Türkiye’ye değer katan 100 sosyal girişim -2-

İklim değişikliği, gıda güvenliği, geri dönüşüm ve çevresel farkındalık gibi konuları esas alan, Türkiye’deki 100 sosyal girişimi ve ekosistemdeki finansmanı inceledik. (İkinci Bölüm)
20.10.2022 19:03 GÜNCELLEME : 21.10.2022 00:01

PARA ARAŞTIRMA/ HAYRİYE MENGÜÇ Bugün Türkiye'de; kâr etmeden sadece dünyaya ve insanlığa iyilik adına hareket eden, fayda üreten sosyal girişim olarak tanımlanabilecek yaklaşık dokuz bin kuruluş bulunuyor. Bu sosyal girişimler arasında, vakıf ve derneklerin iktisadi işletmeleri, sosyal kooperatifler, sosyal etki yaratmayı amaçlayan şirketler ve doğrudan sosyal girişim olarak kurulan 'yeni nesil' şirketler yer alıyor. Toplumun her kesiminde ve birçok farklı sektörde faaliyet gösteriyorlar. (İkinci Bölüm)

DÜNYADAN SOSYAL BANKACILIK ANLAYIŞI ÖRNEKLERİ

KUSIF Sosyal Finansman Rehberi'ne göre;

- İspanya'da Triodos ve Etica gibi değer odaklı bankalar bulunuyor. Sosyal girişimlere yatırım yapıyor, kredi veriyorlar. Ayrıca Creas, Creas Inicia ve Creas Desarrolla adlı iki risk sermayesi üzerinden finansman sağlayan ve ek olarak uzmanlık desteği veren bir vakıf.

- Fransa'da Danone, Schneider Electric gibi büyük şirketler, fonlarını sosyal pazara aktarıyor ve sosyal girişimleri destekliyor. Fonlar genellikle "kurumsal sosyal sorumluluk" bütçesi altında yönetiliyor. Garrigue, Ides ya da SIFA gibi risk temelli sermaye kullanan yüksek gelirli bireyler bulunuyor. Bu bireyler de kaynaklarını sosyal girişimler için kullanıyor. Ayrıca CIGALES gibi kâr amacı gütmeyen ve borç veren kurumlar da bulunuyor. France Active ve L'ADIVE gibi yatırım kulüpleri de sosyal girişimlere yatırım yapmak için yatırımcıların güçlerini birleştirdikleri çatı kuruluşlarını oluşturuyor. Caisse Solidaire du Nord Pas de Calais, France Active, Garantie ve La Nef gibi sosyal girişimlere finans sağlayan şirketler/bankalar da var. Terre de Liens ve Habitat & Humanisme gibi arazi temelli kurumlar sayesinde arazi ve toprak konusunda çalışan sosyal girişimlere toprak sağlanıyor. Son olarak Fransa'da SIDI gibi kâr amacı gütmeyen kurumlar üzerinden denizaşırı yatırım yapan kurumlar da mevcut.

- İngiltere'de Royal Bank of Scotland Social & Community Capital, geleneksel bankalar tarafından reddedilmiş sosyal girişimlere destek olan bir banka. Ya doğrudan sosyal girişimlere ya da finansman sağlayan aracılar üzerinden bankacılık desteği sunuyor. Big Society Capital, sosyal girişimleri destekleyen aracı kurumlara yatırım yapıyor. Bu kurumlar, İngiltere'deki sosyal sorunlar için çalışan hayır kurumlarına ya da sosyal girişimlere para aktarıyor. The Charity Bank, sosyal amaç için çalışan STK'lara hizmet veren bir banka Resonance ise etki yatırımcılarıyla etkisi yüksek ve fark yaratan değişimlere öncülük eden sosyal girişimleri bir araya getiren bir danışmanlık şirketi. Key Fund, start-up seviyesindeki sosyal girişimcilerin büyümesi için esnek borçlar ve hibe-borç paketleri sunuyor. Ayrıca girişimlerin başarılarını garanti altına almak için finansal olmayan destekler de sağlayıp; bankalar ve benzeri kurumlar tarafından dışlanmış sosyal girişimlere odaklanıyor. Bridges Ventures ise sürdürülebilirlik ve etki yatırımcılığı alanlarında fon yönetimi yapan bir kurum. Etki odaklı yaklaşımları, gerek yatırımcı gerekse toplum için olumlu etkiler yaratmayı amaçlıyor.

