E-ihracat yolundaki en büyük zorluklar ve çözümleri

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, e-ihracatın genel ihracat içindeki payını yüzde 10’a çıkarmayı öngören 2028 hedefini açıkladıktan sonra birçok şirket ve üretici gözünü dış pazarlara çevirdi. Ancak e-ihracatta korku hala önemli bir bariyer. Korkunun sebepleri de… Sektör paydaşları ile e-ihracat yolundaki zorlukları ve çözüm yollarını masaya yatırdık.
16.03.2024 13:54 GÜNCELLEME : 18.03.2024 00:01

PARA E-TİCARET/ ÜRÜN DİRİER E-ihracat bünyesinde çok ciddi bir potansiyel barındırıyor. Şu anda e-ihracatımızın toplam ihracat içindeki payı sadece yüzde 1,5. Dünya ortalaması ise yüzde 4-5 civarında. Yani daha alınacak çok yol var. Ticaret Bakanlığı da kısa bir süre önce e-ihracatın genel ihracat içindeki payını yüzde 10'a çıkarmaya yönelik 2028 hedefini açıkladı. Ticaret Bakanı Ömer Bolat'ın yeni hedefi açıklamasının ardından başta KOBİ'ler olmak üzere e-ihracatla henüz tanışmamış üreticilerin dikkati online ihracata çevrildi. Ama e-ihracatın önünde büyük bir cesaret engeli var. Cesaret kıran maddeleri ve çözüm yollarını sektör paydaşlarıyla konuştuk…-

Ticaret Bakanlığı tarafından e-ihracatın genel ihracat içindeki payının yüzde 10'a çıkarılmasına yönelik 2028 yılı hedefinin 37,5 milyar dolara denk geldiğini ve öncelikle bu fırsatı iyi değerlendirmek gerektiğini belirten ETİD Başkanı Hakan Çevikoğlu, olası zorlukların başında pazarlama ve reklam giderlerinin geldiğinin altını çizdi. Bu noktada 2023 yılı başından geçerli olmak üzere e-ihracata yönelik devlet destekleri programının devreye alındığını hatırlatan Çevikoğlu, "Ticaret Bakanlığı, e-ihracat pazarında ihracatçıların etkin ve aktif bir şekilde rol almasına öncülük ediyor. Örneğin 'E-ihracat konsorsiyumu' yapısı ile artık birden fazla alanda uzman firma bu desteklerden yararlanabilmek için bir araya gelip, e-ihracata aracılık yapabiliyorlar. Aynı zamanda Bakanlık tarafından e-ihracat yapan yararlanıcı firmaların; yurt dışı pazaryerleri üzerinden gerçekleştirdiği tanıtımları, sipariş karşılama hizmetlerine ilişkin giderleri, hızlı teslimatını sağlamak ve iade süreçlerini yönetmek üzere kiraladıkları yurt dışındaki depolarına ilişkin kira giderleri ile yurt dışı pazaryerlerinde online mağaza açma giderlerine ilişkin birçok kalemi destekliyor. Bakanlığımızın attığı bu adımları çok değerli buluyor ve bu yolda ilerlemek isteyen ihracatçılarımıza çok yardımcı olacağını düşünüyoruz" dedi.

E-ihracatta karşılaşılan bir diğer zorluğun ise ticaretin yapılacağı ülkenin belirlenmesi ve o ülkenin yasal mevzuatlarının öğrenilmesi olduğunu ifade eden Çevikoğlu, "Örneğin ülkeler açısından baktığımızda e-ihracat yapan şirketlerimizin Batı'ya yöneldiğini görüyoruz ama Hindistan, Latin Amerika ve Çin gibi ülkelerde de büyük fırsatlar bulunuyor. Bu noktada ise yine Ticaret Bakanlığı'nın yayınladığı e-ihracat raporunu önemli bir kaynak olarak görüyoruz. Türk ürünlerinin yer bulabileceği potansiyel pazarlar hakkında detaylı e-ticaret analizlerini içeren rapor, ihracat alanında yeni fırsatların yaratılması, ihracatçıların küresel pazarlarda rekabet edebilirliğinin artırılması, yüksek katma değerli ürünlerin e-ihracat yoluyla ihracatının artırılması ve Türkiye'nin e-ihracat sektöründeki rolünün güçlendirilmesi adına önemli veriler sunuyor" diye konuştu.

