Piyasalarda oynaklık yüksek seyredebilir

Agresif sıkılaşma adımlarının kaçınılmaz bir sonucu olarak küresel çapta artan resesyon endişelerine ek olarak artan borç kırılganlıkları ve jeopolitik gelişmeler, risk iştahı ve piyasalar üzerinde baskı oluşturmaya devam edecek. Yüksek seyredebilecek oynaklığa karşı dikkatli olunması gerek.
02.11.2022 22:58 GÜNCELLEME : 04.11.2022 00:01

ONURCAN BAL Agresif sıkılaşma adımlarının kaçınılmaz bir sonucu olarak küresel çapta artan resesyon endişelerine ek olarak artan borç kırılganlıkları ve jeopolitik gelişmeler, risk iştahı ve piyasalar üzerinde baskı oluşturmaya devam edecek. Yüksek seyredebilecek oynaklığa karşı dikkatli olunması gerek.

Ağustos ayından itibaren zayıf bir görünümün etkili olduğu küresel risk iştahında ekim ayının ikinci yarısında toparlanma çabası ön plana çıkmasına karşın risk başlıkları ile gelişmelere bağlı olarak zaman zaman zayıflamanın da yaşandığı görüldü. Küresel hisse piyasaları ve riskli varlıklarda yüksek oynaklıkla birlikte son haftalarda yükselişler gözlendi. Bu tarafta ABD'de açıklanan ve beklentilerin üzerinde gelen finansal sonuçlar piyasalardaki toparlanmayı desteklemesine karşın, ekim ayının son bölümünde ABD'de teknoloji şirketlerinin zayıf gelen finansalları piyasalar üzerinde yeniden baskı oluşturdu. Sıkça konuştuğumuz ve gündemdeki yerini korumaya devam eden merkez bankalarının agresif sıkılaşma adımları ile küresel çapta artan resesyon korkuları, ana risk başlıkları olarak takip ediliyor. Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz üzere küresel merkez bankaları yılın kalan bölümünde de enflasyonu kontrol altına alabilmek amacıyla faiz artırımlarını sürdüreceklerdir. Merkez bankalarının 2023 yılı başlarında faiz artırım miktarlarını düşürerek 2023 yılının ilk bölümünde beklemeye geçeceklerini ve sıkılaşma adımlarının etkilerini takip edeceklerini düşünüyoruz. Merkez bankalarının bu yıl içerisinde attıkları güçlü faiz artırım adımlarına bağlı olarak sıkılaşan likidite koşulları, enflasyonist ortamda satın alma gücünün zayıflaması, Rusya – Ukrayna savaşının etkileri ve Avrupa'daki enerji krizine bağlı olarak küresel ekonomilerde yavaşlama gözlenirken, önümüzdeki süreçte küresel çapta resesyonist bir süreç kaçınılmaz gözüküyor. Küresel büyümenin yavaşlaması ve resesyonist ortam, sıkılaşan likidite koşulları ile artan borçlanma maliyetleri ve dolardaki güç kazanımı, mali riskleri ve borç kırılganlıklarını artırıyor. Toparlayacak olursak, agresif sıkılaşma adımlarının kaçınılmaz bir sonucu olarak küresel çapta artan resesyon endişeleri, artan borç kırılganlıkları ve jeopolitik gelişmeler risk iştahı ve piyasalar üzerinde baskı oluşturmaya devam edecek ana başlıklar olarak sıralanabilir. Küresel çapta sıkılaşma adımları sona ermeden ve resesyon fiyatlaması tam olarak gerçekleşmeden küresel risk iştahı ve piyasalarda zaman zaman gözlenen toparlanmanın tepki mahiyetinde kalabileceğini, henüz hisse piyasalarında dip oluşumunun görülmediğini ve yüksek seyredebilecek oynaklığa karşı dikkatli olunması gerektiğini değerlendiriyoruz.

