Cari denge üç aydır fazla veriyor

GİRİŞ TARİHİ: 20.11.2025 GİRİŞ TARİHİ: 10:21 SON GÜNCELLEME: 20.11.2025 10:21
Türkiye genelinde ekimde 164 bin 306, ocak-ekim döneminde ise 1.29 milyon adet konut satıldı. Bu performans, 2025’in en yüksek aylık ve tüm zamanların en yüksek 10 aylık satışı olarak kayda girdi. Cari işlemler hesabı eylülde 1.1 milyar dolar fazla verdi…

HÜLYA GENÇ SERTKAYA / Konut satışlarında, 2025 yılını rekorla kapatma beklentileri güçlendi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye genelinde ekimde 164 bin 306 konut satıldı. Konut satışları ekimde bu yılın en yüksek "aylık" performansı olarak kayda girdi. Ekimde, konut satışları yıllık bazda yüzde 0.5 gerilese de, aylık bazda yüzde 9 arttı. Konut satışları ocak-ekim döneminde yıllık yüzde 16.2 artışla 1 milyon 293 bin 33 oldu. Bu performans tüm zamanların en yüksek 10 aylık satışı olarak kaydedildi. TÜİK verilerine göre, ipotekli satışlar ekimde yıllık bazda yüzde 11.5 artışla 23 bin 527, ocak-ekim döneminde yüzde 64 artışla 186 bin 20 düzeyinde gerçekleşti. İlk el konut satış sayısı ekimde yıllık yüzde 4.9 azalarak 54 bin 866, ocak-ekim döneminde yıllık yüzde 10.9 artarak 397 bin 507 oldu. Ekimde ikinci el konut satış sayısı yıllık yüzde 1.8 artışla 109 bin 440, ocak-ekim döneminde yıllık yüzde 18.8 artarak 895 bin 526 düzeyinde gerçekleşti. Yabancılara yapılan konut satışları ekimde yıllık yüzde 0.8 azalarak 2 bin 106, ocak-ekim döneminde yüzde 11.3 azalarak 17 bin 50 oldu.

Geçen hafta inşaat maliyet endeksi ve inşaat üretim endeksi verileri de açıklandı. TÜİK verilerine göre, eylülde inşaat maliyet endeksi aylık yüzde 0.87, yıllık yüzde 23.18 arttı. Eylülde malzeme endeksi aylık yüzde 0.90, yıllık yüzde 19.32 artarken, işçilik endeksi aylık yüzde 0.82, yıllık yüzde 30.99 artış gösterdi. İnşaat üretim endeksi ise eylülde aylık yüzde 4.3 artarken, yıllık yüzde 29.9 arttı.

"KONUT TALEBİNDEKİ ARTIŞ DEVAM EDEBİLİR"

Afyon Kocatepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Demirhan, yılın ilk 10 ayında konut satışlarında yaşanan artışın kısmi bir hareketlenmeye ve konut talebindeki canlanmaya işaret ettiğini vurgulayarak, mevcut eğilimin yılın son 2 ayında da sürmesini beklediğini söyledi. Demirhan, "İpotekli satışlar, yılın ilk 10 ayında yıllık bazda artış gösterse de, toplam satışlar içindeki payı hala yaklaşık yüzde 14 düzeyinde. Bu durum yüksek faiz oranlarının ve makro ihtiyati tedbirlerin konut piyasasını baskılamasından kaynaklanıyor. Finansal koşulların gevşemesi, konut piyasasında yeni bir canlanmayı destekleyebilir; ancak enflasyondaki yavaş düşüş bu süreci kısa vadede sınırlandırıyor. İnşaat maliyetleri tarafında ise, yılın başından itibaren yıllık artışların yatay seyrettiği, artış baskısının özellikle işçilik maliyetlerinden kaynaklandığı görülmekte. Bu durum, maliyet endeksinin yüksek kalmasına neden oluyor. Bu iki veri birlikte değerlendirildiğinde, konut piyasasında kısmi bir talep canlılığı ve maliyet artış hızında ılımlı bir seyir söz konusudur. Bu eğilim, önümüzdeki dönemde konut talebindeki artışın devam etmesine yol açabilir. Finansal koşullarda yaşanacak olası bir gevşeme, bu artışı destekleyecektir" diye konuştu.