E-ihracat alanında gıda, kozmetik, temizlik ürünleri, küçük ev aletleri ve giyim alanlarında gerek kaliteli gerekse uygun fiyatlı ürünlerle global rekabette en önde yer alacak kadar büyük bir güce sahip olduğumuza işaret eden Çevikoğu, "Çin'den sonra en çok e-ihracat ürünü olan ülkenin Türkiye olduğunu düşünüyoruz. ETİD olarak gündemimizde yabancı müşterilere nasıl ürün satabileceğimiz ve pazar çeşitlendirmesi gibi konular yer alıyor" açıklamasında bulundu.

E-İHRACAT YOLUNDAKİ 6 ZORLUK

E-ihracat yapacak şirketlerin karşılaşabileceği zorlukları 6 maddede toplayan TOBB E-ticaret Meclisi Üyesi, Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucu CEO'su Cenk Çiğdemli ise, çözüm yollarını anlattı. Çiğdemli olası zorlukları, hedef pazarlar, ödeme yöntemleri, yurtdışında şirket açmak, iadeler, yabancı dil ve regülasyonlar olarak sıraladı. E-ihracatın önündeki en büyük engelin cesaret edememek olduğunu ifade eden Çiğdemli, Ticimax Kampüs bünyesinde ücretsiz e-ticaret ve e-ihracat eğitimleri vererek Türk şirketlerinin dünyaya açılması yolunda cesaret vermeye çalıştıklarını belirtti. Çiğdemli e-ihracat yolunda şirketlerin karşısına çıkabilecek zorlukları ve bu zorlukları aşma yollarını madde madde şöyle sıraladı:

HEDEF PAZARLAR: E-ihracata yeni başlayacaklar için en önemli adım doğru hedef pazar seçimidir. Pek çok kişi aynı anda çok sayıda ülkeyi hedefleyerek, reklam bütçelerinin verimsiz bir şekilde parçalanmasına neden oluyor. Her ülkede tüketicilerin farklı beklentileri olduğu için, çok sayıda hedef pazar ile yola çıkan markalar odaklanma sorunu yaşıyor. Hedefinizdeki ülkeleri ve içindeki potansiyel müşterilerin eğilimlerini, beklentilerini bilmeniz başarının anahtarıdır. Bu nedenle odaklanabileceğiniz kadar ülkeyi hedefleyin. Doğru olan, başlangıç için en fazla 3-4 hedef ülke seçilmesidir. Böylece reklam bütçenizi etkili bir şekilde ülkeler arasında bölüştürebilirsiniz. Ayrıca her ülkenin kendine göre regülasyonları olduğunu unutmamak gerekir. Başlangıç için ülke sayısını ne kadar az tutarsanız, ülkelerin kurallarını ve regülasyonlarını o kadar kolay öğrenebilirsiniz. Enerjinizi ve odağınızı birkaç ülke üzerinde toplamanız, o ülkelerdeki tüketicilerin davranış ve eğilimlerini daha iyi anlamanız için size alan yaratır. Böylece son derece önemli olan yerelleşme politikalarınızı doğru ve nokta atış olarak belirleyebilirsiniz.

ÖDEME YÖNTEMLERİ: İnsanlar e-ticaret üzerinden alışveriş yaparken sitelere kredi kartı bilgilerini yazmaktan çekinirler. Özellikle ABD ve Avrupa pazarında bu böyledir. Bu nedenle genellikle Stripe ve PayPal gibi ödeme sistemleri kullanılır. Paypal'ın ülkemizde yasaklanmış olması bu noktada ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Stripe ise sisteminin belli ülkelerde şirketi olan markalar tarafından kullanılmasını talep ediyor. Her iki ödeme yöntemini kullanmak için de yurtdışında (ki bu genellikle Avrupa ülkelerinden biri oluyor) şirket açmak gerekiyor. Fakat sadece bu ödeme yöntemleri ile e-ihracat yapılır diye bir kural yok. Etsy, Amazon, Trendyol ve e-PTT gibi global pazaryerleri üzerinden herhangi bir ödeme alma sorunu yaşamadan satış yapabilirsiniz. E-ihracat için ödeme entegrasyonu sunan bazı bankalarımız da var. Bu hizmetleri sunan bankalar ile çalışarak, sadece ETGB evrağı ile kolayca e-ihracat yapmanız mümkün. Fakat büyük ölçekli bir e-ihracat operasyonu planlıyorsanız o zaman PayPal ve Stripe gibi dünyada genel olarak kabul gören ödeme yöntemlerinin geçerli olduğu bir ülkede şirket açmanız daha iyi olabilir.

