Enflasyon beklentilerin altında

GİRİŞ TARİHİ: 14.08.2025 GİRİŞ TARİHİ: 11:31 SON GÜNCELLEME: 14.08.2025 11:31
Tüketici enflasyonu Temmuz’da yüzde 2.06 artarken, yıllık yüzde 33.52 ile son 44 ayın en düşük seviyesini gördü. Enflasyonda gerileme hızı yavaşlasa da, dezenflasyon sürecine verdiği destek sürdü. Ekonomistler, enflasyondaki iyileşmenin hanehalkı ve sektörler nezdinde refah artışına etkisinin zaman alacağı görüşünde.

HÜLYA GENÇ SERTKAYA/ Enflasyon, Temmuz'da beklentilerin altında gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) Temmuz'da yüzde 2.06 artarken, yıllık enflasyonu 1.53 puan düşüşle yüzde 33.52 düzeyinde gerçekleşti. Aylık enflasyon Temmuz'da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) daha önce işaret ettiği üzere geçici olarak yükselse de, yıllık enflasyon bu düzeyi ile son 44 ayın en düşük seviyesini gördü. TCMB'nin yayımladığı aylık fiyat gelişmeleri raporunda; aylık enflasyonun ana eğiliminin Temmuz ayına özgü unsurlarla geçici olarak yükselirken, üç aylık ortalamalar bazında kademeli yavaşlamanın sürdüğüne işaret edildi. TÜİK verilerine göre, Temmuz'da 7 aylık TÜFE artışı yüzde 19.08 olurken, 12 aylık ortalamalara göre TÜFE yüzde 41.13 artış gösterdi. Böylece; 2025 Ağustos'ta konut ve işyeri kiralarına yapılacak tavan zam oranı da yüzde 41.13 olarak netleşti.

Temmuz'da aylık enflasyonda konut ve ulaştırma grubu fiyatlarının etkisi hissedildi. Bilindiği üzere TÜFE'de en yüksek ağırlığa sahip 3 ana harcama grubu konut, ulaştırma ve gıda. TÜİK verilerine göre, Temmuz'da yüzde 5.78 oranında artan konut grubu fiyatlarının enflasyona etkisi 0.95 puan olurken, yüzde 2.89 artan ulaştırma grubu fiyatlarının 0.45 puan düzeyinde gerçekleşti. Temmuz'da yüzde 0.07 artan gıda ve alkolsüz içecekler grubunun enflasyona etkisi 0.02 puanda kaldı. Temmuz'da yüzde 5.69 oranında artan alkollü içecekler ve tütün grubu ile yüzde 2.24 artan lokanta ve oteller grubu fiyatları ise enflasyona 0.19'ar puan katkı verdi. Temmuz'da aylık olarak yüzde 5.82 oranında azalan giyim ve ayakkabı grubunun yıllık enflasyona etkisi ise eksi 0.36 puan olarak kaydedildi. Yıllık enflasyona en büyük etki ise 9.03 puanla konut, 6.94 puanla gıda ve alkolsüz içecekler, 4.35 puanla ulaştırma grubundan geldi.

HİZMET GRUBU YILLIK FİYAT ARTIŞI GERİLEDİ

Temmuz'da özel kapsamlı TÜFE göstergelerinden C endeksi, (enerji, gıda, içecek, tütün, altın hariç) yüzde 1.74, B endeksi (işlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç) yüzde 1.82 oranında arttı. Çekirdek enflasyonun ana alt kalemlerinden temel mallar grubu fiyatları yüzde 0.09 oranında artarken, hizmet grubu fiyatları yüzde 3.14 oranında artış gösterdi.

Temmuz'da bir önceki aya göre, çekirdek enflasyonun yıllık artış oranı C endeksinde bir önceki aya göre 0.94 puan azalışla yüzde 34.70, B endeksinde yüzde 0.85 puan azalışla yüzde 33.77 olarak gerçekleşti. Temel mallar grubu yıllık fiyat artışı bir önceki aya göre 0.39 puan azalarak yüzde 20.70, hizmet grubu yıllık fiyat artışı ise bir önceki aya göre 1.80 puan azalarak yüzde 48.54 olarak gerçekleşti. Çekirdek enflasyonun (C endeksi) 12 aylık ortalama değişim oranı 1.89 puan azalarak yüzde 41.29 oldu.