ECB, AGRESİF FAİZ ARTIMLARINI SÜRDÜRDÜ

Avrupa Merkez Bankası (ECB), resesyon endişelerine rağmen rekor düzeylerde seyreden yüksek enflasyonu kontrol altına alabilmek amacıyla 27 Ekim'de gerçekleşen toplantısında da 75 baz puan faiz artırımına giderek agresif faiz artışlarını sürdürdü. ECB, enflasyonu dizginlemek için faiz artırımlarının devam edeceği mesajını verdi. Karar sonrası düzenlenen basın toplantısında konuşan ECB Başkanı Christine Lagarde, faiz oranlarını daha artırarak orta vadeli enflasyon hedefini yakalamayı hedeflediklerini belirtti. ECB Başkanı Lagarde, ekonomiye yönelik risklerin açık şekilde aşağı yönlü olduğunu, enflasyon görünümüne ilişkin risklerin yukarı yönlü olduğunu ifade etti. Ekonominin 3. çeyrekte kayda değer şekilde yavaşladığına dikkat çeken Lagarde, yavaşlamanın muhtemelen yılın son çeyreğinde ve gelecek yıl ilk çeyrekte derinleşeceğini söyledi. Piyasadaki genel beklentiler, ECB'nin aralık ayı toplantısında 50 baz puan faiz artırımına gideceği ve 2023 yılı içerisinde ise faiz artırımlarına ara vermesi bekleniyor. Avrupa ekonomilerinin ayrışan yapıları ve Euro Bölgesi genelinde bozulan ekonomik görünüm ve yaşanan enerji krizi ECB'nin işini ciddi ölçüde zorlaştırıyor. Daha derin bir resesyon ihtimaline karşılık enflasyonun kalıcı hale gelmesi arasındaki seçimde ECB şimdilik enflasyonla mücadeleyi seçiyor. İlerleyen süreçte ekonomik görünümdeki bozulma ve açıklanan veriler, ECB'nin kararları üzerinde etkili olacaktır.

FED'İN FAİZ KARARI VE YÖNLENDİRMELERİ ÖNEMLİ

Kasım ayının ilk günlerinde küresel piyasaların odağında FED toplantısı yer alacak. FED eylül ayı toplantısında 3. kez 75 baz puanlık faiz artırımına giderken, kasım ayı için de 75 baz puanlık faiz artırımının masada olduğuna işaret edilmişti. 2 Kasım'da sona erecek toplantıda FED'in 75 baz puan faiz artırımına gitmesine kesin gözüyle bakılıyor. Mevcut durumda yüzde 3-3.25 aralığında bulunan politika faizinin bu toplantıyla birlikte yüzde 3.75-4 aralığına yükseltilmesi öngörülüyor. FED'in kasım ayı toplantısındaki faiz kararı ve yönlendirmeleri risk iştahı ve piyasaların seyri üzerinde belirleyici olacaktır. Toplantı sonrasında FED Başkanı Powell'ın açıklamaları da son derece kritik olacak. Son dönemde doların küresel çapta bir miktar zayıflama kaydettiği görülürken, FED toplantısı sonrasında doların yeniden küresel çapta değer kazanımına yönelmesi, riskli varlıklar üzerinde baskı oluşturabilir. FED'in kasım ayı toplantısının ardından aralık ayında da 50 ya da 75 baz puanlık bir faiz artırımına gitmesi bekleniyor. Faiz artırımın büyüklüğü konusunda o zaman kadar açıklanan başta enflasyon olmak üzere ekonomik veriler belirleyici olacaktır. Ancak artan resesyon endişelerini dikkate aldığımızda aralık ayı için 50 baz puanlık faiz artırımını daha muhtemel görüyoruz. Bu senaryo altında FED'in politika faizini yılsonu itibarıyla yüzde 4.25-4.50 aralığına getireceğini değerlendiriyoruz. Eylül ayı toplantısında paylaşılan noktasal grafiklerde bu yıl için faiz beklentisi yüzde 4.4; 2023 sonu için ise yüzde 4.6 olarak kaydedilmişti. Kasım ayında 75 baz puan ve aralık ayında 50 baz puan faiz artırımına gidilmesi durumunda öngörülen hedeflere ulaşacak olan FED'in noktasal grafiklerine göre, 2023 yılında faiz artırımlarını yavaşlatarak ara vereceği net bir şekilde görülüyor.