YURTDIŞINDA ŞİRKET AÇMAK: Yurtdışında şirket açmak zor görünebilir ancak Paypal, Stripe v.b. ödeme sistemlerini kullanmak için yurtdışında şirket açmak maalesef gerekiyor. Ayrıca aynı ülkeye günde 300 ila 1000 adet arası yurtdışı gönderimizin var ise, şirket açıp, gönderimi de o ülkeden yapmak sizin için karlı olacaktır. Zira her gün o kadar malı Türkiye'den kargolayarak kargo başına 20 Euro/22 dolar ödeyeceğinize hedef bölgenizdeki bir şehirde bir depo ile anlaşarak fulfillment hizmeti almanız daha avantajlı olacaktır. Böylece kargoya ödeyeceğiniz rakamları da düşürmüş olursunuz. Yurtdışında şirket açmak üzerine uzmanlaşmış firmalar var Türkiye'de. Bu firmalardan yardım alarak sadece 300 dolar gibi bir rakama herhangi bir Avrupa, Amerika veya İngiltere'de şirket açabilirsiniz. Şirket açtığınızda o ülkede vergi de ödemeniz gerekeceğini unutmayın. Bunun için de uzmanlaşmış, sizi yönlendirebilecek mali müşavirlik şirketleri bulunmaktadır.

İADELER: Özellikle tekstilde Avrupa ülkelerinde ürün iadesi neredeyse yüzde 50'dir. ETGB evrağınız ile ürünü Türkiye'ye geri getirtebilirsiniz fakat gönderirken ödediğiniz 20 Euro/22 doları tekrar ödemeniz gerekir. Bu da ek bir masraf olacağı için en iyisi satış yaptığınız ülkede iade ürünlerinizin toplanacağı bir depo ile anlaşmanızdır. Ürünler belli bir adede ulaşınca topluca göndermelerini talep edebilirsiniz. Böylece her bir parça için tek tek 20 Euro/22 dolar ödememiş olursunuz. Hepsini birlikte kolileterek daha az bir rakama ürünleri Türkiye'ye getirtebilirsiniz. Ya da ürünleri Türkiye'ye hiç getirtmezsiniz. Depo ile anlaşarak, aynı bölgede aynı ürünü sipariş eden başka bir müşteri olursa ürünü depodan göndertirsiniz.

YABANCI DİL: Yabancı dil bilmiyorsanız bu e-ihracat sürecinde önünüzde bir engel oluşturabilir. Ama artık bu o kadar da önemli bir sorun değil. ChatGPT gibi bir AI hizmetinden faydalanarak çeviri yaptırabilir, ürünlerin özelliklerini yapay zekaya kolayca yazdırabilirsiniz. Örneğin biz de Ticimax altyapısı kullananlar için yapay zeka entegrasyonu sağlıyoruz. Satıcı ürün açıklamasını yapay zekaya yaptırabiliyor böylece.

REGÜLASYONLAR: Son olarak ülkelerin regülasyon ve yasalarının da birer sorun olarak karşınıza çıkabileceğini unutmamalısınız. Bu nedenle odaklanabileceğiniz kadar ülkeye odaklanıp her birinin ticari kurallarını, gümrük masraflarını, vergi yasalarını yola koyulmadan önce öğrenmelisiniz. Örneğin ürünü Türkiye'de 600 liraya satıyorsanız, 600 lira da gümrük masrafı varsa, ürünün fiyatını ona göre hesaplayıp belirlemelisiniz.

TESLİMAT SÜRESİ VE MALİYETLER

Oplog Fulfillment Direktörü Azeem Baig ise teslimat sürelerindeki bazı sıkıntılara işaret ederek, "Küresel pazarlara erişimi kolaylaştıran e-ihracat sektörü, her geçen yıl biraz daha büyüyor. Haliyle sektörün baş etmek zorunda olduğu bazı önemli sorunlar da kendini daha yakıcı şekilde hissettiriyor. Özellikle Türkiye'nin en çok e-ihracat yaptığı İngiltere, Amerika ve Almanya'da sipariş bazlı gönderilerin teslimat sürelerinin yüksek ve maliyetli, gümrük süreçlerinin ise zorlu olması firmaları olumsuz etkiliyor. Bunun sonucu, uzun süren teslimatlarla düşen müşteri memnuniyeti olarak kendini gösteriyor. Ayrıca partner ve işbirlikçiler arasında yaşanabilen dil bariyeri ve iade süreçlerinden doğan maliyetin yönetilememesi de önemli sorunların başında geliyor" dedi.

