TCMB, “hedef” ile “tahmini” ayırdı
HÜLYA GENÇ SERTKAYA / Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), yılın üçüncü enflasyon raporunda orta vadeli tahmin iletişim stratejisinde değişikliğe gitti. TCMB Başkanı Fatih Karahan, yeni yaklaşımda kullanacakları iki ana kavramı; enflasyon raporlarında açıklayacakları "tahminler" ile taahhüt ve çıpa işlevi görecek olan "yıl sonu odaklı ara hedefler" olarak açıkladı. Olağanüstü gelişmeler olmadığı sürece ara hedefleri değiştirmeyeceklerinin altını çizdi. Karahan, önceki raporlarda 2025 yıl sonu enflasyon tahmini olan yüzde 24 değerini, 2025 yılı ara hedefi olarak koruduklarını belirterek, 2026 ve 2027 yılları için ise enflasyon ara hedeflerini sırasıyla yüzde 16 ve yüzde 9 olarak belirlediklerini aktardı. Önceki enflasyon raporunda, 2026 yılı sonu enflasyon tahmini yüzde 12, 2027 yılı sonu enflasyon tahmini yüzde 8 düzeyindeydi. 2025 yılı sonunda enflasyonun yüzde 25 ile yüzde 29 aralığında olacağını tahmin ettiklerini vurgulayan Karahan, 2026 yılı sonu için ise tahminlerinin enflasyonun yüzde 13 ile yüzde 19 aralığına gerileyeceğine işaret ettiğini kaydetti. Önceki enflasyon raporunda, enflasyon aralığı 2025 yılı sonu için yüzde 19 ile yüzde 29, 2026 yılı için yüzde 6 ile yüzde 18 olarak öngörülmüştü.
1.9 PUAN ENFLASYON ANA EĞİLİMİ VE ATALETTEN!
Geçtiğimiz dönemde enflasyon tahminlerinde bir değişim olması durumunda güncellemenin kaynaklarını paylaşan TCMB, üçüncü enflasyon raporundan itibaren bu iletişimi yıl sonu enflasyon gerçekleşmesinin "ara hedeften farklılaşması" çerçevesinde yapmaya başladı. Geçen raporda 2026 yılı enflasyon tahminini yüzde 12 olarak paylaştıklarını anımsatan Karahan, yeni yaklaşım çerçevesinde 2026 yılı "enflasyon ara hedefini" yüzde 16 olarak belirlediklerini aktardı. Enflasyon raporuna göre, aradaki 4 puanlık farkın detaylarına bakıldığında, daha yüksek gıda fiyatları varsayımı ara hedefi 0.9 puan yukarı çekti. Ara hedef üzerinde, enflasyon ana eğilimi ve ataleti 1.9 puan, büyük oranda petrol fiyatı varsayımındaki güncellemeye bağlı olarak da TL cinsi ithalat fiyatları 1.2 puan yukarı yönlü etki yaptı.
Yılın üçüncü enflasyon raporunun tanıtımı amacıyla İstanbul Finans Merkezi'ndeki TCMB Yerleşkesi'nde düzenlenen bilgilendirme toplantısında sunum yapan, Başkan Yardımcıları Hatice Karahan ve Osman Cevdet Akçay ile soruları yanıtlayan Fatih Karahan, dezenflasyon sürecinde, ara hedeflere ulaşmak için sıkı para politikası duruşunu sürdüreceklerini vurguladı. Belirginleşen kuraklığın önümüzdeki dönemde gıda fiyatları üzerinde yukarı yönlü riskleri artırdığını ifade eden Karahan, ilk 7 aylık birikimli enflasyona bakıldığında eğitim ve kira kalemlerinin öne çıktığını belirtti. Hizmet kalemlerindeki ataletin özellikle eğitim ve kira özelinde tahminlerinin biraz daha üstünde olduğunu, bunun da enflasyon üzerinde önümüzdeki dönemde bir miktar yukarı yönlü risk olduğunu ima ettiğini söyleyen Karahan, faiz indiriminin sayısını ve miktarının enflasyon görünümüne ve bu risklere bağlı olacağını diye getirdi.
