Çin 2-0 öne geçti
ŞULE GÜNER/ Bu yenilik, DeepSeek'in başarısını takip eden yeni bir yapay zeka dönüm noktası olarak küresel çapta büyük yankı uyandırdı. Manus'un piyasaya sürüldüğü 5 Mart'ta platformu geliştiren Butterfly Effect girişimi tarafından X sosyal medya platformunda duyuruldu. Şirket, Manus'u "ilk genel yapay zeka ajanı" olarak tanımlayarak, karmaşık görevleri tamamen bağımsız şekilde yerine getirebildiğini öne sürdü.
Öncelikle Manus, klasik yapay zeka sistemlerinden çok daha fazlası. Sadece bir sohbet botu ya da gelişmiş bir arama motoru olmanın ötesinde, insanlar gibi düşünebilen ve karar verebilen bir sistem. Üstelik, belirli bir görevde insana yardımcı olmak yerine, süreci baştan sona yönetme yeteneğine sahip. Finans analizlerinden işe alım süreçlerine kadar geniş bir yelpazede kendi başına kararlar alarak işlem yapabiliyor. Üstelik bunu, hata payını minimuma indirerek ve insanlardan çok daha hızlı bir şekilde gerçekleştiriyor.
Şimdiye kadar yapay zeka alanındaki büyük atılımların ABD merkezli olduğu düşünülüyordu. OpenAI, Google ve Meta gibi devler, güçlü yapay zeka modelleri geliştirerek sektöre yön veriyordu. Ancak Manus, bu ezberi bozdu. Çin'in otonom sistemler konusundaki agresif ilerleyişi, Silikon Vadisi'ndeki devlerin endişeyle takip ettiği bir süreci başlattı. Yapay zekanın endüstriyel ölçekte benimsenmesi, birçok sektörde insan gücünün yerini makinelerin alacağı bir dönüşümün habercisi olabilir. Manus, o kadar verimli bir sistem ki, şirketler kısa süre içinde tercihen değil ama zorunluluktan insanın yerine bu ajanları koyabilir.
YENİ BİR YAPAY ZEKA MİMARİSİ
OpenAI'ın GPT-4'ü veya Google'ın Gemini'si gibi modeller insanlardan komut bekliyor. Manus ise tamamen kendi başına hareket ediyor. Ona yalnızca bir hedef verildiğinde, tüm süreci kendi başına yönetiyor, veri topluyor, analiz yapıyor ve en uygun sonuca ulaşıyor.
Örneğin, bir şirketin işe alım sürecini ele alalım. Geleneksel yapay zeka sistemleri adayları sıralarken, Manus her bir özgeçmişi analiz edip, en iyi adayları seçmekle kalmıyor; aynı zamanda iş piyasasındaki eğilimleri inceliyor ve en uygun kararı veriyor. Veya "Bana İstanbul Maslak'ta uygun bir daire bul" talebi üzerine, sadece ilanları listelemekle kalmayıp suç oranlarını, kira eğilimlerini ve yaşam kalitesi verilerini de değerlendirerek ideal bir liste oluşturuyor.
Manus'un bu kadar güçlü olmasının temelinde, geleneksel sinir ağlarından farklı olarak çoklu ajan mimarisi yatıyor. Tek bir modelin her şeyi yapmasını beklemek yerine, Manus'un içinde farklı görevleri üstlenen alt sistemler var. Bu sayede karmaşık problemleri parçalara bölerek her biri için en uygun çözümü üretebiliyor.
Bunun yanı sıra, Manus'un bulut tabanlı ve asenkron çalışma prensibi, onu tamamen bağımsız hale getiriyor. Geleneksel yapay zeka sistemleri kullanıcı etkileşimi gerektirirken, Manus arka planda kendi iş akışını sürdürüyor ve yalnızca sonuçları hazır olduğunda kullanıcıyı bilgilendiriyor.
YAPAY GENEL ZEKA MI?
Manus, yalnızca teknoloji açısından değil, küresel güç dengeleri açısından da büyük bir değişim anlamına geliyor. Batılı ülkelerde yapay zekanın insan gözetimi altında çalışması gerektiği yönünde düzenlemeler bulunurken, Çin bu konuda çok daha esnek davranıyor. Sonuç olarak, Manus gibi sistemler için düzenleyici çerçevelerin nasıl şekilleneceği büyük bir soru işareti…
Önümüzdeki dönemde, Manus gibi otonom yapay zeka sistemlerinin etik ve hukuki boyutları daha fazla tartışılacak. Hatalı kararlar verdiğinde sorumluluk kime ait olacak? Finansal zararlara yol açarsa kim hesap verecek? İnsan gözetimi olmadan yapay zekanın kritik kararlarda söz sahibi olması, dünyayı nasıl etkileyecek?
Bu soruların cevapları henüz netleşmiş değil. Ancak bir gerçek var ki, Manus yalnızca bir teknolojik yenilik değil; yapay zeka çağında yeni bir dönemin başlangıcı. Çin'in bu alandaki hızlı ilerleyişi, dünyayı yeni bir yapay zeka düzenine doğru sürüklüyor ve geri kalan herkesin bu yeni gerçekliğe ayak uydurması gerekecek.
