makro ihtiyati adımlarla destekleneceğini belirten TCMB; likidite koşullarının yakından izlenmeye ve likidite yönetimi araçları etkili şekilde kullanılmaya devam edileceğini kaydetti.

Yılın son PPK toplantısı 11 Aralık'ta gerçekleştirilecek. Ekonomistlere göre, enflasyondaki yukarı yönlü risklere işaret ederek ekimde ılımlı indirime giden TCMB, ölçülü faiz indirimlerine devam edecek.

BÜTÇE AÇIĞI HEDEFİ 2.7 TRİLYON LİRA

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'ne ilişkin görüşmeler, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın sunumuyla başladı. Komisyonda bütçe çalışmaları 1 aydan fazla sürecek. 30 Ekim Perşembe günü bütçe teklifinin geneli ve Sayıştay raporları üzerindeki görüşmeler gerçekleştirilecek. Devamında da ilan edilen bütçe görüşme takviminde yer alan kamu idarelerinin sırasıyla bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları görüşülecek. Komisyon görüşmeleri 28 Kasım Cuma günü tamamlanarak, ardından genel kurul görüşmelerine geçilecek. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, komisyonda yaptığı sunumda Komisyonda yaptığı sunumda 2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi'nde bütçe giderlerinin 18 trilyon 929 milyar lira, bütçe gelirlerinin ise 16 trilyon 216 milyar lira olacağını öngördüklerini belirterek, bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılaya oranının ise yüzde 3.5 olarak gerçekleşmesinin beklendiğini söyledi.

Bütçe verilerine göre 2026 yılında 2.7 trilyon lira açık verilmesi öngörülüyor.

AFET VE DAYANIKLI ŞEHİRLERİN İNŞA BÜTÇESİ 653 MİLYAR LİRA

2026 yılı bütçesinde afet risklerinin azaltılması, depremlerin yol açtığı hasarların süratle giderilmesi ve deprem bölgesinde yaşayan vatandaşların ihtiyaçları ve depreme dayanıklı şehirlerin inşası için toplam 653 milyar lira kaynak ayrıldı. Deprem hariç bütçe açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının yüzde 2.7 seviyesinde gerçekleşeceği öngörüldü. 2026 yılı GSYH tutarı 77.3 trilyon lira olarak tahmin edildi.

Hatırlanacağı üzere, 2023'te yaşanan Kahramanmaraş ve Hatay depremleri sonrasında bölgenin yeniden imarı ve depremin etkilerinin ortadan kaldırılmasına yönelik harcamalar nedeniyle bütçe açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranı yüzde 5.1 olarak gerçekleşmiş, deprem harcamaları hariç tutulduğunda ise bu oran yüzde 1.6 seviyesinde olmuştu. 2024 yılında yüzde 4.7 olarak gerçekleşen bütçe açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı, deprem harcamaları hariç tutulduğunda yüzde 3 seviyesinde. 2025 yılı sonunda bütçe açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının yüzde 3.6 olarak gerçekleşmesi öngörülüyor. Deprem harcamaları hariç olarak bu oranın ise yüzde 2.8 seviyesinde kalması hedefleniyor.

FAİZE 2.74 TRİLYON LİRA ÖDENECEK

2026 yılı bütçe ödeneklerinin 6.8 trilyon lirası cari transferlere, 4.9 trilyon lirası personel giderlerine, 1.3 trilyon lirası sermaye giderlerine, 1.25 trilyon lirası mal ve hizmet alım giderlerine ayrılırken, faiz giderlerine ise 2.74 trilyon lira tahsis edildi.

2026 yılında merkezi yönetim bütçe gelirlerinin 2025 yılı gerçekleşme tahminlerine göre yüzde 30.1 artışla 16 trilyon 216 milyar liraya, vergi gelirlerinin ise yüzde 28.4 oranında artarak 13 trilyon 783 milyar liraya ulaşacağını tahmin ediliyor. 2026 yılı bütçesinde, bütçe gelirlerinin alt kalemleri ise şöyle; gelir vergisi 3 trilyon 517 milyar lira, kurumlar vergisi 1 trilyon 613 milyar lira, katma değer vergisi 3 trilyon 993 milyar lira, özel tüketim vergisi 2 trilyon 532 milyar lira, diğer vergi gelirleri 2 trilyon 128 milyar lira, vergi dışı gelirler ise 2 trilyon 433 milyar lira.