AMACI KÂR ETMEK DEĞİL, AMA VERGİ VERMEK ZORUNDALAR

Dünyada birçok ülkede sosyal girişim kavramı; örneğin Belçika'da "sosyal amaçlı şirket", Lüksemburg'da "sosyal etki şirketi", İngiltere'de "toplumsal menfaat şirketi" gibi isimler altında yasal mevzuatta tanımlı. Mevzuatta tanımlı olması, kavramın kapsamı ve hukuki altyapısının belirli olmasını sağladığından, sosyal girişimlere yönelik özel programlar açılmasının, belli özel muafiyetler getirilmesine imkan veriyor. Mevzuatta yeri olmadığında, sosyal girişime özgü avantajlar, krediler, programlar kısıtlı oluyor. Hatta yasal mevzuatın olmamasının mali mevzuatta da yer bulamamasına neden olduğu belirtiliyor. Hukuki alanda kapsamı ve tanımı belli bir sınıfı olmadığından, sosyal girişimler hibrit modellerle kuruluyor, çoğu da şirketleşmek zorunda kalıyor. Şirket kurmak ise sosyal girişimlerin kâr amacı gütmemesine rağmen (asıl önceliği kâr olmamasına rağmen), kâr amacı güden bir şirket gibi vergi ödemesini gerektiriyor. Mali mevzuatta yeri olmaması, sosyal girişimlere yönelik vergi avantajları veya mali muafiyetler getirmenin önünde engel olarak ortaya çıktığı ifade ediliyor.

"GELECEĞİN İŞ MODELİ SOSYAL GİRİŞİMLERDE"

Serra TİTİZ / Mikado Sürdürülebilir Kalkınma Danışmanlığı Kurucusu

2003'ten bu yana sürdürülebilir gelişim alanında çalışan, büyük STK'larda yönetim pozisyonunda gençler, kadınlar ve meslek gruplarıyla çalışmış, STK'ları ve kentsel aktivizmi konu alan uluslararası programlara katılmış, sürdürülebilir kalkınma uzmanı ve sosyal girişimci Serra Titiz, sosyal girişimcilerin Türkiye'de karşılaştığı temel güçlükleri, yasal altyapının olmayışı, vergi indirimi gibi özel destek ve teşviklerin olmayışı, sosyal girişimciliğin önemine vâkıf olunmaması şeklinde sıralıyor. Titiz, bu güçlüklerin aşılması için şunları öneriyor:

"Sosyal girişimcilerin özel sektörler, kamu kurumlarıyla daha fazla iş birliği yapması ve girişimci destek programlarının sosyal girişimcileri de kapsamlarına almaları, sosyal etki odaklı şirketlere/sosyal girişimlere özel yasal altyapı oluşturulması çözüm yollarından bazıları."

Sürdürülebilir kalkınma için sosyal girişimcilerin çok önemli bir yerde durduğunu belirten Titiz, "Çünkü kendilerini sorunların çözümüne adayacak ve yenilikçi çözümler geliştirecek girişimciler değiştirecek sistemleri" diyor. Titiz, sözlerini şöyle noktalıyor: "Bugün hayatımızın parçası olan, sistem değiştiren pek çok ekonomik model, sosyal girişimcilerin eseri; araba paylaşımı, wikipedia, airbnb vs gibi. Geleceğin iş modeli sosyal girişimlerde. Daha yakında incelenmeli, desteklenmeli ve paylaşılmalı."

