Haftanın kulisleri…
İDRİZ ÇOKAL/ CarrefourSA Çağrı rekabeti… Müzik turizmi büyüyor… Üç bin elektrikli aracı piyasaya sürecek… Rumeli Han'da son durum…
CarrefourSA Çağrı rekabeti
Türkiye'de yerel marketler oldukça güçlü. Sadece İstanbul'da değil Anadolu'nun birçok ilinde kendi bölgelerinde ulusal ve uluslarararası market zincirleri ile kıyasıya rekabet yapıyorlar. Hatta bazı bölgelerde ulusal zincirler karşısında üstünlük sağladıklarını biliyoruz. Yerel zincirler içinde son yılların en hızlı büyüyen isimlerinden birisi İstanbul merkezli Çağrı Marketler. Bir dönem Üsküdar Belediye başkanlığı da yapan Mustafa Kara ve dört kardeşine ait olan Çağrı Marketler Zinciri'ne ait 87 mağaza var. İlk dönemlerinde sadece İstanbul Anadolu Yakası'nda mağazalar açan Çağrı, bugün İstanbul'un her ilçesine girdi. Hatta İstanbul dışına da şubeler açıyor. Kocaeli'nde beş şubeye ulaştı. Çağrı'nın mağaza ölçekleri süperrmarket ayarında. Çağrı Market'in ortakları 2012 yılında discount alanında faaliyet gösterebilmek için Çağrı Semt ismiyle ikinci bir market zinciri kurup onu da 300 şubeye ulaştıktan sonra A-101'e satmıştı. Çağrı Marketler Zinciri dinamik bir yapıya sahip. Bulunduğu mahallelerde en iyi iş yapan market zincirlerinden biri. Büyümesini sürdürüyor. Bu kez CarrefourSA'nın kapattığı bir şubenin yerine geldi. İstanbul Ümraniye Atakent'te eskiden Kiler olarak faaliyet gösteren, sonrasında da CarreforSA'ya dönüşen bir market vardı. CarrefourSA, bu marketi geçtiğimiz ay kapattı. Aradan bir ay geçmeden buraya Çağrı geldi. Burası şimdilik Çağrı'nın en büyük marketi olacakmış. Mevcutların aksine hipermarket ayarında bir ölçeğe sahip burası.
Yeri gelmişken Çağrı Market'in başka bir projesinden daha bahsedelim. Üsküdar Bulgurlu metro istasyonuna komşu bir arazide büyük bir proje yükseliyor. Burası da Çağrı Market'in sahiplerine aitmiş. Konut ve ofisten oluşan proje ile ilgili detaylar hnüz açıklanmadı. Projeyi Ada Yapı isimli bir şirket üstlenmiş. Ancak şirketin internet sitesi henüz aktifleştirilmemiş. Bu projenin altı da Çağrı Hipermarket olacakmış. Konuşulanlara bakılır ise burası Çağrı'nın en büyük marketi olacakmış. Peşpeşe yatırımlar yapan Çağrı'nın halka arz hazırlıklarının da devam ettiğini hatırlatalım…
Müzik turizmi büyüyor
Festival, konser, sportif faaliyetler, konferans ve sergileri içeren etkinlik turizmi geçen yıl 1.6 trilyon dolarlık bir iş hacmi yarattı. Müzik turizmi konaklama sektörü temsilcilerinin önüne çeşitli fırsatlar çıkarıyor.
Gün geçtikçe büyüyen müzik turizmi, bu yıl üçüncüsü düzenlenen İstanbul Turizm Fuarı'nda da masaya yatırıldı. Arkadaşımız Kerem Köfteoğlu, otelcilerle görüşüp hem gecelik konaklama ücretini hem de doluluk oranlarını artırma fırsatı sunan müzik turizmi konusunu araştırdı.
Müzik ve konserleri içeren festivaller, yapılacağı yere seyahat talebi artışı yaratıyor. Gecelik konaklama ücretleri yükselirken, ulaşım hizmetlerinden yiyecek satıcılarına, etkinlik yönetim ekiplerinden pazarlama sağlayıcılarına kadar çeşitli sektörlerde geçici işler doğuyor. Bu konuda ABD Chicago'da gerçekleştirilen dört günlük Lollapalooza müzik festivali önemli bir örnek oluşturuyor. Bu etkinlik yaklaşık 400 bin katılımcıyı kendine çekiyor. Araştırmalar, müzik turizminin geleceğinin parlak olacağına işaret ediyor. Turizmin bu türünün 2034 yılına kadar yıllık ortalama yüzde 4.3'lük büyümelerle 2.3 trilyon dolarlık hacme ulaşacağı tahmin ediliyor.
Uzmanlar, müzik turizminden yararlanabilmek için bir öngörüde bulunmanın şart olduğunu hatırlatıyor. Doğru planlamayla, otel işletmecileri festival turizmini otel rezervasyonlarını artırabiliyor. Uzmanlar böyle diyorsa demek ki bir bildikleri var…
Üç bin elektrikli aracı piyasaya sürecek
1970 doğumlu Gökhan Türkeş Öngel, Ahıska Türklerinden ve Karslı. Elektriği olmayan bir köyde dünyaya geldi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ndeyken Emin Cankurtaran'ın kurduğu Cankurtaran Grubu'nun Ankara temsilciliğinde Rowenta markasının pazarlama biriminde çalışmaya başladı. Cankurtaran Grubu'nda 11 yıl çalıştı ve burada Türkiye'de ilk kez Sadakat Kart projesini uygulamaya koydu. 90'lı yıllarda küçük elektrikli ev aletleri sektörü ithalat ağırlıklı bir sektördü ve satış kökenli olmasına rağmen ithalatı nasıl azaltırım düşüncesiyle 1997 yılında Bağcılar'da 80 metrekarelik bir bodrum katında 4 kişilik bir ekiple kendi şirketini kurdu. İlk olarak elektrikli su ısıtıcısı üretmeye başladılar. Daha sonra 300 metrekarelik bir alana geçtiler. Şu anda ikisi Beylikdüzü'nde, biri de Selimpaşa'da olmak üzere 60 bin metrekare üzerine kurulu 100 bin metrekarelik 3 fabrikaları bulunuyor.