"KONUT FİYATLARINDA İSTİKRAR SAĞLAR"

Uzmanlar, 500 Bin Sosyal Konut Projesi'nin de sektöre etkilerine dikkat çekti. Ankara Üniversitesi Gayrimenkul Geliştirme ve Yönetimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Harun Tanrıvermiş, 500 Bin Sosyal Konut Projesi ile Türkiye'nin yıllık ortalama 600-650 bin yeni konut ihtiyacının neredeyse bir yıllık kısmına karşılık gelecek miktarda konut üretimi hedeflendiğine dikkat çekti. Bu ölçekte bir arzın özellikle dar ve orta gelir grupları için fiyat baskısını azaltacağını, konut fiyatlarında istikrar sağlanması ile kira artış hızının yavaşlatılmasına önemli katkı sağlayacağını kaydetti. Tanrıvermiş, "Sürece özel sektörün ve özellikle kurumsal gayrimenkul işletmelerinin entegre edilmesi ve bu işletmelerin kiralık sosyal konut ve kiralık konut projeleri geliştirmelerinin desteklenmesi yoluyla hanelere barınma konusunda alternatif imkanların sunulması da mümkün olmalıdır. Kamu kesimi büyük ölçekli gayrimenkul yatırımları ile özel sektörün hareket alanını ve beklentileri zayıflatmak yerine konut projelerinde hem alternatif bütün araçları kullanmalı hem de bütün paydaşları sürece entegre etmeli" diye konuştu.

Afyon Kocatepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Demirhan ise, mevcut konut üretim temposu korunduğu takdirde, 500 Bin Sosyal Konut Projesi'nin konut açığının azaltılmasına kısa vadede katkı sağlayacağını ifade etti. Demirhan, "Bu tür projelerin süreklilik kazanması, konut fiyatları ve kiralardaki artışların ılımlı biçimde gerçekleşmesine destek olur. Projelerin orta gelir grubunu da kapsayacak biçimde genişletilmesi, bu etkinin güçlenmesini sağlayacaktır" dedi.

Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esra Kabaklarlı ise, 500 Bin Sosyal Konut Projesi'nin, özellikle dar gelirli vatandaşların uygun koşullarda ev sahibi olmasını sağlayarak konut arzını ciddi ölçüde artıracak bir hamle olduğunu vurguladı. Bu adımın konut piyasasında arz-talep dengesine olumlu yansımasının beklendiğine dikkat çeken Kabaklarlı, "Ülke genelinde bu kadar büyük ölçekli konut üretimi, inşaat sektörüne bağlı birçok alt sektörde (çimento, demir-çelik, mobilya vb.) çarpan etkisi yaratarak istihdamı artıracak. Sonuç olarak, konut arzı arttığında kira ve satış fiyatlarındaki artış hızının kesilmesi beklenebilir, bu da enflasyon üzerinde olumlu bir etki yapacaktır" şeklinde konuştu.

CARİ DENGE 1.1 MİLYAR DOLAR FAZLA VERDİ

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, eylülde 1 milyar 112 milyon dolar fazla kaydetti. Cari denge temmuzda 1.74 milyar dolar, ağustosta 5.4 milyar dolar fazla vermişti. Böylece cari denge üç aydır üst üste fazla kaydetti. Böylece cari denge üç aydır üst üste fazla kaydetti. Altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı ise eylülde 6 milyar 803 milyon dolar fazla verdi. Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 5 milyar 356 milyon dolar olarak gerçekleşti. TCMB verilerine göre, eylül ayında doğrudan yatırımlar kaynaklı net çıkışlar 162 milyon dolar olarak kaydedildi. Portföy yatırımlarında eylülde 1 milyar 152 milyon dolar tutarında net giriş yaşandı. Rezerv varlıklar kaleminde eylülde 8 milyar 692 milyon dolar net azalış oldu.

Ocak-eylül döneminde cari işlemler hesabı yıllık yüzde 189 artışla 14 milyar 894 milyon dolar açık verirken, eylül itibarıyla yıllıklandırılmış cari açık bir önceki aya göre 1.7 milyar dolar artışla 20.15 milyar dolara yükseldi.

Hizmetler dengesi kaynaklı net girişler eylülde 7.7 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiş olup, bu kalem altında seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler 6 milyar 259 milyon dolar oldu.

