Yarışçı, belgeselci ve maceracı bir girişimcinin hayatı

Hem girişimci, hem yarışçı, hem belgeselci, hem maceracı... Deloitte’un Türkiye’de en hızlı büyüyen 50 teknoloji şirketi listesine üst üste 5 kez girmeyi başaran SmartMessage’ın kurucu CEO’su Oğuz Küçükbarak, macera tutkusunu işine de yansıtıyor...
01.12.2022 15:56 GÜNCELLEME : 02.12.2022 00:01

PARA RÖPORTAJ/ ÜRÜN DİRİER Hem girişimci, hem yarışçı, hem belgeselci, hem maceracı. Deloitte'un Türkiye'de en hızlı büyüyen 50 teknoloji şirketi listesine üst üste 5 kez girmeyi başaran SmartMessage'ın kurucu CEO'su Oğuz Küçükbarak'tan bahsediyoruz. Motor üstünde 40 ülke gezen bu sıra dışı girişimci, macera tutkusunu işine de yansıtıyor. SmartMessage dünyanın pekçok ülkesine teknoloji ihracatı yapıyor. Oğuz Küçükbarak ile hem macera tutkusunu, hem yaşam tarzını, hem de hedeflerini konuştuk.

-Öncelikle şirketin kuruluş hikayesini ve yaptığınız işi, işin önemini, hangi boşluğu doldurduğunu anlatabilir misiniz?

SmartMessage'ı 2005 yılında tam anlamıyla girişimcilik hikayeleriyle örtüşür bir şekilde mütevazı bir odada kurduk. Yirminci yılımıza yaklaştığımız şu günlerde ise yüz kişiyi aşan ekibimizle global arenada rekabet eden bir noktaya ulaşmış durumdayız. SmartMessage, temel olarak markalarla son kullanıcıların arasındaki iletişimi en verimli hale getirme hedefinde olan bir yazılım teknolojileri firması. Uzmanlığımız olan pazarlama teknolojileri alanında yenilikçi ürün ve hizmetler üreterek müşterilerimizin kitlelerine doğru anda, doğru kanaldan doğru teklif ve bildirimlerle ulaşmasını sağlıyoruz. Bunu gerçekleştirebilmek de omnichannel pazarlama, hiperkişiselleştirme, bot üretimi, otomasyon ve kitle izin yönetimi gibi konularda kaslarınızın güçlü olmasından geçiyor. Tek bir platformdan bütüncül müşteri deneyimleri oluşturabilmek adına tüm bu yetenekleri müşterilerimizin hizmetine sunuyoruz. Özellikle pandemi ile e-posta, chatbot, push bildirimleri gibi dijital kanalların daha da yaygın kullanıldığı bir döneme geçtik, bu bağlamda kurumların yeni müşteri profiline uygun iletişim stratejileri uygulamaları gerekiyor. Bu noktada SmartMessage, beklenen deneyimlerin oluşmasına aracılık ediyor, markaların iletişim performans ve verimliliğini artırıyor.

-Hangi sektörlere odaklı olarak çalışıyorsunuz? Çalıştığınız firmalardan örnekler verebilir misiniz?

Aslında kitlesine etkin bir şekilde ulaşma amacında olan her kurum ilgi alanımıza giriyor diyebiliriz. Bunun yanında özellikle finans ve sigorta sektörlerinde Ortadoğu'da en öne çıkan kuruluşlarla çalıştığımızı belirtelim. Perakende, enerji, eğitim, inşaat, otomotiv, turizm gibi sayısız alanda da çok fazla sektör lideri müşterimiz bulunuyor. Her ne kadar finans kurumlarında ağırlığımız ön plana çıksa da hukuk kurumlarından derneklere, üretim tesislerinden tarım kuruluşlarına çeşitlilik gösteren geniş bir yelpazemiz bulunuyor. Büyük bir kitle ile iletişim kurma konusunda daha etkin bir performans arayışında olan çok fazla sayıdaki kuruma hizmet sunuyoruz. Holding ve grup şirketlerinden KOBİ'lere SmartMessage geniş bir segmente hitap ediyor.

-Ciro ve büyüme rakamlarınız konusunda bilgi verebilir misiniz?

Ciro ve büyüme konusunda rakamlardan ziyade istikrarımızdan bahsetmeyi daha uygun buluyoruz. Ülkemizde ve tüm dünyada çeşitli zorlu ekonomik dönemlerde kendi sermayesi ve iş gücü ile ayakta kalmayı başarmış bir markayız. Girişimciliğe ilgi ve desteğin bu kadar yaygın olmadığı bir dönemde yolculuğumuza başladık, tamamen kendi kaynaklarımızla büyüdük ve yirminci yılımıza yaklaştık. Deloitte'un Türkiye'de en hızlı büyüyen 50 teknoloji şirketi listesine üstüste 5 kez girdik. Microsoft tarafından yılın iş ortağı seçildik. Bilişim 500'de ise sürekli yer almaya devam ediyoruz. Özellikle gerçek finansal verilere dayanarak verilen bu ödüller ve sıralamalar bize markamızın doğru yönde ilerlediğini söylüyor. Bu istikrarın sonunda oturmuş bir firma olarak scale-up mantığında yatırıma da layık görüldük. Zorlu pandemi dönemine rağmen 2021'de ciromuzda yüzde 29'luk bir büyümeye imza attık.