Yurt içinde 14 markaya olmak üzere yurt dışıyla birlikte 50 markaya üretim gerçekleştiriyorlar. Royal markasıyla yurt dışında varken, yurt içinde de 14 markanın elektrikli küçük ev aletlerinin üretimini gerçekleştiriyorlar. Saç kurutma makinesinde Çin'den sonra en büyük üretici olmalarının dışında küçük elektrikli ev aletlerinin genel üretiminde Avrupa ve Orta Doğu'nun en büyük 3 üreticisinden biriler. Yılda 5 milyonun üzerinde parça üretimi gerçekleştiriyorlar. Spesifik olarak ABD, Arjantin, Brezilya olmak üzere 76 ülkeye ihracat yapıyorlar. İlk ihracatlarını da 2008 yılında Fas'a gerçekleştirmişlerdi. 2 bin kişi istihdam ediyorlar. 100 milyon dolarlık cironun yüzde 75'i ihracattan geliyor.
Kadın çalışanlara önem verdiği için beyaz yakada çalışan kadın sayısı yüzde 75 oranındayken, mavi yakada ise bu oran yüzde 65. Royal'ın aynı zamanda elektrikli otomobil üzerine de bir yatırımı bulunuyor. Bunun için Selimpaşa'daki fabrikada ilk etapta 20 milyon dolarlık bir yatırım gerçekleştirilmiş. 200 km menzilli en fazla 100 km hızı olan kısa mesafeli araç yatırımı bulunuyor. İlk olarak bu araçlar üretilmeye başlanmış ancak regülasyonlar değiştiği için şu anda yatırımla ilgili süreç devam ediyor. Regülasyonlar tamamlanır tamamlanmaz önümüzdeki dönemde ilk etapta 3 bin aracın piyasaya sürülmesi planlanıyor. Daha sonraki projeksiyonda ise bu araçların yakın coğrafyaya ihracatı hedefleniyor.
Gökhan Türkeş Öngel'in yatırımları bunlarla da sınırlı değilmiş. Şu anda evde kedi ve köpeklerin bakımı konusunda inovatif bir ürün üzerinde çalışmaları bulunuyormuş.
Rumeli Han'da son durum…
İstanbul Beyoğlu'na yolu düşenler Tarihi Rumeli Han'ı bilirler. İstiklal Caddesi'ndeki meşhur tarihi han bir süredir mali sorunlarla boğuşuyordu. 2024 Şubat ayında icradan satışa çıkarılmıştı. İstanbul Gayrimenkul İcra Dairesi tarafından satışa sunulan Rumeli Han otel olarak kullanılıyordu. Bin 394 metrekarelik alan üzerine kurulu iki bloktan oluşan Rumeli Han bünyesinde 3 dükkan ve 167 oda bulunuyor. Handaki yatak kapasitesi ise 334. Otelin sahibi olan Tarihi Rumeli Han Turizm ve İnşaat A.Ş. ile Gevrekli Turizm Deri ve Tekstil şirketinin Odeabank'a olan borçları nedeniyle icradan satışa çıkarılmıştı. Rumeli Han için belirlenen bedel ise bir milyar 600 milyon lira idi. 2017 yılında da icradan satışa çıkarılan Rumeli Han için 450 milyon lira değer biçilmişti. Bu icralar o dönem gerçekleşmedi. Sahibi konumundaki şirketlerin avukatları icranın gerçekleşmesini durdurmuştu. İki defa icradan satışı istenilen yerin sahibi olan şirketler bu kez konkordatoya gitmişti. İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi Gevrekli Turizm Deri ve Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile Tarihi Rumeli Han Turizm ve İnşaat Sanayi Ticaret Anonim Şirketi'nin talebini kabul edip önce üç aylık geçici mühlet kararı verdi. Böylece tarihi Rumeli Han mahkeme korumasına girmiş oldu. Mahkeme heyeti üç aylık geçici mühlet kararından sonra ise bir yıllık kesin mühlet kararı vermiş. Böylece iki şirket son bir yıldır mahkeme korumasında ve konkordato komiserlerinin denetiminde faaliyetlerine devam ediyordu. Tarihi Rumeli Han'da yeni gelişmeler oldu. Son durumu size aktaralım istedik. 18 Eylül tarihi itibariyle konkordato süreci tamamlanmış. Mahkeme heyeti şirket üzerindeki tedbirleri kaldırıp konkordato komiserlerinin görevine de son vermiş. Mahkeme ayrıca şirketin mali yapısının borca batık olmadığına kanaat getirerek iflas taleplerinin reddine hükmetmiş. Yani şirketler bundan sonra kendi ayaklarının üstünde faaliyetlerine sürdürecek...
1894 yılında açılan Rumeli Han II. Abdülhamid'in başmabeyincisi Sarıcazade Ragıp Paşa tarafından inşa ettirildi. Han, Osmanlı İmparatorluğu'nun yayıldığı üç kıtadan birini temsil ediyordu. Rumeli Han dışında, Afrika ve Anadolu Han da söz konusu temsiliyeti sağlayan diğer 2 handı.