YILLIK Yİ-ÜFE YÜZDE 24.19

Yİ-ÜFE Temmuz'da yüzde 1.73 oranında artarken, yıllık enflasyonu 0.26 puan azalışla yüzde 24.19'a geriledi. Sanayinin dört sektöründen imalat endeksi Temmuz'da aylık yüzde 1.60, yıllık yüzde 24.02 oranında artış gösterdi. Temmuz'da elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında aylık yüzde 2.21, yıllık yüzde 22.10, madencilik ve taş ocakçılığı sektöründe aylık yüzde 3.67, yıllık 28.30, su temininde aylık yüzde 1.82, yıllık 55.74 değişim yaşandı.

Bu arada Temmuz'da fiyatı en çok artan temel ürünlere de kısaca bir göz atalım. Temmuz'da doğalgaz ve ilgili abonelik ücretleri yüzde 26.41, deniz ve yurt içi su yolu ile yolcu taşımacılığı yüzde 19.71, toz kakao yüzde 15.85 artış gösterdi. Temmuz'da fiyatı en çok gerileyen temel ürünler ise yüzde 15.92 ile patates, yüzde 9.61 ile kahvaltılık tahıl ürünleri, yüzde 8.75 ile taze meyveler oldu.

AR-GE'YE 236.3 MİLYAR LİRA AYRILDI

Merkezi yönetim bütçesi verileri kullanılarak yapılan hesaplamalara göre; 2024 yılında Ar-Ge faaliyetleri için gerçekleştirilen harcama 178 milyar 580 milyon lira oldu. TÜİK verilerine göre, 2024 yılında merkezi yönetim bütçesinden yapılan Ar-Ge harcamalarının merkezi yönetim bütçesi içerisindeki oranı yüzde 1.51 olarak hesaplandı. Merkezi yönetim bütçesinden yapılan Ar-Ge harcamalarının 43 trilyon 410 milyar 514 milyon lira olan Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) içerisindeki oranı ise yüzde 0.41 olarak belirlendi. Bütçe başlangıç ödenekleri esas alınarak hesaplanan tahmini sonuçlara göre; 2025 yılı merkezi yönetim bütçesinden Ar-Ge faaliyetleri için 236 milyar 262 milyon lira tahsis edildi.

Ar-Ge için merkezi yönetim bütçesinden yapılan harcamalar sosyo-ekonomik hedeflere göre sınıflandırıldığında 2024'te en fazla Ar-Ge fonlaması yüzde 68.3 ile genel bilgi gelişimi için üniversitelere yapıldı. Bu sosyo-ekonomik hedefi; sırasıyla yüzde 9.3 ile endüstriyel üretim ve teknoloji, yüzde 5.2 ile genel bilgi gelişimi, yüzde 4.3 ile tarım ve yüzde 4 ile savunma takip etti. Bütçe başlangıç ödenekleri esas alınarak yapılan hesaplamalara göre, 2025 yılında Ar-Ge için en fazla ödeneğin yüzde 69.5 ile genel bilgi gelişimi için üniversitelere ayrılacağı tahmin edildi. Endüstriyel üretim ve teknoloji sosyo-ekonomik hedefler arasında yüzde 7.9 ile ikinci sırada yer aldı. Bunu yüzde 5.4 ile genel bilgi gelişimi (diğer kaynaklardan finanse edilen), yüzde 4.8 ile tarım ve yüzde 3.6 ile savunma izledi.

Prof. Dr. Erdal DEMİRHAN / Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi Öğretim Üyesi

"Parasal ve mali önlemler eşgüdüm içinde devreye alınmalı"