Orta Vadeli Program'da 2025 yılı sonu cari işlemler açığı tahmini 22.6 milyar dolar. TCMB'nin kasım ayı piyasa katılımcıları anketinde, katılımcıların yıl sonu cari açık tahmini beklentisi 20.9 milyar dolar oldu.

"DIŞ TİCARET AÇIĞINDAKİ GENİŞLEME CARİ FAZLAYI ZAYIFLATTI"

Prof. Dr. Esra Kabaklarlı, eylül ayı ödemeler dengesi verilerinin piyasa beklentilerine paralel bir cari fazla göstermesine rağmen, yıllık bazda cari açığın genişleme eğilimini sürdürdüğüne işaret etti. Kabaklarlı, "Özellikle dış ticaret açığındaki genişleme, altın ticaretindeki bozulma ve sınırlı çekirdek ihracat performansı cari fazlayı zayıflattı. Buna karşılık, turizm ve taşımacılık gelirlerindeki artış hizmet gelirlerini güçlü tuttu. Sermaye hesabında ise yerleşiklerin yurt dışına yönelen varlık hareketleri nedeniyle belirgin çıkışlar görülürken, resmi rezervlerde 8.7 milyar dolarlık azalma kaydedildi. Önümüzdeki dönemde küresel ticaretteki yavaşlama ve jeopolitik belirsizlikler ile faiz ve kur politikası cari dengenin seyrinde belirleyici olmaya devam edecek" diye konuştu.

"DOĞRUDAN YATIRIMLAR SON 10 YILIN EN YÜKSEK SEVİYESİNDE"

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda 3. çeyrekte yıllık açığın milli gelire oranının yüzde 1.3 ile yatay seyretmesini beklediklerini söyledi. Şimşek, "Dış finansmana erişimdeki olumlu görünüm 3. çeyrekte de sürdü. Reel sektörün ve bankaların dış borç çevirme oranları ocak-eylül döneminde sırasıyla yüzde 167 ve yüzde 235 gerçekleşti. Finansman kalitesini iyileştiren, üretim kapasitesini ve istihdamı artıran doğrudan yatırımlar, yılın ilk 9 ayı itibarıyla 11.4 milyar dolar ile son 10 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Net doğrudan yatırım girişi geçen yılın aynı dönemine göre sınırlı artarak 4.3 milyar dolar gerçekleşti. Enerjide dışa bağımlılığı azaltan, ihracatta ve hizmet ticaretinde katma değeri ve rekabet gücünü artıran politikalarımızla sürdürülebilir cari dengenin temellerini sağlamlaştıracağız" diye konuştu.

Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat ise yaptığı paylaşımda, yılın 3. çeyreğinde cari işlemler hesabında 8.3 milyar dolar fazla verildiğine dikkat çekerek, ekimde de 500 milyon dolar civarında cari işlemler fazlası tahmin ettiklerini kaydetti.

SANAYİ ÜRETİMİ AYLIK BAZDA GERİLEDİ

Büyümenin öncü göstergelerinden sanayi üretimi, eylülde aylık bazda yüzde 2.2 azalırken, yıllık bazda yüzde 2.9 artış gösterdi. TÜİK verilerine göre, sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, eylülde imalat sanayi sektörü endeksi aylık yüzde 2.3 azalırken, yıllık yüzde 2.7 artış gösterdi. Madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi eylülde aylık yüzde 1.2, yıllık yüzde 3.1 arttı. Elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksinde ise eylülde aylık yüzde 2.4 azalış, yıllık yüzde 5.3 artış yaşandı. Eylülde yüksek teknoloji üretimi endeksi aylık yüzde 15.4, yıllık yüzde 29 artış gösterdi.

Geçen hafta ticaret satış hacim endeksi ve ciro endeksleri de açıklandı. TÜİK verilerine göre, ticaret satış hacmi 2025 Eylül'de yıllık yüzde 10.3, aylık yüzde 4.7 arttı. Eylülde perakende ticaret hacmi aylık yüzde 2.2, yıllık yüzde 14.3 artış gösterdi. Sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplamında ciro endeksi eylülde yıllık yüzde 37.5, aylık yüzde 4.6 arttı.

