"Türkiye’nin hurdası yurt içinde kalmalı"

Elektrikli araçlar ve yenilenebilir enerji gibi yükselen sektörlerde kritik öneme sahip olan bakıra olan talep, gelişen teknolojiyle birlikte her geçen gün artıyor. Koç Bakır Kablo Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Koç, bu artışa dikkat çekerek, “Türkiye’de hurda bakır ihracatının sınırlandırılması ve iç piyasaya kazandırılması gerekiyor. Bu adım, iç tedariği cazip hale getirecek ve sanayide sürdürülebilirliği artıracaktır. Türkiye’de oluşan hurdaların yurt içinde değerlendirilmesi ve buna ek olarak ithalatın kolaylaştırılması, bakır sektörünü küresel rakiplerine karşı daha avantajlı konuma getirecektir” dedi.
04.06.2025 11:04 GÜNCELLEME : 04.06.2025 11:04

Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) yayımladığı Küresel Kritik Mineraller Görünümü 2025 raporuna göre, elektrik altyapısındaki genişleme nedeniyle artan talep, bakır arzında ciddi riskler doğuruyor. Mevcut madencilik projelerinin yetersizliği nedeniyle 2035 yılına kadar yaklaşık yüzde 30'luk bir arz açığı oluşacağı, bu açığın kapatılabilmesi için 2030 yılına kadar 80 yeni madenin açılması ve 250 milyar dolarlık yatırım yapılması gerektiği öngörülüyor.

Koç Bakır Kablo Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Koç, "Bakır, elektrik-elektronik ürünlerinde vazgeçilmez bir hammaddedir ve stratejik öneme sahip en temel elementlerden biridir. Elektrikli araçlar, içten yanmalı motorlara göre 2 ila 4 kat daha fazla bakır içeriyor. Bu nedenle elektrikli araçlar ve yenilenebilir enerji gibi sektörlerdeki artan kullanım, bakıra olan talebi her geçen gün yükseltiyor. Türkiye'deki mevcut bakır maden sahaları son yıllarda önemli bir gelişim gösterse de, artan talep nedeniyle dış pazardan hammadde alımı kaçınılmaz hale geliyor. Bu durum, iç piyasadaki üretici firmaların yüzde 80'inin ithalata bağımlı hâle gelmesine neden oluyor" ifadelerini kullandı.

Hurda İthalatının %33'ü Libya'dan

Şili, Kongo ve Çin gibi az sayıda ülkenin bakır tedariğinde dominant olduğunu belirten Koç, bu durumun jeopolitik krizlerde büyük kırılganlık yarattığını söyledi. "Bakır, yalnızca bir sanayi girdisi değil; aynı zamanda enerji güvenliği, yeşil dönüşüm ve ekonomik sürdürülebilirliğin anahtarıdır. Hatta bu yönüyle milli güvenlikle ilgili stratejik bir mineraldir. Türkiye, hurda ihracatının yüzde 74'ünü Bulgaristan'a gerçekleştirmektedir. Hurda ithalatının ise yüzde 33'ü Libya'dan sağlanmaktadır. Hurda bakır ihracatının sınırlandırılması ve iç piyasaya kazandırılması; iç tedariği cazip hale getirerek sanayide sürdürülebilirliği artıracaktır. Türkiye'de oluşan hurdaların yurt içinde değerlendirilmesi ve ithalatın kolaylaştırılması, bakır ve bakır alaşımları sektörünü küresel rakiplerine karşı daha avantajlı konuma getirecek, rekabet gücünü artıracaktır" dedi.

Ayda 1000 Ton Geri Dönüştürme Kapasitesi

Kısa vadede en etkili çözümün, yerli hurda kaynaklarının geri dönüşüm yoluyla üretime kazandırılması olduğunu vurgulayan İsmail Koç, sözlerine şöyle devam etti:

"Türkiye, sektörde net ithalatçı konumunda olmasına rağmen rafine bakır üretim kapasitesi ve tüketimi açısından dünyada ilk 10 ülke arasında yer alıyor. Otomotiv, beyaz eşya ve inşaat gibi temel ihracatçı sektörlerde girdi olarak kullanılan bakır ve alaşımları, ülkemizin katma değerine dolaylı yoldan çok önemli bir katkı sağlıyor. Ancak, ülkemizde izabe tesislerinin yetersizliği, bakırın işlenmeden yurt dışına gönderilmesine neden oluyor. Bu da, ülkemizde kalması gereken katma değerin yurt dışına transfer edilmesi anlamına geliyor.

Koç Bakır Kablo şirketler grubu olarak, küresel riskleri önceden öngörerek üretim yapımızı dönüştürdük. Bu doğrultuda geri dönüşüm odaklı üretim anlayışıyla geleceğe hazır bir yapı inşa ettik. Üç yıl önce yaptığımız yeni fabrika yatırımıyla birlikte, hammaddenin işlenmesi de dahil olmak üzere üretimin tüm aşamalarını kendi bünyemizde gerçekleştiriyoruz. Ayda 1000 ton bakırı geri dönüştürme ve yeniden kullanma kapasitesine sahibiz.

Yerli hurda geri dönüşüm kapasitesinin artırılması, stratejik rezerv sisteminin kurulması ve maden sahalarının geliştirilmesine yönelik teşviklerin hayata geçirilmesiyle; devlet politikaları, özel sektör yatırımları ve küresel iş birlikleri sayesinde Türkiye'nin bu dönüşümde güçlü bir oyuncu olacağına inanıyoruz."

BİZE ULAŞIN