AYŞEGÜL KÜÇÜKKURT ZOR / Kendisi bir seramik sanatçısı. Ancak onu birçok meslektaşından ayıran özelliği girişimciliği. Seramik ve porselenle olan yolculuğu 2008 yılında küçük bir atölyede başlamış. 2018'de ise el yapımı porselen sofra koleksiyonlarını hayata geçirerek tasarımlarını gündelik ritüellerle buluşturmaya yönelmiş. Esma Dereboy'un eserleri bugün sadece Türkiye'de değil, ABD, İngiltere, Fransa, Hollanda, BAE, Japonya, Hong Kong, Lübnan, Rusya hatta Gabon gibi pek çok ülkede seçkin mağazalarda ve otellerde ışıldıyor. Bu başarısını mikro ihracatın yanı sıra 30 ülkeye de makro ihracat yaparak taçlandırmış. Dekorasyon ve sofra grupları özelinde 25'ten fazla koleksiyonu, 1000'den fazla ise ürün çeşidi bulunuyor. Her bir koleksiyonu kendine özgü farklı temalardan ve hikâyelerden ilham alınarak hazırlanmış. Ürünleri arasında tabak, fincan, çay grupları gibi günlük yaşamda kullanılan parçalar olduğu gibi tamamen dekoratif objeler de yer alıyor. Üretim tesisi İstanbul Kartal'da. 50 kişiye istihdam sağlıyor. Dereboy; "Ekibimizde seramik ve porselen ustaları, tasarımcılar ve üretim süreçlerini destekleyen farklı alanlardan arkadaşlarımız var. Yani sadece üretim değil, aynı zamanda tasarım, paketleme, lojistik ve satış desteği gibi görevler de ekip içinde paylaşılmış durumda. Kişiselleştirilmiş ürünlerimizle birçok markaya ve özel projeye yaratıcı tasarım çözümleri sunuyoruz." diyor.
HER KOLEKSİYONDA FARKLI HİKÂYE
El yapımı porselen sofra koleksiyonlarıyla sanatını gündelik yaşamla buluşturan Dereboy, modern, minimal ve sürdürülebilir tasarımlarıyla dikkat çekiyor. "Ürünlerimiz, özgün tasarımı ve el işçiliğini hayatına dâhil etmek isteyen, estetiğe önem veren herkese hitap ediyor. Özellikle premium segmentte konumlanıyoruz. Hem yaşam alanlarında fark yaratmak isteyen bireylere hem de restoran, otel ve sanat odaklı iş birliklerine yönelik tasarımlarımız bulunuyor" diyor Dereboy. Şu anda ürünlerini kendi showroom'larında ve online platformlar üzerinden satışa sunuyorlar. Bunun yanı sıra seçili konsept mağazalarında ve tasarım odaklı satış noktalarında da yer alıyor.
Koleksiyonların hikâyesinin çoğunlukla doğadan, kültürden ve insan ruhunun derinliklerinden geldiğini söylüyor Dereboy… Doğadaki dokuların, renklerin, ışığın objeler üzerindeki oyunların kendisine sürekli ilham verdiğini söylüyor. Koleksiyonların başında ise bizzat kendi yer alarak sürecin her aşamasını yakından takip ediyor. "Gelecek sene her mevsim için yeni bir koleksiyon hazırlamayı planlıyoruz. Büyüme yolculuğumuzu yeni koleksiyonların yanı sıra özel proje iş birlikleri ve dijital satış kanallarındaki yatırımlarla da desteklemeyi planlıyoruz" diyen Dereboy, amaçlarının çizgilerini bozmadan ve özgünlüğünü koruyarak ilerlemek olduğunu söylüyor.