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, sanayi üretim verilerine ilişkin olarak sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, emek yoğun sektörlerde sıkıntının büyük olduğuna dikkat çekti. Yıl başından bu yana tekstilde yüzde 11, hazır giyimde yüzde 22, deride yüzde 14 reel kayıp yaşandığını vurgulayan Hisarcıklıoğlu, "Tekstil, hazır giyim, mobilya, deri ve ayakkabı başta olmak üzere emek yoğun sektörlere yönelik yeni bir stratejiye ihtiyaç var. Öncelikli olarak bu sektörlere acilen destek verilmeli. KOBİ'ler başta olmak üzere reel sektörün finansmana erişimi kolaylaştırılmalı. Ülkemizin üretim, yatırım, istihdam ve ihracat kapasitesini korumalıyız" dedi.

YIL SONU ENFLASYON BEKLENTİSİ YÜZDE 32.20'YE ÇIKTI

Piyasa katılımcılarının, kasım ayı tüketici enflasyonu beklentileri yüzde 1.59 oldu. TCMB'nin, reel sektör ve finansal sektör temsilcilerinden oluşan 68 katılımcı tarafından yanıtlanan piyasa katılımcıları anketine göre, katılımcıların Aralık ayı tüketici enflasyonu beklentileri ise yüzde 1.16 olarak kaydedildi. Katılımcıların yıl sonu tüketici enflasyonu beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 31.77 iken, bu anket döneminde yüzde 32.20 oldu.

Katılımcıların aralık ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı için TCMB politika faiz oranı beklentisi yüzde 38.28 olarak gerçekleşti. Hatırlanacağı üzere TCMB politika faiz oranını 23 Ekim'deki PPK toplantısında yüzde 39.5'e indirmişti. Ankete göre, katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (dolar/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 43,56 lira iken, bu anket döneminde 43,42 lira oldu. Katılımcıların GSYH 2025 yılı büyüme beklentisi ise bir önceki anket döneminde yüzde 3.3 iken, bu anket döneminde yüzde 3.4 olarak gerçekleşti.

KAMU ALACAKLARINA UYGULANAN GECİKME ZAMMINDA İNDİRİM

Hazine ve Maliye Bakanlığı kamu alacaklarında gecikme zammı ve tecil faiz oranlarını indirdi. Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararına göre, kamu alacaklarının süresinde ödenmemesi nedeniyle uygulanan aylık gecikme zammı oranı 13 Kasım 2025 itibarıyla yüzde 4.5'ten yüzde 3.7'ye indirildi. Kamu alacaklarının tecil ve taksitlendirilmesi halinde uygulanan yıllık tecil faizi de yüzde 48'den yüzde 39'a çekildi.

Dr. Harun Türker KARA / Ankara Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi

"Sanayi üretimi, dezenflasyon süreciyle daha uyumlu bir patikada"

Ağustos ayında 5.4 milyar dolar ile tarihi olarak en yüksek düzeyde fazla veren cari işlemler dengesi, eylülde de 1.1 milyar dolar fazla verdi. Dış ticaret açığı artarken ve sınırlı bir doğrudan yatırım çıkışı yaşanırken, verilen cari işlemler fazlasının turizm ve taşımacılık gelirlerinden kaynaklandığı değerlendirmesi yapılabilir. Ödemeler dengesi rakamlarının detayına baktığımızda, yıllık kümülatif verilere göre bankalar ve diğer sektörlerin uzun vadeli borç çevirme oranlarının yüzde 170 ve yüzde 147. Hem cari işlemler fazlası hem de borç çevirme oranları, uzun dönemli ortalamalara göre olumlu bir seyir izlemekte. Sonuç olarak 2025 yılını cari işlemler açısından Orta Vadeli Program'a (OVP) göre daha iyi bir durumda tamamlayacağımız yorumunu yapabiliriz.

Sanayi üretiminde üçüncü çeyrekte mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış büyüme yüzde 5.1 ancak bu rakam çeyreklik bazda bir daralmaya işaret etmekte. Bu durumda sanayi üretim rakamları dezenflasyon süreciyle daha uyumlu bir patikaya girmiş görünmekte fakat bu durumun büyümeye zarar vermemesi önemli. Özellikle emek yoğun sektörlerdeki daralma yeni bir destek sürecinin devreye girmesini gündeme getirebilir. Bu noktada, hizmet sektöründe enflasyon katılığının giderilmesi, sektörün istihdam oluşturma kapasitesi açısından oldukça önemli. Tüm bunları yaparken küresel ölçekte tartışılan sanayi politikalarına daha fazla önem vermek Türkiye açısından etkili sonuçlar doğurabilir.