SOSYAL GİRİŞİMCİLİĞİN KİTABINI YAZDI

Akademisyen, sosyal girişimci ve TEDx konuşmacısı Prof. Dr. Mustafa Sarı, "Umut Işığı, Sosyal Girişimcilik" isimli kitabın yazarı. Toplumsal sorunların çözümlerinde sadece devletin değil, bireysel olarak bizlerin de sorumlu olduğunu hatırlatıyor. Ve bu devasa sorunları çözülebilir boyutlara indirgeyerek çözen bir kurum olarak sosyal girişimcilik kavramını ele alıyor. Prof. Dr. Sarı, şunları söylüyor:

"Sosyal girişim doğrudan bireylerle ilgilidir. Sunulan imkanlar, fırsatlar ve diğerleri, sosyal girişim ekosistemidir. Bunlar tabii ki iyileştirilebilir. Ancak sosyal girişim, bireyin dünyasındaki değişim yöneticisidir, değişim ustasıdır. Sosyal hizmetlere büyük paralar harcanıyor. Ancak aksaklıklar giderilemiyor. Bu durumda bireylerin harekete geçirilmesi gerek. Peki, nasıl? Aktif vatandaşlık bilincini yaygınlaştırarak. Sorunu gören, çözümünü başkasından beklemeyen bireylere gerek var. Bunun için de empati duygusunun geliştirilmesi gerek. Bu ise çocukluktan başlamalı. Çocukların ben yapabilirim duygusunu, zaman içinde yok ediyoruz. Etmemeliyiz. Çocukluktan itibaren empati, değişime uyum, değişimi yönetme becerisi kazandırmak lazım. Çünkü doğuştan sosyal girişimci sayısı çok olmayabilir. Bu duyguyu ve donanımı kazandırmak, aktifleştirmek gerek. Bir düğmeye basarak bu iş halledilemez. Bu bir süreçtir. Eğitim ve donanımla bir insan, sosyal girişimciye dönüşür ancak."

KOÇ'TAKİ ÇALIŞMALARINDAN İLHAM ALDI, MORİTOYS'U KURDU

Aslı Sepil, Koç Holding'in sürdürülebilirlik ekibinde çalıştığı dönemde, toplumsal cinsiyet alanında yaptığı araştırmalar sonucunda 2019'da eğitici oyuncaklar için abonelik servisi Moritoys'u kurdu. Sepil, "Birlikte çalıştığımız pek çok akademisyen ve araştırma kurumunun çalışmaları, toplumsal ön yargıların sıfır-altı yaş arasında öğrenildiğini ve değişimi tetiklemede bu döneme odaklı çalışmaların etkisinin kat be kat yüksek olacağını gösteriyordu. Kız çocuklarına bebek, oğlan çocuklarına araba ön yargısının ne kadar büyük sonuçları olduğunu, o dönemde fark ettim. Çocukların oynadıkları oyuncakların meslek seçimlerine kadar etkisi olduğunu öğrendim. Oyuncağın çocukların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerindeki etkisini fark etmemle de Moritoys doğdu" diye konuşuyor. Amaçlarının çocukları cinsiyet ayrımı gözetmeyen, eğitici ve eğlenceli oyuncaklarla buluşturmak olduğunu ve bugüne kadar binlerce çocuğa ulaştıklarını belirten Sepil, "Türkiye'de sadece sosyal girişimci olmanın değil, girişimci olmanın zorlukları var" diyor. Sepil, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Dünyanın her yerinde ölçeğin küçük olduğunda işler zorlaşır, fakat bu durum Türkiye'de daha derin hissediliyor. Ticari koşullar sebebi ile pek çok küçük işletme, büyük işletmeyi finanse eder pozisyonda kalıyor. Diğer taraftan küçük işletmelerin ulaşabileceği kısa vadeli finansman kaynakları da limitli. Tüm bu koşullar; sosyal bir probleme çözüm için yola çıkmış, amacı piyasadaki benzerlerinden farklı bir çözüm sunmak olan sosyal girişimler için daha da zorlayıcı oluyor." Sosyal girişimci olmak isteyenler için ise Sepil, "Ekip her şey. Bir girişimcinin doğru kişilerle yola çıktığına emin olması gerekiyor. Bir şeyi yoktan var etmek oldukça zorlu bir süreç. Bir de bunu az kişiyle yaptığınızda zincirdeki her halka çok önemli oluyor" diyor.

