İstihdamda sınırlı artış
HÜLYA GENÇ SERTKAYA / Merkezi yönetim bütçesi ekimde açık vermeye devam ederken, vergi gelirlerinde artış dikkat çekti. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre, merkezi yönetim bütçesi ekimde 223.2 milyar lira, ocak-ekim döneminde ise 1 trilyon 440.5 milyar lira açık verdi. 2025 Ekim'de, bütçe gelirleri yıllık yüzde 49.1 artışla 1 trilyon 147.1 milyar lira, bütçe giderleri yıllık yüzde 43.4 artışla 1 trilyon 370.3 milyar lira düzeyinde gerçekleşti. Faiz giderlerinin yıllık yüzde 15.6 artışla 157.4 milyar lira düzeyinde gerçekleştiği ekimde, faiz hariç giderler yüzde 48 artışla 1.2 trilyon lirayı aştı. Faiz dışı denge ise 65.8 milyar lira açık verdi. Geçen ay, vergi gelirleri ise yıllık yüzde 51.6 artışla 976 milyar lira düzeyinde gerçekleşti.
Ocak-ekim döneminde bütçe gelirleri yıllık yüzde 48.1 artışla 10 trilyon 152 milyar lira, bütçe giderleri yıllık yüzde 42.9 artışla 11 trilyon 592.5 milyar lira düzeyinde gerçekleşti. Faiz giderlerinin yıllık yüzde 73.5 artışla 1.8 trilyon lira düzeyinde gerçekleştiği 10 aylık dönemde, faiz hariç giderler ise yüzde 38.3 artışla 9.77 trilyon lira oldu. Ocak-ekim döneminde 379.3 milyar lira faiz dışı fazla verildi. Bu dönemde vergi gelirleri yüzde 51.1 artışla 8.7 trilyon lirayı aştı.
ÜÇÜNCÜ ÇEYREKTE İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 8.5
Geçen hafta üçüncü çeyrek işgücü istatistikleri de açıklandı. TÜİK verilerine göre, mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı yılın üçüncü çeyreğinde, bir önceki çeyreğe kıyasla değişim göstermeyerek yüzde 8.5 oldu. Hanehalkı işgücü araştırması sonuçlarına göre 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı mevsim etkisinden arındırılmış verilerle 2025 yılı üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre, 26 bin kişi azalarak 3 milyon 10 bin kişi düzeyinde gerçekleşti. İstihdam edilenlerin sayısı yılın üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 65 bin kişi artarak 32 milyon 558 bin kişi, istihdam oranı ise değişmeyerek yüzde 49 oldu. İşgücü bir önceki çeyreğe göre 39 bin kişi artarak 35 milyon 568 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0.1 puanlık azalış ile yüzde 53.5 olarak gerçekleşti. Bu dönemde 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı ise 0.5 puanlık azalış ile yüzde 15.3 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı yılın üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 2.6 puanlık azalış ile yüzde 29.4 düzeyinde gerçekleşti.
Pamukkale Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ersan Öz, genel işsizlik oranında artış olmamasının sevindirici olduğunu vurgulayarak, "İşsizliğin sanayi ve üretken diğer kesimlerden ayrılanlar nedeniyle artıp hizmet sektörüne yerleşiyor olmaları ise ciddi düşünmeyi gerektiriyor" dedi.
TARIM-ÜFE AYLIK YÜZDE 4 ARTTI
Çiftçinin üreterek piyasaya satışını yaptığı ürünlerin ilk el satış fiyatlarındaki zaman içerisinde meydana gelen değişimlerin oransal göstergesini izlemek amacıyla aylık olarak hesaplanan tarım ürünleri üretici fiyat endeksi (Tarım-ÜFE), ekimde aylık yüzde 4, yıllık yüzde 45.40 arttı. Yıllık Tarım-ÜFE eylülde yüzde 46.83 düzeyindeydi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 137.84 artış ile yumuşak çekirdekli meyveler ve sert çekirdekli meyveler, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 28.84 artış ile sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular oldu. TÜİK verilerine göre, tarımsal girdi fiyat endeksi (Tarım-GFE) ise eylülde aylık yüzde 2.16, yıllık yüzde 34.60 arttı. Yıllık Tarım-GFE ağustosta yüzde 34.09 düzeyindeydi.
Yurt dışı üretici fiyat endeksi geçen ay yüzde 0.90, yıllık yüzde 28.75 artış gösterdi. Sanayinin iki sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 32.78 artış, imalatta da yine yüzde 28.68 artış olarak gerçekleşti. Aylık değişimleri ise, madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 4.74 artış, imalatta yüzde 0.83 artış olarak gerçekleşti.