Kredi büyüme limitlerinde bir değişiklik olup olmayacağına ilişkin bir soru üzerine Karahan, "Limitleri hızlı bir şekilde gevşetme yönünde şu anda bir talep olduğunu biliyoruz. Bunun için erken olduğunu değerlendiriyoruz. Sadece yakın dönemde kredi mevduat fiyatlamalarının etkinliğini artırmak adına birtakım ufak değişiklikler yapabiliriz" dedi.
"DOĞRU VE SAĞLIKLI BİR ADIM"
Bursa Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Filiz Eryılmaz, enflasyon hedeflerinin sık sık değişmesinin algıları ve beklentileri bozduğunu ifade ederek, TCMB'nin artık hem tahmin hem hedef açıklamasını "doğru ve sağlıklı" bir adım olarak nitelendirdi. TCMB'nin 2025 yılı sonu ara hedefi yüzde 24, tahmin aralığı yüzde 25 ile 29 aralığında olduğuna işaret eden Eryılmaz, "Burada ara hedef ile tahmin aralığında uyumsuzluk olsa da, TCMB bunu sembolik bir adım olarak görüyor ve bir anlamda 'bunu şimdilik görmezden gelin' diyor. TCMB, 2026 yılı sonu enflasyon tahmini yüzde 12'den yüzde 16'ya çekti. Hala piyasa beklentilerinin altında olsa da, TCMB 2026 hedef ve tahminlerini daha gerçekçi hale getirdi" dedi.
CARİ DENGE 2 MİLYAR DOLAR AÇIK VERDİ
2025 yılı Haziran'da cari işlemler dengesi 2 milyar 6 milyon dolar açık verdi. TCMB verilerine göre Haziran'da altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı 2.58 milyar dolar fazla kaydetti. Bu dönemde ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı ise 6.48 milyar dolar olarak gerçekleşti. Haziran'da seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler 5 milyar 15 milyon dolar oldu. 2025 Ocak-Haziran döneminde cari işlem açığı geçen yılın aynı dönemine göre 8.7 milyar dolar artışla 23 milyar 92 milyon dolara ulaşırken, Haziran itibarıyla yıllıklandırılmış cari işlemler açığı ise bir önceki aya göre 2.84 milyar dolar artışla 18.9 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.
2025 Haziran'da doğrudan yatırımlar kaynaklı 616 milyon dolar ve portföy yatırımları kaynaklı 1 milyar 49 milyon dolar net giriş gerçekleşti. Haziran'da resmi rezervlerde 4 milyar 50 milyon dolar net azalış oldu.
"BİLANÇODAN ÇOK DAHA FAZLASINI VERİYOR"
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova ise, ödemeler dengesi verilerinin 6 aylık bilançodan çok daha fazlasını verdiğini vurguladı. Cari açıktaki artışın en önemli sebeplerinden birinin kurun sabit kalması ya da belli oranda yükselişine izin verilmesi, bunun da ithalatı cazip hale getirmesi olduğunu belirten Arzova, "Geçmiş yıllarla karşılaştırıldığında düşük bir cari açık gibi görünebilir ancak Türkiye ekonomisindeki büyümenin de buna göre şekilleneceğini unutmamak gerekiyor" ifadelerini kullandı. Ödemeler dengesinde finansman hesabına dikkat çeken Arzova, "2024 Haziran'da doğrudan net yatırımlar 491 milyon dolarken 2025 Haziran'da 616 milyon dolar düzeyinde. Ocak-Haziran döneminde ise doğrudan net yatırımlar 1.9 milyar dolarla geçen yılın altında. Bu performans, Türkiye gibi potansiyeli çok yüksek bir ülke için çok düşük. Haziran itibarıyla 12 aylık veriye baktığımızda net portföy yatırımları 3.98 milyar dolar. Genel itibarıyla Türkiye'nin döviz ihtiyacının portföy yatırımları üzerinden karşılandığını görüyoruz. 19 Mart, yabancı girişini önemli bir kesintiye uğrattı. Önemli miktarda yabancı çıkışı oldu. Önümüzdeki dönemlerde siyasetin ekonomiye nasıl şekil vereceğini bilemiyoruz. Bu hala büyük bir risk. Doğrudan yatırımların yüzde 16.5'ini gayrimenkul yatırımları oluşturuyor. Burada da terse dönmüş bir durum var. Yurtiçi yerleşiklerin yurtdışındaki gayrimenkul yatırımları aylık bazda 214 milyon dolar, yurt dışı yerleşiklerin Türkiye'deki yatırımları ise 133 milyon dolar. Dışarıya çok net bir çıkış söz konusu. Üzerinde durulması gereken bir diğer konu ise özellikle yabancı şirketlerin Türkiye'de elde ettikleri karın önemli bir bölümünü yurt dışına çıkarması" diye konuştu.