TÜKETİCİ GÜVENİ AZALDI

Geçen hafta açıklanan yurtiçi verilere de kısaca bir göz atalım. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve TCMB işbirliğiyle yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi eylülde 83.9 iken ekimde yüzde 0.3 oranında azalarak 83.6 oldu.

Belirli bir dönemde ülke içerisinde üretimi yapılıp üreticiler tarafından yurt dışına ihraç edilen ürünlerin üretici fiyat değişimlerini ölçmeyi amaçlayan yurt dışı üretici fiyat endeksi (YD-ÜFE) eylülde aylık yüzde 2.01, yıllık yüzde 27.71 arttı. TÜİK verilerine göre, eylülde sanayinin iki sektörünün yıllık değişimleri madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 27.06 artış, imalatta yüzde 27.72 artış olarak gerçekleşti. Aylık değişimleri ise sırasıyla madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 2.49, imalatta yüzde 2.01 artış şeklinde oldu.

Çiftçinin üretimini gerçekleştirmek için ara tüketim olarak kullandığı mal ve hizmetler ile yatırım amaçlı aldığı mal ve hizmetlerin ortalama fiyatlarındaki değişimi ölçmek amacıyla hesaplanan tarımsal girdi fiyat endeksi ağustosta aylık yüzde 1.30, yıllık yüzde 34.09 artış gösterdi. Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 59.79 artış ile veteriner harcamaları, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 3.94 artış ile gübre ve toprak geliştiriciler oldu.

İSTANBUL, AR-GE HARCAMALARINDA LİDER

TÜİK, geçen hafta 2024 yılı araştırma-geliştirme (Ar-Ge) faaliyetleri araştırması sonuçlarını açıkladı. Gayrisafi yurt içi Ar-Ge harcaması 2024'de bir önceki yıla göre 274 milyar 279 milyon lira artarak 651 milyar 822 milyon liraya yükseldi. Gayrisafi yurt içi Ar-Ge harcamasının GSYH içindeki oranı 2023'te yüzde 1.39 iken, 2024'te 44 trilyon 587 milyar 225 milyon liralık GSYH içindeki oranı yüzde 1.46 oldu. Ar-Ge harcamalarında mali ve mali olmayan şirketler yüzde 64.8 ile en büyük paya sahip olurken, bunu yüzde 30.9 ile yükseköğretim takip etti. Kar amacı olmayan kuruluşlar tarafından yapılan Ar-Ge harcamalarının da dahil olduğu genel devlet Ar-Ge harcamalarının toplam Ar-Ge harcamaları içindeki payı ise yüzde 4.3 oldu. Ar-Ge harcamaları içerisinde personel harcamaları yüzde 59.5 ile en büyük harcama kalemini oluşturdu. İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması (İBBS) 2. Düzeye göre 2024 yılında Ar-Ge harcamalarının en yüksek olduğu bölge toplam Ar-Ge harcamasının yüzde 33.4'ünü gerçekleştiren TR10 (İstanbul) iken, bunu yüzde 27.8 ile TR51 (Ankara) ve yüzde 9.4 ile TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova) bölgesi takip etti. İmalat sanayinde Ar-Ge faaliyeti yürüten girişimler teknoloji düzeylerine göre sınıflandırıldığında, 2024 yılında imalat sanayinde gerçekleştirilen 210 milyar 506 milyon lira Ar-Ge harcamasının yüzde 46.9'unun yüksek teknoloji faaliyetinde yer alan girişimler tarafından gerçekleştirildiği görüldü. Harcamanın yüzde 40.2'si orta yüksek teknoloji faaliyetindeki girişimler, yüzde 8.2'si orta düşük teknoloji faaliyetindeki girişimler ve yüzde 4.7'si düşük teknoloji faaliyetindeki girişimler tarafından yapıldı.