"KUVVETLİ BİR ARTIŞ"
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova, ekim ayı Tarım-ÜFE'nin aylık yüzde 4 ile kuvvetli bir artışa işaret ettiğini vurgulayarak, Tarım-ÜFE'nin yıllık bazda da yüzde 45.40'a yükseldiğine işaret etti. Arzova, Tarım-ÜFE yıllık değişim oranının, canlı kümes hayvanları ve yumurtalarda yüzde 63.54, yumuşak çekirdekli meyveler ve sert çekirdekli meyvelerde yüzde 137.84, diğer ağaç ve çalı meyveleri ile sert kabuklu meyvelerde yüzde 121.97 artışla, yüzde 45.40'lık manşetin çok üzerinde gerçekleştiğini vurguladı. Arzova, "İşlenmemiş süt ya da genel olarak diğer çiftlik hayvan ve ürünleri ise Tarım-ÜFE'nin oldukça altında gözüküyor. Sebze meyveler de oldukça düşük. Mevsime göre değişiklik gösteriyor ama temelde özellikle meyveler konusunda büyük problem var. Tabii burada, kuraklığın ve yaşanan don felaketinin de etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Kasımda yüzde 1-1.5 civarında enflasyon bekliyorum. Tarım-GFE'ye baktığımızda eylülde yüzde 2.16'lık bir artışı görüyoruz. Yıllık bazda da artış eğilimi var. (Yüzde 34.09'dan yüzde 34.60'a yükselmiş.) Burada da en yoğun artışı veteriner harcamaları, gübre, hayvan yemi gibi ürünlerde görüyoruz. TCMB'nin burada yapacak bir şeyi yok" dedi.
TÜKETİCİ GÜVENİ YÜKSELDİ
TÜİK ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, kasımda yüzde 1.6 oranında artarak 85 oldu. Eylül ve ekimde gerileyen endeks, kasımda iyimserlik sınırının altında kalsa da yükselişe geçti. Bilindiği üzere tüketici güven endeksinin 100'den küçük olması tüketici güveninde kötümser duruma işaret ediyor. Alt endekslere bakıldığında, ekimde yıllık bazda mevcut dönemde hanenin maddi durumu yüzde 2.7 artışla 69.6, gelecek 12 aylık dönemde hanenin maddi durum beklentisi yüzde 1.9 artışla 85.7, gelecek 12 aylık dönemde genel ekonomik durum beklentisi yüzde 1.3 artışla 79.6 oldu.
KURULAN ŞİRKET SAYISI AZALDI
Ekimde kurulan şirket sayısı azalırken, kapanan şirket sayısı arttı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) verilerine göre, ekimde yıllık bazda kurulan şirket sayısı yüzde 2.8 azalışla 10 bin 505, kurulan kooperatif sayısı yüzde 39.8 azalışla 142, kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı ise yüzde 2.2 artışla bin 642 oldu. Aylık bazda değişim ise şirketlerde yüzde 7.6, kooperatiflerde yüzde 4.4, gerçek kişi ticari işletmelerde ise yüzde 8.6 artış şeklinde gerçekleşti. Yılın ilk 10 ayında kurulan şirket sayısı yüzde 1.3 azalışla 91 bin 488, kurulan kooperatif sayısı yüzde 32.3 azalışla bin 542, gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 13 artışla 14 bin 458 oldu.
Ekim 2025'te, kapanan şirket sayısı yıllık yüzde 10.2 artışla 2 bin 688, kapanan kooperatif sayısı yıllık yüzde 9.9 artışla 100 olurken, kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 10.6 azalışla bin 289 düzeyinde gerçekleşti. Yılın ilk 10 ayında ise yıllık bazda kapanan şirket sayısı yüzde 10.7, kapanan kooperatif sayısı yüzde 12.6 oranında artmış olup kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısında yüzde 6.9 azalış oldu.
KONUT FİYATLARINDA REEL KAYIP SÜRÜYOR
Türkiye'deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan konut fiyat endeksi (KFE) ekimde bir önceki aya göre, yüzde 1.6 oranında artarak 198.8 seviyesinde gerçekleşti. KFE, ekimde yıllık bazda yüzde 31.6 oranında artarken, aynı dönemde reel olarak yüzde 1 oranında azalış gösterdi.
TCMB geçen hafta ticari gayrimenkul fiyat endeksini (TGFE) de açıkladı. TCMB verilerine göre, 2025 yılı üçüncü çeyreğinde Türkiye genelinde, bir önceki çeyreğe göre yüzde 5.3 oranında artan TGFE, yıllık bazda nominal olarak yüzde 30 oranında arttı, reel olarak ise yüzde 2.4 oranında azaldı.
