Ürünü göz önüne çıkaran teknoloji

Perakende mağazalarının raflarını kesintisiz takip etmeye ne dersiniz? Türkiye’de geliştirilen yapay zeka çözümleri bunu mümkün kıldı. Raflara yerleştirilen sabit kameradan gelen veriler anlık olarak analiz edilebiliyor…
16.07.2020 11:26 GÜNCELLEME : 16.03.2021 12:22

ŞULE GÜNER / Tedarik zincirinin güçlü olması bir yana, artık satış-pazarlamada teknolojinin kullanılması, ölçeği ne olursa olsun özellikle de perakendeciler için büyük önem kazanıyor. Bu noktada yapay zeka, bir ürünün rafta nasıl sunulması gerektiğine ilişkin pratik ve akılcı yöntemler sunuyor. Koç Holding'ten yüzde 90 ve Inventram'dan yüzde 10 oranında yatırım alan Vispera Bilgi Teknolojileri A.Ş., tam da bunu yaparak, görüntü işleme/makina öğrenmesi yöntemlerini kullanarak, inovatif çözümler sunan bir Türk teknoloji firması. İsrail, Almanya, Hindistan, Brezilya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kazakistan gibi ülkelerin de içinde olduğu 17 ülkede hizmet veriyor.

İKİ YENİLİKÇİ UYGULAMA

Firmanın kurucu ortağı ve CEO'su Prof. Dr. Aytül Erçil, sensör ile yapay zekayı buluşturan Shelfsight ve Storesense çözümlerini şöyle anlatıyor:

"Storesense, Android ve iOS işletim sistemlerine sahip cihazlara yüklenen bir uygulama üzerinden çalışıyor. Bu uygulama üzerinden çekilen raf fotoğraflarını analiz ediyoruz. Uygulama içindeki konum takibi sayesinde saha ekiplerinin belirlenen kriterlere göre performanslarını da değerlendirebiliyoruz. Shelfsight ise rafların üzerine kurulan sabit bir kamera üzerinden çalışıyor. Bu kamerayla gerçek zamanlı olarak stok bilgisini, planogram (perakende ürünlerinin bir mağazaya veya mağaza rafına nasıl yerleştirilmesi gerektiğini belirten görsel bir temsil) uyumluluğunu ve raf içindeki boşluğu mağaza görevlisine bildirebiliyor ve ürünleri tek tek tanıyabiliyor.

Shelfsight ve Storesense arasında önemli bir fark var. Saha ekipleri mobil kamerayla sadece markete gittiğinde resim çekiyor. Ama sabit kamera olduğunda her 30 dakikada, 10 dakikada veya 5 dakikada resim çekip gerçek zamanlı analizler yapabiliyoruz. Veri miktarı, sabit kamera çözümlerinde daha fazla. O yüzden Cisco ve Intel gibi şirketlerle yaptığımız iş ortaklıkları var. Bu iş ortaklıklarının sonucunda perakende firmasının mağazasına bir tane sunucu koyup bazı analizlerin orada hiç buluta gitmeden hızlıca yapılmasını mümkün kılıyoruz. Storesense ürünümüz, tüm müşterilerimiz tarafından kullanılıyor. Shelfsight ise perakende noktalarında kullanılmak üzere şu an pilot aşamasından ürün aşamasına geçmek üzere."

"PERAKENDECİNİN PERFORMANSI ARTIYOR"

Peki, bu ürünleri satın alanlar nasıl sonuçlar beklemeliler? Satışlarda veya maliyetlerde ne gibi değişikliklere neden oluyor? Bu sorunun cevabını Erçil şöyle veriyor:

"Ürün tanıma teknolojisi üreten firmalar, saha operasyonlarında kullanılan iş gücünü ve kaynakları doğru zamanda, doğru alana yönlendirerek verimliliğin artmasını sağlıyor. Böylece üreticilerin operasyonel maliyetlerini yüzde 12 ile yüzde 15 arasında azaltıyor. Saha faaliyetlerini doğru veriyle, doğru zamanda görüntülemek ve olası satış kayıplarını zamanında önlemek ise satış performansına yüzde 15 ile yüzde 18 arasında artış olarak yansıyor. Bu faydayı farklı pazar ve kanal dinamiklerinde çeşitli şekillerde görebiliyoruz. Örneğin, bir müşterimizin geleneksel kanalda ürün dağıtımı yapılan mağazalarda kapsama oranlarını yüzde 400 arttırdık. Başka bir müşterimizde ise satış ekiplerinin mağaza içinde geçirdiği süreyi yüzde 85 azalttık. Yine modern kanalda planogram uygulaması yapan bir müşterimizin planogram uyumluluğunu ve rafta bulunurluğunu artırarak satışlarında yüzde 12 artış elde ettik.

Perakendeci açısından baktığımızda ise, bu teknoloji mağazalarında müşteri trafiğini takip etmek, raflardaki ürünlerin akış hızını mağaza ve raf özelinde görüntülemek, raf diziliminin optimizasyonunu yapabilmek, değerli raflarını anlık ve gerçek zamanlı takip edebilmek gibi türlü faydalar sağlıyor. Perakendecilere özel geliştirdiğimiz sabit kamera çözümümüz yüzde 30 oranında olası satış kaybının önüne geçiyor."