10 yıldır B2B, B2C, D2C ve çok kanallı fulfillment hizmeti sunan, teknoloji odaklı bir şirket olarak bu sorunlara yönelik çözümler sağlamak için çalıştıklarının altını çizen Baig, "İngiltere, Amerika ve Almanya'daki depolarımızla üç kıtadaki dört ülkede hizmet verirken, markaların ürünlerinin sipariş bazlı değil, toplu halde gönderilmesine imkân tanıyoruz. Böylelikle ihracatın yoğun olduğu bu ülkelerde, daha az maliyetle, daha kısa zamanda ve daha az gümrük süreciyle stok oluşumunu sağlıyoruz. Bu da last-mile (son nokta) süreçlerini azaltarak İngiltere, Amerika ve Almanya bölgelerindeki müşterilere bir günde kargo veya aynı günde teslimat seçeneğini mümkün kılıyor. Ayrıca e-ihracatta, müşterilerimizin tüm sorularına hızlıca yanıt verebilmek için farklı dil ve saat dilimlerine uygun şekilde çalışabilecek, doğru ve güncel eğitimlere sahip, markaya özel bir müşteri hizmetleri ekibimiz bulunuyor. Böylece markalar, dil ve kültür bariyeri olmadan iletişim kurma şansına sahip oluyor. Kendi robotunu üreten tek fulfillment şirketi olarak depolarımızdaki teknoloji, otomasyon ve ileri kalite kontrol süreci, e-ihracatı yapılacak ürünlerin iade oranlarını önemli ölçüde düşürüyor. Yurtdışı depolarda stoğu azalan ürünler hızla tespit edilerek yenileniyor" diye konuştu.

Oplog'un e-ihracata yönelik sunduğu bu çözümlerin, TÜSİAD'ın Deloitte ile hazırladığı "E-ticaretin öne çıkan başarısı, tüketici davranışlarında değişim ve dijitalleşme" raporunda da kendine yer bulduğunun altını çizen Baig şunları aktardı: "Raporda, ürün iadelerinin kolay ve çevik şekilde gerçekleştirilmesi için özellikle Almanya ve Hollanda gibi yüksek iade oranlarına sahip ülkelerde depoların kurulması önerilirken, teslimat sorununu ve maliyetini ortadan kaldırmak üzere fulfillment depolama hizmetlerini içeren ürünlerin hedef pazardaki bir depodan alıcıya teslimini sağlayan çözümler geliştirilmesi tavsiyesinde bulunuluyor. Aynı şekilde 2020 yılında Avrupa'da e-ticaret lojistiğine yapılan yatırımlara 38,64 milyar euro harcandığı belirtiliyor. Oplog olarak Türk markalara dünyaya açılma şansı sunarken, raporlar ve araştırmalarda önerilen çözümlere yönelik yıllar öncesinden doğru adımlar attığımızı görmek bizim açımızdan memnuniyet verici."

TEMEL ENGEL LOJİSTİK VE ODEME

IdeaSoft Yönetim Ofisi Proje Yöneticisi Emre Çetinaslan, e-ihracatta öne çıkan temel engellerin lojistik ve ödeme olduğunu belirterek, "E-ticaret ve e-ihracat ile birlikte KOBİ'ler tek bir noktadan tüm dünyaya hizmet verebilir noktaya geldi. Şu anda 18 binden fazla KOBİ'miz Türkiye'nin ve dünyanın her bölgesine ürünlerini ulaştırabiliyor, belki hiç gitmedikleri noktalarda kendi ürünlerini sergiletebiliyorlar" dedi. Zorluklara da değinen Çetinaslan, "E-ihracatta karşılaşılan engellerin başında küresel pazarlara girişteki lojistik engeller ve farklı ülkelerdeki ödeme altyapılarındaki çeşitlilik geliyor. Ürünlerin hızlı ve güvenilir bir şekilde tüketicilere ulaştırılması, KOBİ'lerin özellikle dikkat etmesi gereken bir sorun. Lojistik maliyetlerle beraber dünya genelinde değişen tüketici beklentilerine uyum sağlamak da KOBİ'leri zorlayan alanlardan bazıları. E-ticarette başarının anahtarı ise; yoğun rekabetin olduğu ve hızla değişen dijital ortamda ayakta kalmak ve öne çıkmak. Müşteri beklentileri sürekli evriliyor ve teknolojik gelişmelerle birlikte e-ticaretin yapısı da hızla değişiyor. Bu dinamik ortamda, işletmelerin kullanıcı deneyimini iyileştirmek, lojistik süreçleri optimize etmek ve hızlı teslimat gibi konularda rekabet avantajı elde etmeleri zorlu bir süreçtir. Fakat doğru bir stratejiyle ve stok yönetimiyle e-ticaret ve e-ihracat alanlarında başarılı olmamak için hiçbir sebep bulunmuyor" şeklinde konuştu.