NET ULUSLARARASI YATIRIM POZİSYONU AÇIĞI 341.7 MİLYAR DOLAR

Türkiye'nin net uluslararası yatırım pozisyonu ağustos itibarıyla 341.7 milyar dolar açık verdi. TCMB verilerine göre ağustos ayı itibarıyla Türkiye'nin yurt dışı varlıkları aylık yüzde 2.2 artışla 386.9 milyar dolar, yükümlülükleri yüzde 0.8 artışla 728.6 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Geçen hafta finansal kesim dışındaki firmaların döviz varlık ve yükümlülükleri de açıklandı. TCMB verilerine göre, ağustosta şirketlerin varlıkları aylık bazda 787 milyon dolar, yükümlülükleri 3 milyar 788 milyon dolar arttı. Ağustosta net döviz pozisyonu açığı ise aylık bazda 3 milyar 1 milyon dolar artışla 184 milyar 934 milyon dolar oldu.

Doç. Dr. Atılım MURAT / TOBB ETÜ Öğretim Üyesi

"Enflasyona destek konusunda 2026 bütçesinden umutluyum"

Enflasyonda yukarı yönlü riskler artıyor. Ekimde yüzde 3 civarı enflasyon bekliyorum. Enflasyona destek noktasında 2026 bütçesinden umutluyum. Yüksek bütçe açığı nedeniyle, 2025 yılı bütçesi bu anlamda iyi gitmedi. Yılı böyle kapatacağız gibi. 2025'te deprem harcamalarının bütçedeki ağırlığı yüksekti. 2026 bütçesinde deprem harcamalarının ağırlığı düşecek. 2026 bütçesinde vergi gelirlerinde yüzde 28.6 artış öngörülüyor. Bu çerçevede, bütçe açığı 2026 yılında daha dengeli olabilir. TCMB'nin karar metni, bir önceki aya göre daha temkinli. Dengeyi bulmaya çalışıyor. Küresel gelişmeler ve Orta Vadeli Program'a yapılan atıflar metinden çıkarılmış. Metin, iç dinamiklere odaklı hale dönüşmüş. Metinde süreklilik vurgusu güçlenmiş. Enflasyonun yeniden yükseldiği açıkça belirtilmiş. Bu da eylüle göre en bariz değişim. Sıkı para politikasının korunacağı vurgulanmış. Peki bu sıkılaşma vurgusuna karşın neden indirime gitti diyecek olursanız, aslında 100 baz puan indirim ile politika faizinin sabit tutulmasının yansımaları açısından teknik olarak pek fark olmamasının etkisi büyük. Kredi muslukları kapalı zaten. TL cincinden kredilerde aylık sınırlar devam ediyor. Örneğin TL cinsinden ticari kredilerde, aylık büyüme sınırı yüzde 1.5. Çok uzun süredir böyle. 100 baz puanlık indirime rağmen reel sektör yine kredi bulmakta zorluk çekecek. Algıyı değiştirmek için, 'faiz indirimleri' döngüsü devam ettirilmiş gibi görünüyor.

Ayşe ÖZDEN / Aks Araştırma Kurucusu ve Baş Ekonomisti

"Hızdan çok güven ve istikrar üretmeye odaklanmış"

TCMB'nin politika faizinde 100 baz puanlık indirimi, temmuz ve eylül aylarındaki güçlü indirimlerin ardından artık daha ölçülü bir gevşeme dönemine girildiğini gösteriyor. TCMB, hızdan çok güven, söylemden çok istikrar üretmeye odaklanıyor. Karar metninin dili, rakamlar kadar mesaj değeriyle de öne çıkıyor. Banka, enflasyonun ana eğiliminde yeniden yavaşlama sinyalleri alındığını belirtirken, gıda fiyatlarındaki katılığın orta vadeli riskleri canlı tuttuğunu vurguluyor. Enflasyonda ılımlı ama kırılgan bir iyileşme süreci var; düşüş kalıcı hale gelmeye başlasa da, sürecin zamana ve kararlılığa ihtiyacı sürüyor. Yıl sonunda yüzde 31, 2026'da ise yüzde 22 seviyesinde enflasyon bekliyorum. Bu tablo, fiyat artış hızında anlamlı bir düşüşün sürdüğünü, ancak dezenflasyonun kısa vadeli dalgalanmalara açık kaldığını gösteriyor. İç talep kademeli olarak yavaşlarken, TCMB'nin sıkılığı artık talep üzerinden değil, beklentiler yönetimi üzerinden şekillendiriliyor.