B2B yerine B4B

Vispera kurucu ortaklarından Prof. Dr. Aytül Erçil, geleneksel B2B (business to business) iş modelinin artık yüksek teknolojinin potansiyelini karşılayamadığını belirterek, alternatif olarak ortaya çıkan ve çok da yeni olmayan B4B (business for business) yaklaşımının ise hızlı tüketim tedarikçilerinin müşterilerine yani perakendecilere gerçek zamanlı olarak bağlanmasını sağladığını ifade ediyor. Covid-19 salgınının "click and collect" (online alışveriş yapan müşterilerin sipariş ettikleri ürünleri, kargo yoluyla teslim etmek) yerine, müşterilerin alması için mağazada tutma seçeneği olan "Buy online, pick up in store" (BOPIS-online olarak satın alınan bir ürünü mağazadan teslim almak), mağazadan sevkiyat gibi uygulamaların hayata geçmesinin çok hızlandığını hatırlatıyor. Erçil, "Gittikçe artan küçük marketlerin sayısı, bu marketleri aynı zamanda stok alanı olarak da kullanma zorunluluğunu getiriyor. BOPIS gibi uygulamaları sunmak ve mağazadan maliyet etkin bir şekilde göndermek için tüm dağıtım merkezlerinizde ve mağazalarınızda doğru stok sayılarını görmek gerekiyor. Gerçek zamanlı envanter doğruluğu olmadan aşırı satış yapma, satış kaybetme veya acele sevkiyat ücretlerine maruz kalma riskiyle karşı karşıya kalabilirsiniz" diye konuşuyor.

Bol ödüllü bilimkadını

Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Mühendisliği ve Matematik bölümlerinde lisans eğitimini alan Prof. Dr. Aytül Erçil, yüksek lisans eğitimini Brown Üniversitesi Uygulamalı Matematik Bölümü'nde tamamladı, doktora derecesini ise 1983 yılında aldı. General Motors Araştırma Laboratuvarı'nda çalıştıktan sonra 1988–2001 arasında Boğaziçi Üniversitesi'nde öğretim üyeliği ve kurucusu olduğu BUPAM Yapay Görme Laboratuvarı'nın direktörlüğünü yapan Erçil, 2001–2013 yıllarında ise Sabancı Üniversitesi'nde öğretim üyeliği ve kurucusu olduğu VPALAB Yapay Görme Laboratuvarı'nın direktörlüğünü yaptı. 2006'da kurduğu Vistek ISRA Vision A.Ş., Aralık 2013'de yapay görme konusunda dünyanın önde gelen firmalarından Alman ISRA Vision'a satıldı. Erçil'in çeşitli girişimcilik ve başarı ödülleri bulunuyor.

Eyesense'e birincilik ödülü

Türk Telekom'un görme engellilerin hayatını kolaylaştırmak için geliştirdiği EyeSense mobil uygulaması, web, dijital pazarlama, mobil teknoloji kullanarak gerçekleştirilen projelerin yarıştığı Altın Örümcek 2020 Mobil Uygulama-Hizmet kategorisinde birinci oldu. 2002'den beri düzenlenen Altın Örümcek Ödülleri'nde bu yıl 246 aday ile birlikte finallere kalan EyeSense, alanında uzman 29 jüri üyesi tarafından değerlendirilerek 10 rakibini geride bıraktı. Uygulama, sesli komutları sayesinde, kullanıcıların selfie çekebilmelerini ve sosyal medyada yer alabilmelerini sağlıyor. "Nesne Tanıma" özelliği sayesinde anahtar, cüzdan gibi eşyaları kolayca bulabilmelerine imkan veriyor. Telefon kamerasının doğrultulduğu alandaki renkleri tanımlayarak sesli yönlendirmeler yapan EyeSense, kıyafetlerinin rengini seçmek veya etrafındaki objelerin rengini öğrenmek isteyen görme engelli bireylere yardımcı oluyor.

Veride trafik önceliği sağlıyor

Zaman Duyarlı Ağ (TSN-Time Sensitive Network) teknolojisi ise geleceğin fabrikalarına yönelik endüstriyel ethernet için kilit bir rol oynuyor. Endüstri 4.0'a uyumlu çalışan dijital fabrikaların hayata geçirilmesinde büyük bir öneme sahip olan kontrol ve haberleşme teknolojisi CC-Link'in dünya genelinde yaygınlaşması için faaliyet gösteren CLPA'nın (CC-Link Partner Association) Türkiye Müdürü Tolga Bizel, akıllı fabrikaların sürekli artan data trafiğini işlemenin ötesinde daha çok şeyi yapan bir ağ teknolojisine ihtiyaç duyduğunu ve geleceğin ağının, IT ve OT arasında bir köprü kurabilmesi gerektiğini belirten Bizel, "Akıllı endüstriyel ağların, zaman açısından kritik kontrol mesajlarını iletmenin yanı sıra daha hızlı, daha kontrollü ve doğru bir şekilde bant genişliği ataması gerçekleştirebilmesi büyük önem taşıyor. Saha düzeyinde geleneksel endüstriyel ethernet ağları, zaman-kritik ve acil olmayan dataları aktarmak için aşırı derecede bant genişliği kullanan yaklaşımları sıklıkla tercih ediyor. Bu sistemler yapısı gereği acil proses datalarının gecikmesinden sorumlu olabiliyor. Örneğin, aslında acil olmayan bir mesaj iletilirken zaman-kritik mesajlar kuyruğa alınabiliyor. TSN teknolojisinin karar verme kabiliyetlerinin böyle sorunlara çözüm getirebiliyor" diyor.

BİZE ULAŞIN