-Yurtdışına açıldınız mı? Hangi ülkelere iş yapıyorsunuz? Yakın dönem hedefleriniz nelerdir?

SmartMessage kuruluşundan itibaren yüzünü hep yurtdışına çevirmiş bir marka. İç pazarda yerimizi sağlamlaştırdıktan sonra 2010'ların başı itibariyle global eksende de yolculuğumuzu başlattık. Özellikle Ortadoğu'da çok önemli finans ve telekomünikasyon markalarını müşteri yelpazemize kattık. Bizim için çok değerli olan bu bölgenin yanı sıra Afrika, Doğu Avrupa, İç ve Güneydoğu Asya'da hizmet sunan bir kurum durumundayız. Bu bölgelerdeki deneyimlerimizi Avrupa'da daha geniş bir alana, Asya'nın geneline ve nihai hedef olarak Kuzey Amerika'ya taşımak istiyoruz. Ülke olarak ise Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Romanya, Kazakistan, Moğolistan ve Endonezya gibi birbirlerinden çok farklı özelliklere sahip noktalara hizmet sunmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

-Kendi özgeçmişinizden bahsedebilir misiniz?

Gazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünü bitirdikten ve Bilgi Üniversitesi'nde MBA okuduktan sonra bankacılık alanında HSBC, BNP Paribas, BankEuropa ve Demirbank gibi kurumlarda deneyim kazandım. Çeşitli yöneticilik tecrübelerimin ardından içimdeki girişimci ruhun baskın gelmesiyle 2005 yılında SmartMessage'ı hayata geçirmeye karar verdim. Bu yola benim gibi bankacılık geçmişi olan değerli ortağım Emin Altın ile çıktık ve bugüne kadar birlikte ilerledik. Özellikle bankacılık deneyimimde gözlemlediğimiz kurumsal iletişim eksiklikleri SmartMessage'ın ilham noktasını oluşturdu.

-İş dışındaki paralel evrendeki hayatınızdan bahseder misiniz? Yarışlar, gezginlik, belgeselcilik gibi... Detaylıca anlatabilir misiniz yaptıklarınızı?

İş dünyası dışında özellikle motor sporları ve fotoğrafçılıkla yakından ilgileniyorum. Motor tutkum en önemli hobim olarak ön plana çıkıyor, burada profesyonel seviyede ilerlediğimi de söyleyebilirim. 8 yıldır Ralli ile uğraşıyorum. Lisanslı bir sporcuyum. Özellikle cross-country olarak nitelendirilen Transanatolia'nın tüm yarışlarına katılıyorum. Türkiye dışında Yunanistan'da da "Hellas Rally"e katıldım.

Motorla gezi için ise ayrı bir paragraf açmak gerek. Motor üstünde 40'ın üstünde ülke gezdim, yaptığım kilometre yarım milyonu geçti. Avrupa'yı motor üstünde tamamen gezdiğimi söyleyebilirim. Ayrıca yakın doğuda da çok fazla yere gittim.

Bu konuda en zorlandığım ama aynı zamanda keyif aldığım macera ise dünyanın adeta en üst noktasına yaptığım yolculuk idi. Dünyanın en kuzey ucu olarak ün yapmış Norveç'teki Nordkapp'a (North Cape)'a motor üstünde gittim. Yolculuğu birlikte yaptığım arkadaşımla dönüşte herkesten farklı bir rota ile Rusya üzerinden döndük. Burada ilginç bir şekilde dünyanın ilk nükleer buz kırıcı gemisi Lenin'i görmek için Rusya üzerinde rota oluşturduk. Geminin bulunduğu yere ulaşırken Murmansk'tan muhtemelen geçen ilk Türkler olduğumuzdan pasaportlarımızı anlamadılar. Pasaport uzmanı beklendi ve pasaportta sorun olmadığına karar verildi ve yolculuğa devam ettik. Adeta zaman makinesine binip, ikinci dünya savaşı dönemine ışınlandık, Norveç'ten sonra çok değişik bir dönem deneyimi oldu. Fiziksel olarak çok zorlu bir maceraydı. Yirmiye yakın ülkeden geçtik. Geceleri çadırla kamp yaparak geçirdiğimiz oldu. Bu renkli maceranın hikayesi SmartMessage'ın Instagram hikayelerinde ve üyesi olduğum motorcu grubu Pis Motorcular'ın Youtube kanalında bulunuyor. Düzenli spor olarak ise haftada 2 gün yoga, 5 gün fitness yaparak ve motora binerek formda kalmaya çalışıyorum.

-Bu kadar çok şey yapmaya nasıl vakit buluyorsunuz? Ne kadar uyuyorsunuz? Bir gününüz nasıl geçiyor?