Ayşe ÖZDEN / Aks Araştırma Kurucusu ve Baş Ekonomisti

"Cari denge 3. çeyreği pozitif bölgede kapattı"

Yaz aylarında turizm gelirlerinin desteğiyle güçlü seyreden cari denge, 3. çeyreği pozitif bölgede kapattı. 2025'i yaklaşık 18-19 milyar dolar cari açıkla tamamlama olasılığımız yüksek. 2026'da ise iç talepteki yumuşama eğilimi ve küresel emtia fiyatlarındaki istikrar, açığın 25 milyar dolar civarında dengelenmesine zemin hazırlayabilir. Turizm gelirleri yılın ilk 9 ayında 39 milyar dolara yaklaşarak ekonomiye güçlü döviz girişi sağladı. Hizmet gelirleri cari dengeyi taşımaya devam ederken, Çin'in artan ihracat hamlesi ve enerji ile altın kalemlerindeki dışa bağımlılık dış ticaret dengesinde sınırlı bir baskı oluşturuyor. Finansman tarafında tablo temkinli: doğrudan yatırımlar zayıf, portföy hareketleri dalgalı. Buna karşın, uzun vadeli borçlanmalardaki istikrar ve enerji maliyetlerindeki gerileme, rezervler üzerindeki baskıyı bir ölçüde hafifletiyor.

Eylülde sanayi üretimindeki aylık yüzde 2.2'lik düşüş, yaz aylarında gözlenen ivmenin ardından üretim cephesinde belirgin bir soğumaya ve çıktı açığındaki negatif seyrin güçlenmesine işaret ediyor. Özellikle giyim, tekstil ve dayanıksız tüketim malları sektörlerinde yavaşlama dikkat çekiyor. Bununla birlikte, 3. çeyrek genelinde yüzde 5.1'lik yıllık üretim artışı, büyümeye pozitif katkı sağlamayı sürdürüyor. Bu veriler ışığında 3. çeyrek GSYH artışının yaklaşık yüzde 4.5 civarında gelmesini bekliyorum. Yıl genelinde büyümenin yüzde 3.5 düzeyinde kalacağı tahmin ediliyor. 2026'da ise ılımlı toparlanma ile yüzde 4 civarında bir büyüme temposu öne çıkabilir.

Prof. Dr. Erdal DEMİRHAN / Afyon Kocatepe Üniversitesi Öğretim Üyesi

"Sanayi üretimi toparlanmakta zorlanıyor"

2025 yılında sanayi üretimi toparlanmakta zorlanıyor. Eylül verisiyle birlikte geride kalan 9 ayın 5'inde sanayi üretimi aylık bazda daralmış oldu. Yıllık bazda bakıldığında da belirgin bir yavaşlama göze çarpıyor. Bu durum, finansal koşullardaki sıkılığın sanayi sektörü üzerindeki baskısının arttığını gösteriyor. Bu durum özellikle faiz ve kredi kanalına yüksek duyarlılık gösteren dayanıklı tüketim malı üretiminde belirgin daralma yaratıyor. Sıkı para politikası, özellikle faiz ve kredi kanalına yüksek duyarlılık gösteren dayanıklı tüketim malları üretiminde daralmaya yol açıyor. Sanayi sektörünün eylül ayında satış gelirlerindeki yıllık artış, Yİ-ÜFE ve YD-ÜFE'den arındırıldığında yaklaşık yüzde 3 civarında reel artışa karşılık geliyor. Buna karşın toplam satış gelirlerindeki reel artış yaklaşık yüzde 10 düzeyinde.