YURTİÇİNDE ENFLASYON TAKİP EDİLECEK

Yurt içinde 3 Kasım Perşembe günü ekim ayı enflasyon rakamları açıklanacak. Eylül ayında TÜFE verisi piyasa beklentilerinin altında kalarak aylık bazda yüzde 3.08 artış kaydetmiş ve yıllık TÜFE yüzde 83.5 seviyesine yükselmişti. ÜFE enflasyonu da eylül ayında aylık yüzde 4.78'lik yükseliş göstererek yıllık bazda yüzde 151.5 seviyesine ulaşmıştı. TÜFE'de ekim ayında da yükseliş eğiliminin devam etmesi bekleniyor. Piyasadaki medyan beklentiler, TÜFE'nin ekim ayında yüzde 3.62 artış kaydedeceği ve buna bağlı olarak yıllık TÜFE'nin yüzde 85.65 oranına yükseleceği yönünde şekilleniyor. Ekim ayındaki yükselişin ardından kasım ve aralık aylarında devreye girecek olan baz etkisiyle yıllık enflasyonda düşüşün görülebileceğini değerlendiriyoruz. Sene sonunda Dolar/TL için 20.50 ve Brent petrol varil fiyatı için de 95 dolar şeklindeki varsayımlarımızı baz aldığımızda, TÜFE enflasyonunun 2022 yılını yüzde 75 civarında bir seviyeden tamamlamasını öngörüyoruz. Ancak bu tarafta kurun izleyeceği seyir, enerji fiyatlarındaki görünüm ve sonbahar ile kış aylarında gıda enflasyonunda doğal olarak gözlenen yüksek seyir enflasyon görünümü üzerinde belirleyici olacaktır.

BIST-100 ENDEKSİ'NDE DALGALI GÖRÜNÜM

Ekim ayına güçlü bir yükselişle başlayan ve ay içerisinde yukarı yönlü bir seyir izleyerek tarihi zirvelerini yenileyen BIST-100 Endeksi'nde ekim ayının son bölümünde 4.000 puan üzerindeki seviyeleri test etti ve tarihi zirvesini 4.015,62 puana taşıdı. Bununla birlikte BIST-100 Endeksi 4.000 puan üzerinde tutunma sağlayamazken, psikolojik önem sahip bu seviyenin güçlü bir direnç olarak çalıştığı görüldü. Ekim ayının son haftasında 4.000 puan civarında dalgalı bir seyir ortaya koyan ve teknik indikatörlerde yorulma emarelerinin gözlendiği BIST-100 Endeksi'nde satış baskısı artış kaydetti. Endekste geri çekilmelerde 3.845 – 3.800 ve 3.715 seviyeleri kısa vadeli önemli destek noktaları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu seviyelere kadar yaşanacak geri çekilmeleri düzeltme hareketi olarak değerlendireceğiz. Ancak bu seviyeler altında teknik görünümdeki bozulmanın derinleştiği ve satışların hız kazandığı görülebilir. Halihazırda belirttiğimiz seviyeler kırılmadığı sürece mevcut pozisyonlar korunabilir, ancak yeni pozisyon alımı için teknik görünümde iyileşmenin teyidi beklenmelidir. Yukarı yönlü hareketlerde ise 3.940-3.960 aralığı kısa vadeli ilk direnç bölgesi olurken, devamında 4.000 seviyesini ana direnç noktası olarak takip edeceğiz. Endekste yeniden alıcılı bir fiyatlamanın yaşanabilmesi ve alımların güç kazanabilmesi için 4.000 üzerindeki kapanışlara ihtiyaç olduğu kanısındayız. 4.000 üzerindeki günlük kapanışlarda 4.100-4.150 aralığını ilk hedef bölgesi olacaktır. Ayrıca 9 Kasım'a kadar sürecek olan finansal sonuç dönemi boyunca Borsa İstanbul'da hisse ve sektörel bazlı ayrışmaların yaşanabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

BİZE ULAŞIN