GERİ DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ DERİ PROJESİ
Markanın önemsediği hedeflerden biri de kimliğinden ve kalite çizgisinden sapmadan, organik ve sürdürülebilir bir büyüme yaratmak. Gelecek yıl her mevsim için yeni bir koleksiyon hazırlamayı planlıyor. Büyüme yolculuklarında ise yeni koleksiyonların yanı sıra özel proje işbirlikleri ve dijital satış kanallarındaki yatırımlarla daha da desteklemeyi istiyor. Sanatçı Dereboy; "Her yeni adım, uzun vadeli stratejimizin bir parçası. Bununla birlikte Origins İstanbul serisini globale taşıma fikri, şu aralar beni heyecanlandıran konuların başında geliyor. Origins İstanbul'u dünyanın diğer şehirleriyle harmanlama ve o şehirlere özgü yeni formlar üretme hedefindeyim. Yeni malzemeler tarafında ise cam çok ilgimi çekiyor. Porselen olarak ürettiğimiz bazı formları camla da heykelleştirmek istiyorum. Bir de geri dönüştürülmüş deri ile ilgili projelerimiz var. Kısacası, gelecekte Esma Dereboy firmasını sadece porselen üreten değil, farklı malzemeleri kullanan ve farklı ürünler de üretip tasarlayabilen bir tasarım firmasına dönüştürmek ana hedeflerimiz arasında yer alıyor" diye anlatıyor.
HEDEF AYDA 15 BİN PARÇA ÜRETMEK
Marka geçen yıl yüzde 40'lık bir büyüme ivmesi yakalamış. Bu seneye dair ise hedefleri, üretim kapasitesini arttırarak ayda 12-15 bin parça ürün üretmek. Sanatçı Dereboy, markasının tüm dünyada bilinir bir hale getirmek ve yeni pazarlara açılmak istiyor. Bu doğrultuda da canla başla çalışmaya devam ediyor. Neden seramik işinde olmayı tercih ettiğini sorduğumuzda ise şöyle yanıtlıyor: "Sanatın her alanı bana daima ilham verdi; ancak seramik ve porselen, dokusu ve dönüştürücü gücüyle bende çok farklı bir karşılık buldu. Bu malzemeler hem estetik bir ifade dili sunuyor hem de gündelik yaşamla iç içe geçen bir işlevsellik taşıyor. Aslında sanat ve hayat arasındaki bu denge beni cezbetti. Seramik ve porselenle çalışmak; sabır, disiplin ve yaratıcılığı bir arada yürütmeyi gerektiriyor. Benim için bu yolculuk sadece bir meslek tercihi değil, aynı zamanda kendimi ifade etme biçimim oldu."
Marka, yakın zamanda 'Nest Glitter' adını verdikleri yeni bir koleksiyonu hayata geçirdi. Çay ve kahve ritüellerine dokunan bu seri, doğanın yalınlığı ile porselenin zarif formunu bir araya getiriyor. Mat dokular, doğal tonlar ve ince ışıltılarla şekillenen parçalar, gündelik ritüellere sıcaklık ve modern bir estetik sunmayı hedefliyor. Dereboy; "Benim için her koleksiyon yeni bir keşif yolculuğu. Nest Glitter da ışığın yüzeyle kurduğu ilişkiyi daha şiirsel bir şekilde ele alma çabasından doğdu. Umarım bu koleksiyon da kullanıcıların hayatına küçük ama anlamlı bir dokunuş katabilir. Ayrıca yaklaşan yılbaşı dönemi için, kurumsal hediyelerde böylesine zarif ve kalıcı parçaların farklı bir değer yaratacağına inanıyorum" diyor.
Şehrin taşlarında saklı tarih
Esma Dereboy'un çok yeni olan ve kıymet verdiği koleksiyonlarından biri de 'Origins İstanbul'. Origins İstanbul porselen koleksiyonu; şehrin taşlarında saklı tarihi suyun içinden yükselen anıları ve her köşesinde sevmiş kültürel mirası modern bir şiire dönüştürüyor. Koleksiyon, yedi yapı ve yedi kavramı içeriyor. Dikilitaş eseriyle köklenmeyi, Kız Kulesi ile teslimiyeti, Medusa ile dönüşümü, Galata Kulesi ile cesareti, Topkapı Harem ile içe dönüşü, Alman Çeşmesi ile nezaketi, Dolmabahçe Kapısı ile de hafıza kavramlarını işliyor. İstanbul'un mimari hafızasını şekillendiren bu yedi ikonik yapıdan ilhamla tasarlanan eserler, hem geçmişe hem de bugüne dair zarif bir yorum taşıyor.
Türkiye'de çağdaş sanat her geçen gün daha çok ilgi görüyor. Özellikle genç kuşak, farklı disiplinlere daha açık ve deneyime daha fazla değer verir halde. Bu ilginin artarak devam etmesi, tasarım ve sanat dünyasında ülkemizin global ölçekte daha fazla görünür olmasını sağlayacak.