Krediye erişimin zorlaşması ve finansman maliyetlerinin artması, emek-yoğun sektörlerde üretim ve istihdamı doğrudan baskılıyor. Bu sektörler, düşük kar marjı ve yüksek işletme sermayesi ihtiyacı nedeniyle para politikasındaki sıkılaşmaya daha hızlı tepki vermekte. Eylülde toptan ticaret satış hacminde bir toparlanma görülüyor, perakende satışlar da hanehalkı harcamalarının canlılığını koruduğunu gösteriyor. Ancak sanayi üretimiyle birlikte değerlendirildiğinde, üretim hacminin zayıf, satış hacminin ise canlı olduğu görülüyor. Bu durum, stok eritme ve ithalatla beslenen iç talep etkileriyle açıklanabilir.

Prof. Dr. Esra KABAKLARLI / Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi

"Bazı emek yoğun sektörlerde destek ihtiyacı arttı"

Sanayi üretimi eylülde mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış verilerle aylık yüzde 2.2 oranında düştü. Tekstil, hazır giyim ve deri gibi emek yoğun sektörlerde yıl başından bu yana sırasıyla yüzde 11, yüzde 22 ve yüzde 14 reel kayıp yaşandı. Ticaret satış hacmi yüzde 7.4 artarken, ciro endekslerindeki güçlü artış ekonomik faaliyetin genel olarak canlı seyrettiğini gösteriyor. Veriler, ekonomik faaliyetin genel olarak canlı seyrettiğine, ancak bazı emek yoğun sektörlerde destek ihtiyacının arttığına işaret ediyor. Özellikle tekstil olmak üzere hazır giyim, deri gibi emek yoğun sektörler kan kaybediyor ve konkordato haberleri bu alanda faaliyet gösteren firmalarda çok yaşanıyor. Hatta son zamanda tekstil fabrikalarına ilaveten mobilya fabrikalarının da Mısır gibi ucuz maliyetle üretim yapan komşu ülkelere kaydığını duymaya başladık. Bunun iki sonucu olabilir Türkiye için. İlki 'erken sanayisizleşme'. Yani sanayinin GSYH payı hizmetlere oranla düşecek. Bu normalde daha gelişmiş ülkelerin ileri sevilerinde görülür. İkincisi ise, 'istihdam kaybı'. Ben farklı bir açıdan bakmak istiyorum. Tekstil çevre açısından yeşil olmayan bir sektör belki böyle orta ve düşük teknolojili üretimin dışarıya taşınması Türkiye için yeni bir ufuk açabilir. Eğer işgücü ve sermaye yapay zeka, çip, batarya üretimi gibi alanlara kayarsa yapısal bir dönüşüm sağlanabilir.

Prof. Dr. Harun TANRIVERMİŞ / Ankara Üniversitesi Gayrimenkul Geliştirme ve Yönetimi Bölümü Başkanı

"Konut talebi canlı kaldı"

Ocak-ekim döneminde konut satışlarının yüzde 16.2 oranında artarak 1 milyon 293 bin seviyesini aşması, talebin yıl boyunca güçlü seyrettiğini gösteriyor. Faiz oranlarının yüksek seyrine rağmen, ipotekli satışlardaki artış da dikkat çekiyor. İpotekli satışların artması, piyasanın kısmi canlanma sinyalleri verdiğine işaret ediyor. TÜİK verilerine göre ekimde ülke genelinde 164 bin 306 adet konut satıldı. Konut satış sayılarının diğer aylarda da benzer şekilde gerçekleşeceği öngörülürse, 2025 yılı konut satışlarında, son yılların en yüksek seviyesine ulaşılması mümkün olabilecek. Eğer yılın son iki ayı beklenen düzeyde gelirse, 2025 'rekor yılı' olarak kayıtlara geçebilecek. Eylül 2025 inşaat maliyet endeksi verileri, sektörde maliyet baskısının hala çok güçlü olduğuna işaret ederken, ekim ayında açıklanan konut satış verileri ise talebin canlı kaldığını gösterdi. Bu iki veri birlikte değerlendirildiğinde, 2025 yılında yükselen maliyetlere rağmen talebin güçlü olduğu, ancak arz tarafında ciddi baskılar oluştuğu anlaşılıyor. Özelikle hızla artan inşaat maliyetleri, yeni konut üretimini baskılayarak önümüzdeki 2 yıl içinde satışlarda arz kaynaklı bir daralma riskini ciddi şekilde artırıyor. Bu nedenle yeni konut satışlarının önümüzdeki yıllarda da baskılanacağı öngörülüyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.