KULUÇKADAN MEZUN EDİP FONLAMA İMKANI SUNUYOR

1990'da İTÜ Elektrik Mühendisliği diplomasını alıp 29 yıl otomotiv sektöründe farklı birimlerde yöneticilik yaptı. Eğitmenlik ve mentorluk verdiği gönüllü çalışmalar sonucu üç yıl önce sosyal girişimcilere destek olmak üzere Simbioz Aktivite Sosyal Girişimcilik ve Sosyal Gelişim Merkezi'ni kurdu. Simbiyoz Cafe Co-working adlı sosyal girişim kurucusu. Ayrıca 2022'de "100 Avrupalı Sosyal Girişimci Kadın" ödülü almaya hak kazandı. BUİKAD Bursa tarafından da "En İyi 22 Girişimci Kadın Ödülü almaya layık görüldü. Simbiyoz Aktivite ile Bursa'dan bir kuluçka örneği kurucusu olarak Hülya Aras'tan söz ediyoruz. Sosyal girişimcilik konusunda Türkiye'de çeşitli zorluklarla karşılaşıldığını belirten Aras, "Simbiyoz Aktivite olarak gençlerin sosyal fayda odaklı yaklaşımlarının yetersiz olduğunu fark ettim ve buradan hareketle kurduğum kuluçka merkezinde onları bu konuda yönlendirme, eğitme ve mentorlük desteği vermeye karar verdim. Böylece kohort (eğitim grubu) programlarımız oluştu. Öte yandan özel gereksinimi olan gençlerin de sosyal hayata karışması için topluluğumuzdaki gönüllülerle kaynaşma içerikli etkinlikler düzenliyoruz. Simbiyoz Aktivite gelir modelinde ortak çalışma alanı, hazır ofis, sanal ofis ve toplantı salonu kiralıyoruz. Simbiyoz Cafe halka açık hizmet sunuyor ve farklı alanlarda ücretli eğitimler ve etkinlikler düzenliyoruz. Tüm bu faaliyetlerden elde edilen gelir fazlasını da sosyal girişimimizin ele aldığı hedef kitlenin yararına kullanıyoruz" dedi.

ABDİ İBRAHİM, SAĞLIK ALANINDAKİ GİRİŞİMCİLERİ DESTEKLİYOR

İlaç sektöründe 110 yıldır faaliyet gösteren Abdi İbrahim, sağlıkta sosyal inovasyon programının kapsamı ve içeriğini genişleterek yeni bir program kimliği oluşturdu. Abdi İbrahim'in Sağlıkta Sosyal İnovasyon Programı "Doz", yeni dönemde sağlık alanında sosyal girişimcileri destekleyecek. Şirket, etki alanı ve içeriği daha geniş bir yapıya kavuşan "Doz" ile sağlık ve sürdürülebilirlik alanında sosyal fayda odaklı fikirleri güçlendirme ve artırma çalışmalarına destek verecek. Doz, sağlık sektörüne yönelik yenilikçi çözümler geliştiren girişimleri, erken aşama ve ileri aşama olmak üzere iki kategoride destekleyecek. Erken aşama sosyal girişimcilerin başvurusu 26 Eylül'de başladı. Başvurular 27 Ekim'e kadar sürecek.

Abdi İbrahim Kamu İlişkileri, Sürdürülebilirlik ve Kurumsal İletişim Direktörü Dr. M. Oğuzcan Bülbül, halk sağlığı ve bilinçlendirme, sağlık ve ilaç alanında araştırma ve geliştirme, dezavantajlı bölgelerin-grupların dahil edilmesi ve sürdürülebilirlik çözümlerinin Doz'un odak konuları arasında yer aldığını söylüyor. Bülbül, açıklamasın şöyle sürdürüyor:

"Sürdürülebilirlik, Abdi İbrahim'in iş yapış süreçlerinin içinde olan bir konu. Bu stratejimizin temel mottosu 'Geleceği İyileştirmek', temel hedefi ise daha az kaynak kullanarak tüm paydaşlarımız için daha fazla değer yaratmak. Ana hedefimiz 2030'da karbon nötr bir şirket olmak. Bu hedefe yürürken hayata geçirdiğimiz birçok projemiz mevcut. Bu konuda, sosyal girişimciliğin dünyada ve Türkiye'de gelişmesine odaklanmış kurumlar olan Impact Hub Istanbul ve Mikado Sürdürülebilir Kalkınma Danışmanlığı ile iş birliği içinde ilerliyoruz."