Politika duruşu kademeli ama kararlı bir çizgide ilerliyor. TCMB, her toplantıda indirim alışkanlığını sürdürse de, bunu mekanik değil; veriye, koşullara ve güvene dayalı bir anlayışla yapıyor. Faiz dışı araçlar, özellikle likidite yönetimi ve makro ihtiyati önlemler, para politikasının ikinci sütunu haline gelmiş durumda. Sonuç olarak, TCMB'nin adımı, enflasyonla mücadelede hızdan çok istikrarın ön plana çıktığı yeni bir evreye geçişin göstergesi. 2025 sonu için yüzde 38.5 ve 2026 sonu için yüzde 30 politika faizi öngörümü koruyorum.

Seda YALÇINKAYA ÖZER / İntegral Yatırım Araştırma Müdürü

"TCMB, enflasyonda yukarı yönlü risklere karşı temkinli"

Merkez Bankası, faiz indirimlerinin devam edeceği mesajını verdi ancak enflasyondaki yukarı yönlü riskler de göz ardı edilmedi. Faiz indirimlerinin kademeli olması, politika duruşunun hala sıkı kaldığını gösteriyor. Aynı zamanda bu yavaş tempo, enflasyonda hedefinden uzaklaşmaya başladığının farkında olunduğunu gösteriyor. Karar metni bir öncekine kıyasla tamamen değişmiş ve daha kısa diyebiliriz. Enflasyonu ifade eden metinde önemli bir ton değişikliği var. TCMB geçen ay enflasyonda bir yavaşlama vurgusu yaparken, bu ay yeniden bir bozulma sinyali veriyor. Küresel piyasalarla ilgili ifadeler bu ay ki para politikası kararında yok. TCMB, her ne kadar faiz indiriyor olsa da, enflasyon görünümündeki bozulmaya karşı oldukça tetikte. Bu da, her toplantının ayrı değerlendirileceğini ve buna göre faiz indirim patikasını belirleyeceğini gösteriyor olabilir. Özellikle fiyatlama davranışlarına yönelik vurgular, piyasa beklentilerini yönetmeye çalıştığının işareti. Finansmana erişimin görece zorlaştığı bir dönemde, sınırlı faiz indirimiyle birlikte verilen dezenflasyon süreci sürecek ama reel ekonomi göz ardı edilmiyor mesajı, piyasalara ve üretim cephesine moral desteği sağlama amacı taşıyor olabilir. TCMB dezenflasyon sürecinden sapmadan parasal gevşemeye küçük adımlarla devam etme stratejisini sürdürüyor diyebiliriz. Özetle, Enflasyondaki yukarı yönlü riskler, gıda fiyatları ve beklentilerde oluşan bozulma, dezenflasyon sürecinin yavaşladığı karar metnindeki vurguların en ön sırasında.

Hande ŞEKERCİ / İş Portföy Baş Ekonomisti

"Yıl sonu politika faizi tahminimiz yüzde 37.5"

Merkez Bankası politika faizinde piyasa beklentisinin hafif altında indirim yaptı. Son dönemde enflasyon görümüne yönelik artan riskler ve döviz talebini göz önünde bulundurarak TCMB'nin pas geçmesini bekliyorduk. Merkez Bankası eylül ayında enflasyonun ana eğiliminin yükseldiğini belirtti. Talep koşullarının dezenflasyonist olmakla birlikte, sürecin yavaşladığını not ediyor. Ek olarak son dönemdeki fiyat gelişmeleri ve enflasyon beklentilerine atıfta bulunarak dezenflasyon sürecine yönelik risklerin belirginleştiği belirtildi. Metnin şahin yönler içerse de aralıkta da faiz indirimi sinyaliyle uyumlu olduğunu değerlendiriyoruz. Yıl sonu politika faizi tahminimiz yüzde 37.5. Gıdanın politika metninde yer alması, ekim ayında yine yüksek aylık enflasyon ile ilişkili olabilir. Aylık olarak yüzde 3'e yakınsayan TÜFE enflasyonu görebiliriz. Yıl sonunda enflasyonu yüzde 31'in hafif üzerinde görüyoruz. Yılsonunda belirlenecek ücret artışları, 2026 yılı beklentilerini şekillendiren unsurlardan biri olacak.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.