SANAYİ ÜRETİMİ ARTTI
Büyümenin öncü göstergesi sanayi üretimi Haziran'da aylık yüzde 0.7, yıllık yüzde 8.3 oranında arttı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre sanayi üretimi Haziran'da ara malında aylık yüzde 0.8, yıllık yüzde 7.6 artarken, sermaye malında aylık yüzde 4.8, yıllık yüzde 20 artış gösterdi. Yüksek teknoloji sanayi üretimi Haziran'da aylık yüzde 38.1, yıllık yüzde 88.2 düzeyinde arttı.
Geçen hafta ciro endeksleri ve ticaret satış hacmi endeksi de açıklandı. TÜİK verilerine göre, sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplamında ciro endeksi Haziran'da yıllık yüzde 45, aylık yüzde 3.6 arttı. TÜİK verilerine göre, ticaret satış hacmi 2025 Haziran'da aylık yüzde 3.8, yıllık yüzde 22.5 artarken, perakende satış hacmi aylık yüzde 1.3, yıllık yüzde 14.7 artış gösterdi.
Bu arada Türkiye ekonomisinin ikinci çeyrek büyüme performansının 1 Eylül'de açıklanacağını hatırlatalım. TÜİK verilerine göre, Türkiye ekonomisi 2025 yılı birinci çeyrekte zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 2 büyümüştü.
TCMB'nin Ağustos'ta reel sektör ve finansal sektör temsilcilerinden oluşan 68 katılımcı tarafından yanıtlanan piyasa katılımcıları anketinde, katılımcıların 2025 yılı sonu büyüme beklentisi bir önceki aya göre değişmeyerek yüzde 2.9 oldu. Katılımcıların 2025 yılı sonu cari açık beklentisi 20.3 milyar dolar düzeyinde kaydedildi. Katılımcıların Ağustos ayı tüketici enflasyonu beklentisi yüzde 1.69 olurken, 2025 yılı sonu TÜFE beklentisi yüzde 29.66'dan yüzde 29.69'a çıktı.
TEMMUZ'DA 142 BİN 858 KONUT SATILDI
Konut satışları yılın ikinci yarısına güçlü başladı. Türkiye genelinde Temmuz'da 142 bin 858 konut satıldı. Konut satışları Temmuz'da aylık yüzde 32.6, yıllık yüzde 12.4 artış gösterdi. TÜİK verilerine göre, ipotekli konut satışları Temmuz'da yıllık yüzde 60.3 artarak 18 bin 425 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 12.9 olarak gerçekleşti. Ocak-Temmuz döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise yıllık yüzde 93.2 artarak 121 bin 515 oldu. Diğer konut satışları Temmuz'da yıllık yüzde 7.6 artışla 124 bin 433, Ocak-Temmuz döneminde yüzde 17.1 artarak 713 bin 236 düzeyinde kaydedildi. İlk el konut satış sayısı Temmuz'da yıllık yüzde 7.8 artışla 43 bin 984, Ocak-Temmuz döneminde yıllık yüzde 17.5 artarak 251 bin 608, ikinci el konut satış sayısı Temmuz'da yıllık yüzde 14.6 artarak 98 bin 874, Ocak-Temmuz döneminde yıllık yüzde 27.3 artarak 583 bin 143 olarak gerçekleşti.