YAPI RUHSAT SAYISINDA ARTIŞ
Geçen hafta üçüncü çeyrek, yapı izin istatistikleri de açıklandı. TÜİK verilerine göre, yılın üçüncü çeyreğinde yıllık bazda yapı ruhsatı verilen binaların yüzölçümü yüzde 42.6 artarken, yapı ruhsatı verilen bina sayısı yüzde 22.3, daire sayısı yüzde 54 artış gösterdi. 2025 yılı üçüncü çeyreğinde yapı ruhsatı verilen toplam yüzölçümün, yüzde 78'i belediyeler, yüzde 22'si ise diğer yetkili idareler tarafından verildi. En yüksek yüzölçüm payı yüzde 67.8 ile iki ve daha fazla daireli binaların oldu. Yılın üçüncü çeyreğinde, yıllık bazda yapı kullanma izin belgesi verilen binaların yüzölçümü yüzde 22.8 artarken, bina sayısı yüzde 5.6, daire sayısı yüzde 22.8 artış gösterdi. Bu dönemde yapı kullanma izin belgesi verilen toplam yüzölçümün, yüzde 79.4'ü belediyeler, yüzde 20.6'sı ise diğer yetkili idareler tarafından verildi. En yüksek yüzölçüm payı yüzde 64.6 ile iki ve daha fazla daireli binaların oldu.
KISA VADELİ DIŞ BORÇ STOKU 165.8 MİLYAR DOLAR
Geçen hafta TCMB, kısa vadeli dış borç stoku, net uluslararası yatırım pozisyonu ve özel sektörün yurt dışından sağladığı kredi borcu verilerini de açıkladı. TCMB verilerine göre, Türkiye'nin kısa vadeli dış borç (KVDB) stoku, yılın üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 2.1 oranında azalarak 165.8 milyar dolar oldu. Orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış borçları gösteren kalan vadeye göre KVDB stoku, 224.8 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Türkiye'nin net uluslararası yatırım pozisyonu 2025 Eylül ayı itibarıyla 327.1 milyar dolar açık verdi. Eylül ayı itibarıyla üçüncü çeyrekte, bir önceki çeyreğe göre , Türkiye'nin yurt dışı varlıkları yüzde 8.2 artışla 395.5 milyar dolar, yükümlülükleri ise yüzde 3.1 artışla 722.6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Rezerv varlıklar, 1.8 milyar dolar artarak 180.1 milyar doları ile tarihsel olarak en yüksek değere ulaştı.
Eylül sonu itibarıyla, özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu, bir önceki çeyreğe göre 9.7 milyar dolar artarak 206.2 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.
Prof. Dr. Ersan ÖZ / Pamukkale Üniversitesi Rektör Yardımcısı
"Bütçe giderlerinde, zorunlu ve yapısal harcamaların etkisi görülüyor"
Ekimde yıllık bazda bütçe gelirlerinde yüzde 49.1 ile güçlü bir artış görüldü. Bütçe gelirleri içinde vergi gelirleri belirleyici oldu ve ekim ayında yıllık yüzde 51.6 artışla 976 milyar liraya ulaştı. Alt kalemlerde gelir vergisi yüzde 90 artışla ile en yüksek artan vergi türü olurken, bu durum ücretlerdeki artış ve istihdamdaki genişleme ile ilişkili. Kurumlar vergisinde ise yüzde 38.4 ile dikkat çekici bir düşüş yaşandı. KDV ise yüzde 52.3 arttı. Bu da tüketimin güçlü seyrine işaret ederken; ithalde alınan KDV'nin yüzde 33.1 artması ithalat artışının daha sınırlı olduğunu gösteriyor. ÖTV gelirlerindeki yüzde 33.9 yıllık artış ise toplam gelir artış hızının altında kaldı. Vergi dışı gelirlerdeki artışın yüzde 28.3 düzeyinde kalması, bütçe gelirlerindeki yükselişin aslında büyük ölçüde vergi kalemlerindeki güçlü performanstan kaynaklandığını gösteriyor. Faiz giderleri 157.4 milyar TL olarak gerçekleşti ve bütçe açığı üzerinde ek yük yarattı. Ekim ayı bütçe giderleri, özellikle zorunlu ve yapısal harcamaların bütçe üzerindeki etkisini açıkça gösterirken, mali disiplinin sürdürülmesinin önemini vurguladı. Ekimde bütçe 223.2 milyar lira açık verdi. Yıl genelinde bütçe açığının yüksek seyrettiği görüldü. Özetle, ekonomi soğudu, enflasyonist baskı tamamen kalktı diyemiyoruz, fakat süreç olumlu, para ve maliye politikaları bu yönde şekillenmeye devam ediyor. Temel hedef talebi azaltırken gelirleri artırmak, mümkün olduğunca da giderleri kısabilmek.