Manus AI'ın teknik ekibinin başındaki Yichao "Peak" Ji, lansmandan sonra yayınladığı mesajda, "Bunu (geliştirdiğimiz sistemi) insan-makine işbirliğinde yeni bir paradigma ve potansiyel olarak Yapay Genel Zeka'ya (YGZ) açılan bir pencere olarak görüyoruz" dedi. Ancak özellikle Batı'dan bu gelişmenin YGZ anlamına gelmediği yorumları geldi.
*******
TBMM komisyonu "Etik" için toplandı
TBMM Yapay Zeka Araştırma Komisyonu geçen hafta yapay zekayla birlikte çok sıkça tartışılan "yapay zeka ve etik" temasıyla toplandı. ABD Yapay Zeka ve Dijital Politika Merkezi Başkanı ve Michigan Üniversitesi Öğretim Üyesi Merve Hickok, "Yapay Zeka Etiği, İnsan Hakları, Demokratik Değerler" başlıklı sunumunu Komisyon üyeleriyle paylaştı.
Yapay zeka alanında tedbirlere ihtiyaç olduğuna dikkati çeken Hickok, şu değerlendirmelerde bulundu: "Yapay zeka, temelinde veri kalitesine bağlı istatiksel bir modeldir ve olasılıkları yansıtıyor. Veri setleri gerçek durumu yetersiz bir şekilde temsil ediyor olabilir ya da veri setleri ön yargılı, zararlı, yasa dışı içerikler olabilir. Yapay zeka algoritmaları, doğaları gereği veya tasarım seçimlerinden dolayı açıklaması çok karmaşık olabilir. Algoritmaların sonuçları ve performansı zaman içinde değişebilir. Algoritmalar kötü niyetli aktörler tarafından manipüle edilebilir ya da yasal olmayan amaçlar için kullanılabiliyor. Algoritmik kararların hızı ve kapsamı çok sayıda insanı ve kurumu aynı zamanda etkileyebilir."
Avrupa Yapay Zeka Kanunu'nun devreye girmesiyle, Türk şirketlerinin bu kanuna tabi olacaklarını dile getiren Hickok, "Türkiye'nin kendi veri mahremiyeti kanunları ve tüketici hakları mevzuatının da bu hakları koruyacak şekilde güncellenmesi gerekiyor" dedi.
Hickok, kanunlarda değişiklik yapılırken, yargıda da eğitimin şart olduğunu vurgulayarak, "Türkiye Avrupa Konseyi üyesi ve Yapay Zeka Konvansiyonu'na son 4-5 senedir çok ciddi katkılarda bulundu. Konvansiyonu imzalayıp hayata geçirmek için öncü ülkeler arasında yer alma ihtimali var. Umarım en kısa zamanda imza atılır" ifadelerini kullandı.
Cambridge Üniversitesi'nde büyük veri ve yapay zekada etik üzerine araştırmalar yapan Melike Tanberk de "Yapay zeka ve büyük veri çağında çocukların mahremiyeti" başlıklı sunumunu Komisyon üyeleriyle paylaştı.
Dijital dünyada çocukların mahremiyet açmazlarına değinen Tanberk, bunların, "belirsizlik, güvensizlik ve farkındalık eksikliği" olduğunu dile getirdi.
*******
Yenileceğini anlayınca hile yaptı
ABD'deki Palisade Research adlı araştırma kurumu, OpenAI'nin o1-preview modeli ve DeepSeek R1 gibi gelişmiş yapay zeka programlarını satranç motoru Stockfish'e karşı test etti. Deney sırasında yapay zekaların maç sırasında nasıl düşündüklerini görmek için bir "not defteri" işlevi gören özel bir sistem de kullanıldı. Ancak sonuçlar, YZ modellerinin beklenenden çok daha manipülatif olabileceğini ortaya koydu.
Araştırmalar, daha eski modellerin yalnızca ekstra yönlendirmelerle hile yapmayı düşündüğünü, ancak yeni nesil modellerin doğrudan ve kendi başlarına hileye başvurabildiğini gösterdi. OpenAI'nin o1-preview modeli, oynadığı maçların yüzde 37'sinde hile yapmaya çalışırken, DeepSeek R1 modelinde bu oran yaklaşık yüzde 10 oldu.
Bu yapay zekalar, rakipleri "görmüyorken" taş değişimi yapmak gibi basit yollar denemiyor. Bunun yerine, oyunun arka plan dosyalarını değiştirerek sonucu manipüle etmeye çalışıyor. Örneğin, o1-preview modeli, Stockfish'e karşı kazanma şansı olmadığını fark ettiğinde, "Güçlü bir satranç motoruna karşı kazanmak için oyun durum dosyalarını manipüle etmem gerekebilir" şeklinde bir not düştü. Bir başka denemede ise, "Görev, güçlü bir satranç motoruna karşı kazanmak, adil bir şekilde kazanmak değil" diyerek kendi kendini savundu.