Belki de biraz da yapımdan dolayı hızlı hareket etmeyi, sonuca götürmeye engel olacak konular yerine çözüme odaklanmayı seviyorum. Mühendislikten gelen analitik yaklaşımın da hayatı planlama ve zamanı verimli kullanma konusunda bana hız kazandırdığını söyleyebilirim. Toplantıları gereksizce uzun tutmaktan, ekibimin rahatlıkla halledebileceği konulara müdahil olmaktan ve önem-süre dengesini bozmaktan özellikle uzak duruyorum. Uykuyla pek barışık bir insan değilim, 2-3 saatlik uyku süreleri bana yabancı gelmiyor çoğu zaman… Sanırım bu sebeple düşünmeye, araştırmaya, okumaya ve yeni şeyler keşfetmeye daha fazla zamanım oluyor. İş ile sosyal hayat dengemi ve özellikle ailemle geçirdiğim zamanı korumak için maksimum çaba gösteriyorum. Bir iş gününe doğaldır ki erken başlarım, toplantı vakitlerime dikkatle riayet ederim, beklenmeyen boşluklar oluştuğunda zamanı verimli kullanmak adına hemen sıradaki konuya geçerim. Bu şekilde yeni fikirler oluşturacak ve ekiplerimizle tartışabilecek zamanı da elde etmiş oluyorum. Gün boyunca yolda olduğum zamanı da verimli kullanmaya çalışırım, ekiplerimizden gelen verimli önerileri hızlıca devreye alma konusunda aktif bir şekilde hareket ederim. Özellikle bir konuda iletişimsizlikten de doğan gereksiz bekleyişlerin verimliliği baltaladığını düşünürüm. Bu açıdan ekiplerimizin hem kendi içlerinde hem de yönetimle iletişimlerini daha verimli kılma adına onlara örnek oluşturacak bir tavırda hareket etmeye gayret ederim.

-Çok yoğun zihinsel enerji harcayan bir iş insanı olarak zihninizi nasıl yavaşlatıyorsunuz? Zihnini durduramamaktan şikayetçi insanlara ne tavsiye edersiniz?

Yalnız çalışırken dinlediğim arkaplan müzikleri, iş dışında ailemle ve sevdiklerimle geçirdiğim zamanlar, hobilerime ve spora ayırdığım gün bölümleri zihnimi yavaşlatmak konusunda bana yardımcı oluyor ve zihnen pozitif enerjiyle dolmamı sağlıyor. Zihni yavaşlatmak bir aşama ama bazen gerçekten durdurabilmek de lazım… Bunu başardığım ender anlar motorumla baş başa kaldığım anlar diyebilirim zira motor kullanırken ana odaklanınca çoğu zaman bütünsel olarak durmayan zihnimi tamamen durdurabiliyorum. Zihni durduramayan insanlarda özellikle resmin bütününden ziyade detaylara çok fazla takılma özelliğinin olduğunu gözlemliyorum. Bir de iletişimde yardım istemek aslında çok önemli bir çözüm anahtarı. Bir firmada tüm çalışanların kişisel olarak çok fazla sorumluluğu var, tıkanılan noktalarda bayrak kaldırmamak zihnin daha da karmaşık bir yapıya girmesine sebep olabiliyor. Bununla birlikte denge aslında hayattaki en önemli kavramlardan biri, önemli konuların zihnimizdeki ağırlığını dengede tutabilmek huzurun ve verimin temel taşı olarak karşımıza çıkıyor.

-SmartMessage'ın gelecek dönem hedefleri nelerdir?

SmartMessage olarak zorlu şartlarda kadro istikrarımızı korumayı başarabildik, yakın gelecekte bunu sürdürebilmek bizim için önem taşıyor. Genç yazılımcıların, pazarlamacıların ve proje yöneticilerinin parçası olmak isteyeceği bir marka olma yönünde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Küresel alanda ilerlemek en temel hedeflerimiz arasında geliyor. Bu noktada Batı Avrupa, Güneydoğu Asya ve Afrika başta olmak üzere yeni coğrafyalarda müşteri yelpazemize yeni markalar katmanın yanı sıra varolduğumuz ülkelerde hemen her sektörde de ön plana çıkmayı hedefliyoruz.

-Şirketin ortaklık yapısı nasıl?

Şirketimiz yakın zamanda bir konsorsiyom tarafından yatırıma layık görüldü. Artık yatırım dünyasının güçlü isimleri Ak Portföy, 212 ve Endeavor ile de ortağız.

-Yatırım almayı planlıyor musunuz?

Şirketi ilk kurduğumuzdan bu yana girişimcilik dünyası çok değişti. Biz yatırım trenine scale-up olarak katılma şansını yakaladık. Aslında kurulduğumuz yıllardan itibaren radarda olduğumuzu söyleyebilirim. Halen de dünyadaki çeşitli grupların ilgisi sürüyor. Markamızın değerine gerçek anlamda katkıda bulunacak, işlerimizi daha da büyük bir çapa çıkaracak yatırımlara olumlu bakıyoruz. Pazarlama teknolojileri alanında dünyada en önemli markalarından biri olmamıza fayda sağlayacak desteklere kapımız açık.

BİZE ULAŞIN