Yıllık enflasyonun yüzde 33.52'ye gerilemesi, dezenflasyon süreci açısından olumlu bir gelişme. Ancak enflasyondaki düşüş oldukça yavaş ilerliyor. Bunun temel nedenlerinden biri, maliye politikasının para politikasıyla yeterli uyum göstermemesi. Bütçe verileri, maliye politikalarının dezenflasyon sürecine katkısının sınırlı kaldığını ortaya koyuyor. Enflasyondaki düşüşü engelleyen bir diğer faktör ise, reel kesim ve hane halkı enflasyon beklentilerinin yüksek seviyesini koruması. Özellikle konut ve eğitim harcamaları gibi hanehalkı bütçesinde önemli yer tutan kalemlerdeki yüksek fiyat artışları ile yönetilen ve yönlendirilen fiyatlardaki artışlar, enflasyon beklentilerini beslemeye devam ediyor. Öte yandan, sanayi sektöründen gelen son veriler de ekonomik faaliyetlerde bir yavaşlama sinyali veriyor. Bu nedenle, ekonomide yavaşlama riskinin arttığı söylenebilir. Söz konusu riski en aza indirmek için hem parasal hem de mali önlemlerin eşgüdüm içinde devreye alınması gerekiyor. Ancak bu tür önlemlerin dezenflasyon süreci üzerindeki olası olumsuz etkileri, enflasyondaki düşüşü sınırlayan yapısal faktörlerin ortadan kaldırılmasıyla dengelenebilir. Faiz oranlarının halen yüksek seviyelerde seyretmesi ve kredi büyümesine yönelik makro ihtiyati sınırlamaların devam etmesi, reel kesim üzerinde baskı oluşturuyor. Bu nedenle, enflasyondaki düşüşün reel kesim üzerinde hissedilir olumlu etkiler yaratabilmesi, faiz oranlarında kademeli bir gerileme ve makro ihtiyati önlemlerde gevşeme ile mümkün olabilir. Önümüzdeki dönemde enflasyon oranında düşüşler yavaş bir tempoda da olsa devam edecek. Yılı yüzde 30 civarında bir enflasyon oranıyla tamamlamamız muhtemel.

Ayşe ÖZDEN / A&T Bank Baş Ekonomisti

"Dikkatli yönetilmesi gereken riskler var"

Enflasyonun yapışkanlığını koruduğu başlıca kalemler arasında hizmet grubu öne çıkıyor. Özellikle konut, ulaştırma, kira, eğitim ve sağlık harcamalarında hala yüksek ve dirençli artış oranları gözleniyor. Bu kalemlerin yılın geri kalanında ve özellikle 2026'da gıda enflasyonu ile birlikte en yakından izlenecek risk başlıkları olacağını öngörüyorum. Diğer taraftan, ABD'de Trump politikaları ve tarifeler hem küresel arz zincirlerinde hem de küresel enflasyon üzerinde baskı yaratabilir. Jeopolitik gerilimlerin etkisiyle enerji ve petrol fiyatlarında yukarı yönlü hareketler, Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkelerde maliyet geçişkenliği üzerinden enflasyon görünümünü zorlayabilir. Ağustos'ta PPK toplantısı olmaması, Merkez Bankası'na enflasyonun düşüş patikasına girdiği bir dönemde, gelişmeleri daha bütüncül değerlendirme imkanı veriyor. Benim beklentim, enflasyonun aylık bazda tekrar yüzde 2'nin altına gerilemesiyle birlikte, Eylül'de yine 300 baz puanlık bir faiz indirimi yapılması yönünde. Bu adımı Ekim ve Aralık aylarında 200'er baz puanlık indirimlerin izlemesiyle, politika faizinin yıl sonuna kadar yüzde 36 seviyesine gerileyeceğini öngörüyorum. Enflasyon beklentim 2025 yıl sonu için yüzde 30, 2026 yılı sonu için ise yüzde 21 seviyesinde. Bu süreçte dikkatle yönetilmesi gereken riskler mevcut. Ancak manşet enflasyonda devam eden düşüş eğilimi, ekonomik istikrar açısından olumlu bir zemin oluşturuyor. Diğer taraftan, enflasyondaki bu iyileşmenin hanehalkı ve sektörler nezdinde hissedilir bir refah artışına dönüşmesi ise zaman alacaktır.