"ÇOK KONUTTAN ÇOK VERGİ ALINMALI"
Konut satış istatistiklerini değerlendiren Prof. Dr. Burak Arzova, TÜİK verilerine göre Ocak-Temmuz döneminde toplam satışların yüzde 85 ile çok büyük kısmının diğer satışlardan (peşin alım) geldiğine dikkat çekerek, yüksek faiz oranları nedeniyle ipotekli satışların düşük olduğunu kaydetti. İpotekli satışların en önemli kaynağı olan ilk el satışların da yılın ilk 7 ayında toplam satışların sadece yüzde 30'unu oluşturduğuna işaret eden Arzova, "Bu veriler, varlık sahiplerinin konut alımına yönlendiğini gösteriyor. Önümüzdeki dönemde de varlık sahiplerinin konut alımına devam edeceğini düşünüyorum. Yani konut sorunu, orta ve düşük gelir grubu için çözülmüş değil. Tam tersine konutların büyük bir kısmı üst gelir grubuna ait olduğu için ileride kira konusunda da ciddi problemler yaşanabilecek bir süreçten geçiyoruz. Yapılması gereken, birden fazla konutu olanların her konut artışında ödeyecekleri verginin farklı oranlarda arttırılması. Dolayısıyla çok konut çok gelir anlamından çıkartılıp çok konut çok vergiye dönüştürülmeli" diye konuştu.
Doç. Dr. Filiz ERYILMAZ / Bursa Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi
"Tetikte olmak gerekiyor"
Cari işlemler hesabı Haziran'da 2 milyar dolarla güçlü bir açık verse de, cari açık tarihsel ortalamaların altında gidiyor. Haziran'daki cari açığın dış ticaret açığı kaynaklı olduğunu görüyoruz. Ödemeler dengesinde tedirgin edici bir durum olmasa da tetikte olmak gerekiyor. Yılın ikinci çeyreğinde, Türkiye ekonomisinin çeyreklik bazda yataya yakın büyümesini bekliyorum. Yıllık bazda yüzde 3-3.1 bandında büyüme performansı gerçekleşecek olsa da, ikinci çeyrekte yüzde 0-0.3 bandında bir büyüme performansı öngörüyorum. Faiz indirimleriyle birlikte üçüncü ve dördüncü çeyrekte büyümede bir toparlanma bekliyorum. Büyümenin ana kaynaklarında hala özel tüketim göreli olarak güçlü. Dış talep tarafında ise çok güçlü bir ivme beklemiyorum. Temmuz'da da konut satışlarında güçlü bir artış yaşandı. Ancak konut satışlarındaki büyüme hızı, yılın ilk 6 ayına göre biraz daha yavaşladı. İpotekli satışlarda bir artış var ama konut satışları ağırlıklı olarak hala servet etkisi kanalıyla gidiyor. Faiz indirimlerinin geleceği beklentisi de konut satışlarını etkiliyor. Faiz indirimi geldikçe ev fiyatları daha yukarı gidecek diye parası olanlar ağırlıklı olarak ev almaya devam ediyorlar ve daha hızlı davranmaya çalışıyorlar. Onun getirdiği bir etki var.
Tonguç ERBAŞ / Ahlatcı Portföy Genel Müdürü
"TCMB'den ara hedefli yeni enflasyon çerçevesi"
TCMB, para politikası iletişiminde yeni bir dönem başlatarak, enflasyon tahminlerine "ara hedef" uygulamasını ekledi. Olağanüstü gelişmeler olmadıkça değişmeyecek bu hedefler, kısa vadede ulaşılması taahhüt edilen yıl sonu enflasyon seviyelerini gösterecek. 2025 için yüzde 25-29 aralığı belirlenirken, 2026 tahmini yüzde 16 olarak güncellendi; 2027 hedefi yüzde 9'da sabit kaldı. Orta vadede yüzde 5 seviyesinde istikrar hedefleniyor. TCMB Başkanı Fatih Karahan, sıkı para politikasının kararlılıkla süreceğini, talep dengelenmesi ve ekonomik yavaşlamanın dezenflasyonu desteklediğini vurguladı. Hizmet enflasyonunda kira ve endeksleme kaynaklı ataletin sürdüğünü, temel mallarda ise kur etkisi sonrası fiyat artışlarının zayıfladığını belirten Karahan, finansal istikrar alanında da TL'ye geçişin desteklendiğini, KKM bakiyelerinin azaldığını, rezervlerin güçlendiğini ve CDS priminin gerilediğini ifade etti.