2024'te e-ticaret ve e-ihracatta öne çıkacak trendlerden de bahseden Çetinaslan şunları aktardı: "2024 ve sonrasında e-ticaret ve e-ihracatta öne çıkacak trendler arasında artırılmış gerçeklikle zenginleştirilmiş alışveriş deneyimleri, yapay zeka destekli kişiselleştirme, sürdürülebilir e-ticaret ve e-ihracat uygulamalarının büyük gelişim sağlayacağını düşünüyorum. Özellikle sosyal ticaretin evrimi ve sesli ticaret yurt dışında hızla gelişen alanlar olarak öne çıkıyor. Ülkemizde de bu uygulamaları yavaş yavaş görmeye başlıyoruz."

Murat ZAİM / Derimod İcra Kurulu Başkanı

"Avrupa'da iade oranları yüzde 50"

Son iki senedir teknolojiye ciddi yatırım yaparak e ticaret alt yapısından tasarımına kadar tüm online platformu yeniledik, stratejimizin odak noktasına koyduğumuz e-ticaret satışlarının oranını ciro içinde yüzde 20'ye çıkarttık. E-ticaretin güçlü yükselişiyle birlikte, bu sene devam edecek yeni yatırımlarla 2025 yılına kadar bu oranın yüzde 25'e çıkartılmasını hedefliyoruz. E-ticaret hamlemizin ikinci ayağı olarak 2022'de Avrupa'nın en büyük online moda satış kanalı Zalando ile başladığımız yurt dışı operasyonuna başarıyla devam ediyoruz. Avrupa, Ortadoğu ve Türk Cumhuriyetleri'nde e-ticaret platformlarında büyümeyi planlıyoruz. Şu an Avrupa'da 13 ülkeye e-ihracat yapıyoruz. Kısa vadeli planımız çerçevesinde e-ihracat oranımızı genel ihracatımız içinde yüzde 50'ye yükselteceğiz. E-ihracatta en önemli zorluk iade oranları. Türkiye'de iade oranı yüzde 20-25 iken, Avrupa'da bu oran yüzde 50'ye ulaşıyor.

Kenan AÇIKELLİ / Mükellef Kurucu Ortağı ve CEO'su

"En zor tarafı, ülkelerin mevzuatlarına uyum"

E-ihracatın en zor taraflarından biri ilgili ülkelerin mevzuatlarına uyum süreci. Bilindiği üzere her ülkenin farklı e-ticaret/e-ihracat düzenlemeleri ve vergi mevzuatları bulunuyor. Bu düzenlemeleri detaylı bir şekilde bilmek, bunları uygulamak ve gerekli izinleri almak iş süreçlerini oldukça karmaşık hale getirebildiği gibi sürecin uzamasına ya da yurt dışı hikayesinin daha başlamadan bitmesine neden olabiliyor. Uluslararası ödemelerde yaşanan sorunlar, döviz kurları ve farklı ödeme sistemleri gibi finansal faktörler, e-ihracatı zorlaştırabiliyor. Yerel satıcılarla ya da o pazarda yer alan diğer rakiplerle rekabet ortamında bulunmak oldukça güç olduğu gibi farklı dillerdeki iletişim, kültür farklılıkları ve müşteri/tüketici alışkanlıklarındaki değişiklikler de müşteri ilişkilerini ve iş süreçlerini yönetmeyi zorlaştırabiliyor. Dolayısıyla hedeflenen ülkenin kendi dillerini konuşan müşteri destek ekibi son derece büyük önem taşıyor. Mükellef olarak bizler e-ticaret ya da e-ihracat yapmak isteyen kullanıcılarımızın bulundukları konumdan yurt dışında şirket kuruluşunu gerçekleştirebilmenin yanında tüm finansal süreçlerini de yönetebiliyoruz. Olası bir cezai yaptırımla karşılaşmamaları için ihracat yapılacak ülkenin vergi mevzuatı ve regülasyonları ile ilgili destek sunduğumuz gibi şirketleri o ülkenin regülasyonlarına uyumlu hale de getiriyoruz. Yine kullanıcılarımız yurt dışında ödeme alma noktasında Mükellef'in yaptığı global iş birliklerinden yararlanabiliyorlar. Son olarak odaklandığımız ülkelerde hem İngilizce hem de o ülkelerin yerel dillerinde hizmet vererek dil bariyerini de ortadan kaldırmaya gayret ediyoruz.