Doç. Dr. Uğur AKKOÇ / Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi

"Düşüşün hanehalkı refahına etkisi çok kısıtlı"

Yılın ikinci yarısında, geçen seneye göre düşüşün yavaş tempoda devam etmesini bekliyorum. Yıl sonu hedeflerini yukarıdan ıskalayacağını ve tahmin aralığının biraz üstünde olmasını tahmin ediyorum. Temmuz enflasyonu son üç yılın en düşüğü olsa da, Haziran'a kıyasla yüksek olmasının nedeni yönetilen fiyatlar. Alkollü içecekler, tütün ve konuttaki vergi değişiklikleri Temmuz enflasyonunu sürüklemiş gözüküyor. Bu durum, maliye politikası ve bütçe dengesinde oyun alanının sınırlı olduğunu teyit ediyor. Önemli bir soru, manşet enflasyonundaki düşüşün toplumun ekonomik refahına etkisi. Yaz dönemine rağmen gıda fiyatlarının düşmemesi, konut, ulaştırma ve eğitimde ortalamadan yüksek enflasyon ve dahası vergilerin etkisini düşündüğümüzde, enflasyondaki düşüşün hanehalklarının refahına olumlu etkileri çok kısıtlı. Üstelik enflasyon düşüşü istihdamda baskı yaratıyor ve işsizlik belirgin şekilde düşmüyor. Enflasyondaki düşüşün ekonomik refaha dönüşmesi için yüzde 10'larda plato yapması gerekli. Ayrıca, gıda, konut gibi sektörler ile geleneksel kamu hizmeti olan eğitim ve sağlık sektörlerindeki fiyat artışları ile özel olarak mücadele edilmeli. Artık, manşet enflasyon hedefli yekpare bir enflasyonla mücadele programı yerine, sektör spesifik tasarlanmış ve gelir politikaları ile desteklenmiş çok katmanlı bir politikaya ihtiyaç var.

İHRACAT İKLİMİ ENDEKSİ TEMMUZ'DA 51.3'E YÜKSELDİ

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi Temmuzda 51.3'e yükselerek dış talep koşullarında ılımlı bir iyileşmeye işaret etti. Söz konusu iyileşme Mart'tan bu yana en belirgin düzeyde gerçekleşti. Temmuz verisiyle birlikte ihracat ikliminde güçlenme eğilimi 19'uncu aya ulaştı. Türkiye imalat sanayi sektörünün en büyük ikinci ihracat pazarı ABD'de, Temmuz'daki güçlü büyüme 2025'in şimdiye kadarki en yüksek hızında gerçekleşti. BAE'de petrol dışı ekonomik aktivite güçlü artış gösterdi, aynı eğilimin Suudi Arabistan ve Kuveyt için de geçerli olduğu görüldü.

Bu arada geçen hafta açıklanan verilerden bir diğeri ise finansal yatırım araçlarının reel getiri oranları oldu. TÜİK verilerine, Temmuz'da aylık en yüksek reel getiri, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 8.75, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 8.40 oranlarıyla BIST 100 endeksinde gerçekleşti. Devlet iç borçlanma senetleri 3 aylık değerlendirmede de en yüksek reel getiri sağlayan finansal yatırım aracı olurken, 6 aylık ve yıllık değerlendirmede en yüksek reel getiri külçe altında yaşandı.

YILLIK CİRO ŞARTI 1 MİLYAR LİRAYA ÇIKARILDI

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle KOBİ tanımı değişti. 7 Ağustos'ta Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmeliğe göre, KOBİ tanımındaki net satış hasılatı veya mali bilanço büyüklüğü sınırı 500 milyon liradan 1 milyar liraya yükseltildi. KOBİ tanımında yapılan değişiklik iş dünyasını da memnun etti. Adana Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kıvanç, özellikle enflasyonist ortamda bu güncellemenin üretim, yatırım ve istihdam açısından kritik önemde olduğunu belirtti. Kıvanç, bu kararın özellikle yüksek enflasyon nedeniyle son yıllarda fiilen KOBİ niteliğini koruyan pek çok işletmenin sistem dışına itilmesini önleyeceğini, bu firmaların teşvik ve destek mekanizmalarından yeniden faydalanabilmesini sağlayacağını kaydetti. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç de yapılan güncellemenin enflasyon sebebiyle KOBİ tanımı dışında kalan binlerce firmanın KOBİ'lere özel desteklerden yararlanmasına imkan vereceğini kaydetti. Avdagiç, KOBİ tanımındaki güncellemenin kredi kısıtlamalarının kaldırılmasıyla asıl hedefe ulaşılacağını dile getirdi. İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ise yapılan güncellemeyle daha fazla şirketin KOBİ statüsüne girerek, KOSGEB ile diğer kamu kurumlarının sunduğu desteklere daha rahat erişebileceklerini belirtti.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.