Hande ŞEKERCİ / İş Portföy Başekonomisti
"2025 sonu tahminimiz yüzde 30.2"
Merkez Bankası enflasyon raporunda enflasyonda veri oynaklığı ve belirsizliğin yüksek olduğu gerekçeleriyle enflasyon hedeflerini ve tahminlerini ayırmaya karar verdi. Dikkat çeken mesajlardan biri Başkan Karahan'ın hizmet grubundaki ataleti vurgulamasıydı. Ayrıca politika faiz indiriminin mevduat ve kredi fiyatlamalarına yansıdığını belirtti. Karahan'ın parasal aktarım mekanizmasının çalıştığına ve kredi faizlerine vurgu yapması, önümüzdeki dönemde faiz indirimlerinin devam edeceğini ve kredi koşullarında bir miktar gevşemeye gidilebileceğini düşündürüyor. Başka bir önemli sinyal de TCMB Başkan Yardımcısı Akçay'ın TL'nin reel patikasıyla ilgili görüşleriydi. Akçay enflasyonun düzey ve oynaklık olarak düştüğü dönemlerde, kur hareketlerinin enflasyona yansımasının daha sınırlı hale geldiğini ve bazı aylarda TL'nin reel olarak değerlenebileceğini, bazı dönemlerde de TL değersizleşmesi olabileceğini belirtti. TCMB para politikası sıkılığının TL varlıkları cazip kılmayı sürdürmesi halinde sorun yaşanmayacağını değerlendiriyor. Bu da bizim kendi beklentilerimizle uyumlu, bu sene sepet kur bazında 2024 sonuna göre TL'nin sınırlı bir reel değer kaybı yaşamasını, 2026'da nötr kalmasını bekliyoruz. 2027'de ise yeniden değer düşüşü olabilir. Enflasyon tahminimiz 2025 sonu için yüzde 30.2, 2026 sonu için ise yüzde 21.5 seviyesinde. Temmuzda aylık bazda cari fazla verileceğini, 12 aylık açığın ise 18 milyar doların üzerinde kalacağını düşünüyoruz. Cari açığın bu senenin tamamında 19 milyar dolar olmasını bekliyoruz.
Prof. Dr. Burak ARZOVA / Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi
"Büyüme beklenenden iyi olacak"
Sanayi üretiminin 5. aydan itibaren kademeli olarak arttığını görüyoruz. Bunu kur etkisi kaynaklı bir durum olarak yorumluyorum. Sanayi üretiminin alt kırılımlarına baktığımızda sermaye malı imalatında, yüksek teknoloji ürünleri imalatında artış dikkat çekiyor. Bu iki kalem sanayi üretimini yukarıya doğru çekmiş gibi gözüküyor. Öncü göstergeler, 2025 yılında büyümenin beklenenden iyi olacağını gösteriyor. 2025'te Türkiye ekonomisinin yüzde 3.5-4 bandında büyümesini bekliyorum. Temel beklenti yılın son çeyreğinde üretimin, daha doğrusu büyümenin epey bir yavaşlaması yönündeydi. Gelişmeler bunun olmayacağına işaret ediyor. Kaldı ki faiz indirim süreci başladı. Faiz indirimlerinin seri halde devam edeceği bir sürecin büyümeye olumlu katkısını da beraberce göreceğiz. Büyüme beklentilerinin iyileşmesi sevindirici olsa da, enflasyonla mücadele konusundaki problemlerin en büyük kaynaklarından biri. TCMB'nin enflasyon raporu sunumunda talepteki yavaşlamanın enflasyonu yavaşlatmaya başladığı vurgulandı. Bu çok gerçekçi olmayabilir. Talepteki yavaşlamanın esas sebeplerinden birinin hayat pahalılığı olduğunu düşünüyorum.