Nilgün KELEŞ / Sertrans Logistics Yönetim Kurulu Başkanı   

"İade lojistiği süreci önemli bir sorun"

Firmalarda e-ihracat hakkında yeteri kadar bilginin olmadığını gözlemliyorum. Yapılan birçok araştırmada KOBİ'lerin e-ihracat yapmama nedenlerinin ilk sırasında e-ihracat hakkında yeterli bilgiye sahip olmamaları geliyor. Bu noktada yapılan birçok bilgilendirme çalışmasına rağmen en temel problemlerimizden biri halen bilgi eksikliği olarak karşımıza çıkıyor. Diğer önemli bir sorun ise bu alanın sağlıklı işleyebilmesi için ana yetkinliklerden biri olan iade lojistiği süreci. İade edilen ürünler, yüksek lojistik maliyetleri ve karmaşık prosedürler nedeniyle uzun süre yurt dışında bekleyebiliyor. Bu durum sınır ötesi satıcılara yüksek depolama maliyetleri getirmekle birlikte aynı zamanda malların çoğunun düşük fiyatlarla satılmasına veya doğrudan imha edilmesine neden oluyor. KOBİ tarafında bu süreçler zorlu olabiliyor. Bu noktada doğru bir lojistik partneri ile çalışılmaz ise, ciddi maliyelere katlanılmak durumunda kalınabiliyor.

Bikem İnce İNANÇ / Malogra Danışmanlık Kurucusu

"Zorlukların başında pazaryeri rekabeti geliyor"

Zorlukların başında, pazaryerlerindeki yoğun rekabet geliyor. Birçok satıcı aynı platformda ürünlerini sunarak müşterilerin dikkatini çekmek için rekabet etmekte. Bu durum, yeni satıcıların başlangıçta zorlanmasına neden olabilir. Buna ek olarak, pazaryerlerinde fiyat baskısı oldukça yüksek. Müşteriler genellikle en düşük fiyatı tercih ediyor. Bu durum da satıcıların kar marjlarını düşük tutmasını gerektirebilir. Bu, özellikle düşük maliyetli ürünler sunan satıcılar için karlılık açısından zorlayıcı olabilir. Pazaryerleri, satış başına bir komisyon alarak gelir elde ediyor ve bazıları ayrıca listeleme ücretleri veya diğer hizmet ücretleri de talep ediyor. Bu ek ücretler, satıcıların karlarını azaltabilir ve işletme maliyetlerini artırabilir, özellikle de düşük marjlı ürünler satan satıcılar için. Ayrıca, pazaryerleri genellikle sıkı kurallara ve şartlara sahip. Her platformun ayrı bir kurallar silsilesi ve algoritma yapısı bulunmakta. Bu kurallara uymak, algoritmaya göre hareket etmek satıcılar için zaman alıcı ve bazen de maliyetli. Ayrıca, bazı pazaryerleri marka görünürlüğünü sınırlayabilir, bu da markalaşma ve farklılaşma çabalarını zorlaştırabilir. Müşteri memnuniyeti için ürün kalitesi ve iade politikaları önemlidir, ancak pazaryerlerinde iade politikaları genellikle müşteri lehinedir ve satıcıların maliyetlerini artırabilir. Bununla birlikte, müşterilerin hızlı ve güvenilir teslimat beklediği pazaryerlerinde lojistik ve teslimat süreçlerini etkin bir şekilde yönetmek de önemlidir.

BİZE ULAŞIN