Prof. Dr. Burak ARZOVA / Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi
"Enflasyonla mücadelede, Maliye politikası desteği artırılmalı"
Enflasyona yönelik olarak tarım ürünleri ve kira/hizmet sektöründe fiyatların katılığı olmak üzere iki temel problem var ve bunlar yapısal problemler. Burada yapısal dönüşümü sağlamak hükümetlerin görevi. Enflasyonun yıl sonu itibarıyla yaklaşık yüzde 32 seviyesine oturacağını öngörüyoruz. Esas bundan sonrasında ne olacağı çok önemli. Yurt dışından gelen raporlar, enflasyonun yüzde 25'te takılıp kalınabileceğine işaret ediyor. Benim de görüşüm o şekilde. Enflasyonla mücadelede sadece para politikasıyla herhangi bir ilerleme sağlayabilmek mümkün değil. Politika değişikliğine gidilmeli. Bu anlamda, daha çok Maliye politikasının desteğine ihtiyaç var. 11 Aralık'taki PPK toplantısında 100 baz puanlık indirim olacağını düşünüyorum. İndirim döngüsü, önümüzdeki aylarda da devam edecek. Ücret artışları da gündemdeki önemli konulardan bir diğeri. Ücret artışlarının temel göstergesi yeniden değerleme oranıdır. Yeniden değerleme oranı açıklandı ama Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bu oranın indirilebileceğini ifade etti. Yeniden değerleme oranı hangi oranda belirlenirse, tahminim asgari ücret de bir miktar onun üzerinde olacaktır. Yıl sonu enflasyonu yüzde 32 olarak gerçekleşirse bunun üzerine bir refah payı koyarak en azından yüzde 35'ler seviyesinde bir artışın en doğrusu olacağını düşünüyorum. Çünkü geçtiğimiz yıldan da refah kaybı var.
Prof. Dr. Bülent GÜLÇUBUK / Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi
"Tarımın girdi maliyeti artarken, gıda enflasyonunun düşmesi beklenemez"
Tarımsal girdi fiyat endeksi (Tarım-GFE) eylülde yüzde 2.16 artarak yıllık bazda yüzde 34.60'a yükseldi. Tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde ise yüzde 36.01 artış oldu. Aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 6.76 artış ile tohum ve dikim materyali, yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 56.97 artış ile veteriner harcamaları oldu. Yani, gıda enflasyonunu en çok körükleyen girdiler aynı zamanda fiyatı en fazla artan girdiler olarak kaydedildi. Kış aylarına girdiğimiz ve kışlık ekimin, dikimin yapıldığı bu günlerde, söz konusu girdilerin fiyat artışı tarımsal ürün fiyatlarını da doğrudan etkiliyor. FAO (Gıda ve Tarım Örgütü) verilerine göre küresel gıda fiyatları ekim ayında aylık bazda yüzde 1.6, yıllık bazda yüzde 0.4 gerilerken, bizde artması hem üreticiyi-çiftçiyi hem de reel geliri azalan tüketiciyi tedirgin ediyor. Tarım ürünleri üretici fiyat endeksi de (Tarım-ÜFE) ekimde aylık yüzde 4 artışla hız kesmeden devam etti. Özellikle mazot, gübre ve yem fiyatlarının düşmemesi durumunda önümüzdeki aylarda da benzer artışların yaşanabileceği değerlendiriliyor. Nitekim, Tarım-ÜFE (yüzde 45.40) ile Tarım-GFE (yüzde 34.60) arasındaki makas yüzde 10.80 olup, bu oran üretici-çiftçi refahını artıran değil yoksullaştıran bir veri. Çünkü, ekim tüketici enflasyonu yıllık bazda yüzde 32.87. Bu durum üreticinin-çiftçinin yüzde 20'den daha fazla reel gelir kaybı anlamına geliyor. Bir yandan üretici-çiftçi geliri ve sürdürülebilir üretim, diğer yandan tüketicinin tarım ürünleri-gıda tüketimi için tarımda girdi enflasyonunun düşmesi mutlak bir zorunluluktur. Aksi durumda gıda enflasyonu düşmüyor, çiftçi geliri artmıyor.