KALE "DEĞER KAT HAYATA, İYİ BAK DÜNYANA" DİYOR

Türkiye'de özel sektör, sosyal girişimcilere önem veriyor. Onlardan biri de Kale Grubu. Kurucu ve Onursal Başkanı İbrahim Bodur'un misyonunu devam ettiren sosyal girişimciler ve gençlerle birlikte anılması amacıyla Kale Grubu, Türkiye'deki sosyal girişimler ve sosyal girişimcileri kamuoyunun gündemine taşıyor. 2017 yılından bu yana düzenlenen İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Ödül Programı'nın altıncısı için 14 Eylül'de başlayan başvurular sona erdi. Aralık ayında ödül töreni düzenlenecek.

'Değer Kat Hayata, İyi Bak Dünyana' sloganıyla hayata geçirilen organizasyonda bu yıl, ikinci kez erken ve ileri aşama kategorilerine başvuran sosyal girişimciler arasından 18-25 yaş aralığındaki değişim öncüsü bir genç de ödüllendirilecek. Ödül başvuruları; dünyada beş kıtada 60'ın üzerinde ülkeye yayılan küresel bir sosyal girişimcilik hub'ının İstanbul ayağı olan Impact Hub'ın katkıları ve Kale Grubu ekiplerinden oluşan bir ön değerlendirme kurulu tarafından ele alınacak. Final aşamasına kalan adaylar ise Türkiye'nin önde gelen sosyal girişimci, sivil toplum kuruluşu ve iş dünyası liderlerinden oluşan bir Seçici Kurul Üyelerinin karşısına çıkacak.

SOSYAL GİRİŞİM GELENEĞİ 10. YÜZYILA KADAR UZANIYOR

-Türkiye, geçmişten miras kalan güçlü bir vakıf geleneğine sahip. Osmanlı dönemi vakıfların tarihi 10'uncu yüzyıla kadar uzanıyor. Anadolu'da Osmanlı döneminde 14'üncü yüzyıldan 20'nci yüzyıla kadar vakıflar, İslam hukuku çerçevesinde kurulmuş ve din, eğitim, sağlık, kentleşme, kamu gelişimi ve askeri hizmetler gibi birçok alanda hizmet verdi. 16'ncı yüzyılda İstanbul'da 2 bin 860 vakfın faaliyet gösterdiği belirtiliyor.

-Anadolu'da kooperatifçilik geleneği ise 12'nci yüzyıla kadar uzanır. Ahi Birlikleri bünyesindeki 'Ortak Sandığı', bir yardım ve dayanışma fonuydu.

- Ahi Birliklerinden ilham alan devlet adamı Mithat Paşa, 1863'te 'Ülke Sandıkları' (Memleket Sandıkları), kooperatiflerine zemin sağladı. Ülke Fonları, genişleyen tarımsal kredi kooperatiflerinin erken bir modeliydi. Düşük faiz oranlarıyla kredi ve üye çiftçilere tohum ve hayvan tedarik etti. 1888'de Ülke Fonları, 'Ziraat Bankası'na dönüştü.

-1923'te Satım Ortaklığı Kooperatifleri Nizamnamesi ile yaklaşık 40 tarım kooperatifi, ülkenin batı bölgesinde kök salmıştı.

-Ege Bölgesi'nde piyasa tekelini kırmak isteyen incir üreticileri, kolektif bir çabaya girişerek 1915'te 'Aydın İncir Üreticileri Kooperatifi'ni kurdu. Daha sonra kooperatif; Aydın İncir Müstahsilleri Anonim Şirketi, tarım satış kooperatifi örneği 'Tariş'e dönüştü.

-'Sosyal Girişimcilik Rehberi' isimli kitabı yazarı Hülya Denizalp'in de belirttiği gibi "Biz inanıyor ve biliyoruz ki bu ülkenin geçmişinde 1872'de Darüşşafaka'nın (Şefkat Okulu) kurulmasına öncülük eden Yusuf Ziya Bey, kadın hastalıkları ve çocuk ölümlerini inceleyince doğum için özel bir hastane kurmayı aklına koyup Zeynep Kamil Hastanesi'ni 1862 yılında hayata geçiren Prenses Zeynep Kamil, Cumhuriyet döneminin radyosunu kuran ve müzik anlayışını oluşturan Mesut Cemil gibi sosyal girişimci insanlar vardı; bugün de, yarın da var olacak."

BİZE ULAŞIN